Kültür
Giriş Tarihi : 07-12-2012 10:12   Güncelleme : 07-12-2012 10:12

Bu millet azmederse Tekeden süt çıkarır

Başbakan Erdoğan, on yıllardır, yüzyıllardır ''yapamazsınız, başaramazsınız'' denilerek, acı reçeteler empoze edildiğini ifade ederek, ''Biz, şu son 10 yılda, yapabildiğimizi, başarabildiğimizi her alanda dünyaya gösterdik"

Bu millet azmederse Tekeden süt çıkarır
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, on yıllardır, yüzyıllardır ''yapamazsınız, başaramazsınız'' denilerek, acı reçeteler empoze edildiğini ifade ederek, ''Biz, şu son 10 yılda, yapabildiğimizi, başarabildiğimizi her alanda dünyaya gösterdik. Her zaman söylüyorum. Bu millet, isterse, azmederse atalarımızın dediği gibi tekeden bile süt çıkarır. Biz bu anlayışla hareket edeceğiz'' dedi.
 
Başbakan Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Türkiye İnovasyon Haftası''nın açılış programında yaptığı konuşmada, göreve geldiklerinde, 10 yıl önce, Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 23,5 milyar dolar borcu olan bir ülke konumunda olduğunu belirtti.
 
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
''2008 yılının sonunda, küresel finans krizi ABD'de başladığında, hem dışardan hem içerden bize şunu söylediler; 'IMF'den borç almalısınız.' Ülkemdeki güvenli kaynaklardı bunu söyleyen. 'Yeni bir stand-by anlaşması yapmanız gerekir' dediler. 'Yoksa batıyoruz, bittik' dediler. 'IMF ile anlaşmazsanız, bu küresel krizi aşamazsınız' dediler. Biz 'hayır' dedik. 'Bu küresel krizi aşarız' dedik. Hatırlarsanız o zamanlar bir ifade kullandım. 'Bu kriz, bizi teğet geçecek' dedim. Köşe yazarları hepsi aleyhimde atmaya başladı. Hamdolsun teğet bile geçmedi. Bir arada bu ülke küllerinden yeniden ayağa kalktı. Bize akıl verdi IMF... Dedi ki; 'Gelir İdaresi'ni bağımsız kurul yapmanız lazım'. 'O bizim kararımız. Siz öyle bir karar veremezsiniz. Eğer ortağınız olarak bize bir para verecekseniz, verin. Ama vermeyecekseniz, bizim kurumsal yapılarımızı siz değiştiremezsiniz, böyle bir yetkiniz yok' dedim ve anlaşamadık. İsimlerini vermeyeceğim. Hatta eski başkan benzer şeyleri söyledi, ona da aynı şeyi söyledim. 'Hayır, olamaz.' Bunlar bizim irademizdir. Bizim irademizin üzerinde iradeyi kabullenmeyiz. Ve biz kendileriyle o günden bugüne stand-by anlaşması yapmadık. Sonuç- Kriz, Türkiye'yi teğet geçti.''
 
Başbakan Erdoğan, krizin Türkiye üzerindeki etkisinin son derece sınırlı olduğunu belirterek, Türkiye'nin, IMF ile anlaşma yapmadan, IMF'den borç almadan bunları başardığı vurguladı.
 
Türkiye'nin IMF'ye olan borcu
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF'ten yeni borç alınmadığı gibi borçların da tıkır tıkır ödendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
 
