Türkiye
Giriş Tarihi : 12-08-2013 12:07   Güncelleme : 12-08-2013 12:07

BATI’NIN DEMOKRASİ YALANI

Türkiye’de Refah Partisi, Cezayir’de İslami Selamet Cephesi, Filistin’de Hamas ve Mısır’da Müslüman Kardeşler. Bu dört siyasi hareketin ortak özelliği demokratik seçimlerle iktidara gelip, Batı’nın İslam düşmanlığı yüzünden askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılmaları. Demokrasi çığırtkanlığı atan emperyalistlerin kendi putlarını yemelerine şahit olduğumuz dört ortak kader.

BATI’NIN DEMOKRASİ YALANI
Dört mazlum Müslüman halk. Ayrı coğrafyalar, aynı acılar ve aynı iki yüzlülük…
 
Rahmi Yolcu
 
Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu coğrafyalar, bugün batı imalatı demokrasinin hakim olduğu ülkeler haline gelmiş durumda. Tarihi irdelediğimizde Batı’nın huzur, güven ve refahın teminatı olarak Müslümanlara pazarladığı demokrasinin aslında kendi hevalarının bir tezahürü olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Demokrasiyi sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanan emperyalistler, bu çıkarları tehlikeye girdiğinde demokrasi putlarını yemekten geri durmuyorlar. Tarih bunun acı örneklerini bize Cezayir, Türkiye, Filistin ve Mısır’da gösterdi.
 
Müslümanlar için ortak payda; darbe!
 
Batılı emperyalistlerin refah ve mutluluğun yegane reçetesi olarak Müslümanlara sunduğu demokrasi yalanı Cezayir, Türkiye, Filistin ve Mısır’da seçilmiş hükümetlerin devrilmesiyle son buldu. Cezayir’de ezici bir çoğunlukla iktidara gelen İslami Selamet Cephesi (FIS), Filistin’de yıllarca süren İsrail işgalinden sonra gerçekleştirilen Demokratik seçimlerden zaferle ayrılan HAMAS, Türkiye’de halkın büyük çoğunluğunun teveccühünü kazanarak iktidara gelen Refah Partisi ve henüz sıcaklığını koruyan Mısır’da Batı destekli askeri operasyon. Hepsinin ortak bir paydası var; Darbe!
 
İslami Düzen Batı İçin Korkulu Rüya
 
Yaşanılan bu acı tecrübeler darbecilerin, “Demokrasi her zaman seçimle gelmez” tezinin uygulamaya konulmuş hali. Müslüman mahallesinde salyangoz satan, Müslümanlara demokrasiyi dayatan Batı demokratik seçimler sonucunda yönetime İslami hassasiyetleri olan Hükümetlerin gelmesini de izin vermiyor. Küresel güçler Müslümanları önce seçimle başa getirip sonra darbe ile deviriyorlar. Yaptıkları baskılar ve zulümler ile Müslümanları yeraltına zorlayan, daha sonra da bu hareketleri medya yoluyla karalayarak Müslümanların itibarlarını zedeleyen Batılılar, son olarak Müslümanlar arasındaki ihtilafların fitilini ateşleyerek sahneden çekiliyorlar. Onlar 7 yıldızlı otellerin kral dairelerinde, TV başında ellerinde içkileri eserleriyle övünürken, İslam dünyası ise Ümmet olamamanın bir cezası olarak kan ve gözyaşı içerisinde boğuluyor…
 
Cezayir’i Kan Gölüne Çevirdiler
 
Demokrasi putunun Batı tarafından yendiği ilk Müslüman ülke Cezayir oldu. Cezayir’de 26 Aralık 1991’de gerçekleştirilen genel seçimlerin birinci turunda oyların resmi kaynaklara göre yüzde 55’ini, İslami Selamet Cephesi (FIS) kaynaklarına göre ise yüzde 80’ini alan İslami Selâmet Cephesi askeri bir darbe ile yönetimden uzaklaştırıldı. Bütün kaynaklara göre FIS seçimlerin birinci turunu ezici bir çoğunluğun desteğini kazanmıştı. İktidarı garantileyen İslami Selâmet Cephesi’nin bu başarısı şer odaklarını endişelendirmeye yetmişti. Henüz hükümet kurmamış, daha seçimlerin birinci turunu kazanmış bir siyasi oluşum, Batı’nın tahrikleriyle Cezayir ordusu tarafından 16 Ocak 1992 tarihinde devrildi. Başta FIS Genel Başkanı Prof. Abbasi Medeni olmak üzere partinin ileri gelenleri tutuklandı. Tutuklananlar Cezayir Hapishanelerinde yıllarca zor koşullarda zindan hayatı sürdü. İlk etapta tutuklanan FIS mensuplarının sayısı altı bini aştı. Bunların çoğu 45 derece sıcaklık altındaki toplama kamplarına gönderildi. Sonraki dönemlerde ortaya çıkan bazı olaylar ve birtakım provokasyonlar vesilesiyle de çok sayıda FIS mensubu tutuklandı. Cunta Mart ayında da, FIS’ı tamamen kapattığını açıkladı.
 
