Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 14-01-2017 08:48   Güncelleme : 14-01-2017 08:48

Biz Bu Coğrafyanın Rüzgârıyız

Aklımıza her fikir geldiğinde doğruymuş gibi yapıp, karşımızdakine kabul ettirmek için esiyoruz delice.

Biz Bu Coğrafyanın Rüzgârıyız

Bu öyle bir rüzgar ki karşımızdakini köklerinden koparmak istercesine kasırgalar estiriyoruz. 

Halbuki rüzgarın bize ait olmadığını bilmiyoruz ya da anlamıyoruz. Sadece karşımızdaki, köklerinden kopsun istiyoruz. Güneşli zamanlarda ne güzel de dinleniyorduk, o köklerini koparmak istediğimiz ağacın gölgesinde oysa. Dinlenmek yetmezmiş gibi gölgesinde meyvesini bile yemiştik hep birlikte.

Her şey o karabulutların dinlendiğimiz ağaca gelmesi ile başladı. Bize ait olmayan o fırtına rüzgarları, bizi birbirimize düşürmeye yetip artıyordu bile. Köklerimiz ise ne diyordu bize,  bir de onları dinleyelim bakalım: 

"Geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez"  Ş.Edebali.

" Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için" Y.Emre

" İstediği olmadığı zaman kızan ve küsen hakiki dost değildir." A.Bin Hanbel

" Şikayetçi kötü huyludur, iyi huylu şikayet etmez. Tahammül eder." Hz.Mevlana

"  Gönlü kırık zavallı birini görürsen, yarasına merhem sür, yoldaşı ve yardımcısı ol" A.Yesevi

Bu sesleri o kadar artırabiliriz ki yazmakla bitmez. Bu topraklara ait olmayan rüzgârlarla bu sesleri susturmaya çalışmak havanda su dövmekten farksız olmalıydı.

 Şehirleşmenin getirmiş olduğu bencillik anlayışı o kadar arttı ki; insanlar birbirine bedenen bu kadar yakın olmuşken, aslında kalpler ve ruhlar bir o kadar uzak olmuştu. Uzak ile yakın arasındaki bu dengesizlik bizlere ait olmayan o rüzgarları estirmek için yeterde artar bile. Etrafımızda yardıma muhtaç olanları görmek yerine; gördüğümüz ve ilgilendiğimiz tek şeyin kağıt parçasından ibaret olan ve bize ait olmayan bir para birimi olması üzüyor insanı.

Evet! Anladınız neyi kastettiğimi. Sanki yükselmesinin vatana faydası olacağına inanlar, şunu bilmelidirler ki akılları ve kalpleri ciddi tehdit altındadır. Yükselmesini seyretmek yerine vatana daha fazla nasıl hizmet ederim,  nasıl katkı sunarımı kendilerince sorgulamaları gerektiği kanaatindeyim. Çünkü bizim başka bir vatanımız yok. Gideceğimiz ve gitmek istediğimiz bir yerde yok. Biz bu cennet topraklarda doğduk, bu topraklarda öleceğiz. Cehenneme çevirmek isteyenlere haddini bildirdik ve bildireceğiz.

Sıçramak için önce çömelmek gerek. Bu yaşadığımız hadiseleri öyle görüyor ve değerlendiriyorum. Yarınlar güzel olacak hem de çok güzel. Bugüne özel en azından bu yazıyı okuduktan sonra, yarınların iyi olması adına etrafınıza bir tebessüm edin ya da herhangi bir ihtiyaç sahibini sevindirmek adına yardımda bulunun. Çünkü biz bu coğrafyanın rüzgarıyız ve nasıl esmemiz gerektiğini iyi biliriz.

Sözlerimi Uğur Işılak abimin bir beşliği ile bitiriyorum:

Bu ses yeni Türkiye'nin ayak sesidir

Bu ses yeniden doğuşun bir bestesidir

Bu ses kutlu kardeşliğin ifadesidir

Yedi iklim, dört bucağa, dört yana selam

Vatana selam, cihana selam...

Saadettin BAYÇELEBİ

adminadmin