Analiz
Giriş Tarihi : 28-02-2017 09:23   Güncelleme : 28-02-2017 09:23

28 Şubat Postmodern Darbesi

Bir milletin siyasi, dini, kültürel ve ekonomik kodlarıyla oynamaya kalkan 28 Şubat süreci, geçmişte yaşanan en karanlık askeri darbelerden biri oldu.

28 Şubat Postmodern Darbesi

Peki “Postmodern” darbe olarak nitelendirilen bu süreçte neler yaşandı? Kronolojik olarak bakıldığında asker ve medya cuntasının pençesine aldığı Türkiye’nin içinden geçtiği sancılı yıllara ve inancından dolayı hayatı kararan milyonlarca insanın yaşadığı acılara tanıklık ederiz. Toplumun bütün katmalarının bugün bakıp kendine birer ders çıkartması gerektiğini düşündüğümüz o sancılı yılların ortaya koyduğu ibretlik fotoğrafa gelin birlikte bakalım.

1995

24 ARALIK

Kartel medyasının siyaset üzerinde kurduğu baskılara rağmen 1995 genel seçimlerinden Refah Partisi %21,38 oy oranıyla birinci parti olarak çıktı. Refah Partisi’nin kazandığı 158 milletvekiliyle en çok sandalye sayısına sahip olduğu seçimlerde Doğruyol Partisi 135, Anavatan Partisi 132, Demokratik Sol Parti 76 ve Cumhuriyet Halk Partisi 49 milletvekilliği elde etti.

1996

28 HAZİRAN

Aralıksız devam eden medya baskısının kızıştırdığı ortamda Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi hükümeti kurmak için anlaştı. REFAHYOL koalisyon hükümetinin başbakanı Necmettin Erbakan oldu.

24 EKİM

8 İslam devleti uluslararası ekonomik sahada işbirliği yaparak D-8’i kurdu. Başbakan Necmettin Erbakan’ın davetlisi olarak Çırağan Sarayı’nda bir araya gelen 8 İslam ülkesinin devlet başkanları ekonomik işbirliği konusunda mutabakata vardı.

28 ARALIK

Aczimendiler’in lideri olarak gösterilen Müslüm Gündüz, Fadime Şahin ile yakalandı. Gündüz’ün evine kameralar eşliğinde yapılan baskının görüntüleri uzun süre televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde döndürülerek ülkede bir anda “irtica” adlı bir heyula hortlatıldı. 

1997

11 OCAK

Erbakan Hoca, Başbakan sıfatıyla iş dünyası ve belirli sermayelerin tekelindeki medyanın kara propagandasına rağmen üniversitelerde başörtüsü serbestliği getiren kararnameyi bakanlar kurulunda imzaya açtı. 

16 OCAK

Başbakan Necmettin Erbakan’ın, kendi konutunda tarikat ve cemaat liderlerine verdiği yemekle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda bulunanlar CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin ve beraberindeki CHP’li 33 milletvekiliydi.

22 OCAK

Yüksek rütbeli askerler Gölcük’te olağanüstü toplandı. 72 saatlik bir şûraya dönüşen toplantıda “TSK iç ve dış tehdide karşı ülkeyi korumakla görevlidir” denildi.

30 OCAK

Sincan'ın Refah Partili Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Kudüs için anma etkinliği düzenledi. Etkinlikte Filistin’deki intifadanın canlandırılması askerlerini rahatsız etti.

3 ŞUBAT

Devlet güvenlik mahkemesi (DGM) Ankara Sincan’da belediyenin düzenlediği “Kudüs Gecesi” etkinliğiyle ilgili soruşturma başlattı. 10 gün sonra Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile birlikte geceyi düzenleyen 11 kişi hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi tutuklama kararı verdi.

4 ŞUBAT

Günlerce İş dünyası ve medya eliyle demokratik yollardan halkın oylarıyla iktidara gelen REFAHYOL koalisyon hükümeti aleyhinde kamuoyu oluşturulmuştu. 4 Şubat’ta Sincan halkı güne tank sesleriyle uyandı. Askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla Sincan'da geçiş yaptı. 21 Şubat’ta bu olayla ilgili beyanat veren Org. Çevik Bir “Demokrasiye balans ayarı yaptık” dedi. Bu söz dönemin fotoğrafını çekmesi bakımından zihinlerdeki yerini aldı.

