Analiz
Giriş Tarihi : 24-01-2019 09:43   Güncelleme : 24-01-2019 09:43

AK Parti seçmeninde Metal Yorgunluğu

AK Parti seçmeninde Metal Yorgunluğu

17 yıldır, tek başına, çok büyük bir halk desteğiyle, çok yüksek bir oy oranıyla Türkiye ve Dünya siyasetini domine eden bir AK Parti gerçeği var…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra belediye başkanlarından yorulan ve yıpranan isimlerin görevlerini bırakmasını istemişti. Bu değişime gerekçe olarak da “metal yorgunluğu” gösterilmişti. Devam eden normal süreçte bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilatlardaki isimler çok büyük oranda değiştirildi. Yeni isimlerle, yeni bir dinamizm ve heyecan yakalanmak istendi.

31 Mart seçimleri öncesi AK Parti’yi bekleyen başka bir metal yorgunluktan bahsetmek ve AK Parti’yi bekleyen tehlikeye dikkatinizi çekmek istiyorum, “seçmen metal yorgunluğu.” 17 yıldır, tek başına, çok büyük bir halk desteğiyle, çok yüksek bir oy oranıyla Türkiye ve Dünya siyasetini domine eden bir AK Parti gerçeği var…

Muhalefet partileri 16 yılda 13 seçim kazanan AK Parti’ye karşı tek bir zafer kazanamadılar. Tek tek veya hepsi bir araya gelse de AK Parti’yi sandıkta yenemediler. Millete (seçmene) sırtını yaslayan AK Parti’ye karşı zafer kazanmak için yaslanmadık yer bırakmayan muhalefet her seçimden hezimetle çıktı…

NEREDEN ÇIKTI GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin ve AK Parti seçmeninin yorulduğunun farkında. Seçmeni yoran isimleri kızağa çekiyor. Partiyi temsil eden isimleri büyük oranda değiştirmesinin sebebi seçmenin desteğini canlı tutmak, yorgunluğunu almak. Seçmen yorulursa başka arayışlara girebileceğini biliyor.

Muhalefet, AK Parti’den seçmen almadıkça seçim kazanamayacağını biliyor. Tüm stratejisini AK Parti seçmenini kendisine oy vermeye ikna etmek üzerine inşa ediyor.

Kullandığı dil ve gösterdiği aday profilinde, kendi parti seçmeni değil, AK Parti seçmeninin hassasiyetleri göz önünde bulunduruluyor. AK Parti’de koltuklarını kaybedenlerin muhalefet partilerinde baş tacı edilmesinin sebebi AK Parti seçmenini kafalama çabasından başka bir şey değildir.

Muhalefetin algı operasyonları ve seçim stratejisi sonucu kafası karışan AK Parti seçmenini kaybetmek istemeyen Erdoğan, seçim stratejisini “Gönül Belediyeciliği” üzerine inşa etti. Milletin ve seçmenin gönlünde yer edinirseniz oy alırsınız. “Gönülden ırak olan parti, sandıkta zaferden de ırak olur!”

SENİN ADAMIN, BENİM ADAMIM KAVGASI

Partide küskünlükleri tetikleyen ve seçmeni küstüren asıl etken bu. Hak eden değil, kendi adamını makamlara getirme mücadelesi seçmen tarafından çok net görülüyor ve izleniyor. Partide bu makamların kime neden verildiğinin seçmene anlatılması lazım. Bu isimlerle ilgili parti içi ve dışı muhalefetin oluşturduğu puslu havanın dağıtılması gerekiyor!

Belirlenen adayların seçimi kaybetmesi muhalefetin başarısı değil, parti içi hesaplaşmanın sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Belediye Başkanının konuşmadığı ilçe başkanları, İlçe Başkanlarının küs olduğu Belediye Başkanlarıyla seçim başarısı gelmez. İlçe ya da Belediye Başkanıyla konuşmayan milletvekilleriyle seçmenin karşısına nasıl çıkılacak? Ve seçmen bu durumu biliyor!

Parti içinde farklı isimleri destekleyen tarafların (karar vericilerin) kavgası seçmeni çok olumsuz etkiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kredisi bu tahribatı onarsa da bunun da bir yerde tıkanıp önlenemez bir seçmen tepkisi oluştuğu ve oluşabileceği hesaba katılmalı.

