Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 25-12-2017 13:00   Güncelleme : 25-12-2017 13:05

ABD ve CIA

ABD, dünyayı haraca kesen zalimlikte sınır tanımayan bir sömürü ve soykırım çetesidir. Kabadayı, eşkıya, haydut, ırkçı buna benzer ne kadar kavram varsa hepsini hak eden içerisi kof bir terör devleti. Sürekli sorun üreten, dünya nimetlerini paylaşmak istemeyen ve azgınlaşmış nefsini bir türlü doyuramayan açgözlü bir canavar.

ABD ve CIA

Bugüne kadar dünyanın dört bir yanında onlarca hükümetlere darbeler yapan, demokrasi ve özgürlükler adına katliamlar yapan, insan kaçıran, ekonomik krizler çıkaran kısaca dünyayı kan gölüne ve sürgün yerine çeviren küresel çetenin istihbarat kolu CIA!  

1947'de Amerika Birleşik Devletleri başkanlarından Harry Truman döneminde kuruldu. Bir yıl sonra “Örtülü Operasyonlar Bölümü” nü kurdular. Bir müddet sonra da “diktatör ve darbeci yetiştiren” bir okul açtılar. Bu okuldan yüzlerce casus yetiştirip mezun ettiler. Bunları da dünyanın dört bir yanına yüce ABD’nin yüce menfaatleri için saldılar.

CIA, kurulduğu tarihten itibaren günümüze kadar, birçok ülkede demokrasi, özgürlük ve insan hakları adına(!) kanlı darbeler yaptı, yönetimleri değiştirdi. Milyonlarca insanın kanına girdi, katili oldu. Hedeflediği ülkelerde ABD kurgulu, uzaktan kumandalı terör örgütleri kuruyor,  etnik ve mezhepsel kökene sahip insanları kamplaştırıyor ve aralarına nifak tohumları serpiyor sonra da birbirlerine kırdırıyor.

Biat etmeyen, ABD karşıtı hükümetleri devirmek için sivil toplum örgütlerinin içerisine sızıyor, siyasi partilere el atıyor. Haraç, şantaj, cinsel entrikalar ve kumarla işlerini halletmeye çalışıyor. Özellikle medya, en çok kullandığı oyuncaklardan biri. Darbelerden önceki en önemli silahı da ekonomik krizler.

Dünya uyuşturucu ticareti ve terör bağlantısı CIA'in kontrolünde yapılıyor. Eroin işi en az petrol ve silah işi kadar önemli bir gelir kaynağı. CIA, uyuşturucu ticaretini terör örgütlerine ihale ederek onları bir araç olarak kullanıyor.

Afganistan buna en çarpıcı örneklerinden biridir. 2000'de, Taliban afyon üretimine yasak getirdi. Bu da afyon üretiminde %90'a varan bir düşüşe sebep oldu. 2001'de Amerikan işgalinden sonra, afyon üretiminde Afganistan tekrar dünyanın bir numaralı afyon üreticisi konumuna geldi. PKK'nın en önemli gelir kaynaklarından birinin de uyuşturucudan elde ettiği bilinen bir gerçektir.

CIA kurulduğu günden bu yana gerektiğinde bütün kirli oyunlara başvurarak Ortadoğu’da, Asya’da, Afrika’da ve Latin Amerika’da onlarca hükümetler devirmiş, kendi payandalarını iktidara taşımıştır. Böylece doğal kaynaklara ve enerjiye el koymuştur.

CIA kontrolündeki sivil toplum örgütlerinin en gözde sloganı "Bringing down a Dictator!” yani “Diktatörü İndirin!" sloganıdır.

Eğer iktidarlar biat etmiyorlarsa ve ABD karşıtıysa mutlaka diktatördür ve devrilmelidir.

Seçimlerle gelen hükümetler, ABD’nin küresel şirketlerinin işlerine gelmiyorsa zorla gidecek. Demokrasi, özgürlük ve insan hakları adı altında, ABD yanlısı, küresel şirketlerin çıkarları doğrultusunda diktatörlükler kurulmasında da hiçbir beis olmayacak.

Hedeflenen “Yeni Dünya Düzeni” mutlaka kurulacak.

Küresel çetelerin ve liderlerinin sürekli dile getirdikleri bu kavram, dini inançları yok etmeyi ve tek bir dünya devletini hedefliyor. Dünya ekonomisini küreselleştirip, küreselleşen bu ekonomiyi de uluslararası şirketler ve bankalar yönetmelidir diyerek hükümetlere müdahaleler yaparak kontrolleri altında tutmaya çalışıyorlar. Böylece dünya zenginlikleri bir avuç dünya elitlerinin kontrolüne geçecek.

Demokrasi, adaletsiz ve zalim kitlelerin egemen olduğu bir yönetim biçimidir.

Hukuk devleti olduklarını iddia ederler ama anayasalarını ve yasalarını nefsi arzu ve isteklerini merkeze alarak yaparlar.

Demokrasi, kısaca “nefsanî arzulardan başka ilâh yoktur” inancıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de buyruluyor ki:

Gördün mü o hevâ ve hevesini ilâh edinen kimseyi? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa onların çoğunu hakikaten (söz) dinlerler yahut akıllanırlar mı sanıyorsun? Onlar, hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan bile daha sapık yoldadırlar.” (Furkan, 25/43-44)

Fatih Oruç

adminadmin