Türkiye
Giriş Tarihi : 07-04-2013 08:43   Güncelleme : 07-04-2013 08:43

ALEV ALATLI CUMHURBAŞKANI ADAYINI AÇIKLADI

Yeni romanı Beyaz Türkler Küstüler’i yayınlayan Alev Alatlı, Beyaz Türklerin, Tayyip Erdoğan’ın başarısı karşısında donup kaldığını söylüyor.

ALEV ALATLI CUMHURBAŞKANI ADAYINI AÇIKLADI
Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı görmek isteyen ve AK Parti’yi en devrimci iktidarlar arasında sayan Alatlı, Başbakanın barış sürecini de iyi yönettiği kanısında.
 
FATİH VURAL-İSTANBUL
 
Ünlü yazar Alev Alatlı, merakla beklenen ‘Beyaz Türkler Küstüler’ adlı kitabını geçtiğimiz günlerde yayınladı. Alatlı, yeni romanında Beyaz Türkler’den yeni dünya düzenine, değişen Türkiye’den Ermeni meselesine kadar birçok konuyu, gerçek hayattan figürler kullanarak işliyor.
 
Röportajımızın kitap eksenli olmasını istemeyen Alev Alatlı, siyasi ağırlıklı sorularımıza sözünü sakınmadan cevap verdi. Ünlü yazar, yeni bir anayasaya dair düşüncesini, “Doğrusunu isterseniz, ben Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı görmek isterim. Bunun için anayasa değişikliği gerekiyorsa, olsun derim. Velâkin, ondan önce YÖK yasası gibi, CMUK gibi, 657 gibi, Siyasi Partiler Yasası gibi yaşamsal sorunlarımız var. Ben olsam önce onları toparlamaya çalışırdım.” sözleriyle açıklıyor.
 
Beyaz Türkler, Tayyip Bey karşısında donup kaldı
 
 
Alev Alatlı, AK Parti iktidarını “Türkiye’nin gelmiş geçmiş en devrimci iktidarlarından birisidir – unutmayın: One minute!” sözleriyle nitelendiriyor. Türkiye’deki Beyaz Türkler’in Turgut Özal karşısındaki şaşkınlığının, Tayyip Erdoğan’la birlikte zirveye çıktığını ifade eden Alatlı, “Erdoğan’ın başarısıyla, öldü sanılan toplumsal kodların diri olduğu ortaya çıktı.” diyor.
 
Peki neydi o kodlar? Alatlı, Türk aydınının Anadolu halkına yabancılaşmasını işleyen Yakup Kadri’nin ünlü romanı Yaban’a getiriyor sözü: “Yerlilerin, Yakup Kadri bağlamında ‘yaban’ın, ekonomiden, teknolojiden bihaber oldukları, bu nedenle de Türkiye’yi yönetemeyecekleri şeklindeki inançlar;  yoksulların, işsizlerin derdine Batılı reçetelerin dışında da deva bulunabileceği şeklindeki tezlerin boş oldukları iddiaları. İnananların yönetimde ehil olamayacakları gibi, cami ile ekonomik kalkınmanın bir arada gitmeyeceği gibi kodlar. Beğenmedikleri takunyalıların – Özal kardeşlere böyle derlerdi – dünyayı  doğru okuyabildikleri ortaya çıkınca şaşırmışlardı. Tayyip Bey ile donup kaldılar.”
 
Liberaller, kendi ülküleri doğrultusunda AK Parti’yi destekledi
 
 
‘Beyaz Türkler Küstüler’ adlı romanında, Beyaz Türkler’le liberaller arasındaki ortak paydaların da altını çizen Alev Alatlı, liberallerin AK Parti’ye olan desteğinin de bir çıkar ilişkisine dayandığı kanısında. En başta, liberalliğin ve solculuğun ayrımını yapıyor: “Hem sol, hem de liberal olunmaz. Belki de sol gösterip, sağ vuran, yani Yeni Dünya Düzeni, küreselleşme yanlıları demek daha doğru olur. AK Parti kendi ülküleri doğrultusunda istimal edebilecekleri değişimleri gerçekleştirdiği sürece destek verdiler. Bu hep olur. Zamanında İran devrim muhafızları ile komünist Tudeh de ortak hareket edebilmişti, malûm.”
 
