Analiz
Giriş Tarihi : 28-06-2019 12:22   Güncelleme : 28-06-2019 12:22

Ak Parti Sayın Cumhurbaşkanının Sırtında Bir Partidir!

AK Partinin anlı şanlı yöneticilerinin ve milletvekillerinin halkta bir karşılığı yoktur

Ak Parti Sayın Cumhurbaşkanının Sırtında Bir Partidir!

1. Seçimlerde bir gün önce (22.06.2019) sosyal medyada şöyle yazmışım

“İstanbul seçimini Binali Bey kazanırsa, yaklaşık üç aydır yaşananlar Tayyip beye ve bilumum Aklara iyi bir ders olur kanısındayım.
Seçimi Binali Bey kaybederse, Tayyip bey ve bilumum Aklar, her seçimden sonra mesaj alınmış dedikleri halde bir türlü almadıkları mesajı iliklerine kadar alırlar.
Kısacası:
Seçimin sonucu ne olursa olsun, Tayyip bey ve bilumum Aklara çok iyi dersler çıkacaktır.
Bu da mutlaka ülkemizin ve milletimizin hayrına olacaktır.”

Evet, seçimi Binali Bey kaybetti Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi, halkın defalarca verdiği mesajı nihayet aldı.

Sayın Cumhurbaşkanı bu mesajı almasına aldı da, AK Partiyi yönetenler, alınan bu mesajı algılayıp, hazmedip gereğini yapabilecekler mi bilmiyorum daha doğrusu hazmedip gereğini yapacaklarına inanmıyorum.

Çünkü AK Parti yöneticilerinde ne alınan mesajı algılayacak bir zihin duruluğu ne de hazmedecek bir gönül derinliği yok.

Elbet bu Sayın Cumhurbaşkanının tercihi...

Ve Sayın Cumhurbaşkanı tercihinin acı karşılığını nihayet gördü...

*

2. Sosyal olayları dört işlemle çözemezsiniz...

Fakat Sayın Cumhurbaşkanı çevresine öyle kişileri danışman ve iç kabine olarak doldurmuş ki, bunların aldıkları onca diplomaya rağmen kitle psikolojisinden haberli olduğunu sanmıyorum.

Eğer yakın çevresi kitle psikolojisinden anlamış olsaydı, 31 Mart Seçimlerinden üç beş gün önce Ankara’da Mansur Yavaş’ın yıllar önceki bir yargı meselesi gündeme getirilir miydi?

Millet demez miydi ki, 3-4 yıldır neredeydiniz bu meseleyi gündeme getirmek için?

Elbet derdi...

Ve nitekim dedi de...

Bundan hiç ders almayan Sayın Cumhurbaşkanının danışmanları ve parti yöneticileri seçimlere iki gün kala Abdullah Öcalan’ın desteğini gündeme getirirler miydi?

Ülkede bebek katili olarak tanımlanan bir terörist başının özellikle ülkücü ve muhafazakar camiada infial uyandıracağı bilinmiyor muydu?

Nitekim sosyal medyada özellikle ülkücü camia çok ağır paylaşımlar yaptılar.

Oysa Abdullah Öcalan’ın bir gücü yoktu.

Nedeni ise gayet açıktı...

Dağdaki terörist, kodesteki teröristi dinlemezdi.

Bu eşyanın tabiatı gereğiydi.

Ama siyaseten dinler görünürdü.

Tabandaki insanlarını kendi yanlarında tutmak için...

Ve Ankara’da Mansur Yavaş’ın gündeme getirilen olayından ders alamayan AK Partililer, Abdullah Öcalan olayını da ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve konuyu en yakınlarına bile izah edecek zaman bulamadan, seçmen sandığa gitti.

*

3. Anlaşıldı ki, Cumhurbaşkanının parti başkanı olması hiç de iyi sonuç vermiyor.

Çünkü Cumhurbaşkanı her siyasinin ve her siyasi görüşteki insanımızın müracaat mercii olması gerekirken, her siyasinin, kendisinden farklı düşünen yazarın, çizerin, sanatçının, iş adamının muhatabı ve rakibi gibi oldu.

