Genel
Giriş Tarihi : 05-08-2016 14:34   Güncelleme : 05-08-2016 14:34

Bizim Devletimiz Orada Duruyor

Devlet, “Yeniden yapılanacağız” dedi hamdolsun. Olmuş olan olmuştur, olacak olanda da hayır niyaz ederiz.

Bizim Devletimiz Orada Duruyor

Bu yapılanma, birilerini dışarı atıp yerlerine yeni insanlar almakla sınırlı kalacaksa eğer son tahlilde yine dua ederiz. Ne devleti dizayn etme ne de milletin karar verdiği idarecilere ve onların atadığı amirlere akıl verme niyetinde değilim. Her fırsatta devletin bütün kapılarından uzak durmaya ve her türlü devlet ünsiyetlerinden sakınmaya gayret ettim. Allah nasip ederse böyle kalmaya da niyetliyim. Yeni doğmuş evladımı aile hekimine bile götürmüyorum, devletin çocuklar için verdiği yardımların hiçbirini almıyorum. Param varsa doktora götürüyorum yoksa götürmüyorum. Elimde imkân olduğu sürece devlet kaynaklı herhangi bir parayı evime sokmamaya, gırtlağımızdan düşürmemeye gayret ediyorum. Devlet uzakta dursun ben ona dua edeyim fırsat varsa hizmet edeyim ama o bana dokunmasın benimle teması olmasın. Büyüklerimizden böyle öğrendik, bugüne kadar böyle geldik nasipse böyle ölelim inşallah. (Yapmıyorum dediklerimi yapanlara sözüm yok. Yapmayın da demiyorum. Ben tercih etmiyorum hepsi bu.)

Devlet sadece insan değiştirip akıl değiştirmeyecekse, Fransızlar’ın köhne antikite suyunda pişirdiği taklit çorbanın ucuz mu ucuz, pis mi pis taklidiyle devam edecekse yine devlettir der dua ederiz, dün durduğumuz yerde durmaya devam ederiz.

Yok devlet akıl da değiştirecekse -ki inşallah öyle olur- o zaman iki yolu var demektir: Ya bir aklı taklit edecek yine aynı 1920’lerde olduğu gibi ya da bir akıl üretecek yine aynı Selçuklu’da ve Osmanlı’da olduğu gibi. Akıl üretecekse -ki inşallah öyle olur- o halde bir referans alacaktır yani bir nirengi noktası bulacaktır, bir çerçeve değerler çizecektir, bir ideal koyacaktır ve dünyaya bir teklif getirecektir.

Bugün insanların devlet diye ezber ettiği “tuhaf Avrupalı mintanı” iki adım geriye gidince Fransız Devrimi’ne, bir adım daha geriye gidince Ortaçağ korkularıyla harmanlanmış sekülerist/hedonist tekliflerine varır. Bu üç kısa adımlık uydurma devlet esasları da aslında Avrupalı’nın küflü antikite çöplüğünü karıştırırlarken ellerine çarpan küçük putlarının ötesine geçmez/geçemez. O halde devletten ricamız Batı’nın küflü tekliflerini almayalım bir daha. İnsanı da, vatandaşı da, adaleti de, rekabeti de kendimiz gibi tarif edelim.

Dünya ve ahiret ferahı için, medeniyet için, nizamı âlem için, güçlü olmak için, gâvura mecbur kalıp “ah işte dünya dengeleri” diye kıvranmamak için, olmamız gereken şerefli büyük bir devletin ipuçları bizde mevcut. Tecrübe edilmiş ve bin yıldan fazla süre binlerce kez ispatlanmış esaslar halinde helal bir miras olarak elimizde var. Yeni devleti kimler tasarlayacaksa, kimler bu tasarımları millete anlatıp teveccüh talep edecekse hepsinden samimi ricamızdır; Allah Rızası için birer kere okusunlar.

1: Veda Hutbesi(Resulullah Muhammed Mustafa Aleyhissalatu Vesselam)
2: Medine Vesikası
3: El Medine tü’l Fazıla, (Farabi)
4: Yönetenlerin Yönetimi(Sühreverdi)
5: El-Ahkâm üs-Sultaniye(Ebul Hasan El-Maverdi)
6: Siyasetname(Nizamülmülk)
7: Tezakir-i Cevdet (Ahmet Cevdet Paşa)
8: Ma’ruzat (Ahmet Cevdet Paşa)
9: Mecelle (Ahmet Cevdet Paşa)
10:Mukaddime 1., 2. ve 3. Ciltler (İbn-i Haldun)

(İklim ve beslenmenin medeniyet üzerine etkileri, yerleşik kültürde kültür çatışmaları ve sosyal tedbirler, devletlerin doğuşu, çöküşü ve devlet modelleri)
“Telaşımız büyük, vaktimiz yok ama niyetimiz var” diyen devlet adamı olursa buradan ilan etmiş olalım ki biz hizmete hazırız… Gerekiyorsa seslendiririz, hizmet olsun diye sesli kitap olarak bile teslim ederiz…

Erem Şentürk / Diriliş Postası

adminadmin