 

28 ŞUBAT

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından toplanan Milli Güvenlik Kurulu, 9 saatlik mesainin ardından tarihe 28 Şubat kararları olarak geçecek bildiriyi açıkladı. Darbenin manifestosunu oluşturan kararların oluşturduğu bildirinin sonuna ise “tavsiye edilir” kelimelerinin yerine “yaptırım” kelimesi kullanıldı. 'Rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler' başlıklı bildiri toplam 18 maddeden oluşuyordu. Bu maddelerden bazılarına göre Atatürk ilke ve inkılâplarının ödünsüz uygulanacak, temel eğitim 8 yıla çıkarılacak, imam-hatip okulları meslek okuluna dönüştürülecek ve irtica faaliyetlerine katıldıkları için TSK’daki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilecekti.

2 MART

Başbakan Erbakan, MGK’da alınan 18 maddelik kararların altına imza atmayacağını söyledi. Erbakan bazı maddelerdeki ifadelerin gereğinden fazla sert ve kabul edilemez olduğu kanaatindeydi. Nitekim tarihler 23 Martı gösterdiğinde Erbakan, sekiz yıllık eğitimin uygulanamayacağı konusunda MGK'yı ikna için bir rapor hazırladı.

3 MART

Askerin halkın iradesini temsil eden siyasilere tahakküm etmeye çalıştığı atmosferde demokratik sisteme destek toplamak isteyen Erbakan, tek tek diğer siyasi parti liderlerini ziyaret etti. Ancak bu ziyaretlerden umduğunu bulamayan Erbakan Hoca, “Hükümet, TBMM’de kurulur, MGK’da kurulamaz” sözleriyle milli iradeye saygı duyulması gerektiği mesajını verdi. 

7 MART

Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı sıfatıyla MGK kararlarının arkasında durarak askerden yana tavır almayı tercih etti. Demirel yaptığı açıklamada söz konusu kararların uygulanmaması durumunda uygulamayanların sorumlu olacağını belirterek mevcut hükümete gözdağı verdi.

12 MART

MGK kararları doğrultusunda ilk olarak Ankara'da üç Kur’an kursu kapatıldı. Ardından yurt genelinde yüzlerce kurs kapatılarak Kur’an okumanın öğrenilmesine engel olundu. Aynı şekilde halkın dişinden tırnağından artırarak destek olduğu ve faaliyetleri arasında sosyal ve kültürel etkinliklerin yanı sıra din eğitimi de bulunan çok sayıda vakıf ve derneğin kapısına da kilit vuruldu.

25 MART

O günlerde eski Türkiye’nin hezeyanları içinde askerler her gün medyaya çıkıp açıklamalar yapıyor ve halkı temsil makamındaki siyasilere kafa tutabiliyordu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı’nın 25 Mart tarihinde Refah Partisi'nin ısrarlarına gösterdiği sert tepki de bunlardan biriydi. Karadayı, MGK'nın anayasal bir kuruluş olduğunu işaret ederek "Burada alınan kararlar, herkesin riayet etmesi gereken kararlardır" sözleriyle işi siyasete yön tayin etmeye kadar götürdü.

4 NİSAN

Eski Türkiye fotoğrafında yaptığı çıkışlarıyla çalkantılı süreçlerin baş aktörlerinden birine dönüşen iş dünyasını temsil eden TÜSİAD’dan yapılan açıklamalar da üstü kapalı olarak hükümet ve seçilmişleri hedef alıyordu. 4 Nisan’da açıklama yapan dönemin TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan, "MGK sivillerin boşluğunu doldurdu" sözleri, halkın sırf tercihlerinden dolayı içine sürüklendiği cendereyi ne denli kabullendiklerinin bir ifadesi olarak geçti kayıtlara.

16 NİSAN

Darbenin “fetva” makamında FETÖ vardı. Postmodern darbenin yaşandığı yıllarda kamuoyunda “Hocaefendi” diye bilinen Fetullah Gülen, Kanal D adlı televizyon kanalında Yalçın Doğan’a verdiği mülakatta darbeyi övdü. MGK’nın hükümeti devirmeye yönelik kararları için Gülen, “İslami usullere göre değerlendirildiğinde bu bir içtihattır” sözleriyle yetinmeyerek aynı konuşmada askerler için “Hata yapsalar bile bir sevap alırlar” dedi. Bu mülakattan iki gün sonra ise (18 Nisan 1997) en başta Hürriyet