Bu muhatap veya rakip oluşta parti başkanı ünvanlını taşımasının yanında, Cumhurbaşkanının siyaset üslubunun da etkisi var.

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı çekişmeyi, tartışmayı, kavga etmeyi seviyor.

Oysa bulunduğu makam çekişme, tartışma, kavga etme yeri değil.

Hakem olma yeri...

Siyaseten ortada bulunma yeri...

Kavga edenleri uzlaştırma yeri...

Ve Sayın Cumhurbaşkanı konuşmayı seviyor...

Her gün mutlaka konuşma zorunluluğunu hisseden ve bir vesile ile mutlaka konuşacak bir ortam bulan Sayın Cumhurbaşkanı hiç yoktan kendisini yıprattı, yüzünü eskitti ve ülkede kendisine karşı birbirine sımsıkı kilitlenen bir kitle oluşturdu.

Bu iletişim çağında ekranda bu kadar çok görünen bir yüzün eskimemesi mümkün değildi zaten...

*

4. Ve asıl konu, AK Parti Teşkilatının şişirilmiş bir balon olduğu...

Mesela %2’lik bir Saadet Partisi kadar teşkilatının diri olmadığı bilinmekte ve bu durum AK Parti seçmenlerince sosyal medyada sıkça dile getirilmektedir.

AK Parti Sayın Cumhurbaşkanının sırtında bir partidir.

AK Partinin anlı şanlı yöneticilerinin ve milletvekillerinin halkta bir karşılığı yoktur.

AK Parti, gerek Milletvekili Genel Seçimlerinde gerekse Yerel Seçimlerde, kimi istisnalar olsa da, halkın tercihlerini hiç dikkate almadan aday belirlemektedir.

Ve halkın tercihi dikkate alınmadan belirlenen bu adaylar, halka hiçbir zaman yakın olmamakta ve yakın olma gereği de duymamaktadır.

Çünkü adaylar gayet iyi bilmektedirler ki, aday olmak ve seçilmek için halka ihtiyaçları yoktur.

Cumhurbaşkanı kendilerini seçilecek yere koyacak ve onlar nasıl olsa seçileceklerdir.

Ve bu tip seçilenlerin mütevazı olması mümkün müdür?

Değildir...

Nitekim sosyal medyada en çok şikayet AK Parti seçilenlerinin birer kibir abidesi oluşudur.

Sayın Cumhurbaşkanının tevazuyu sıkça dile getirmesine rağmen, AK Parti’de tevazunun zerresi yoktur.

Ve Sayın Cumhurbaşkanı tuttuğunu iyi tutmakta ve başarısız olduklarında bile onları ödüllendirmektedir.

Nitekim 31 Mart Seçimlerinde başarısız olan nice belediye başkan adayı Ankara’da yağlı ballı kaymaklı makamlarla ödüllendirilmiştir.

Bu seçmenin gözünden kaçmamaktadır.

*

5. Sayın Cumhurbaşkanım!

Deniz bitti...

Kara göründü...

Takke düştü kel göründü...

Mevcut AK Parti Yönetimiyle bir yere varamazsınız...

Mevcut AK Parti Teşkilatıyla hiçbir yere varamazsınız...

Mevcut AK Parti Gençliğiyle bir yere varamazsınız...

Mevcut Kadın Kolları Teşkilatıyla bir yere varamazsınız...

Mevcut Bakanlar Kurulu ile bir yere varamazsınız...

Sevdalı insanları, tasalı insanları, dertli insanları bulmak, devletin ve partinin değişik kademelerinde görev vermek zorundasınız.

Aksi halde...

Hem size...

Hem AK Partiye...

Hem Türkiye’ye..

Hem İslam Dünyasına...

Hem Türkiye’ye bakan mazlum dünyaya yazık olur...

Seyit Mehmet ŞEN / Enpolitik

adminadmin