Kültür
Giriş Tarihi : 27-05-2018 10:00   Güncelleme : 27-05-2018 11:12

Biz eğilenlerden olmayacağız!

Biz eğilenlerden olmayacağız!

Cânım kâri, vatan millet bayrak devlet… bunlar mübarek şeyler. Öyle herkesin konuşabileceği, herkesin anlayabileceği şeyler değil. Ve hem vazgeçilecek, terk edilecek, yok sayılacak ve hatta herhangi bir dünyalık için satılacak şeyler değil bunlar. Satanlar yok mu, var… Hem de çokça var. Zira bu memleket en çok iki şey yetiştirir kari. Birincisi kahraman ikincisi hain…

Neyse, geçelim…

Birkaç zamandır ortada hiçbir şey yokken, anlamsız ve gereksiz yere yükselen bir döviz kuru var. Nedenini anlatamıyorlar zira aslında asıl nedenini biliyorlar. Deneyip de yıkamadıkları, vazgeçiremedikleri milleti parayla satın alacaklarını zannediyorlar. Gerçi haksız değiller daha önce satın alınan haysiyetsizler çıktı. Onların bayraklarına sarılıp da yatanlar, koyunlarından çıkanlar oldu. Ama onlar yok artık. Bir kanalizasyonun içinde tasmalarını tutanların pisliklerini yiyerek asalak gibi yaşıyor onlar bir yerlerde.

Ben ne ekonomi uzmanıyım ne de siyaset bilimcisiyim ama kör olanın dahi göreceği bir şey var ortadaki bugün yanında durulacak ve yanında olunacak adamlar bellidir. Bütün siyasi çıkarları, hırsları bir kenara bırakıp da durulacak yer devletin yanı olmalıdır. Mesele devlet meseledir zira. “Aynı gemideyiz” klişesini söyleyecek değilim ama hepimizin içinde olduğu bu gemiye dalgaların en azgınlaştığı anda delik açmak için çırpınan ahmaklar var. Satanlar, satılanlar ve satılmış olanlar var.

Bu millet maldan, mülkten, evladından bile vazgeçer. Fakir olur, yoksul olur, yalnız kalır ama onursuz, haysiyetsiz, şerefsiz yaşamaz. Hele ki onurunu, şerefini, devletini vatanını asla ve hiçbir paraya satmadı, satmaz ve satmayacaktır. Ha şu da var ki muhalefet ama sağlıklı ve devletine milletine bağlı bir muhalefet her vakitte lazımdır. Ve muhalif olmayı anlayabilirim, eleştiriyi anlarım, yanlış yapıldı, kabul etmiyorum demeyi de anlarım. Ama Allah kimseyi ülkesinin ekonomisi bozuluyor, dolar yükseliyor falan diye sevinecek kadar şerefsiz ve haysiyetsiz yapmasın.

Ulan tanktan korkmayıp on altı yaşındaki çocuğunu o tankların üzerine gönderip tabutunu alan ana, silahlardan korkmayıp kocasını helallik alıp da hainlerin üzerine gönderip cenazesini alan bacı, bir tankın altından çıkıp diğer tankın altına atlayan genç, ezan için can veren dedesini asla unutmayan adamlar, bayrak yere düşmesin diye ömrü boyunca çırpınan insanlar parayla devlet mi satar?

Rivayet etmişlerdir ki İbn-i Arabi hazretleri ömrünün bir dönemini yokluk ve yoksulluk içinde geçirmiştir. Kendisini seven ona tabi olanlar kadar, karşısında durup her türlü zorluğu çıkaranlar da vardı. Bunca zor durumda ve bunca yoksulluk içinde yaşarken talebelerinden biri şeyhin yanına hem de biraz ağlamaklı halde gelmiş.

-“Efendim” demiş gözünden akan yaşı sezdirmemeye çalışarak “Efendim, bunca yokluk içinde yaşamanız hepimizin canını yakıyor. Bizim de elimizde yok ki bu zilletten çekip de kurtaralım sizi. Lakin sizin sözünüze itimat eden, size muhabbet besleyen sultanlar, melikler vardır. Onlara bir haber uçursanız ayaklarınızın altına zümrütler, gümüşler, mücevherler sererler…”

Hazret bir vakit sessiz kalmış. Sonra talebesine çevirip keskin bakışlarını;

-“Evlat” demiş “Doğru dersin, bir haber salsak onca sultana altınları, mücevherleri, zümrütleri ayaklarımızın altına sererler. Doğru dersin. Lakin ayaklarımızın altına serilenleri almamız için eğilmemiz gerekir…”

Şimdi, biz eğilenlerden olmayacağız. Üç beş daha fazla kazanmak için ya da o üç beş kuruşu kaybederim korkusuyla milletine, devletine ve davasına ihanet edenlerden olmayacağız.

Ayaklarımızın altına dünyanın zenginliklerini de serseler o bütün zenginlikleri ecdadımızın almak için canını verdiği bir karış toprağa değişmeyeceğiz. Ve eğilmeyeceğiz. Eğilenler de var ve sevinenler de, doğru. Ama onlar zaten bizden değil.

Fatih Duman / Diriliş Postası

adminadmin