Acilen gerçek muhalefete ihtiyacımız var..!

Gerçekten önemli olan bir soruyu soralım önce. Kılıçdaroğlu niye sürekli küfretmek, sürekli sataşmak, sürekli hakaret etmek zorunda? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki konuşmasını hatırlayalım. Bir: Geçen sene Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) 26’ncı Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı şu konuşma: “Bizim ülkemizin tarım bakanına ne yaptı biliyor musunuz Fransızlar? Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle şövalye unvanı verdiler, madalya verdiler. Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle. Kendi ülkenin tarımına yok.” İki: 21 Haziran Salı günü TBMM’deki grup toplantısında da şöyle konuştu: “AKP döneminde iki Trakya büyüklüğünde tarım arazisi ekilmiyor. Çünkü çiftçi zarar ediyor. Amaçları malı götürmek için kılıf ayarlamak. Yandaşlarına git Afrika’dan 10 liraya kirala al sana 500 lira, aramızda bölüşürüz diyecekler.” Unutun Kılıçdaroğlu’nu. Herhangi bir siyasetçi olduğunu varsayıp şu iki konuşmayı değerlendirelim. Bu cümleleri kuran bir siyasetçinin siyaset bilgisi berber dedikodusunun bile altındadır. Dünyadan, memleketten, gelişmelerden, gerçeklerden hiçbir haberi yoktur üstelik sahici dertleri de yoktur. Böyle konuşan bir siyasetçi fırsatını yakalayıp laf çakmanın peşinde olan, başı sonu tutarsız ezberleri olan biridir ve tribünlerden alkış almak için küfretmek yani dinleyicileri eğlendirmek zorundadır. Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı Mehdi Eker, 2011 yılında düzenlenen G20 Bakanlar Toplantısı’nda önemli kararların alınmasında oynadığı etkin rol nedeniyle birçok tarım bakanıyla birlikte “Tarım Alanında Şövalye Nişanı” alıyor. Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi; “Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle” diye bir şey yok yani. Kılıçdaroğlu eski bir konuyu kasten çarpıtıyor ve aklı sıra; “Tarım bakanı Fransızlar’a çalışıyor, kendi çiftçisini mağdur ediyor” algısı meydana getirip alkış alacak. Berber dedikodusunun bile altında dediğim seviye bu işte. “Trakya büyüklüğünde tarım arazisi ekilmiyor, hükümet Afrika’dan tarım arazisi kiralıyor” eleştirisi ise iyice içler acısı seviye artık. Yeni Tarım Bakanı Faruk Çelik göreve gelir gelmez muhalefet dâhil ilgili herkesi topluyor. “Tarımdaki planlarımız bunlar, tespit ettiğimiz sorunlar şunlar, şu sorunları çözdük şunları da çözmeye çabalıyoruz” diyerek bir sunum yapıyor. “Siz de fikir beyan edin bu mesele siyasi bir mesele değil bu mesele milli bir mesele” Muhalefet dinliyor not alıyor, sonra çıkıyor kürsüye sunumda duyduklarını sanki kendi tespit etmiş gibi sözüm ona muhalefet yapıyor. Aha yakaladım diyor. Bakanlık davet etmiş seni, o anlattıklarını sana öğretmiş ne yakalaması... Seviye bu işte... Niye yazdım bütün bunları, Kılıçdaroğlu’nu mu düzeltmeye çalışıyorum? Ne münasebet. Bize acil muhalefet lazım, memleketin ihtiyacına dikkat çekmek istiyorum çünkü bize acilen gerçek muhalefet lazım. Fikir beyan eden, dünyayı anlayan ve gidişat üzerine vizyon koyan bir muhalefet lazım. Türkiye’de atıl duran 2 milyon hektar tarım arazisi var. Bakan Faruk Çelik diyor ki, kimisi miras meselesi yüzünden, kimisi göç yüzünden, kimisi fiziksel uzaklık yüzünden gibi sebeplerle araziler boş duruyor. “Mal benim kardeşim ne istersem yaparım, dikmezsem dikmem” diyemezsiniz. Bakanlık bunun yasal düzenlemesini Başbakanlık’a göndermiş. Çin, İngiltere ve ABD, Afrika’da araziler kiralıyor. Türkiye de kiralıyor. Kılıçdaroğlu bu mevzuya bakmış (bakmış…) belli ki anlamamış bulabildiği tek sataşma malzemesi, “Yandaşlara peşkeş çekilecek” diyor. Zannediyorlar ki bunları yuttururuz millete. Sonra diyorlar ki: “Bu millet niye bize oy vermiyor?” Koyun bunlar, cahil bunlar, eğitimsiz köylüler bunlar... Millet sizin ne menem olduğunuzu biliyor olmasın sakın. Hiç aklınıza geldi mi bu? Sahici dertleriniz yok efendiler, bilmiyorsunuz, gerçekten eğitimsiz ve dünyadan habersizsiniz. Mecburen küfürbazsınız ve maalesef millette bir karşılığınız yok. Beni dertlendiren taraf, CHP’nin gittikçe eriyen, kafası karışık marjinaller olması değil, bunlar yüzünden verimli muhalefeti yok memleketin... Erem Şentürk / Diriliş Postası