olmak üzere sürecin yanında yer alan gazetelerin manşetlerini Fetullah Gülen’in “Beceremediniz bırakın” çağrısı süsledi. Asker ve medya cuntasının elbirliği yaparak ortaya çıkardığı kaos ortamında Fetullah Gülen’in açıklamaları “fetva” gibi değerlendiriliyordu. 29 Mart tarihinde kendi kurdurduğu Samanyolu TV’ye konuk olan Gülen ise, “Asker daha demokrat” sözleriyle darbeden yana olduğunu perçinledi. Bugün artık örgüt olduğu bilinen cemaatin yayın organı Zaman Gazetesi, 1 Temmuz 1997’de, REFAHYOL hükümetinin devrilmesinden sonra Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan 55. hükümeti “Hayırlı olsun” manşetiyle karşıladı.

14 MAYIS

MGK'da kararları üzerine Kılık Kıyafet Kanunu'na aykırı hareket edenler yönelik operasyonlar başlatıldı. Ülkede insanlar inancına uygun olarak başörtüsü veya sarıkla dolaşmaktan korkar hale geldi. Baskılara aldırmadan inandığı gibi yaşayanlar ise uzun süre kamuda ve devlet dairelerinde “öcü” muamelesi gördü.

22 MAYIS

Türkiye’nin yakın siyasi tarihine kara bir leke düşüren süreci Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş başlattı. O tarihte Anayasa Mahkemesi’ne giderek seçimden birinci çıkan Refah Partisi’nin kapatılması talebinde bulunan Savaş, başvurusunda  "Türkiye iç savaşa sürükleniyor" gerekçesini ileri sürdü.

27 MAYIS

Olağanüstü şekilde toplanan Yüksek Askeri Şura kararıyla 161 subay ve astsubay terfi beklerken sebep gösterilmeden ordudan atıldı. Geçmişi sayısız başarı, derece ve takdirlerle dolu askerler, sırf namaz kıldıkları ya da eşleri başörtülü oldukları için özel hayatları deşifre edilerek fişlendi. Daha sonra tazminatları bile ödenmeden ve kendilerine hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden orduyla ilişkileri kesildi. Fişleme işini MGK’da alınan kararların uygulanıp uygulanmadığını tespit için kurulan Batı Çalışma Grubu yapıyordu. Orgeneral Çevik Bir’in fikir babası olduğu bu grubun süreç içinde 6 milyon kişiyi fişlediği iddia edildi.

11 HAZİRAN

Asker ülkede kendi istek ve talepleri doğrultusunda estirdiği rüzgârı her alanda hissettirmek için özel çaba gösteriyordu. 11 Haziran’da hâkim ve savcılara Genelkurmay çatısı altında “irtica” konulu bir brifing verildi. Bir gün sonra da aynı brifing yine Genelkurmay’da medya patronlarına verildi.

18 HAZİRAN

Başbakan Necmettin Erbakan, istifa dilekçesini Cumhurbaşkanına sundu. Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma görevini mecliste en çok sandalyeye sahip ikinci parti olan Doğru Yol Genel Başkanı Tansu Çiller yerine Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Demirel’in sandıktan çıkan sonucu bir kenara bırakarak yaptığı bu hamle kamuoyu beklentisini ters köşeye düşürdüğü için uzun süre tartışma konusu oldu.

30 HAZİRAN

Tarihe postmodern darbe olarak geçen süreçte karargâhtan aldığı emirlerle hareket eden Mesut Yılmaz, demokratik ortamın yara almasına aldırış etmeden meşru hükümete karşı tavır aldı. Halka sistematik olarak “Bu hükümet gitmezse darbe olacak” mesajları veren ve imam-hatiplilere “yarasa” demekten çekinmeyen Yılmaz, ara rejimin başbakanlığıyla ödüllendirildi. 30 Haziran’da Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi bir araya gelerek ANASOL-D azınlık hükümetini kurdu.

17 AĞUSTOS

İktidara geldikten sonra askerin verdiği ev ödevlerini tek tek yerine getiren Mesut Yılmaz, en başa 8 yıllık kesintisiz eğitim yasasını koydu. Çocukların temel eğitimini 8 yıla çıkartan yasanın amacı, imam hatiplerin orta kısmının kapatılması ve kuran kurslarına katılım yaşının ortaokulu bitirme yaşı olan 14’e çekmekti. Muhafazakâr kesimin hem dışarıdan hem kendi tabanından gelen tepkilerine rağmen 28 Şubatçıların talimatını yerine getiren Yılmaz, “Siyasi hayatıma mal olsa bile bu kanunu çıkaracağım” dedi. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasası azınlık hükümetinin oylarıyla Meclis'ten geçti.

