Röportaj
Giriş Tarihi : 11-12-2019 10:33   Güncelleme : 11-12-2019 10:33

Aytmatov’u Her Yönü İle Tanıtan Söyleşiler Bu Kitapta

Cengiz Aytmatov, 12 Aralık 1928 tarihinde Kırgızistan’da doğdu, 10 Haziran 2008 tarihinde tedavi gördüğü Almanya’da vefat etti, 14 Haziran 2008’de Kırgızistan Ata Beyit Kabristanı’na defnedildi. Yazar hakkında en kapsamlı çalışmalardan birine imza atan sitemiz yazarlarından Bilal Dursun Yılmaz’ın yazar hakkında hazırlamış olduğu Cengiz Aytmatov Kitabı ile ilgili yaptığımız söyleşiyi yazarın doğumunun 92. yılı münasebetiyle sizlerle paylaşıyoruz.

Aytmatov’u Her Yönü İle Tanıtan Söyleşiler Bu Kitapta

Edebiyat alanında dünyaca bir marka olan Cengiz Aytmatov Türk dünyası edebiyatının da haklı gururlarındandır. Onun için pek çok benzetme yapılmış, hakkında çok sayıda söz söylenmiştir. Bu sözlerden belki de en ilginç olanı “dünyadan iki Cengiz gelip geçmiştir. Biri kılıcıyla yıkıp geçmiştir. Biri kalemiyle yapıp geçmiştir.” Hülagü Cengiz ordusuyla geçtiği yerleri sararıp soldurmuş, Aytmatov Cengiz ise Stalin diktatörlüğüne karşı kalemin ve sözün yumuşak gücünü kullanmış, o diktatörlüğün yıkılmasında pay sahibi olmuştur. İsmi dünya edebiyat tarihine şimdiden altın harflerle yazılan Aytmatov sağlığındayken haklı bir şöhrete kavuşmuş ölümüyle şöhreti daha da yücelmiştir. O şimdi de çok okunan, kitapları çok satılan yazarlar arasındaki yerini muhafaza ederken mensubu bulunduğu Kırgız Türkleri için de haklı bir gurur vesilesi olarak adından söz ettirmeye devam etmektedir.

Aytmatov,  kendi kültüründen beslenen ve ardından kendi kültürünü besleyen bir yazar olarak yaşadı, onun eserlerinde buram buram yerlilik kokar. Satırları, içinden çıktığı toplumun geleneğini, göreneğini ve inancını yansıtır. Aytmatov’un bütün eserlerinde bu bağlamı yakalamak mümkündür.  

Bir harf kendini kendi ölçüsü kadar tanıtırken yazarını onlarca sıfatla tanıtır. Dolayısıyla yazarı eserinden tanımak, eserden müessire geçmek asıl olandır.  Lakin konu Aytmatov olunca salt bir edebiyat üstadı olarak onu değerlendirmek, söz sultanı olarak onu almak mümkün değildir. Çünkü Aytmatov sadece bir yazar değildi, etkisi yazarlığını da aşmış, pek çok şapkası olan biriydi. O iyi bir yönetmen, iyi bir senarist, iyi bir tiyatro yazarı, bir diplomat, bir kanaat önderi… Bunun için bir kılavuza, bir deniz fenerine ihtiyaç vardı bu ihtiyacı Türkiyeli bir yazarın kaleme almış olması önemli bir boşluğu doldurmuştur. Cengiz Aytmatov Kitabı yazarı aynı zamanda haber sitemizin de köşe yazarı olan Bilal Dursun Yılmaz’la büyük yazarın doğum gününe istinaden kitap hakkında mülakat yaptık.

 Akasyam Haber: Sizin Aytmatov’la olan iletişiminiz nasıl başladı? Kitap fikri nasıl gelişti?

