Analiz
Giriş Tarihi : 13-03-2018 12:55   Güncelleme : 13-03-2018 12:55

Ben başımı açmak istiyorum

Ben başımı açmak istiyorum

“13 yaşımda isteyerek kapandım. Üç sene öncesine kadar da bir sıkıntım yoktu. Fakat şimdi beni o kadar bunaltıyor ki anlatamam. 22 yaşındayım, sadece çevremden göreceğim baskılar yüzünden açılmayı geciktiriyorum. Bana çok saçma ve anlamsız geliyor. Annem bile niye kapattığını bilmiyor. Çevremde başörtülü kızdan çok başını örtmeyenler var. Başımı örtmek inanın bana şu anda tam bir işkence gibi geliyor. Evde huzur yok. Babam sadece babasından bağırmayı öğrenmiş. Hiçbir meselemizi konuşarak halledemeyiz. Şimdi ‘Baba ben çok bunaldım, açmak istiyorum.’ desem, kızılca kıyamet kopar. Beni evden kovabileceği gibi evlâtlıktan bile reddedebilir. Anneme söylesem, kahrolur, perişan olur. Sadece ağlar, üzüntüden hasta olur. Yani anlayacağınız kimseye derdimi anlatamam. Şimdi ise, ben bu sene okulumu bitirip şehir dışına çıkacağım. O zaman istediğimi yapacağım. Artık onlar da bayılırlar mı, hasta mı olurlar kendileri bilir.”

“Hayat hiçbir zaman alışveriş değildir ve fakat daima veriş ve alıştır”

Allah’ı ve aile büyüklerini severek yakın olamamanın boşluklarını, aykırı unsurlar doldurur. Son zamanlarda sayıları iyice artan başörtüsünü çıkarma tercihine, ne yazık ki bir yenisi daha ekleniyor. Anne babalar gerçekten kahroluyor, çok üzülüyorlar. Peki neye üzülüyorlar? Falancanın kızı başını açmış diyecekler. Kendileri dindar ama kızlarını iyi yetiştirememiş diyecekler. Akrabalar sürekli soru sorup ‘Niye başını açtı, çok üzüldük’ diyecekler. Kendilerini başarısız hissedecekler vb. bunların hiç birisi Allah (cc) ile ilişkimize ait bir endişe değil. Dolayısı ile bu üzüntü sebeplerinin tamamı anlamsız ve değersizdir. Kimseyi düşünmeye sevk etmeyen bu olay, başımıza gelme hikmetini kavramaya yetmemiştir.

Sebepler değişmeden sonuçlar değişmez

Bizi sebepleri bulmaya ve bari bundan sonra daha doğru bir yol izlemeye sevk etmemiştir. Meseleye sadece başı açıp kapatma olarak bakmaktan, dini bir bütün olarak algılayamamaktan ve baştaki ilginin devamına yönelik bir çaba sarf edememekten dolayı, bu beklenebilecek bir durumdur.

Bilgisiz, irfansız, idealsiz ve kendi değerleriyle yoğrulmuş bir ahlâk olmadan, bir medeniyet kurulamaz.

  • Bu gençler, hangi sevdiren ve yürekten bağlayan bilgi ile kuşatıldılar?
  • Hangi mutlu ve paylaşım içindeki ailede büyüdüler?
  • Baştaki doğal ve fıtri yönelim, ömür boyu bunun böyle kalacağı algısını nasıl oluşturdu ki başını örtünce olduğu gibi bıraktık?
  • Beslenmeyen her şey solmaya mahkûmdur. Önce Allah (cc), sonra anne baba çocuk arasındaki yürek bağına ne kadar önem verdik?
  • Onunla oturup tatlı tatlı eleştirip yargılamadan kaç kere konuştuk?
  • Sahi biz bir aileye benziyoruz ama gerçekten aile miyiz?
  • Allah’ı (cc) en büyük, en kuşatıcı, en çok seven ve her şeyin sahibi ve diğer sıfatları olmak üzere, biz tanıyıp, hayatın içine katıp; çocuğumuzun hem görmesini, hem duymasını hem de yaşamasını sağlamak için hangi çabayı gösterdik?

Şimdi ise, çocuğumuz, eşimiz başını açıyor, biz çok üzülüyoruz. Bu bir sebep değil sonuçtur. Bu üzüntü, sebebi anlamaya ve daha doğru bir anlayış ve yaşayış için bizi tövbeye ve doğru bilgiye koşmaya ve bu duruma düşürdüklerimizi bağrımıza basıp özür dilemeye sevk etmiyorsa; çok üzgünüm ama daha çok üzüntü çekeceğimiz gün gibi aşikârdır Allah (cc) korusun…

Saliha Erdim / Diriliş Postası

adminadmin