Sağlık
Giriş Tarihi : 01-07-2014 09:31   Güncelleme : 01-07-2014 09:31

BONZAİ ESRARDAN 150 KAT DAHA ETKİLİ

Bonzai’nin uyuşturucu bağımlılarında kullanım oranının dört yılda yüzde 15'ten 75'e çıktığını söyleyen Çocuk ve Ergen Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) sorumlusu Uzman Doktor Arzu Çitfçi, "Esrardan 150 kat güçlü, bağımlı kişinin tedavisi en az bir yıl sürer" diyor.

BONZAİ ESRARDAN 150 KAT DAHA ETKİLİ
Son yıllarda kullanımı artan Bonzai adlı uyuşturucu madde özellikle gençleri tehdit ediyor. Peki, Bonzai, neden bu kadar yaygınlaştı, kullanan kişinin sağlığını nasıl etkiliyor, tedavi süreci ne kadar sürüyor? Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kampüsünde bulunan Çocuk ve Ergen Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) Sorumlu Müdürü Uzman Doktor Arzu Çiftçi, Al Jazeera Türk’ün sorularını yanıtladı.

Bonzai saksıda Japon ağacı olarak bilinirdi, şimdi Bonzai denilince akla uyuşturucu geliyor. Nerden çıktı bu Bonzai?

Bonzai, Türkiye'de 2011’e, dünyada ise 2009’a kadar legal bir maddeydi. Bonzai, ‘sentetik cannabinoid’ ve ‘Cannabis’in yani esrarın tıpta kullanılması çalışmaları sırasında keşfedilmiş, tamamen laboratuvar ortamında üretilmiş kimyasal bir madde. Vücutta esrarın kullandığı mekanizmaları kullanıyor. Ama esrarla uzaktan yakından alakası yok. Bir maddenin piyasaya sürülüp onun bağımlılık yapıcı etkisi olduğu zaman içinde ortaya çıkıyor. Bunlar masa altında bir takım kötü niyetli insanlar tarafından üretiliyor, halka dağıtılıyor, bunların negatif etkileri ortaya çıktıktan sonra kişi ‘Bana yardım et’ diye doktara geliyor. Biz de bu maddeleri çocuklardan öğrendik.

Neden bu kadar yaygınlaştı, tedbir alınmasında geç mi kalındı?

Herhangi bir maddeyi yasadışı ilan etmek zor bir şey. Hele uyuşturucu ya da uyarıcı zaman alıyor. Yani tespit ediyorsunuz, hükümet yasaklıyor, bu kez maddede küçücük bir değişiklik yapıp onu piyasaya sürüyorlar, böyle böyle 150 çeşidi çıktı. Maalesef esrardan 150 kat güçlü olduğu söyleniyor. Bunlar kimyasal molekül. Belli yapıları var. Molekül yapılarını değiştiriyorlar ve yenisini piyasaya sürüyorlar. Mücadele çok zor.

Bonzai ne kadar tehlikeli, çok sayıda genç ölümler oluyor..

Kimyasal aslında, bir toz ve asetonda eritiyorlar. Bitkisel olarak pazarlıyorlar. Dünyada bunu birçok bitkiye sıkıyorlar, Türkiye’de yaygın olarak otlara sıkıyorlar. Her şeye emdirebilirsiniz, her şeyin içine koyup pazarlanabilir. Bonzai çok tehlikeli bir madde. Çok hızlı bağımlılık yapıyor. Eroin ortalama 1 ay civarında bağımlılık yapar. Ciddi hastalık boyutunda bağımlılık geliştirir. Bonzainin de buna benzer bir hızı olduğunu görüyoruz.
 
Kişi üzerinde ne tür etkiler bırakıyor, beynine, aklına zarar veriyor mu, bunun geri dönüşü var mı?

Çok yıkıcı, çok hızlı akıl hastalığı yapıyor. Kişisel yatkınlığınız varsa esrar kullandığınızda şizofren olma ihtimaliniz yedi kat artar. Ama bu madde esrardan 150 kat etkili, yani 150 kat daha fazla şizofreni olma ihtimali var. Bizim akıl hastalığı bölümlerimizde çok ciddi sayıda Bonzai kullanıp hastalanan insan var. Bağımlılık beyinde geliştikten sonra aşağı yukarı bütün mekanizmalar aynıdır, kişide yaptığı dejeneratif mekanizmalar da aynıdır. Çocuğun sosyal dejenarasyonu, okul terki, meslek edinememesi, suça karışması eroinde çok hızlı olur, şimdi Bonzai'de de çok hızlı geliştiğini görüyoruz. Bir uyuşturucu ne kadar hızlı bağımlılık yaparsa kişinin toplumdan kopuşu ve suça karışması o kadar hızlı olur. Vücut alıştıktan sonra madde geri çekilince müthiş ağrılar, burun akıntısı, göz yaşarması çok ağır bir fiziksel tablo yaratır.

