Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 04-08-2016 14:58   Güncelleme : 04-08-2016 14:58

Allah Rızası Anonim Şirketi

Anadolu'nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında tasavvufun ve tasavvufî ekollerin çok önemli katkıları olmuştur.

Allah Rızası Anonim Şirketi

Yazılı kaynağın sınırlı olduğu ve genelde kulaktan kulağa veya bir hocanın dizinin dibinde onun bildiklerini talebesine aktarmasıyla devam eden gelenek, tekkelerde yıllarca devam etti. Yazılı eserlerin çoğalmasıyla eğitim tekkelerden, medreselere sonrasında ise okullara evrildi. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ise tekkelerin kapatılmasıyla Türkiye'de tabir yerindeyse merdiven altına inen tasavvufî eğitim başkalaştı ve hatta bazı kendinin tasavvufî yapı olduğunu iddia eden yapılarca İslam'ın temel akidelerine dahi muhalif bazı görüşleri savunabildi ve hatta yaşayabildi. Gelinen süreci Türkiye'nin en önemli Tasavvuf Tarihçilerinden biri olan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara durumu "Türkiye'deki şeyhlerin yüzde doksanı şeyh değil" diyerek özetliyor.

Ülkemizin içinden geçtiği bu zor ve zorlu süreçte "yanlış din telakkisi" ve "Allah rızası" bazı kişileri ülkenin meşru hükümetini devirmeye dahi yöneltebiliyor ve bu ameliyenin dahi dinî kılıfını hazırlattırabiliyor. Fethullah Gülen'in önderliğindeki yapı hizmet hareketinden, cemaat veya cemiyetten terör faaliyetleri gerçekleştirebilecek bir örgüte dönüşebildi ve örgütün yapmış olduğu faaliyetler de hala mensuplarına "Allah Rızası" adı altında takdim edilmekte.

Peki, bu örgütü kötü kılan sadece darbe teşebbüslerinin olması mı? Ya İslam akidesine uymayan bazı görüş ve fikirleri? Akla şu da gelebilir tabi... Başka İslam akidesine muhalif fikirleri savunan ve toplumda giderek yayılım alanı bulan başka yapılar yok mu? Cavap: Yok değil, çok. Peki, bu yapıların yarın bir gün FETÖ'nün yaptığına benzer kalkışmalar içinde olmayacakları ne malum? Kendi tasavvufî önderlerini, şeyhlerini, hocalarını, hocaefendilerini diğer bütün hocaların üstünde gören ve hatta özellikle İlahiyat eğitimi almış hocaları hoca dahi kabul etmeyen, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve diyanet mensuplarına her zaman şüpheyle yaklaşan ve kendilerinin tasavvuf yolunda olduklarını söyleyenlerin liderlerinin çoğunun ortak iddiası, peygamberimizle sürekli irtibat halinde oldukları, mutat olarak peygamberimizle rüya yoluyla görüşmeleri, istişare etmeleri. Tabi, bu görüşmelerin kanıtlanabilir bir tarafı yok. Zaten tasavvuf yolunda ilerleyebilmenin yolu da "Gassalın önündeki meyyit gibi olmak" olduğundan önderini, şeyhini, hocanı, hocaefendini sorgulayamazsın, acaba diyemezsin.

İçinden geçmekte olduğumuz bu süreçte Türkiye'ye kazandıracak en önemli hamle "Allah Rızası Anonim Şirketleri"ni ortadan kaldırmak ve bu yapıların insanımızı sömürmesinin önüne geçmek olacaktır. İnsanımıza itikadî noktada büyük zararları olan bu yapıların insanları "Allah ile aldatma"larına izin verilmemelidir. "Bu zamana kadar yapmış oldukları güzel faaliyetler var" düşüncesiyle hep iyi niyetlerle yaklaşılan bir yapının insanlar ve devlet üzerinde yaptığı bu büyük tahribat düşünüldüğünde buna benzer tek adamcı ve ağzından çıkan her sözün neredeyse ayet kabilinden karşılandığı kişilerin önderliğindeki grupların daha dikkatle takip edilmesi gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu grupların devlet içerisine sızmalarını önleme noktasında daha dikkatli davranılmalıdır. İnsanın fıtrî bir ihtiyacı olan din duygusu tatmin de devlet eliyle devlet okullarında İslam'ın özüne ve hakikatine uygun şekilde verilebilmelidir. Yoksa daha önceki yazımızda da ifade ettiğimiz gibi yeni paralel yapılar kapıdadır.

Vesselam... 

adminadmin