''Uzun yılların ardından şu anda bizim IMF'e olan borcumuz 900 milyon dolar. 23,5 milyar dolardan 900 milyon dolara indi. Ve şimdi ne oldu yine bitmedi. Şu anda, IMF ile teknik görüşmeler yapılıyor. 5 milyar dolar borç vermek için müzakereleri yürüten bir ülkeyiz. Yani artık ülkemiz, alan değil, veren el durumuna geldi. Çünkü biz kendimize inandık, kendimize güvendik, özgüvenle hareket ettik ve işte bu seviyeye ulaştık. 10 sene önce milli bankamız, Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Bakınız şu anda tarihi rekorunu kırdı. Şu anda Merkez Bankamızın döviz rezervi 117 milyar dolara yükseldi. Nereden nereye... On yıllardır, yüzyıllardır, bize 'yapamazsınız, başaramazsınız' diyerek, acı reçeteler empoze ettiler. Ama biz, şu son 10 yılda, yapabildiğimizi, başarabildiğimizi her alanda dünyaya gösterdik. Her zaman söylüyorum bu millet, isterse, azmederse atalarımızın dediği gibi tekeden bile süt çıkarır. Biz bu anlayışla hareket edeceğiz. Gençlerimiz bu anlayışla hareket edecek. Gençlerimiz, böyle bir özgüvene sahip olacak ve inanın, gelecekte çok daha büyük başarılara imzamızı hep birlikte atacağız.''
 
''IMF'nin dünyada 20. büyük ortağıyız''
 
Başbakan Erdoğan, diğer alanlarla birlikte inovasyon çalışmalarını da desteklediklerini ifade ederek, bu konuda verdikleri desteklerin, kullandıkları kaynakların karşılığını da almaya başladıklarını söyledi.
 
Bugün böylesine muhteşem bir toplulukla inovasyonuu konuşuyor, tartışıyor olmanın, görüş alışverişinde bulunmanın, bu güvenin ve inancın eseri olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bakınız Türkiye ilk defa inovasyonu bu şekilde tartışıyor, konuşuyor ve geleceğe bakışın alt temel taşlarını oturtuyor. Elbette bu bir süreç. Türkiye, bu süreçte kısa zamanda önemli mesafe katetmekle birlikte, henüz önümüzde yürümemiz gereken uzun bir yol var. Ama, buradaki heyecanı, azmi, kararlılığı gördükçe, bu yolda kısa zamanda büyük mesafe kat ederek, dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer alacağımızdan şüphe duymuyorum. Biz şu anda biliyor musunuz IMF'nin dünyada 20. büyük ortağıyız. Buraya geldik'' diye konuştu.
 
Erdoğan, inovasyon deyince illa çok büyük, kapsamlı, ihtişamlı yenilik ve değişikliklerden bahsetmediklerini belirterek, küçük değişimlerin büyük sonuçlar doğurabildiği bir dönemde yaşandığını, dolayısıyla herkesin inovasyon yapabildiğini, bu yönde çalışma ortaya koyabildiğini anlattı.
 
İnsanın bilmediğinden korkacağını, bilmediğine düşman olacağını dile getiren Erdoğan, ''Bugün artık inovasyonun ne olduğunu biliyoruz. Yitik kaybedildiği yerde aranır misali, biz de bir kaç yüzyıl önce bıraktığımız yerden bilimde, kültürde, sanatta, siyasette en iyi olmanın, en ileride olmanın mücadelesini veriyoruz. Bunun için hepimiz işimizi en iyi şekilde yapmak mecburiyetindeyiz'' ifadelerini kullandı.
 
Başbakan Erdoğan, ülkeyi en iyi şekilde yöneteceklerini, sanayicinin de üretimini en iyi şekilde yapacağını ifade ederek, ihracatçının da bunu diğer ülkelere en iyi şekilde satacağını, tüccarın, esnafın ticaretini en iyi şekilde yürüteceğini, öğrencinin eğitimini en iyi şekilde alacağını söyledi.
 
Her yıl ortalama bin öğrencinin lisans, lisansüstü ve doktora eğitimi için yurt dışına gönderildiğini anlatan Erdoğan, bu sayıyı her geçen gün artırdıklarını ve artıracaklarını söyledi.
 
Erdoğan, ''Bu gidip dönen öğrencilerimiz döndüklerinde ülkemin köşe taşları olarak her biri bir yerlere yerleşiyor ve yerleşecek. Bilgiyi üreten de bunu geliştiren de kullanan da işini en iyi şekilde yapacak. Daha iyiyi, daha doğruyu, daha güzeli aramanın sonu yok. Bu kesintisiz sürdürülmesi gereken bir arayış. Herkes bu şekilde en iyinin, en güzelin, en hayırlının arayışında olduğunda Türkiye'nin önünde durabilecek hiçbir engel olamaz'' dedi.
 