AK Parti adına makamlarda oturanların kendi aralarındaki çekişmeye milleti ve seçmeni taraf yapmaları doğru değildir. Pozisyonlarını güçlendirmek için oluşturmaya çalıştıkları kamuoyunun ileride parti için nasıl bir tehlikeye zemin hazırladıklarının farkındalar. Farkında olsalar da gözlerini bürüyen şahsi ikbal hesapları bu tehlikeli oyunu oynamaktan onları alıkoymuyor.

AK Parti’nin kuruluş felsefesinin temeli olan “Erdemliler Hareketine” dönüş gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart seçimleri için açıklayacağı manifestosunda milletin huzurunda bu konuda parti temsilcilerini uyarması gerekiyor. Kırılan gönülleri yeniden yapmak, küsenlere yeniden el uzatmak, tüllenen gönülleri yeniden aydınlatmak lazım…

SEÇMEN YORULDU, TEPKİSİNİ CİDDİYE ALIN

Evet seçmen yoruldu. AK Parti döneminde 16 yılda 13 seçim yapıldı. Seçmen hepsinde AK Parti’yi zafere taşıdı. Gelinen noktada seçmenden gelen eleştiriler suhulet, sükunet ve aklı selimle ciddiye alınmalı…

Ekonomik krizler seçmeni yordu. Seçmenin cebini yakıyor. Dünya piyasalarındaki krizler ve Türkiye’ye yansımaları seçmeni olumsuz etkiliyor. FETÖ’nün yargı ve silahlı darbe girişiminin tetiklediği krizler, Dolar saldırısı bu yorgunluğun tuzu biberi oldu.

Terör saldırıları seçmeni yormakla kalmıyor, canını yakıyor. Sınır içinde ve dışında yoğunlaşan terör saldırılarına karşı yürütülen çalışmalar, sadece hazineye değil, seçmenin bütçesine de yük getiriyor.

FETÖ ve PKK’nın sebep olduğu yıkımda enkaz altında kalan masumlar var. Ve bunlar AK Parti seçmeni. Bu örgütlerden zarar gören ciddi bir seçmen kitlesi var. Ancak FETÖ’cü ve PKK’lı muamelesi görmekten rahatsızlar. Sesleri duyulmuyor, mağduriyetleri anlaşılmıyor, yaraları sarılmıyor!..

ABD, AB ve Körfez ülkelerinden oluşan çete konsorsiyumu ekonomik, sosyal ve siyasal olarak seçmeni yoruyor. AK Parti’ye destek vermeyi bırakırsanız sizi rahat bırakırız algısı seçmenin kafasını karıştırıyor.

Partideki koltukları başka kardeşlerine verilince AK Parti treninden inen cumhurbaşkanı, bakan, milletvekilleri, belediye başkanları,… seçmeni yoruyor. Ancak seçmen diyor ki; “bunlara o makamları veren AK Parti’nin kendisi. Parti neden daha dikkatli davranmadı? Bu isimlerin kendi hesapları peşinde olduklarını neden görmedi?”

Milleti ve AK Parti seçmenini yoran temel etkenler bunlar. Ancak seçmen AK Parti’yi terk etmediği gibi bunlara sonuna kadar da direndi. Millet direnirken, parti koltuklarında oturan birilerinin Reis’i bu mücadelede yalnız bıraktığı düşünülüyor. Milletten, seçmenden, partiden yük alması gerekenler yük oluyor...

AK Parti seçmeni, liyakat sahibi olmayan, dava sadakati olmayan bazı isimlere görev verilmesinin yorgunluğunu yaşıyor. Muhalefet partileri, bu isimler üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’yi eleştirince seçmen isyan ediyor.

Millet dava için çalışmaya, mücadeleye her zamandakinden daha istekli. Ancak bu yolda birlikte yürüdüğü bazı isimlerin samimiyetine inanmıyor. Bu da seçmeni yoruyor!..

31 Mart’ta AK Parti’nin rakibi ne CHP ne de başka bir parti. AK Parti’nin tek rakibi kendi seçmeni. Buna acil çözüm bulunmalı!..

Ramazan YAŞAR / Diriliş Postası

adminadmin