 

7 EKİM

İstanbul Üniversitesi'nde başörtülü öğrencilerin kayıtları yapılmadı. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter’in kurdurduğu ikna odalarında başörtülü öğrencilere hür iradeleriyle örttükleri başlarını açmaları için psikolojik baskı yapıldı.

17 ARALIK

Refah Partisinin kapatılması ihtimaline karşı İsmail Alptekin başkanlığında Milli Görüş çizgisindeki bir parti olarak Fazilet Partisi kuruldu.

 1998

16 OCAK

Dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Refah Partisi’nin kapatıldığını açıkladı. Mahkemenin aldığı kapatma kararına gerekçe olarak partinin “laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olduğu” iddiası gösterildi. Partinin kapatılmasıyla bağımsız kalan 150'ye yakın milletvekili Fazilet Partisi'ne geçti. 14 Mayıs’ta da Fazilet Partisi Kurucular Kurulu kararı ile Recai Kutan genel başkanlığa getirildi.

21 NİSAN

Dönemin Refah Partisi’nin adayı iken seçilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kürsü konuşmasında okuduğu şiir yüzünden 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Erdoğan’ın aldığı hapis cezasından sonra kartel medyası “Artık muhtar bile olamaz” manşetleri attı. Diyarbakır DGM’nin aldığı karara gerekçe gösterilen şiir ise ünlü Türk şairi Ziya Gökalp’e aitti.

 

31 MAYIS

ABD’deki Yahudi lobisinin etkili kurumu JİNSA, Erbakan hükümetini kendilerinin düşürdüğünü itiraf etti.

9 HAZİRAN

İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu'nda sınava giren başörtülü öğrenciler, çevik kuvvet ekiplerince zorla dışarı çıkarıldı. Bir gün sonra Üniversitenin Fen Fakültesi'nden 11 başörtülü öğrenci mezuniyetlerine bir hafta kala okuldan atıldı. Takip eden gün İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin değişik alanlarında eğitim gören öğrenciler sınavlara alınmadı.

12 HAZİRAN

Başörtülü öğrenciler Anadolu ve fen liseleri sınavlarına alınmadı.

9 TEMMUZ

Milli Askeri Stratejik Konsept'in yeni hedefi 'İslami sermaye' olarak belirlendi. Medya üzerinde “yeşil sermaye” adı verilerek yaftalanan Anadolu insanının özverisiyle kurulup büyüme yoluna girmiş KOMBASSAN ve Yimpaş gibi şirketler zaman içinde kapanma noktasına getirildi.

9 AĞUSTOS

İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, üniversitelerde kılık kıyafet yasağını serbest bırakan 2547 Sayılı Kanun’un ek 17'nci maddesini üniversitenin mevzuat kitabından çıkarttırdı. Buna benzer birçok hukuksuz uygulamalar yüzünden yüzlerce başörtülü öğrencinin üniversite okuma hayalleri, kapısına kadar geldikleri okulun avlusuna dahi giremeden bir drama dönüştürüldü. 

1999

2 MAYIS

Fazilet Partisi İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı'nın TBMM'de başörtüsüyle yemin etmesi engellendi. Meclis’te başörtüsüne karşı, özellikle DSP sıralarının başının çektiği yüksek sesli tepkiler, ülkenin demokrasi ve siyasi tarihine kara bir leke düşürdü.

7 MAYIS

Bu olaydan iki gün sonra Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, bu kez Fazilet Partisi'nin kapatılması yönünde dava açtı. Savaş, dava gerekçesinde Fazilet Partisi'ni, Refah Partisi'nin devamı olmakla suçladı. Dava, iki yıl sonra partinin kapatılmasıyla sonuçlandı.

31 MAYIS

Malatya'da başörtüsü davasında başörtülüler hakkında idam istendi.

26 TEMMUZ

Açık Öğretim Fakültesi sınavına giren başörtülü öğrencilerin kâğıtlarının hepsine birden sıfır notu verildi.

4 EYLÜL

Darbenin mimarlarından olan Orgeneral Kıvrıkoğlu açıklamasında "28 Şubat bin yıl sürecek" dedi.

Muhammed Şimşek/Analiz

 

adminadmin