Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-07-2012 10:33   Güncelleme : 08-07-2012 10:33

Ben hayatta en çok dayımı sevdim

                                                                         Dayım Recep YAZGAN’ a ithafen Ne zaman anne-babasının yanında küçük bir çocuk görsek, ortamı biraz da muzipleştirmek için, şu soruyu sormayı geleneksel bir görev sayarız: ”Söyle bakalım; anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” iki ucu keskin bıçak olan bu soru karşısında küçük çocuk ne diyeceğini çok da bilemez

Ben hayatta en çok dayımı sevdim
 
                                                                       Dayım Recep YAZGAN’ a ithafen

Ne zaman anne-babasının yanında küçük bir çocuk görsek, ortamı biraz da muzipleştirmek için, şu soruyu sormayı geleneksel bir görev sayarız: ”Söyle bakalım; anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?”

iki ucu keskin bıçak olan bu soru karşısında küçük çocuk ne diyeceğini çok da bilemez. Bizim için gülüp geçilecek olan bu soruyla, çocuk kendini çoğu zaman büyük bir ikilemin için de bulur ve politika yapmayı daha o yaşta öğrenerek:” İkisini de çok seviyorum.” der.

Bu cevap en istemediğimiz cevaplardandır, ortamı kızıştırmak amacımız gerçekleşemez bununla. Vazgeçemeyiz ve devam ederiz küçük çocuğu sıkıştırmaya: ” Olur mu canım, ikisini de seviyorsundur ama muhakkak birini daha çok seviyorsundur, iyi düşün bakalım?”

Bu durumdan bunalan çocuk ya anne babasından birini seçer ya da cevabını yenileyerek “İkisini de çok seviyorum. “der ve sonunda pes eden biz oluruz. Anne babaysa hem gülerek hem de merakla izler bu süreci; her ne kadar önemsemiyormuş gibi görünseler de, içten içe gelecek cevabı beklerler.

Geçen zamanla birlikte çocuk olmaktan uzaklaşsam da, zaman zaman ben de bu soruyu sorarım  kendime. “Söyle bakalım Meryem; anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?” Bu sorunun altında aslında şu düşünce de yatar; hayatta en sevdiğin kişi ya annen ya da baban olmalıdır. Bu iki seçenek arasında sıkışmışken, yüreğimin sesini duymazdan gelemem. “Ben hayatta en çok dayımı seviyorum.”der.

Bu cevaptan dolayı kendimi biraz hain ve vefasız evlat olarak görsem de yüreğimin haykırışı farklı bir cevap vermemi engeller.

Kendimi bildim bileli dünyanın merkezi dayımdır benim için. Ne kadar uzağında olsam da bir el uzatacak kadar yakın gelir bana. Attığım her adımın, verdiğim her önemli kararın dayım nezdindeki karşılığını düşünmeden yapamam. Ne zaman hayatın bana büyük haksızlıklar, acımasızlıklar yaptığını hissetsem;  dayımın varlığı büyük tesellim olur ve de çok gücenmem hayata. Her sohbetimin ucu dayıma, sunduğum çoğu fikrin bir dalı da dayıma uzanıverir fark etmeden. Tüm yollar dayıma çıkar nitekim bende.

Kimi zaman onu kızdıracak kararlar alsam da, onun istemediği işler yapsam da, hayatıma onaylamayacağı insanları alsam da; o çoğu zaman bunları büyük bir olgunlukla karşılayıp, hatalarımı görmemi beklemiştir. En büyük öğreticim de dayımdır benim için. Arkamda en güçlü duran kişi de, en büyük üstadda...

Ne kadar anlatmaya çalışsam da, hep eksik kalacağını bilirim, dayımın bendeki yerinin. İyi ki varsın, iyi ki dayımsın, iyi ki en çok sevdiğim insan, en sağlam modelimsin.

Tüm varlığın için tekrar Teşekkürler dayı. 
adminadmin