Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 17-01-2017 10:06   Güncelleme : 17-01-2017 10:06

ateşten gömlek ve at gözlüğü

Ülkedeki siyasi ekonomik ve siyasi gelişmeleri sadece at gözlüğü ile sadece ülke içerisinde olan olaylara bakarak çözemeyiz!

ateşten gömlek ve at gözlüğü

Hele ki; siyasi ve ekonomik gelişmelere bir de güvenlik ile ilgili gelişmeleri ekleyince komşulara, bölgeye ve dünya siyasetine ve buna bağlı gelişmelere bakmak gerek…

***

Kuzeyden başlayalım;

ABD ordusuna ait tank ve diğer zırhlı araçlar, NATO çerçevesinde Polonya, Baltık Devletleri ve Romanya'ya son dönemde konuşlandırıldı.

ABD, var olduğunu iddia ettiği "Rusya tehdidi”ne karşı son askeri sevkiyatı Almanya'nın Baltık Denizi'nde ki Bremerhaven şehrinden yaptı.

ABD'nin Avrupa'ya yaptığı askeri yığınakta, araçların "çöl olmayan bir bölgeye" sahra (çöl) kamuflajlı olarak getirilmesi dikkat çekici!

ABD'nin bölgeye yaptığı askeri yığınağa karşı Rusya, Karadeniz kıyısında ki Rostov'da büyük miktarda tank ve zırhlı aracı hazır tutuyor!

NATO'nun doğu sınırını güçlendirmek amaçlı "Atlantik Kararlılık Operasyonu" için ABD askeri yığınağı Polonya'da 9 ay kalacak!

ABD askeri birliklerin bir bölümü buradan Baltık ülkelerinin yanı sıra Bulgaristan ve Romanya'ya da yönlendirilecek.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki; 2.Soğuk Savaş dönemi hızla devam ediyor ve Karadeniz, önümüzdeki günlerde gerilecek ve ısınacak!

NATO’nun Karadeniz güvenliği ile ilgili 15 Temmuz darbe girişiminde bir hafta önce, 8 Temmuz 2016 Polonya'nın başkenti Varşova'da yapılan NATO Zirvesi'nde Karadeniz'in güvenliği ve Rusya'nın Karadeniz'deki askeri hareketliliğinin görüşüldüğünü ve öncesi ve sonrasındaki gelişmeleri daha önceki “Davetsiz darbe!” başlıklı yazımda yazmıştım.

***

Batı’da olan gelişmeler;

İngiltere’nin Brexit süreci be sonrasındaki referandum ile AB’den çıkması ve buna bağlı olarak Türkiye’nin, “ABD ve İngiltere’nin AB politikasına uygun bir şekilde AB’den uzaklaşmamız” tarihi bir gelişmedir.

 

Özellikle kuzey Avrupa’da ki NATO/ABD’nin Rusya sınırındaki askeri yığınağının uzantısı olan ve Romanya ve Bulgaristan’a kadar inen askeri hareketlilik balkanlar ve Karadeniz’in batısındaki güvenlik açısından dikkat çekici.

Özellikle Balkanlar’da Karadağ’ın, eski doğu bloğu veya diğer bir adıyla Sovyet Bloku ülkesi Yugoslavya’nın bölünmesi sonrasında 2006’da bağımsızlığını ilanı ve devamında “Rusya’nın uyarılarına rağmen” Karadağ’ın NATO ile üyelik protokolünü imzalaması büyük bir krize neden oldu.

Bu krizlere Ukrayna ve Kırım’ı da eklersek tablo daha da netleşmiş olur… 

Doğu’da olan gelişmeler;

Doğu’da ki gelişmelerdeki en kritik ülkelerden birisi Kırgızistan ve diğeri de Gürcistan!

Kırgızistan, ABD’nin uzun süre üzerinde çalıştığı, Çin (Doğu Türkistan) sınırında bir ülke. ABD/NATO, Kırgızistan’ı bölgenin ileri karakolu yapma arzusunda. Her ne kadar Kırgızistan 2009 yılında ABD'nin Transit Sevkiyat Merkezi'nin Manas Uluslararası Havalimanı'nda ki faaliyetini fesheden anlaşmayı imzalayıp 2014’te tamamen kapatsa da bölgeye ve Kırgızistan’a olan ilgisi hiç azalmadı.

IŞİD’in en kolay vücut bulacağı yani taraftar bulacağı yerler olan Kafkaslar başta olmak üzere Özbekistan ve özellikle Doğu Türkistan dediğimiz Uygur Türklerinin yaşadığı Batı Çin’de ise direniş ve halk hareketlerinin liderlerinden birçoğunun ABD ile organik bağı olması da düşündürücü.

Doğu Türkistan ve devamında Çin’de ki uzantılarını yönlendirmek için Kırgızistan’ı üs (ileri karakol) kullanma hedefindeki ABD, bu emellerinden hedefinden vazgeçmiş değil.