B. Dursun Yilmaz:  Manas Ata’nın yurdu, Türk tarihinin dönüm noktası, ala dağların zirvesi (Ala-too) Orta Asya’nın (ekonomik ve sosyal yönden olmasa da ) İsviçre’si, küçük ülkenin büyük yazarı, bir edebiyat markasının ülkesinde yaklaşık on yıl yaşamış ve gazetecilik yapmış biri olarak böylesi büyük bir değere lakayt kalmam düşünülemezdi.  Aytmatov’la iletişime geçmemdeki en önemli sebep bu galiba. Evet, 2001 yılında öğrenci olarak geldiğim Bişkek’te 2010 yılında Türkiye’ye dönerken Kırgızistan’a dair iyi ve kötü anılarımda pek çok şey biriktirmiştim. Kötülerini unuttum gitti iyi olan ve anılarımı değerli kılan şeyleri ise unutmamak için yazıyorum çiziyorum… Bunların başında da Aytmatov’la kurduğum iletişim ve bu iletişime dair ondam ediğim bilgiler gelmektedir. Aytmatov’un ülke sınırlarını aşmış dünyaya nam salmış kıymeti benim anılarımı da kıymetlendirdi. Aytmatov’la çeşitli münasebetlerle de olsa pek çok kez bir arada olma fırsatı elime geçti. Ben de gazeteciliğin çıraklığını yaşadığım o dönemlerde bu fırsatları değerlendirerek her fırsatta Aytmatov’la konuşmaya çalıştım bazen muvaffak olamasam da katıldığı programlarda dile getirdiklerini not aldım. Aytmatov, insani olarak çok mütevazı bir kişiliğe sahipti eğer programı veya içinde bulunduğu şartlar elvermişse röportaj tekliflerime daima olumlu geri dönüş yapmıştır. Kendisiyle üç kez hususi röportaj yapma imkânım oldu. Onun dışında söylediğim gibi pek çok kez çeşitli etkinliklerde kendisini dinleyici olmuşumdur.

Kitap fikrine gelince Türkiye’ye döndüğüm 2010 yılında hatırı sayılır büyüklükteki bir yayın evinde editör olarak çalışma başvurusu yapmıştım. Sorumlu kişi öz geçmişimi incelerken Aytmatov’la yaptığım mülakatlar dikkatini çekmiş, “acaba bunlardan müstakil bir kitap çıkarabilir miyiz” demişti. O tarihlerde başımdaki işe girme gailesi bu teklifi düşünmemi engellemişti.  Aradan geçen beş yıldan sonra ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim Kırgız halkına bir vefa borcu olarak Aytmatov kitabını yayımlamak istedim. Çünkü bu tarihe kadar Aytmatov’la ilgili kapsamlı bir kitabın henüz Kırgız matbuatında dahi basılmadığını gördüm. O dönem Aytmatov kitabı yayınlama teklifi yapan yayınevi editörünü aradım lakin o zat yayınevini bırakıp üniversiteye geçmiş, mevcut yöneticilerde konuya pek ilgi göstermeyince Türkiye’de akademik camianın yakından tanıdığı Nobel akademik yayın grubunun edebi yayınlarını basan Atlas yayınları kitabın yayımlanmasını kabul etti. Aytmatov kitabı da 2015 yılının sonlarında raflardaki yerini aldı.

Akasyam Haber: Aytmatov Konusunda yapılmış pek çok çalışma varken bu kitabın farkı nedir? Diğer kitaplardan ayrılan bir özelliğe sahip mi?

Bilal Dursun Yılmaz:  Matbuat âleminde Aytmatov hakkında yazılmış pek çok esere rastlamak mümkündür. Fakat bu kitabın farkı Aytmatov’u her yönü ile hem kendi dilinden hem de yakın dostlarının dilinden ele almasıdır. Yani okuyucuyu yormayan, keyifli söyleşileri içinde barındıran bu çalışma birinci ağızdan tanıkların ifadeleriyle belgesel bir kitap niteliğindedir. Çalışmada, Aytmatov hakkında araştırmaları olan, alanında saygın pek çok bilim insanın görüşlerine de başvurulmuştur. Aytmatov sadece dünyaca ünlü bir yazar değildir. O aynı zamanda bir diplomattır, bir siyasetçidir bir gazetecidir, bir eştir ve bir babadır yani onun yazarlık dışında kalan pek çok insani yönü de bu çalışmada ele alınmıştır. Dolayısıyla bu yönü ile alanında hazırlanmış ilk eserdir. Hatta Kırgızistan bağımsız cumhuriyetinin kuruluş sürecinde devlet sekreteri olan Prof. Dr. Osmonakun İbraimov kendisi uzun yıllar Kırgızistan Yazarlar Birliği Başkanlığı da yapmış Aytmatov’un yakın dostudur bu kitap için “böyle bir eserin basılmasına çok mutlu oldum, bir yanı ile de üzüldüm. Maalesef Kırgızistan’da Aytmatov’a yaraşır böyle bir kitap hazırlanamadı” demişti.

Akasyam Haber: Kırgızistan’a gelmeden önce Aytmatov’u tanıyor muydunuz?

