Gündem
Giriş Tarihi : 16-11-2013 09:33   Güncelleme : 16-11-2013 09:33

AK PARTİ'DE ADAYLAR BELİRLENİRKEN...

AK Parti'yi bilen, yerelde halkın içinde olan, bir gazeteci gibi gözlemler yapabilen bir dostumla konuştum.

AK PARTİ'DE ADAYLAR BELİRLENİRKEN...
Şu anda kendisinin siyasi bir beklentisi yok.
 
AK Parti'de aday belirleme sürecinde gördüğü sorunları anlattı. İlginç buldum. Onları paylaşmak isterim:
 
Öncelikle bir genel değerlendirme yaptı.
 
-AK Parti, 11 küsur yıldır iktidarda. Bu süre, yerel aktörlerle partinin üst kademesi, mesela genel başkan yardımcıları arasında hediyeleşme vs. gibi ilişkilerle ayrı bir hukukun oluşmasına yol açıyor. Bir tür akrabalık ilişkisi gelişiyor. Bu da görevlendirmelerde subjektif değerlendirmelere sebep olabiliyor.
 
Kaliteli aday itinası
 
Sonra aday belirleme sürecindeki sorunları dile getirdi.
 
-Nitelikli aday başvurusunda sıkıntılar var. Temayül sürecinin sağlıklı işlemediği, değer-birikim gibi hususların gözardı edilebildiği, bir şekilde göze girenlerin öncelendiği gibi hisler, nitelikli insanların başvurusunun önünü kesiyor. İnsanlar "Neden kendimi çizdireyim" gibi bir hisle hareket ediyor ve aday adaylığı başvurusundan kaçınıyor. Bu defa ortam, bir şekilde gündeme gelmeyi başaran tiplerin eline kalıyor.
 
-11 küsur yıllık süre içinde kadirşinaslık beklentisine karşılık bulamayanların küskünlüğü söz konusu. Bunlar içinde gerçekten geçmişte hizmeti geçenler bulunuyor. Bunlar oylarını yine AK Parti'ye veriyorlar, AK Parti'nin Türkiye'nin bugün geldiği noktada hayati bir misyonu bulunduğuna inanıyorlar ama kenarda durmayı tercih ediyorlar. Bu kesim kayda değer bir topluluk oluşturuyor.
 
-Aday belirlenirken, "Biz seçeriz, insanlar oy verir" yaklaşımından kaçınmak lazım. Tayyip Bey'in her aday için kefil olma durumu, nitelikli adaylar olmadığı durumlarda bizzat Tayyip Bey'in kefaletini tartışılır hale getiriyor.
 
-Anadolu'da, yoğun tartışmalar içinde bir yorgunluk gözleniyor. Yüksek tonda cevaplaşmalar, halkı tedirgin ediyor. Özellikle Tayyip Bey'den daha sakin bir dil bekleniyor. Gerilim kaygı uyandırıyor.
 
-Anadolu'da Hizmet camiasının kimi davranışları da tartışılıyor, Hükümetin Camia ile ilişkileri de tartışılıyor. Bu alanın sıkıntılı olduğu bir vakıa.
 
Benim görüşüm:
 
(Bir yandan, Hizmet camiasının birçok yayın organında yazar, konuk, yorumcu niteliğiyle yer alan ve Hizmet'in evrensel anlamda "insana yatırım" vizyonunu çok önemseyen, bir yandan AK Parti hükümetlerinin, Türkiye'nin sistem dönüşümünde hayati rolünü bilen ve bunun korunmasının hayati değerine inanan bir insan olarak, bu sıkıntılı durumun herkese kaybettireceği kanaatimi belirtmek isterim.
 
(Sıkıntının sadece Hükümet-Camia arasında olmadığını da biliyorum. Farklı Hizmet oluşumlarıyla ilişkiler noktasında da sıkıntılar var. Bu sıkıntıların oluşumunda yanlış şu kesimin hanesinde gibi bir söz söylemek istemem. Çünkü herkesin, Mahşer aydınlığındaymış gibi bir kalp sorgulamasında kendi payında bir riskli nokta bulacağından eminim.
 
(İlk taşı hiç günah işlemeyen atsın dendiğinde hiçbirimizde taş atacak mecal bulunamayacağına ciddi kafa yormak gerekiyor. Acaba hangimiz alan hakimiyeti kaygısı, arzusu, hesabı yaşamadık? Herkes bir kere daha kalbini avucunun içine alıp bakmalı ve bu kalple Yaratan'ın huzuruna yüz aklığı ile çıkabileceği kanaatine varmalı.)
 
-Türkiye çetin bir seçimler dönemi yaşayacak. Ben, hükümete, daha durulmuş bir Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu hatırlatmak isterim. "76 milyonun hükümeti" 76 milyonla barışık bir dil üretmeye, her şeye rağmen bunu üretmeye azmü cezmü kastetmelidir.
 
Bilmem Yunus'un "Dövene elsiz gerek, Sövene dilsiz gerek, Derviş gönülsüz gerek" sözünden bir siyasi üslup üretilebilir mi? Dervişlik sökmez mi siyasette? Çok mu uçuk bakıyorum? Ne bileyim, bir de böyle düşünün derim sadece.

http://www.bugun.com.tr/ak-partide-adaylar-belirlenirken--yazisi-862247

Ahmet TAŞETİREN - BUGÜN
adminadmin