Özellikle Kırgızistan ve üstte Kazakistan’ı, Rusya ile Çin arasında enerji koridorunun önünde set olarak yapılandırmak/görmek isteyen küresel güçler, bir adım ileri giderek IŞİD gibi yapılar ile Uygur Türkleri arasında yapılanmaya çalışıyor.

ABD’nin son dönemde Gürcistan ile olan ilişkilerini geliştirmesi, Rusya ile Gürcistan arasında sorun olan Güney Osetya ve Abhazya bölgeyi ısıtıyor…

Yine Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ve Türklere soykırımı sonrasında bölgede ki sınır hattında devam eden çatışmalar dönem dönem hızlanıyor.

İran’da ise; “Güney Azerbaycan” dediğimiz kuzey İran’da Türklere anadil ve “azınlık hakları” konusunda yapılan baskılardan dolayı sürekli bir pasif direniş var. Bu pasif direniş ara ara sokak olayları ve üniversitelere de yansıyor.

Ve Batı’da olan gelişmeler;

Son günlerde Şam’ın İsrail tarafından havadan bombalanması ile tırmanan Suriye süreci en az 8-10 yıl daha sürecek görünüyor. Sözde Afrin Kantonu denilen bölge (Azez) ile Fırat’ın doğusunu Rakka-Menbiç hattı üzerinden birleştirmek isteyen ABD destekli PYD’nin ve IŞİD için önemli olan El-Bab tam bir bataklık gibi.

ABD, sözde Afrin Kantonu dediği Türkiye olarak oluşturduğumuz koridorun batısında kalan bölgede 2014 yılında Türkiye ile birlikte Kırşehir’de yapmaya başlayıp daha sonra sonlandırdıkları Eğit-Donat programında PKK ve PYD’ye bağlı YPG’yi eğitip donatmaya son hız devam ediyor ve silah desteği veriyor.

PYD ve PKK’nın bölgedeki en büyük hedefi sözde kantonları birleştirerek sözde Suriye Kürdistanı’nı kurmak olduğu yüksek sesle dillendiriliyor.

Bu oyunu da şuan için biz Türk Ordusu oluşturulan koridor ile sözde kantonların irtibatını keserek bozuyor. IŞİD’in bölgedeki misyonunu tamamlamasının ardından PKK ve PYD’ye bağlı YPG ile El-Bab başta olmak üzere yoğun çatışmaların olması kuvvetle muhtemel!

Gelecekte bu mevcut koridor dahil olarak bölgenin “Türk Otonom Bölgesi” haline gelmesi ve Türkiye’de 2 milyona yakın bölge (Suriye) insanına, Türkmenler başta olmak üzere; Türk kimliği vererek yeniden o bölgeye yerleştirilmesi, onlar için yeni şehirler ve yerleşim alanları inşa edilerek etkinliğimizi artırmak tabi ki en doğal hakkımız olacaktır.

***

Irak’ta IŞİD’in yaklaşık 3 yıldır elinde tuttuğu Musul’u kurtarmak amacıyla ekim ayında başlatılan operasyonlar kapsamında, kentin doğusunun yüzde 60’ı kontrol altına alındı. Bu süreç ABD’ye göre en az 6 ay daha sürecek görünüyor.

Türk Ordusu’nun Başika kampından çekilecek olması ve son Başbakan’ın son Irak ziyaretinin bölge dengelerine mutlaka etkileri olacaktır ama Musul, Kerkük gibi Türkmenlerin yoğun olduğu bölgelerde inisiyatif alamamış olmamız bölge dengeleri açısından iyi olmadı.

***

Cenevre’de devam eden Kıbrıs görüşmeleri için;  Türk tarafı ve Rum liderler arasında 19 aydır süren müzakereler yeni bir aşamaya gelindi. Atina ve Rum kesiminin, “Masada AB de ‘müzakereci’ sıfatıyla otursun” demesi ile tırmanan görüşmeler, aşırı gergin olan Rum ve Yunanlıların ek süre istemesiyle 18 Ocak’ta yeniden başlayacak.

Kıbrıs konusunda AB’nin Türkiye’yi para konusunda tehdit etmesi ise ilginç bir çıkış.

ABD’nin Kıbrıs konusunda isteklerinin olup olmayacağı ki şimdiye kadar ABD görüşmeden çıkan ilk sonuçlardan hiç mutlu değil görünüyor.

Özetle; Kıbrıs görüşmelerinden AB ve ABD’nin aksi bir durum/görüş oluşur ise gerilen ilişkilerde yeni bir sürece daha girilecek görünüyor.

***

Tabi ki tüm gelişmeler bu kadar değil ama bu özet bölge turu, bölgeye bakışımızı biraz daha netleştirir.

Şimdi bu gelişmelere bakıldığında ülkede olan ekonomik, siyasal ve güvenlik/terör konularını tek başına değerlendirmemiz ateşten gömlek olmuş bölgedeki gelişmelere at gözlüğü ile bakmak olur!..

Kalın sağlıcakla!..

Hüseyin KURT

 
adminadmin