Size başvuran bağımlı çocukların kaçı Bonzai kullanıyor?

2011’de yüzde 15, 2012’de yüzde 40, 2013’te yüzde 75'i. Bize başvuran çocuklardaki bonzai kullanma oranları bunlar. Ergen karışık madde kullanır, tercihi yoktur ne bulursa içer. Eğer bir madde daha çok canını istetiyorsa işte bu bağımlılıktır eroin gibi. Onu içmediğinde daha çok sıkıntı yaşıyorsan onu gidip bulursun. Bonzai'ye başlayan başka bir şey kullanamaz hale geliyor. İrade dışı şeyler bunlar. Miktar artıyor, ayda bir, haftada bir derken her gün içmeye başlıyor. Bir mekanizma işlemeye başlıyor vücutta. İçmediğinde sıkıntı yaşamaya başlıyor, çocuk bunu anlamıyor. Huzursuzluk, uykusuzluk, moral bozukluğu, saldırganlık hissediyor. 'Bunu içersem iyi olurum' düşüncesiyle peşinde koşmaya başlıyor. Yoğun bir madde isteği oluyor.
Yaygınlaşan kitle iletişim araçları, özellikle internet; Bonzai'nin yayılmasını artırmış olabilir mi? Medyada görünür olan ünlü kişilerin uyuşturucu madde kullanmaları gençleri özendiriyor mu?
En önemli tetikleyici faktör ergenlerde merak. Medya bu konuda çok önemli. Benim çocukluğumda sigara yakışıklı erkeklerin, güzel kadınların kullandığı, erişkinliği, özgürlüğü temsil eden bir şeydi. Benim kızım ana sınıfında bir ders gördü ve şimdi sigaraya düşman. Bize bu öğretilmedi. Artistlerin, sanatçıların uyuşturucu kullanmaları yakalanmaları, medyaya yansımaması lazım.

Genç ölümlerin çoğunda Bonzai'nin etkisi var deniyor. Bonzai'nin kalp krizini tetiklediği doğru mu?

İlk başlarda, bağımlılık hızlı yapsın diye içine eroin, esrar katıyordu satıcılar. Biz nasıl öğrendiysek kullanıp öğrendiler. Kalp krizine yol açıyor,  kalpte büyük yan etkileri var. Çocukların en temel söylediği ‘ölüm tribi’ diye bir şey, bunun ciddi kardiyak yan etkisi var. Netleşmiş uçucu maddeler ani kalp durması yapar. Evlerde ölü bulunan çocuklar hep uçucu kullanan tiner bali, çakmak gazı kullanan çocuklardı. Bilimsel olarak kesinleşmiş bir şey yani. Kalp durması çakmak gazında kesin. İlk denemede bile ani ölüme yol açabiliyor. Piyango gibi.

Bir bağımlı size nasıl geliyor? Siz ne yapıyorsunuz, nasıl bir prosedür işletiyorsunuz? Tedavi süreci ne kadar sürüyor?

2007’de 4 bin 400, 2008’de 4 bin 900, 2010’da 6 bin 200, 2012’de 8 bin, 2013’te ise 10 bin civarında poliklinik hizmeti verdik çocuklara. Geçen yıl ilk başvuru yapan sayısı bin 800 idi, bu yıl ocak ayından itibaren şu ana kadar 963 yeni başvuru oldu. Bize ya aile getiriyor çocuğundan şüphelendiği için, kullandığını bildiği için ya da çocuklar kendi geliyor. Madde kullanırken yakalanmış çocuklar da mahkemeler tarafından sevk edilebiliyor. Ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurumlarında kalan madde kullanan çocuklar başvurabiliyor. Herhangi bir tıbbi problemi var mı, ek psikiyatrik problemi var mı diye muayene ediliyor. Rehberlik sistemiyle çalışıyoruz, her çocuk için bir rehber tayin ediliyor. Ergenlik döneminde tedaviye başvuran kişinin kendisini tedavi edecek kişiye güvenmesi çok önemli. Biz buna nesne sürekliliği diyoruz. Düzenli aralıklarla çocukla ve aileyle görüşmeye başlıyoruz.

