Fikir
Giriş Tarihi : 20-11-2019 10:12   Güncelleme : 20-11-2019 10:12

Başörtüsü bireysel tercih değildir?

Günlerdir başörtülü bir kadının bebeğine yaptırdığı lüks etkinliğini konuşuyoruz.

Başörtüsü bireysel tercih değildir?

Görüntülere bakıyorum.

Mevlid etkinliği desen değil, doğum günü desen o da değil. Ne olduğu, hangi inancı temsil ettiği belli olmayan bir etkinlik işte.

Anne başörtülü, katılımcılar başörtülü...

Ama annenin başörtüsünün üstünde Marilyn Monroe tarzı bir şapka, başörtülü bir kadında olmaması gereken abartılı bir makyaj.

Lüks, şatafat ve görgüsüzlük iç içe geçmiş. Bir bakıyorsunuz şarkı çalıyor, bir bakıyorsunuz Mevlid okunuyor, dualar okunuyor. Katılımcılar bir alkışlıyor, bir ellerini yüzüne götürüp âmin çekiyor.

Görüntüleri alıp yabancı ülkelerden birkaç kişiye gösterseniz, "Bunlar hangi dine tapıyor ya da nasıl bir eğlence yapıyor anlayamadık" diyecekler.

O derece...

Görüntülerin yayınlanmasının ardından benzer onlarca görüntü videosu daha düştü internete. Başörtülü kadınların ultra lüks mekânları kapatıp çılgınca eğlendiği, şarkılar türküler eşliğinde hoplayıp zıpladığı görüntüler...

Belli ki o gecelere katılan başörtülü başka kadınlardan biri sızdırmış görüntüleri. "Biz de eğlenceden anlarız" diyerek herhâlde...

Bazı gazete yazarları bu görüntülerin eleştirilmesi üzerine duyar kasıp, "Bırakın herkes dilediği gibi giyinsin, dilediği gibi yaşasın" yorumları yapıyor, eleştiri sahiplerine bağnaz muamelesi yapıyor.

Kusuruma bakmayın ama ben bu konuda bağnaz olanların arasında yerimi alacağım. Bu nedenle, mesele başörtülüler olunca, "Bırakın herkes dilediği gibi giyinsin, dilediği gibi yaşasın. Size ne? Karışma hakkını nereden buluyorsunuz" sözüne de katılmıyorum.

Ne münasebet? 

Bal gibi karışır, istediğim gibi eleştiririm kardeşim.

Çünkü ben, yüz binlerce ve hatta milyonlarca insan gibi, o başörtüsünün kafalara özgürce takılabilmesi için bedel ödemiş biriyim. 28 Şubat döneminde başörtüsü zulmünü protesto ettiğim için işsiz kalmış, katıldığım eylemlerde cop yemiş biriyim. 

Çünkü o başörtüsü benim inancımın simgelerinden biridir. Süs olsun diye, kafalara takılan bir aksesuar değildir. Eğer o başörtüsünü takan kadın hayat tarzıyla ve aykırı davranışlarıyla, benim inancıma, benim mukaddesatıma kötü söz ettiriyorsa ben bu noktada duramam.

Durmam da...

Kimin söylediğini bilmiyorum ama çok güzel bir söz duymuştum başörtüsüyle ilgili. "Biz, başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettür mücadelesini kaybettik" demişti vatandaşın biri...

Haksız mı bunu söyleyen kişi?

Etrafınıza bir bakar mısınız?

İran usulü, taktığı başörtüsünün altından bir perçem saçı dışarı salanlar ortalıkta cirit atıyor. Başına başörtüsü takıp, altına daracık taytlar, kotlar giyinerek ve üstüne hafif uzun bir gömlek atarak sokaklara fırlayanlar fink atıyor. 

Öyle görüntülere rastlıyorum ki "Başı açık olan, başı kapalı olandan daha tesettürlü" diyorum. Bülent Ersoy kadar makyaj yapanını biliyorum. Sosyal medyada, kıpkırmızı rujlarla kare kare fotoğraflar paylaşanları biliyorum. Atlara sarılıp, köpeklerle dudak dudağa öpüşürken poz paylaşanları görüyorum. 

Şimdi yeni bir akım çıktı.

Başına bere misali süslü püslü, parlak taşlı bir şey takıyorsun, oluyor sana başörtüsü. Sordular mı "Ben başörtüsü takıyorum" diyorsun!

Başörtülü arkadaşlar bana kızmasın boşuna...

Yukarıda da söylediğim gibi. Başörtüsü sadece kafasına takanı ilgilendiren bir mesele değil. Bir inancı ve aynı zamanda bu ülkede zulüm altında geçen bir devri temsil ediyor. 

Üniversite kapılarında başörtülü oldukları için eğitim hayatları ellerinden alınan kadınlar, siz o başörtüsünü bir aksesuar olarak kullanın diye çekmedi o zulmü.

Başörtüsü zulmüne karşı çıktığı için yargılanan ve hâlâ içeride hapis yatan 28 Şubat mağduru insanlar var. Onlar, başörtüsünün manevi değerini böyle ayaklar altına alın diye yatmıyor hapislerde...

Başka bir hayata özeniyorsanız, buyurun açılın. İnanın bu konuda kimse size kem söz söylemez. Bugün sizi eleştiren ben, "Tercih hakkını kullandı" der geçerim. 

Namaz kılmıyorsunuz diye kimse sizi eleştirmez. Oruç tutmuyor diye linç edilemezsiniz. Bunlar sizin Allah ile kendi aranızda olan meseleniz. Ama hepimizin topluca mücadelesini verdiği başörtüsü üzerinden benim davama, inancıma hakaret ettirirseniz bu konuda beni ve benim gibileri karşınızda bulursunuz.

İsterseniz gök kubbeyi başımıza yıkın, bundan kurtulamazsınız!

Süleyman Özışık / Türkiye Gazetesi

adminadmin