Bilal Dursun Yılmaz:  Kırgızistan’a gelmeden önce bu ülke hakkında üç şey duymuştum: birincisi Manas Destanı, ikincisi Talas Savaşı üçüncüsü ise Cengiz Aytmatov ismiydi evet, bunlar hakkında detaylı olmasa da malumat kabilinden bilgilere sahiptim. Gelince de bu üç önemli şeyi anlamaya, algılamaya ve öğrenmeye çalıştım. Aytmatov’u tanımak Manas destanını da bilmeyi gerektiriyordu. Biri diğerinden bağımsız olmazdı.

Akasyam Haber: Emeğiniz olan “Cengiz Aytmatov Kitabı” bir Aytmatov güzellemesi mi?

Bilal Dursun Yılmaz:  Hayır, söylediğim gibi ben Aytmatov’u salt bir edip olarak değerlendirmeye, yazdıklarını tartmaya çalışmadım. Zaten böyle bir şey haddimde olamaz. Yani ihtisas alanım değil. Ben Aytmatov’un daha çok insani yönünü, nasıl yaşadığını, hayata nasıl baktığını, hayatına nelerin yön verdiğini ortaya koymaya çalıştım. Dolayısıyla onun kamuoyunda pek de hoş karşılanmayacak yönlerini de gerek kendi ağzından gerekse dostlarının ağzından olduğu gibi ortaya koymak istedim.  Kitap kesinlikle bir Aytmatov güzellemesi değil. Yazarın eksik ya da tartışmalı yönlerini, kendi içindeki tutarsızlıklarını da ortaya koyuyor.

Akasyam Haber: Birkaç cümleyle Aytmatov’u nasıl tanımlarsınız?

Bilal Dursun Yılmaz:  Ben onu birkaç cümleye sığdıramam. Kırgızistan Milli Üniversitesinde 2017 yılında kitabımın tanıtımı için mütevazı bir organizasyon yapmıştık. O programa katılan Aytmatov’un yakın arkadaşı ve onun eserlerinin pek çoğunu da sinemaya uyarlayan yönetmen Bolotbek Şamşiyev Aytmatov için şu ifadeyi kullanmıştı: “Aytmatov, taşı delip çıkan bir çiçek gibi Stalin diktatörlüğünü edebiyatla parçalamış bir yazardır”. Ben de onun için Zülfü Livaneli’nin tabiriyle şunu diyebilirim: Aytmatov bir kültür milliyetçisidir, onu kalıplara indirgemek, ideolojilere sığdırmak haksızlık olur. O bir dünya markasıdır, Kırgız Türk kültürünün dünyaya açılan penceresidir.

Akasyam Haber: Yazarın eserlerine dair bir iki söz etseniz?

Toprak Ana’yı okuyunca belki de hayatında Kur’an-ı kerimden başka hiç kitap okumamış anneme götürüp bu kitabı okumasını istedim çünkü öyle tasvirler vardı ki annemin kendi, geçmişini o kitabın içende bulacağına inanıyordum. Ben okuyunca kendimi sanki tarlada ekin eken, tarla süren, harman yapan hissine kaptırmış, geçmişimi bugünümle bütünleştirmiştim Toprak Ana kitabıyla. Tasvirler o kadar canlıydı, ifadeler o kadar gerçekçiydi ki sanki satır aralarında anı yaşıyordum. Bu kadar realist, bir o kadar sade ve o sadelik içinde sanatlı, akışkan bir üslup Aytmatov’a özgü bir şey… Toprak Ana eserinden harekâtla artık çocuklarımızın tarlayı/tapanı unuttuğu, çift sürmeyi, değirmeni, tandırı bilmediği günümüzde bunları gerçekçi bir üslupla okuyucuya veren Aytmatov’un bugün hala çok okunanlar listesinde ön sıralarda olması da bana ilginç geliyor, çünkü zamanımızda yazılan romanların kahramanları çok daha farklı tasvir edilmektedir.

Cengiz Aytmatov Kitabı’nın yazarı Yılmaz’ın 2017 yılında kitabın tanıtımı için gittiği Kırgızistan Milli Üniversitesindeki kitap tanıtım töreninde Aytmatov’un dostları, çalışma arkadaşları ve çok sayıda okuru yer aldı.

Aytmatov’un kız kardeşi yazar Roza Aytmatova ağabeysini anlatan kitap hakkında düşüncelerini yazarken…

 

 

 

adminadmin