Analiz
Giriş Tarihi : 05-05-2018 10:04   Güncelleme : 05-05-2018 10:04

Aynı yerden bir daha ısırmak istiyorlar aman dikkat!

Aynı yerden bir daha ısırmak istiyorlar aman dikkat!

CHP’nin hiçbir zaman umudu olmadı. Ne kendisi ne de Türkiye için umutları vardı. Allah kalbimi biliyor; her fırsatta da ifade ettiğim gibi, CHP yönetiminin CHP hakkında benim kadar bile umutları yoktu. Bu çaresizlik hali, bu köşeye sıkışmış kendine güvenmeyen tavırları yüzünden haftalardır gizli toplantılar yapıyorlar. “AK Parti’den mi aday bulsak, yurtdışından mı ithal etsek” diye tuhaf ve karmakarışık pazarlıklar yapıyorlardı.

CHP, son kez yine aynı pozisyonda durup devleti aksatacak planlara çalışıyor. Yine CHP’nin kendiyle ilgili bir umudu yok. Erdoğan’a karşı zafer kazanıp Türkiye’yi yönetmek gibi dertleri, hedefleri ve umutları olmadığı gibi Meclis’in ikinci büyük partisi olup memleket için faydalı olacak bir muhalefet olmakla da ilgilenmiyorlar. Şu anda çalıştıkları fikir; hiç şüphesiz Türkiye’yi işgal etmeye çalışan dış güçlerin planı!

Plan şu: “Erdoğan’ı yenemiyoruz ama onu Meclis’te zayıflatırız.” CHP’nin ne kârı olur bundan. Hiç... Meclis karşısında yalnız kalmış, devleti idare ederken eli zayıflamış bir cumhurbaşkanı kimin işine yarar? Doğrudan dışarının. CHP, yine kendisi için çalışmıyor, CHP yine dışarısı için çalışıyor...

“Erdoğan’a oy verin ama AK Parti’ye oy vermeyin” propagandasının amacı yine Türkiye’yi düşürmek. Dışarıya karşı kararlı, hızlı, manevra kabileydi yüksek ve güçlü bir devlet olmak yerine, karmakarışık bir Meclis’le her türlü tezgâha karşı zayıf bir devlet istiyorlar.

Bu kritik dönem sadece bizim için değil dünyanın, bilhassa bölgemizin içinden geçtiği bu sancılı çağda en hassas konu, devletimizin ne kadar güçlü ve bir arada durduğudur. Önümüzdeki 50 gün boyunca gerçekten uyanık olmamız lazım. Çaktırmadan dinleyin konuşanları; bakın bakalım kimler, “Erdoğan’a oy verelim ama AK Parti’ye oy vermeyelim” diyor… Sonra da şu soruyu sorun: “Kim kazanacak biz böyle yaparsak.” Adı önemli değil, kim olduğu önemli değil, devletin başında yalnız bırakılmış ve zayıflatılmış bir cumhurbaşkanı kimin işine yarar ki?.. Erdoğan’ın 300’den fazla, 400’e yakın milletvekili olan bir AK Parti’yle Meclis’te durduğu zaman bunun anlamı bütün dünyaya meydan okumak olacaktır. Bütün dünyaya, “Biz artık güçlü, size kafa tutabilen tamamı bize ait bir devlet istiyoruz; biz devletimizi zayıflatıp sizin elinize düşürmeyiz, bizimle uğraşmayı bırakıp uzlaşma vaktiniz geldi” diye haykırmak olacaktır. Bana deyin ki: “Muharrem İnce emperyalizme karşı gelecek, milli bir liderdir ve Türkiye’nin kahir ekseriyeti onun etrafında toplanıyor.” Bu sefer aynı şeyi onun için de söylerim; ama CHP niye seçimlere asılmıyor, niye Meclis’in büyük ortağı olup etkili ana muhalefet olmayı planlamıyor? Niye boş verdiler, neyin peşindeler?..

Emperyalistler, yüzyıl önce kurdukları değirmeni 2. Abdülhamid Han’ı yalnız bıraktırarak kurmuşlardı; şimdi bizden son kez o değirmene su taşımamızı istiyorlar. Aynı yerden bir daha ısırmak istiyorlar aman dikkat...

Erem Şentürk / Diriliş Postası  

adminadmin