Dünya
Giriş Tarihi : 10-06-2015 22:00   Güncelleme : 10-06-2015 22:00

  A’dan Z’ye “Özgürlük Filosu”

Filodan önce 1948’de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi okundu

  A’dan Z’ye “Özgürlük Filosu”
Filodan önce 1948’de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi okundu. 1967’deki “Altı Gün Savaşı” ile Filistin’in Gazze Şeridi bölgesi İsrail tarafından işgal edildi. 2005’te işgal sona erdirildi, bölgede yapılan seçimleri İslami Direniş Hareketi (HAMAS) kazandı. Bunun üzerine Gazze Şeridi’ne yönelik Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin de desteklediği ambargo kararı yürürlüğe girdi. İlaveten, İsrail bölgeyi karadan, havadan ve denizden abluka altına aldı, giriş çıkışların kendi denetiminde olduğunu ilan etti. 2008’deki Gazze saldırılarının ardından İsrail bölgeye insani yardım geçişine izin vereceğini duyurdu. İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Gazze’ye kara ve deniz yoluyla yardım ulaştırmak için İsrailli makamlara birkaç kez başvurdu. Başvurular neticesiz kalınca Ocak 2010’da “Filistin’e Yol Açık!” organizasyonuyla yüzlerce araçlık bir konvoyla Gazze’ye karadan yardım ulaştırıldı. Gazze Şeridi neresidir? 1995’te İsrail ve Filistin’in akdettiği “Batı Şeria ve Gazze Şeridi Geçici Antlaşması”na göre, Gazze Şeridi, güney toprakları Mısır’a sınır, kalan kısımları İsrail tarafından kuşatılmış, 41 km uzunluğunda, genişliği 6 ila 12 km arası değişen bölgedir. Beyt Hanun, Beytlahya, Deyr el Belah, Cebeliye, Han Yunus, Refah ve nihayet Gazze kentleri bu bölgede yer alıyor. Bölgenin İsrail dışında dünyaya açılan yegane kapısı Mısır sınırı. Yüzde 99’u Müslüman olmak üzere, 1,5 milyondan fazla insan burada yaşıyor. Özgürlük Filosu nedir? Uluslararası 6 kuruluşun ortaklaşa düzenledikleri ve Gazze’ye deniz yoluyla insani yardım götürme ve ambargo ile ablukanın hukuksuzluğuna dikkat çekme amacı taşıyan sivil bir yardım organizasyonudur. Organizatörler İHH, Free Gaza Movement, The International Committee to Lift the Siege on Gaza, Ship to Gaza Greece, Ship to Gaza Sweden, European Campaign to End the Siege on Gaza. Filodaki gemiler Yolcu gemileri: Mavi Marmara (577 kişi), Sfendoni (43 kişi), Challenger I (20 kişi), Challenger II (20 kişi; arıza nedeniyle yolcuları Mavi Marmara’ya aktarıldı.) Yük gemileri: Defne (20 kişi), Gazze I (18 kişi), Eleftheri Mesogios (30 kişi), Rachel Corrie (20 kişi) Filonun yükü Yiyecek, giyecek, tıbbi araç ve ilaçlar, inşaat malzemeleri, elektrik temini için teknik malzemeler. Filonun yolcuları Almanya, Kuveyt, İsrail, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Fas, Yemen ve Cezayir’den milletvekilleri, Kudüs eski Başpiskoposu, dünyanın dört bir yanından aktivist, sanatçı, akademisyen, gazeteci, yazar, din adamı ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de dahil olmak üzere, 36 ülkeden 700’ü aşkın katılımcı Özgürlük Filosu’nda yer aldı. Filonun hareketini, ulusal ve uluslararası çapta yayın yapan onlarca basın-yayın kuruluşu bizzat filodan takip etti. Filonun rotası ve seyri İrlanda, Yunanistan ve Türkiye olmak üzere üç merkezden yola çıkacak gemiler Akdeniz açıklarında buluşacak ve birlikte Gazze’ye gideceklerdi. Buluşma 28 Mayıs 2010’da başladı. 30 Mayıs 2010’da filo Gazze’ye hareket etti. Aynı günün akşamı, saat 22.30’da İsrail donanması filoyu taciz etmeye başladı. 31 Mayıs 2010 sabahı, saat 04.30’da İsrail donanması saldırıya geçti. Saldırı yeri İsrail’in saldırısı, Akdeniz’de ülkenin 73 mil açığında, yani ne İsrail ne de başkası, hiçbir devletin egemenlik sahasına girmeyen, uluslararası sularda gerçekleşti. İsrail donanması İsrail, 4 savaş fırkateyni, 3 helikopter, 2 denizaltı ve 30 zodyak botu ile Özgürlük Filosu’na saldırdı. Saldırı ve sonrasında işlenen suçlar Uluslararası sularda saldırı, adam öldürme, yaralama, iletişimin engellenmesi, hukuksuz gözaltı ve sorgulamalar, fiziksel ve psikolojik işkence, kötü muamele, pasaportlara el konulması; gemilerin, yardım malzemelerinin, şahsi eşyaların gasp edilmesi ya da kullanılmaz hale getirilmesi… Türkiye’nin tutumu