Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 22-01-2018 13:14   Güncelleme : 22-01-2018 13:14

Berkecan Yehova’nın şahitlerinden olmuş. Bizim Memed olmaz deme!

"Nerelisin?" diye sordum.

Berkecan Yehova’nın şahitlerinden olmuş. Bizim Memed olmaz deme!

Dedi "Erzincan."
25'li yaşlarında bir delikanlı ile olan tanışıklığımdan bahsedeceğim. "Berkecan" dedi ismini sorduğumda. Yaklaşık bir saat kadar süren ayaküstü yaptığımız konuşmayı anlatacağım. Ama önce sohbet öncesine dönelim, konuyu baştan anlatayım.
Şişli kaymakamlığının tam karşısında bir arkadaşı bekliyordum. Bekleme esnasında can sıkıntısından sigaranın birini yakıyor birini söndürüyorum. O esnada işte bu Erzincanlı arkadaş yanıma yaklaştı.
"Bu sigara illetinden kurtulmak ister misiniz?" diye dikkatimi celbetti seslenişiyle.
Tabi zeki adamız ya... Palas pandıras bu sesin sebebini, hikmetini olmadık ihtimallerle içimden cevaplandırmaya çalıştım.
"Elbette! Kim istemez bu meretten kurtulmayı" derken aslında zaman kazanıyordum.
"Kim lan bu velet. Bayram değil seyran değil? Sigarayı bıraktırma firmalarından birinin pazarlamacısı mı? Kafayı yemiş biri mi? Yoksa... bizi kötülüklerden men edecek o beklediğimiz kahraman mı?"
Sorular beynimin içinde cirit atarken soruya sorularla cevap arıyor zaman kazanmak içinde taarruza geçip sorular tevdiine geçtim.
"Nasıl olacak o?"
"30 senedir tıp ilmi ikna edemedi de beni sen nasıl yapacaksın bunu?"
"Ya ben bırakmak istemezsem?..."
Bütün bu süreç kaç dakikalık bir cendereydi ki etkisi içimde asırlarca sürüverdi?
Berkecan fazla bekletmedi beni. Cevabını yapıştırıverdi. Elime bir küçük broşür tutuşturuvererek.
Müthiş bir teslimiyetle uzattığını aldım. Göz gezdirmeye başladım. O ise konuşmaya başlamıştı.
"Herşeyin başlangıcı... varı yoğu sevgi"
Waww! Slogan müthiş! Devamını dinleyelim Berkecim.
"Tanrı'nın kuzusu işte bu sevgiyi sunuyor bizlere!"
Elimdeki broşürde yazılanlarla Berke'nin hitabı aynı şeyi işaret etmeye başlamıştı; İncil'i.
Biz konuşurken orta yaşlarda kara kuru bir hatun yaklaştı yanımıza.
Berke kadını işaret etti.
"Annem!" dedi. "O size daha iyi anlatır!"
Vay yavrum vay! Müslüman mahallesinde alenen salyangoz satan iki satıcıyla karşı karşıyaydım. Zavallılar ise kime çattıklarının farkında değildiler.
Önce safı oynadım. Erzincanlı bir alevi aileye mensup olduklarını...Kısa süre önce Tanrı ve oğluyla tanıştıklarını ve Yehova Şahidi olduklarını bir bir kuzu kuzu anlattılar.
Dedim "bilir misiniz ne demektir Yehova Şahidi?"
Kayıt cihazı kafaları ezberlerini tekrarlayıp durdular.
Dedim "bir de ben anlatayım size, sizi..."
"Bu dinin kurucusu İlkokul mezunu Amerikalı papaz Charles Russel’dir. “Bin yıllık krallığın peygamberi” olarak kabul edilir. Önceleri Protestan presbiteryan kilisesine bağlı iken, sonra Protestan congregasionalist kilisesine üye oldu. Buradan da ayrıldı. Yüzyılın başından bahsediyorum.
Russel, satışa çıkardığı bir buğdayın çok fazla ürün vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti. Bu yalana inananlar bir avuç buğdayı 60 dolara alarak tarlalarına ektiler. Fakat istenilen ürünü alamayanlar, dolandırıldıklarını anlayanlar kendisini mahkemeye verdiler. Mahkemede bu buğdayın diğer buğdaylardan farkı olmadığını itiraf etti ve mahkum oldu.
