Gündem
Giriş Tarihi : 31-07-2019 11:24   Güncelleme : 31-07-2019 11:24

Bu karar terörü meşrulaştırır!

Anayasa Mahkemesi’nin, PKK’nın hendek ve barikat terörüyle mücadele eden güvenlik güçlerini “katliam” yapmakla suçlayan akademisyenleri aklayan kararına büyük tepki var. 1071 akademisyen önceki gün bir bildiri yayınlayarak AYM’yi kınadı. Yeni Şafak’a konuşan akademisyenler milletin vicdanını sızlatan kararın terörü meşrulaştıracağını ve teröristleri cesaretlendireceğini söyledi.

Bu karar terörü meşrulaştırır!

Hendek olayları döneminde terörle mücadele eden güvenlik güçlerini suçlayan bir bildiri kaleme alan akademisyenleri aklayan Anayasa Mahkemesi’ne tepkiler devam ediyor. AYM’ye ortak bir bildiri ile tepki gösteren 1071 akademisyen, kararın terörü meşrulaştıracağını ifade ediyor. Yeni Şafak’a konuşan akademisyenler, teröre verilen desteğin hiçbir ülkede ifade özgürlüğü olarak görülemeyeceğini ifade etti.

AYM KARARI TERÖRE YEŞİL IŞIK GİBİ

Mehmet Akman

Prof. Dr. Mehmet Akman (Marmara Üniversitesi):

O bildiri Türkiye’nin hak etmediği ithamlara maruz kaldığı bir bildiriydi. Uluslararası yargı organlarında yargılanmasının ön hazırlıklarının yapıldığı bir bildiri olarak gördük. O zaman fikrim neyse bugün de aynı şekilde düşünüyorum. Devlet, teröre karşı meşru müdafaa hakkını kullandı. Devlet o bildiriyle halkını kıyımla suçlandı. Teröre göz yuman, devletin terörle mücadele hakkını görmezden gelen, teröre yeşil ışık yakan bu bildiriyle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin bu şekilde düşünmesi bizi üzdü. Ben hukukçuyum, o gün olayların arka planında yaşananlara, olayların hukuki zeminine Anayasa Mahkemesi’nin sahip çıkması gerekirdi. O bildiriyle sanki terör yokmuş gibi davrandılar. Devlet durup dururken operasyon yapmış gibi algı oluşturulmak istendi. Anayasa Mahkemesi, aradan zaman geçince terörle mücadele hassasiyetinin önemini unuttu.

TERÖRÜ ÖVMEK DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL

Serhat Ulağlı

Prof. Dr. Serhat Ulağlı (Marmara Üniversitesi):

Ülkemizin ulusal bütünlüğüne, milli varlığımıza kast eden bir terör örgütüne karşı yapılan operasyonları, devlet terörü olarak gören mantığa karşıyım. Bu tutumun düşünce özgürlüğü olarak nitelendirilmesini doğru bulmuyorum. Yıllarca yurt dışında eğitim almış bir akademisyen olarak, dünyanın hiçbir yerinde terör örgütünü öven söylemlerin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini görmedim. Buna eğitim gördüğüm Fransa’da dahil. Bir Türk entellektüeli olarak Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararı gözden geçirmesini istiyorum.

MİLLETİN VİCDANI SIZLADI

Hanefi Bostan

Doç. Dr. Mehmet Hanefi Bostan (Marmara Üniversitesi):

Karar yanlış oldu. Anayasa Mahkemesi bu kararla terörü meşrulaştırdı. Dünyanın hiç bir ülkesinde terör örgütünü öven veya destekleyen hareket meşru olarak kabul edilmemiştir. Umuyoruz ki biran önce AYM bu kararını düzeltir ve doğru bir karar verir. Milletin vicdanı sızlamıştır. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. AYM de olsa verdiği karar gerçekten Türk milletini üzmüştür” dedi. Bostan, “Terörle mücadelede en üst kurum kalkacak hayır siz yanlış yapıyorsunuz meşrudur bu diyecek böyle bir şey olabilir mi? böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. AYM Türkiye’nin anayasasına uygun olmayan ve bağdaşmayan bir tavır sergiliyor. Burada Anayasaya aykırı tavır sergileniyor. Bu millet ülkesiyle milletiyle bir bütündür, siz ülkeyi bölmek isteyene sahip çıkıyorsunuz. Buna karşı çıkmak bizim vatandaşlık hakkımız.”