Çocukların tedaviyi kabullenmesi zor oluyor mu? İyileşmek için ne kadar tedavi alınmalı?

Ayaktan tedavide başarı sağlanamazsa, sosyal çevresinden kopamazsa, uyuşturucu
kullanan çocuk çevresinden kopamazsa o zaman yatış kararı veriyoruz. Bu kararı çocukla birlikte veriyoruz. Uyguladığımız tedavi yöntemi içinde birçok kompanentin olduğu 7-24 yapılandırılmış bir program. Tedavinin başarılı olabilmesi için bu tedaviyi kabul etmesi ve bize eşlik etmesi aynı zamanda ailenin de tedaviye gelmesi gerekiyor. Tüm bu anlaşmalar yapıldıktan sonra çocuk tedaviye yatırılıyor. Çocuğun tedavi olmayı istemesi, uyuşturucuyu bırakmayı istemesi çok önemli. Bağımlılık bir akıl hastalığı değil, bir beyin hastalığıdır. Kişilerin düşüncesini herhangi bir ilaçla ya da manipülasyonla değiştirme şansınız yok. Ancak ve ancak kendi bırakmak istediğinde bizden yardım alabiliyor gerçek anlamda. 21 günlük tedaviyi kabul ederse burada iki aylık tedavi uyguluyoruz. Çocuk istemezse 21 günle sınırlı kalıyor. Uyuşturucu bağımlılığının tedavisi kişinin ihtiyacına göre minimum bir yıldır. Bağımlılık ne kadar fazla ise kurtulma süresi de o kadar uzuyor. 
 
Türkiye'de tedavi yöntemleri Avrupa ile kıyasladığımızda ne durumda? Yeterli personel, bina, malzeme ve tedavi süreci sonrasına ilişkin altyapı mevcut mu? Bu çocuklar tedavi gördükten sonra ne oluyor, takip edebiliyor musunuz? Bu çocuklar için rehabilitasyon merkezleri yeterli mi?

Lise çağında 5 bin katılımcıyla 2012’de yaptığımız bir araştırmada 10. sınıflar baz alındı. Herhangi bir uyuşturucu ve uyarıcı madde deneme oranı yüzde 10 çıktı. Yani her 10 çocuktan biri denemiş. Emniyet benzer bir çalışmayı 2010’da 35 bin katılımcıyla yaptı ve oran yüzde 9 çıktı. Uyuşturucuya bulaşan çocuklar, bizim sosyal beceri dediğimiz kişisel bakım,
sosyalleşme, esprili olma, sevimli olma, alttan alma, çevre uyumu gibi konulardan yoksun büyüyorlar. Bunlar tedavi gördükten sonra da toplumdan kabul görmeleri çok güç oluyor ve tekrar uyuşturucuya, suça itiliyorlar.

Minimum tedavi süresi 1 yıl, biz yataklı 2 ay tedavide tutabiliyoruz çocukları. Bunun dışında çocuk polikliniğe başvurursa bizden hizmet alabiliyor. Yani çocuğu takip eden bir sisteme sahip değiliz. Bu çocuk ne yapıyor, nereye gidiyor, bize gelmediğinde nasıl bir ortamda yaşıyor. Uyuşturucu kullanırken hem çok saldırgan oluyorlar hem de şiddete maruz kalıyorlar. Mahalleli dövüyor, polis dövüyor, birçoğu tacize maruz kalıyor, kötü niyetli insanlar tarafından gerçekten kötü şekilde kullanılabiliyorlar.

Maalesef Türkiye’de rehabilitasyon basamkları  henüz oluşturulmuş değil. 2 ay sonra çocuğu sokağa geri bırakıyoruz, işin özeti bu. Bu çocukları daha uzun süreli yatırabilsek, ayaktan tedavi merkezleri daha iyi yapılandırılmış olsa, bazı gençlik merkezleri dönüştürebilinir, meslek edindirme kursları, okula dönüşlerini sağlamak. Bu çocukları okula da istemiyorlar. Bu yaştaki çocuklar için en sağlıklı ortam okul aslında.

Murat Eğilmez – El Jazeera Türk
 
adminadmin