Kültür
Giriş Tarihi : 24-09-2017 09:00   Güncelleme : 23-09-2017 18:02

Büyük İsrail Projesi

Son günlerde Irak’ta referandumdan çok Kerkük’ün aidiyeti tartışılıyor. Barzani, Türkmen şehri Kerkük’ün sahibiymiş gibi hareket ediyor, DEAŞ’tan peşmerge gücüyle temizlenen birçok bölgede hâkimiyet ilan ediyor. Amerika’nın PYD’ye yaptığı silah ve askeri araç yardımından payına düşeni alan Barzani, zırhlı araçlarla peşmerge gücünü Kerkük’e sokarak adeta şov yapıyor.

Büyük İsrail Projesi

Barzani’nin son hareket ve söylemleri bir süredir “Gerçekten Kürdistan hayali mi kuruyor yoksa Amerikan ve İsrail projesine mi hizmet ediyor?” sorularına yol açmış durumda. Barzani’nin bu adımlarına İsrail ile darbecilerin yönettiği Mısır’ın destek açıklamaları da bu doğrultuda dikkat çekiyor. Bugün Barzani, Amerika’nın terörist koridorunun hayata geçirilmesi ve Türkiye’nin bölgede sıkıştırılmak ve yalnızlaştırılması çabalarında önemli bir görev üstlenmiş görünüyor. Irak’ta yapılacak referandum, ayrıca, Irak’ta asli unsurlar arasındayken zamanla azınlık konumuna itilen Türkmenlerin asimilasyonuyla sonuçlanması kaçınılmaz bir yola girmiş durumda.

Denge politikasını terk etti

Irak’a İran’dan devşirme olan Barzani ailesi, bugün ülkede parçalanmayla sonuçlanacak olan hamlesiyle BOP’un mimarlığına hazırlanıyor. Kürt hareketinin içinde büyüyen Mesud Barzani, kısa süre öncesine kadar gerek PKK terör örgütüyle arasına koyduğu mesafe, gerekse bölgesel politikalarda sergilediği işbirliği ve ekonomik ilişkiler dolayısıyla Türkiye’de saygı duyulan bir isimdi. Yakın zamana kadar da Türkiye’ye karşı denge politikası izliyordu. Bununla beraber bölücü terör örgütü PKK gibi, menfaatleri gereği Amerika, İsrail, İngiltere ve başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan talimat alan bir isim olarak aynı zamanda Türkiye’nin temkinli diplomasi yürüttüğü isimler arasında.

Barzani, bugün ikinci Kandil olarak anılan Şengal’de DEAŞ’a karşı yapılan operasyonda Amerika’nın talimatıyla PKK ile ortak operasyon düzenleyen peşmerge gücünün lideri. Amerika’nın terörist örgütün Suriye uzantısı PYD’ye yaptığı silah, mühimmat ve zırhlı araç yardımı, Barzani yönetimindeki Erbil Havalimanına iniyor ve peşmergenin yardımıyla Suriye’ye ulaştırılıyor. Halen terörist örgüt PKK’nın Barzani’nin hâkimiyetindeki Kuzey Irak kamplarında barınmaya devam etmesi de Barzani’ye karşı süregelen mesafeli duruşu pekiştiren unsurlar arasında.

Türkiye’yi sıkıştırma amacına hizmet ediyor

Ancak yakın bir zamana kadar Türkiye ile denge politikası izleyen Barzani’nin son dönemde bu eksenden kaydığı görülüyor. Amerika başta olmak üzere İngiltere, İsrail, Almanya ve bazı Avrupa ülkeleri Barzani’nin Türkiye’ye karşı ılımlı politikasını değiştirmeye zorlayarak referandumu Irak’ın kucağına bir bomba olarak koymuş görünüyorlar. Barzani, Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit eden, etnik ve mezhep çatışmasına zemin hazırlayan referandum hamlesini hiç beklenmeyen bir anda attı. Bu hamlenin “Ortadoğu ve Irak’ta yangının büyütülmesi” talimatı veren batılı oyun kurucuların Türkiye’yi sıkıştırmak ve bölgede yalnızlaştırmak amacına hizmet ettiği değerlendiriliyor.

Referandum ısrarına Türkiye’den gelen tepkilere “Türk tankları gelirse karşısında bizi bulur” sözleriyle kafa tutan Barzani, Erbil Havalimanı’na inen Amerika’nın PKK/PYD’ye yaptığı silah, mühimmat ve araç gereç yardımından kendisine düşen payla donattığı peşmerge gücüyle Türkmen kenti Kerkük’te şov yapıyor; Kerkük’ün Kürtleştirilmesi ve yüz yıl önce planlanan Türkmenlerin asimilasyonu operasyonuna öncülük ediyor.

Barzani’nin Türkiye’ye rağmen gösterdiği bu cesaretin sadece hamiliğini yapan güçlü devletlere değil, aynı zamanda Türkiye’de siyaset ve bürokrasideki yandaşlarından ve büyük ekonomik faaliyetleri bulunduğu iş dünyasından aldığı belirtiliyor. Halen Türkiye’de yüzlerce şirkete sahip olan Barzani, maddi gücünü Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği ticaretle sağlıyor. Barzani, Türkiye’ye rağmen attığı bu hamlelerini, petrol sevkiyatında Türkiye’ye uzunca bir süre daha mahkûm olduğu gerçeğine rağmen yapıyor.