Başbakan süreci iyi yönetiyor
 
 
Kürt sorununu “Esas itibariyle ülkenin sosyo-ekonomik tablosuna entegre olabilmişlik sorunudur.” şeklinde tanımlayan Alev Alatlı, şu sözlerle devam ediyor: “Bahis konusu sorunun,inanç  birliğinden öte diğer başka unsurları da var. Abdülhamit  Han’ın başaramadığını bugün başarmak daha da zordur.  Tarih bize budunların (insan toplulukları) ayrışmalarını sadece dinlerin önleyemeyeceğini tekrar ve tekrar ve tekrar gösterir. Diğer başka faktörler devreye girmek durumundadır ve benim gördüğüm kadarıyla Sayın Başbakan işin aslını hepimizden iyi bilmekte ve yönetmektedir.”
Var olan sorunu çözmek için mutabakat sağlamanın yolunun ‘budun’ olarak belirttiği etnik kökenlerden geçmediğini söyleyen Alev Alatlı çözüme dair şu düşüncede: “Hangimizin DNA’sına baksak, farklı budunların kodlarını görürüz – Boşnak’tı, Laz’dı vs. Buradan yola çıkılmaz. Nereden çıkılır, eğitimden çıkılır, dünya görüşünden çıkılır, farkındalıktan çıkılır ki, mutabakat sağlanabilsin.  Ha, diyeceksiniz ki, peki öyleyse neden ‘Türk.’  Bu bir hakkı teslim edilmesi meselesidir, kurucunun hakkını teslim etmektir. Allah her günahı affeder kul hakkı ihlalini affetmez derler, bilirsiniz!”
Türk olmaktan rencide olanlarla işim yok!
 
Alev Alatlı, geçtiğimiz günlerde, Halil İnalcık, İlber Ortaylı, Edip Başer, Hüsamettin Cindoruk, Hasan Celal Güzel, Osman Pamukoğlu gibi isimlerin de bulunduğu, 200’den fazla önemli ismin imza attığı ‘Türk Milletine Çağrı’ isimli bildiride yer almıştı. Bildiri, özellikle sosyal medyada çok sayıda eleştiri almıştı.
 
Alatlı, ‘yeni anayasada Türklükle ilgili ifadenin çıkarılması’ dediğimiz anda itiraz ediyor ve devamını getiriyor: “İfade ‘Türklük’ ile ilgili değildir!  İfade, ‘Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz’  şeklindedir. Türkiye’nin Türk milletinin müktesep hakkı olduğunu ifade eder. Doğrusu, ben sizin ima ettiğiniz gibi tepki görmüş de değilim. Kapalı kapılar ardında homurdanmalar varsa, bunların da en basitinden hazımsızlık olduğunu düşünürüm. Hem, her konuda aynı düşünmek durumunda değiliz, hem de,  benim ve İnalcık’ın ve Ortaylı’nın böyle bir zamanda uyarıda bulundukları yerde,bir durup düşünmek gerekir derim.  Öte yandan, bir taraftan demokrasiyi şiar edinip, diğer taraftan sizden/çoğunluktan farklı düşünene öfkelenirseniz, bir şeyler çok bozuk gidiyor demektir.  Size içimden geçeni itiraf edeyim mi? ‘Türk’olmaktan bu kadar rencide olan bir kesimle de benim işim olmaz – tıpkı Yeni Dünya Düzeni liberalleriyle işim olmadığı gibi olmaz!”
 
“Müzakere sözcüğünü kabul etmiyorum”
 
 
Müzakere sürecinde hangi toplumsal grupların yer alması gerektiğini sorduğumuz Alev Alatlı, ‘müzakere’ ifadesini garipsiyor: “Müzakere süreci’ ifadenizi garipsiyorum, devletin eşkıya ile masaya oturduğunu ima ediyor ki, bu kabul edilemez.”
 
Yeni anayasayla, yeni Cumhuriyet olmaz!
 
Usta yazar, ‘2. Cumhuriyet’ ifadesine de tepkili: “Her yeni anayasa, her yeni kanun ile Cumhuriyet’e bir sayı vereceksek, yandık!  Elbette zaman değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor, devlet ve toplum ona göre pozisyon alıyor.  Kaldı ki, yasalar, Allah kelâmı değildir, anayasa dâhil, her an yeniden yazılabilirler.”
Kaynak:
http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?HaberID=569491#.UV2oBILslJM
 
adminadmin