PKK BİLDİRİSİ OLARAK ALGILANMALI

Yusuf Özkır

Doç. Dr. Yusuf Özkır (Medipol Üniversitesi):

AYM’nin yayınladığı karar aslında ‘Barış Bildirisi’ olarak kamuoyunda yansıtılan fakat gerçekte içeriğine bakıldığında terör örgütü PKK’nın bildirisi olarak anlaşılması gereken bir metindir. Yanlış bir karar olduğunu düşünüyorum. Yayınlanan bildiride Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye yönelik özerlik ilanları desteklendi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’nın bölgedeki yapılanmasına karşı müdahalesine engel olmaya çalışıldı. Sivil insanların kurtarılması çabasını bir katliam şeklinde tanımlandı. AYM’de bu bildiriye destek verir nitelikte karar aldı. AYM tarafından alınan karar bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle mücadelesini negatif etkileyecek bir karar olarak karşımıza çıkmaktadır.

MÜCADELE EDENLERİN CESARETİNİ KIRAR

Ahmet Katılmış

Doç. Dr. Ahmet Katılmış (Marmara Üniversitesi):

Terörle mücadele ettiği için bu devleti kınama özgürlük değildir. Bir tarafta insanlar şehit olacak, bir tarafta onları şehit edenler için özgürlük isteyecek bu mümkün değil. Terör sorunlarını araştırın, her türlü araştırmayı, çalışmayı yapın ama terörü cesaretlendirmek için bildiri yayınlamayın. Mücadele edenlerin de cesaretini kırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı doğru değil, hangi ilkeleri baz aldı bilmiyorum. Ben öğrenciyken başörtülü arkadaşlarımızın yaşadıklarını hak ihlali saymamıştı. Bu durumlar özgürlük kapsamına alınmamıştı.

TÜNELLERİ MÜZAKERE İÇİN Mİ AÇTILAR?

Hakkı Öcal

Dr. Hakkı Öcal (İbni Haldun Üniversitesi):

İfade özgürlüğü hiçbir şekilde kısıtlanamaz ancak, yakın ve bariz bir tehlike varsa kısıtlanabilir. Bu ne demek? Yani birileri Şırnak’ta hendek kazıyorsa ve bir ülkenin meşru hükümeti de bu hendekleri yok edelim, burayı yeniden halkın kullanımına açalım amaçlı bir siyaset üretiyor ve bunun mücadelesini yapıyorsa, sen çıkıp ‘Türkiye Cumhuriyeti otursun müzakareler yapsın, ‘Kürtlere yapılan bu katliamın önüne geçsin’ diyemezsin. Niye, açık ve bariz bir tehlike var. Evler arasında açılan tüneller müzakere için mi yapıldı. Demokratik haklar için mi yaptılar bunu. Sen kimi nereye çağırıyorsun. Özetle o bildiri yanlıştı.

BU BİLDİRİ DÜNYANIN HER YERİNDE SUÇTUR

İsmail Çağlar

Dr. İsmail Çağlar (İstanbul Medeniyet Üniversitesi):

Bu bildiri devletin terörle mücadelesini “katliam” olarak nitelendiriyor. Uluslar arası güçleri Türkiye’ye müdahaleye çağırıyor. Ve bunlardan daha da ağır olanı, aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin milli egemenlik haklarını tartışmaya açıyor. Ve bildiride terör örgütü ile devletin mücadelesini bir savaş olarak nitelendiriyor. Terör örgütü ve devlet birbirine denk kurumsal yapılar olarak karşı karşıya getiriliyor. Bu saydığımız fiillerin hepsi dünyanın neresinde olursa olsun suçtur. Fakat ne hikmetse devlete karşı işlenen bu suçu övmek terörü övüp meşrulaştırmak Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla ifade özgürlüğü kapsamında girmiş oldu. Bu yoruma katılmak mümkün değil. Sorumluluk sahibi akademisyenler olarak böyle bir bildiriyi imzaladık. Sayı 1071 sembolik bir yerde tutuldu. Bunun sayının dışında bu bildiriye katıldığını söyleyen binlerce akademisyen var.

KAHRAMAN MEHMETÇİĞİN YANINDAYIZ

Eray Güçlüer

Dr. Eray Güçlüer (Altınbaş Üniversitesi):

Kanunlarımızda terör suç olduğu gibi terörü övmek teröre yardım ve yataklık yapmak suçtur. Terörü övmekte ceza almış kişilerin ceza almalarını hak ihlali saymak, hukuksal bir çelişki. AYM kanunların üstünde değildir. Kanunların anayasaya uygunluğunu denetler dolayısıyla bu kara yanlış bir karardır, hukuken son derece sakıncalıdır. Sonucunda terörün haklı çıktığı kurgusal hukuk mantığı evrensel hukukla da çelişmektedir. Başta PKK olmak üzere diğer terör örgütleri hukuksal bir boşluk bulup yararlanma girişimini mutlaka engellemek gerekir. Hukuki düzenlemelerin mutlaka yapılması gerekir. Kahraman Mehmetçiğimizin yanında olduğumuzu göstermek adına akademisyenler olarak bu bildiriye imza attık kamuoyuna paylaştık sonuna kadar arkasındayız ve takipçisiyiz. Bu devleti sahipsiz sanmasınlar.