Evlatlık kızı Rose Boly’ye tecavüz ettiği için karısı Maria Francis tarafından yine mahkemeye verilmiş ve mahkemede suçunu itiraf ederek hüküm giymiştir. Mahkeme, sapık Russel’in “yalan yere yemin eden” bir yalancı olduğuna dair de bir hüküm vermiştir. Bu din, bir zamanlar Russelizm adıyla anılmış ve bir cins Luthercilik olarak görülmüştür. Amaçları tanrının denetiminde İsa’nın liderliğinde bir dünya krallığı, tek tip toplum düzeni kurmaktır. Yehova şahitleri 1917-1928 yılları arasında inançlarında 148 kadar değişiklik yaptılar. Karmakarışık bir inanç sistemi haline gelen Yehovacılık, gerçek Hristiyanlık iddiası ile ortaya çıkmasına ve Yahudilikle Hristiyanlık karması gibi görünmesine rağmen onlardan tamamen farklı bir inanış haline geldi.
Yehova kelimesinin aslı Yahvedir. Yahve İsraillilerin milli ilahlarının adıdır. Bu din, önceleri “Russel tarikatı” adıyla çalışıyordu. 1931’de “Yehova şahitleri” adıyla meydana çıktı. Dört incili esas alırlar.
İsa’nın dünya krallığı başladı diyerek, devletlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975’tir. Tabii hepsi de boşa çıkmıştır.
Yehovacılar, yeni yorumlarla ayrı bir akım, ayrı bir Hristiyanlık dini şeklinde görünürler. Bazı Hristiyanlar İsa üç tanrıdan biridir derler. Yehovacılar için tek ilah Yehova derler ise de, İsa, Yehovanın oğludur, üstün bir varlıktır derler. Hazret-i İsa’yı ilah olmaktan çıkarmaları ve ruhu kabul etmemeleri Katolik, Ortodoks ve Protestanları kızdırmıştır.
Yehovacılara göre de, diğer Hristiyanlar gibi, her çocuk günahkâr doğar. İnançlarını aşılamak için, Hristiyanlıklarını gizlerler. Yehova yerine “Allah” ve diğer İslami terimleri kullanırlar. Bunlara ancak cahiller kanar, dinini bilen hiçbir Müslüman kanmaz. Ancak cehaletin hüküm sürdüğü topraklarımızda misyonerlik faaliyetleri alabildiğince ivme kazanmıştır. Özellikle alevi ve Kürt vatandaşlarımızı hedef almışlardır. Hele doğuda eşcinsel LGBT ve Misyoner faaliyetleri yoğun bir hareketlilik göstermektedir.
Bunlar ahirete inanmaz. Cennetin dünyada olacağına, Hazret-i İsa’nın oradaki krallığına inanırlar. Ruhun ölmezliğine inanmazlar. Üçleme inancını yorumlamaları, bazı Hristiyan mezheplerden farklı olmakla birlikte, onu reddetmezler. Dünya onlara göre bâkidir. Kendilerini bir millete ve vatana bağlı hissetmezler. Hristiyanlık inancını benimserler. Hatta kendilerini asil Hristiyan olarak tanıtırlar.
Bayrağa karşı çıkarlar, milliyet ve vatan sevgisini reddederler. Vatan bütünlüğü, vatan savunması ve askerlik yapmaya karşıdırlar. Zina dışında herhangi bir sebeple boşanmaya ve İncillere aykırı olduğunu ileri sürerek kan nakline karşı çıkarlar.
Tatlı, okşayıcı dillerle gençleri aldatmaya, Hristiyan yapmaya çalışıyorlar. Çeşitli yollardan ele geçirdikleri adreslere broşür ve kitap gönderiyorlar. Şık, süslü giyinmiş güzel kızlar, kapı kapı dolaşarak, evlere bu kitap ve broşürleri bırakıyorlar. Bu oyuna gelmemelidir.
Yahudilik dışında bütün dinleri düşman bilirler. Yöneticilerin hemen hepsi Yahudidir. Yahudilerin 19 kitabını bunlar da mukaddes kabul ederler. 144 bin seçkin Yahudinin dünyayı yönlendireceğine, Cennetin dünyada olacağına, Hazret-i İsa'nın dünyadaki Cennette krallık kuracağına, Yehovacıların dışında herkesin ölüp bir daha dirilmeyeceğine ve ölen Yehovacıların dirileceğine ve bir daha ölmeyeceğine inanırlar. Her çocuk günahkâr doğar derler.
Bunlar, birçok yönden Selefiyecilere (Necdilere) benzerler.