İnsan merkezli anlayış
 
Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen İnovasyon Haftası etkinliklerini, atılmış önemli bir adım olarak gördüğünü ifade ederek, her konuda olduğu gibi bu alanda da insan merkezli bir anlayışla hareket ettiklerini söyledi.
 
İnsanın kullanabileceği ekonomik ve sosyal faydaya dönüşecek bilgiye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
''Bunun için Ar-Ge faaliyetleri ile girişimcilerimizi buluşturmak, birlikte çalışmaya, birlikte hareket etmeye yöneltmek durumundayız. Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunları, karşılanmayı bekleyen ihtiyaçları için daha fazla inovasyona, dolayısıyla bu konuda emek sarf edecek daha çok insana ihtiyacımız var. Dolayısıyla ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki tüm unsurlarının içinde yer aldığı inovasyon sürecini, ancak hepimizin buna inanması ve desteklemesiyle yürütebiliriz.
 
İnovasyonu, üretimin, ihracatın, istihdamın, rekabet gücümüzü artırmanın anahtarı olarak görüyoruz. Bugün, Finlandiya gibi milli gelirinin çok önemli bir bölümünü inovasyondan elde eden ülkeler bulunuyor. Biz, çok yönlü potansiyele sahip bir ülkeyiz. Bu potansiyelimizi, inovasyonun gücünü ekleyerek, daha da güçlendirmek amacındayız.''
 
Milletin değişime ve girişimciliğe olan yatkınlığının, bu konuda kendilerine ümit verdiğini ve heyecanlandırdığını anlatan Erdoğan, ''Siyasette başlayan büyük dönüşümün dalga dalga diğer alanlara da yayıldığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Türkiye'nin bugünü kesinlikle dünden iyi; inşallah yarını da bugünümüzden iyi olacak'' dedi.
 
Seçme ve seçilme yaşı
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının son bölümünde seçme ve seçilme yaşı konusuna değinerek, şunları kaydetti:
 
''Bakınız, bu ülkede 18 yaşa seçme yetkisi verildi. Seçilme yaşı 30'du. Ülkemizin gündemine seçilme yaşını 25'e indirmeyi getirdik. İşte şurada 1-2 ay önce seçme ve seçilme yaşının 18 olmasını gündeme getirdim. Birileri hoplamaya başladı. Ya niye hopluyorsunuz- Bunu sadece ben istemiyorum, dünyayı görerek inceleyerek, bunu söylüyorum. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin 12'sinde seçme ve seçilme yaşı 18, 9'unda 18 seçme, 21 seçilme yaşı. Neredeyse tamamının ortalaması bu. Niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Niye gençliğinize inanmıyorsunuz. Önce gençliğe inanacaksınız onlara ufuk vereceksiniz. Önünü görecek ve o da yürüyecek. Dostlar zor olan seçilmek değildir, zor olan seçmektir. Seçmeye 18'i veriyorsun. Seçilmeye 25'i, 30'u. Oldu olacak 60'ı ver. Böyle bir anlayış olamaz. Bunlar da yerine oturacak, merak etmeyin. Onun için genç nesiller, genç kuşaklar umudunuzu hiç bir zaman kaybetmeyeceksiniz ve bu ülkenin kaderinde siz varsınız, bir vakıasınız, gerçeksiniz.''
 
Erdoğan, konuşmasının sonunda İnovasyon Haftası etkinliklerinin, Türkiye'de farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamak isteyenlerin için teşvik edici sonuçlar doğurmasını temenni etti.
 
Başbakan Erdoğan, etkinlik kapsamında ''İnovasyon Ödülleri''ni de sahiplerine verdi. Erdoğan ayrıca, proje pazarı ve tasarım yarışması sergilerinin açılışını yaptı.
 
adminadmin