Saldırı üzerine, o dönem Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. Derhal gerçekleştirilen toplantıda İsrail kınandı. Türkiye, Tel Aviv Büyükelçisini geri çağırdı ve öne sürdüğü şartlar gerçekleşene kadar İsrail’le olan ilişkilerini en alt seviyeye indirdiğini duyurdu. Türkiye, başta şehit ve yaralılar olmak üzere İsrail’de gözaltına alınan yolcusuyla mürettebatıyla yerli yabancı tüm Özgürlük Filosu yolcularının derhal Türkiye’ye teslim edilmesini, filodaki insani yardım malzemelerinin Gazze’ye ulaştırılmasını, Türkiye’den özür dilenerek tazminat ödenmesini ve Gazze’ye uygulanan ambargo ve ablukanın kaldırılmasını İsrail’e şart koştu. İsrail, tazminat hariç, şu ana kadar Gazze’ye uygulanan ambargo ve ablukanın kaldırılması dışındaki şartları yerine getirdi. Uluslararası tepkiler Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Teşkilatı, Arap Birliği, Afrika Birliği ve Avrupa Parlamentosu gibi uluslararası örgütler saldırıyı en üst seviyede kınarken, Uluslararası Af Örgütü ile İnsan Hakları İzleme Örgütü İsrail’in öldürücü güç kullandığını deklare etti. Ayrıca Çin’den Venezuela’ya, İngiltere’den Güney Afrika’ya dünyanın pek çok devletinden kimisi “şaşkınlıkla” kimisi de “devlet terörü” ifadesiyle İsrail’i protesto etti. İsrail, Hong Kong, Avusturya, Irak, Lübnan ve daha birçok ülkede milyonlarca kişi sokaklara dökülerek İsrail’i lanetledi. Şehitlerimiz Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, Cengiz Songür, Cevdet Kılıçlar, Çetin Topçuoğlu, Fahri Yıldız, Furkan Doğan, İbrahim Bilgen ve Necdet Yıldırım, çoğu yakın mesafeden ateş edilmiş İsrail kurşunlarıyla şehit düştü. Saldırıda ağır yaralanan Uğur Süleyman Söylemez ise yaklaşık dört yıl bitkisel hayatta kaldı; 23 Mayıs 2014’te şehit oldu. Cenab-ı Allah gani gani rahmet eylesin. (İHH’nın hazırladığı “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım Filosu Özet Raporu”ndan istifadeyle hazırlanmıştır.) Davalar devam ediyor Saldırı nedeniyle İsrailli üst düzey yetkililer aleyhine İstanbul’da açılan ceza davasında, şehit yakınları da dahil olmak üzere, 37 ülkeden 490 kişi mağdur müşteki sıfatıyla yer alıyor. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada son olarak 25 Mayıs 2015’te Mavi Marmara gemisinde keşif yapıldı; davanın dokuzuncu duruşması 2 Haziran 2015’te gerçekleştirilecek. 26 Mayıs 2014’te yapılan altıncı duruşmada, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi’nin “kasten insan öldürmeye azmettirme” suçundan tutuklanmalarına ve tutukluluğun yerine getirilmesi için yakalama kararı çıkarılmasına karar verildi. Mahkeme, ayrıca, sanıkların yakalanmalarının uluslararası düzeyde yapılması için kırmızı bülten çıkarılmasına ve bunun yerine getirilmesi için kırmızı bülten belgelerinin düzenlenmesine hükmetti. Kırmızı bültenin halen çıkarılmamış olması nedeniyle, 12 Mart 2015’teki duruşmada, Mavi Marmara avukatları Adalet Bakanlığı’nın ilgili görevlileri hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Talep üzerine mahkeme, Bakanlığa müzekkere yazılmasına karar verdi. Mavi Marmara avukatları, müzekkereye müspet cevap gelmemesi halinde, kendilerinin mahkemeden bağımsız olarak ilgililer aleyhinde suç duyurusunda bulunabileceklerini bildirdi. Öte yandan, Mavi Marmara gemisinin bayrak ülkesi olarak Komor Adaları Birliği, İsrail aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) dava açtı. UCM Savcılığı, İsrail’in savaş suçu işlediğini kabul etti, ancak UCM’nin yetki sahasına girecek bir ağırlığın olmadığını belirterek dosyaya devam etmeme kararı aldı. Komor Adaları avukatlarının itirazını haklı bulan UCM, 5 Mayıs 2015’te verdiği kararında, mağdur ve tanıkların dinlenmesi ve tüm delillerin toplanması gerektiğini, ancak bundan sonra bir karar verilebileceğini bildirdi. Bu kararla İsrail, savaş suçu işlediği iddiasıyla yeniden önsoruşturmaya tabi olacak. Mağdur ve tanıkların ifadelerinin alınmasının ardından, İsrail UCM’de sanık sandalyesine oturabilecek. Özgürlük Filosu yolcularının İsrail aleyhine açtıkları tazminat davaları da sürüyor. dirilişpostası
adminadmin