1- Yehovacılar, "İlk Hristiyanlar gibi, İncillere sarılalım" derler. Selefiyeciler de, "Yalnız Kur'ana sarılalım" derler.
2- Yehovacılar da, selefiyeciler de mezhebe, tarikata karşıdırlar. Selefiyeciler, birçok tasavvuf büyüğüne kâfir derler.
3- Yehovacılar, ilk Hristiyanların yolunda olduklarını söylerler. Selefiyeciler de aynı mantıkla ilk Müslümanların yolunda olduklarını söylerler. (Selef, ilk Müslümanlar manasına gelir.)
4- Yehovacılar Cehennemi inkâr ederler. Selefiyeciler de, pirleri olan İbni Teymiye gibi Cehennem sonsuz değil derler.
5- Yehovacılar, Allah insan gibi düşünür diyerek "Tanrının düşüncesi" tabirini kullanırlar. Selefiyeciler de, "Kur'ani düşünce, İslam düşüncesi" gibi tabirler kullanırlar. Halbuki İslamiyet’i salt bir düşünce olarak kabul etmek küfürdür.
6- Yehovacılar da Selefiyeciler de, Allah gökte derler.
7- Yehovacılar ruha inanmaz, "elektriğe benzeyen kişiliksiz bir kuvvet" derler. Bazı selefiyeciler de meleklere, rüzgar, tabiat kuvvetleri derler. Mikail Aleyhisselam devrede yoktur onlar için.
8- Yehovacılar, doğum günü kutlamazlar. Doğum günü kutlamasına yaratıklara tapınmak derler. Selefiyeciler de doğum günü olan mevlidi bid’at sayar, Peygambere tapmak derler.
9- Yehovacılar, kadere inanmazlar. Selefiyecilerin bir kısmı da kadere inanmaz.
10- İncilleri işlerine geldiği gibi yorumlar, Yehovacı olmayanlara kâfir derler. Selefiyeciler de, Kur'anı işlerine geldiği gibi yorumlarlar. Selefiyeci olmayanlara müşrik derler.
İbni Sebe, bir Yahudi’dir, Hristiyanlığı bozan Pavlos da Yahudi’dir. Selefiyecilerin Yehovacılara benzemeleri tesadüf değildir. Her bozuk fırkanın altında, bir Yahudi veya İngiliz parmağı vardır. Her taşın altında onlar gizlidir."

Hay Allah kısa bir anımı anlatayım dedim. Laf yine uzadı. Biraz daha vakit olsaydı meşhur "tütün savaşlarından" bahsedecektim halbuki.
E onu da bir başka yazıya bırakalım. Siz de bu arada meraktan ölün!

Fehmi Demirbağ

 
adminadmin