Seçimle İş Başına Gelen Hamas’ı Tanımadılar
 
Osmanlı’nın Orta Doğu’dan çekilmesi ile yaşanan otorite boşluğunun, zalim ve işbirlikçi yönetimler tarafından ele geçirilmesinin en büyük bedelini kuşkusuz Filistin halkı ödedi. Yıllarca süren İsrail işgali, ölen yüzbinlerce insan, Batı’nın üç maymunu oynaması, tüm bunlar Filistin’in acı kaderi oldu. Yıllarca yaşanan zulüm ve ayrılıkların ardından 25 Ocak 2006’da yapılan ve halk oylamasında çoğunluğun desteğini alarak Ulusal Birlik Hükümeti’ni kuran HAMAS’ın tüm meşruiyetine rağmen uluslararası camiada tanınmaması, ise tam bir rezalet oldu. Şeffaf seçimlerde yarışan ve seçimlerden galip ayrılan HAMAS, ABD ve İsrail tarafından bir tehdit olarak algılanmış ve HAMAS’ın kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin tanınmaması, üstüne üstlük uluslar arası camiaya bu hükümetin tanımama telkinlerinin yapılması Batı’nın özgürlük maskesine bürünmüş kirli yüzünü bir kez daha gösterdi.
 
Mısır’da Mursi’
 
Önümüzde Müslümanların demokrasi ile aldatılışının en canlı örneği, Mısır’da 3 Temmuz Günü yaşanan ve Batı desteğinin net olduğu askeri darbedir. Muhammed Mursi’nin başında olduğu Hürriyet ve Adalet Partisi Hükümeti’nin cuntacı ordu tarafından haince devrilişine şahit oluşumuzun üzerinden 1 ay geçmedi. Henüz bir yıl gibi kısa bir süre önce yapılan demokratik seçimlerde oyların yarıdan fazlasını alarak iktidara gelen Mursi Hükümeti’nin devrilişi önceki 3 tecrübeyle aynı paraleldedir. İslami hareketleri hazmedemeyen ABD, AB ve İsrail yaşananlara darbe bile diyememiş ve ”müdahale” demek ile yetinmiştir. Mursi Hükümeti’nin İslami kimliğini kendi kimliği için bir tehdit olarak algılayan Batı, bunun sonucunda hiç vakit kaybetmeden Mısır’daki yaveri Sisi’yle ortaklaşa bir askeri darbe gerçekleştirmiş ve Müslümanlara yapılan zulümlerin bir benzeri de Mısır’da ortaya konmuştur.
 
Allah nurunu tamamlayacaktır
 
Darbe sonrasında Mursi’ye sahip çıkan Milyonlarca Müslüman sokaklara dökülmüş ve Rabiat’ül Adeviye Meydanı günlerce boşaltmamıştır. Barışçıl eylemlere dahi müsaade etmeyen darbeci ordu halkı alenen katletmeye başlamaktan çekinmedi. Sabah namazında Müslümanların hunharca katledilişine şahit olduk. Son olarak sahurunu yapan Müslümanlara ordu tarafından keskin nişancılarla ateş açılmış ve 205 kişi hayatını kaybetmiş, 5000 binden fazla kişide yaralandı. Batı ise tüm bu olan bitenlere sessiz kalarak Demokrasiyi sadece kendi çıkarlarına göre uygulamaya koyduklarını tekrar göstermiştir. Tüm bunlara rağmen Mısır halkı darbeye direnmeye devam ediyor. Kuşkusuz kafirler istemeseler de Allah Nurunu tamamlayacaktır.
 
28 Şubat Darbesi’yle Demokrasiye Set Çekildi
 
Demokrasi yalanı Türkiye’de 28 Şubat 1997 yılında Refah Partisi iktidarına yapılan Post-Modern darbeyle son buldu. Ordunun içindeki bazı odakların, bürokrasi, sendika ağaları ve yerli işbirlikçilerle gerçekleştirdiği 28 Şubat milyonlarca mağduruyla, ekonomiye verdiği milyarlarca dolarlık zararla Türkiye’yi 30 yıl geriye götüren dış destekli bir askeri darbe olarak tarihteki yerini aldı. İslami bir hükümeti ve icraatlarını kaldıramayan Batı’nın Türkiye’deki kuklalarına göz kırpmasıyla yapılan darbenin yaralarını Türkiye hala saramadı. Demokrasi borozancılığı yapanlar 28 Şubat’ta sus pus oldular.

MİLLİ GAZETE
adminadmin