GÖĞSÜMÜZÜ GERE GERE İMZALADIK

Cafer Velioğlu

Öğr. Görevlisi Cafer Velioğlu (Marmara Üniversitesi):

Burası Türkiye Cumhuriyeti. Ezelden beri burada kriptolaşmış kişiler, kurumlar oluşumlar ülkemizin ileriye dönük önüne çok ciddi setler koymanın uğraşındalar. Bırakın bu setleri, bizi belki de Ortadoğu’da Sevr Antlaşması’na götürme gayretindeler. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın böyle bir uğraşı içinde olmasını son derece absürt buluyorum. Göğsümüzü gere gere imzaladık daha bunun ötesi yok gururla şerefle imzaladık. Anayasa Mahkemesi Başkanı da olsa böyle bir şeye alet olmasını ülkem adına gelecek adına son derece şanssızlık olarak görüyorum.

‘DEVLET KATLİAM YAPTI’ DEDİLER

Hüseyin Akif Karaca

Doç. Dr. Hüseyin Akif Karaca (Marmara Üniversitesi):

Şiddeti meşrulaştırılan devletin yaptığı operasyonları katliam olarak nitelendiren bir bildiri düşünce özgürlüğü kapsamına kesinlikle girmez. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir örgüt var. Bu örgüte karşı devletin mücadelesi meşrudur. Bunu katliam olarak nitelendirmek düşünce özgürlüğü olmaz. Bu nedenle alınan kararı doğru bulmuyorum.

Mahkeme PKK’ya desteği meşrulaştırdı

Ankara Emekli Özel Harekatçılar Derneği üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” metnine imza atan 10 akademisyenin, “terör örgütü propagandası yapma” suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda “hak ihlali” kararı vermesine tepki gösterdi.

ŞEHİT VE GAZİLERİN AHI

Dernek üyeleri ile AYM binası önünde açıklama yapan Ertaş, akademisyenlerin barış bildirisi adıyla PKK’ya destek verdiğini, mahkemenin ise bu durumu meşru hale getirdiğini öne sürdü ve “Anayasa Mahkemesi, çukur ve barikat olaylarında vatan için canını feda eden şehitlerimizin, binlerce gazimizin, şehit ve gazi ailelerinin ahını almıştır” ifadelerini kullandı. Ertaş, mahkemenin aldığı kararı kınadıklarını belirtti.

AKAN KANA ORTAKLIK

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Hamza Dürgen de, “Terör örgütüne açıktan destek niteliği taşıyan bildiriye imza atmış bu kişilerin hak ihlaline uğradığını değerlendirmek, şehit ve gazilerimize yönelik gerçekleştirilmiş bir hak ihlalidir. Terör örgütlerinin lehine olabilecek her türlü söylem ve kararın, akan kana ortak olmak anlamına geldiği bilinmelidir”dedi.

AKADEMİ İHANETE KARŞI AYAKTA

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi tarafından, Anayasa Mahkemesinin “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan metne imza atan akademisyenlerin, terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda verdiği “hak ihlali” kararı, kabul edilemez olarak nitelendirildi. Üniversite açıklamasında, “Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde devletin terör odaklarına karşı kendi bütünlüğü ile vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak için yaptığı mücadeleyi itibarsızlaştırmak ile terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez” denildi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Senatosu da, “AYM Genel Kurulu, AİHM ve kendi içtihadının da dışına çıkarak, kabulü mümkün olamayacak tartışmalı bir karar almıştır” açıklaması yaptı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden yapılan açıklamada da, “Sözde Barış Bildirisi hak arayışı ve ifade özgürlüğü sınırlarında kabul olunamayacak bir metindir” ifadeleri kullanıldı.

AYM KENDİNİ BÖYLE SAVUNDU

Anayasa Mahkemesi, yazılı bir açıklama yaparak tepki çeken kararını şöyle savundu: “Bu bildirinin anayasanın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından yararlanması gerektiği yönündeki yorumları Anayasa Mahkemesinin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesi son kırk yıldır ülkenin büyük kısmında olağanüstü hâl ilan edilmesini gerektiren, can kayıplarına yol açan terör olaylarının meydana geldiği bölgedeki, güvenlik durumunu ciddileştirecek sözler ve eylemler konusundaki endişelerin bilincindedir.”

YENİŞAFAK - Aybike EROĞLU

adminadmin