Genel
Giriş Tarihi : 31-01-2019 09:01   Güncelleme : 31-01-2019 09:01

Abdülhamid Han’ın torunundan Ayasofya çağrısı

Abdülhamid Han’ın torunundan Ayasofya çağrısı

Abdülhamid Han’ın torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Ayasofya Camii’ne ilişkin açıklamalarda bulunurken Fatih Sultan Mehmed Han’ın vakfiyesini hatırlatarak; “Bugün genel olarak baktığımızda üzerimizde o kadar çok sıkıntılar var ki işlerimiz rast gitmiyor çünkü beddua var. Onların ahının kalkması için ve Ümmet-i Muhammed’in ayaklanması için Ayasofya Camimizin ibadete açılması gerekiyor” dedi.

Fatih Sultan Mehmed Han’ın emaneti, İstanbul’un Fethi’nin simgesi Ayasofya Camii’nde ard arda ortaya çıkan provokatif görüntüler, bir yandan Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması gerekliliğini gündeme getirirken diğer yandan da Fatih Sultan Mehmed Han’ın Ayasofya Camii ile ilgili vakfiyesini akıllara getirdi.

Yaşananlara ve Ayasofya Camisi’nin günümüzdeki durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan Abdulhamid Han’ın torunu Abdulhamid Kayıhan Osmanoğlu, dedesi Fatih Sultan Mehmed Han’ın vakfiyesini hatırlatarak; “Bugün genel olarak baktığımızda üzerimizde o kadar çok sıkıntılar var ki işlerimiz rast gitmiyor çünkü beddua var. A’dan Z’ye aklınıza ne geliyorsa dedelerimizin bedduaları var. Onların ahının kalkması ve Ümmet-i Muhammed’in ayaklanması için Ayasofya Camimizin ibadete açılması gerekiyor” dedi.

Kayıhan Osmanoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Bir defa biz bağımsız bir ülkeyiz. Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasını istiyoruz. Orası bizim için çok önemli ve değerli. İnşallah en kısa zamanda açılacağına da inanıyoruz. Biz oraları ziyaret ettiğimizde de bunun için sürekli dualar ediyoruz”

İşte Fatih’in vakfiyesi

İstanbul Fatihi Sultan Mehmed Han, Ayasofya Camii’nin ve vakfının korunmasına ilişkin yayınladığı vakfiyesinde şu ifadelerde bulunuyordu:

“Allah’ın yarattıklarından Allah’a ve O’nun rüyetine iman eden, ahirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun hâkim veya mütegallib (zâlim ve diktatör) olsun, özellikle zâlim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtıl bir nezâret ile vakıflara nâzır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyir ve tebdil eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve fonksiyonlarını ortadan kaldırmak asla helal değildir!

Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse; vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer’i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azm eylerse, mesela şeriata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey talep ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların la’neti üzerlerine olsun. “Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir.”

Yeni Akit Gazetesi

adminadmin