Hedef Kerkük mü?

Barzani, referandumun ertelenmesi talepleri karşısında “referandumdan daha güçlü bir alternatif” talep ediyor. Bu da Kerkük’te Kürt bayrağı asılmasından bu yana yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde “Asıl hedef Kerkük mü?” sorusuna yol açmış durumda.

Bugün Irak’ta referanduma 10 gün kala oylamadan çok Kerkük’ün aidiyeti tartışılıyor. Barzani’nin, Süleymaniye, Erbil ve Duhok bölgesinde bağımsız bir devleti idame edecek yer altı ve yer üstü kaynaklarının yetersiz oluşu nedeniyle bir süredir alan genişletme çabasında olduğu görülüyor. Barzani, peşmerge gücünün DEAŞ’tan aldığı bölgelerde hak iddia ediyor. Ve hedefinin de Musul ile Kerkük olduğu bugün artık açıkça görülüyor. Barzani’nin bu hamleyle enerji koridorunda kilit adam olarak gücünü sağlamlaştırma amacı güttüğü de yapılan yorumlar arasında.

Barzani, bir süredir İsrail ile baba Molla Mustafa Barzani döneminden başlayan dayanışmasını bugün çok daha açık ifade ediyor. Referandum kararına İsrail ve darbeci lider yönetimindeki Mısır’dan destek gelmesi de bu doğrultuda dikkat çekiyor. Barzani’nin beklenmeyen bir anda attığı referandum adımı ve kimlerden güç alarak bu adımı attığına bakıldığında hedefin Kürt halkının bağımsızlığından çok daha öteye giden büyük projeye hizmet ettiği değerlendiriliyor: Türkiye’nin terörist koridor olarak tanıdığı, Irak ve Suriye üzerinden Akdeniz’e uzanan Büyük Kürdistan ve devamında Büyük İsrail projesine. Bu yönüyle Barzani, Amerika’nın Öcalan’ın görevini devrettiği isim olduğuna yönelik iddiaları adeta doğruluyor.

Yüz yıllık proje

Irak’ta yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’nin bu gelişmeler karşısında alması gereken önlemleri, Şah Fırat operasyonunun efsanevi komutanı emekli Tuğgeneral İhsan Başbozkurt’la konuştuk. Başbozkurt’un değerlendirmeleri şöyle:

“Bugün Amerika, İngiltere ve İsrail ile bu ülkeleri sahada destekleyen Almanya, Fransa, Avusturya ve Ermenistan’ın Irak’ı parçalamak için gayret içinde olduklarını görüyoruz. Irak’ta bir Kürt Devleti kurulması demek, uygulanamayan ve halen masa üstünde duran Sykes-Picot anlaşmasının uygulamaya konulması demektir. Yani Akdeniz’e batıdan Türkiye üzerinden-güneyde Hayfa limanına çıkan, başlangıçta Kürt devleti, daha sonra Büyük İsrail devletini gerçekleştirmek. Bu ülkeler, bölgedeki doğal zenginlikleri kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda paylaşacaklar. Ortadoğu’da kendilerinin yöneteceği ve bölgedeki diğer devletlere de hükmedecekleri bir devlet oluşturacaklar. Burada da karşılarında en güçlü tehdit Türkiye. Bu amaçlarına ulaşırken, bölgede büyüyen, dik duran, kimseye boyun eğmeyen Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü durdurmaya çalışacaklar. Ancak hiç kimse bu yürüyüşü engelleyemeyecektir.”

Etnik ve mezhep ateşiyle yapacaklar

“Bölgedeki sorunlara baktığımızda da amaçlarını etnik ve mezhep ayrımını ateşleyerek gerçekleştirecekler. Göç ve nüfus hareketliliğini kullanarak bölgeyi dizayn edecekler. Özellikle de yüz yıl öncesinde yapamadıklarını yapıp Türkmen kökenli şehirleri Kürtleştirecek ve Türk kökenli Iraklı vatandaşları bölgeden çıkaracaklar. Hani Saddam’ın nükleer veya kimyasal silahı vardı, hani Saddam halkına zulmediyordu? Bunların hepsinin bahane olduğu ortaya çıktı. Yaşananlara baktığımızda, bölgede oyun kuranlar için sadece bir gerçek var: Zengin yer altı kaynakları ve Müslümanları parçalamak, yok etmek ve köle olarak yönetmek. Bunun için de DEAŞ, PKK başta olmak üzere terörist örgütleri ve şimdi de Barzani’yi kullanıyorlar. Bugün Kerkük de Telafer de Kürdistan projesi için hayati önemde ve son dönemde bu bölgelere yönelik hamleler görüyoruz.”

Türkiye, İran ve Bağdat yönetimi oyunu bozmalı

“ABD samimi değil, bunu herkesin bilmesi lazım. Amerika perde gerisinden Barzani’nin referandum yapmasını destekliyor. Barzani de şu anda aklıyla hareket etmiyor. Ona akıl veren, kışkırtan devletlerin aklıyla hareket ediyor. Bugün Barzani, bağımsız Kürt devletini kurma hayalini güderken geçmişte Moskova’ya sığınmak zorunda kalan babası Molla Mustafa Barzani gibi batılı ülkelerin kurduğu tuzağa düşmüş görünüyor. Barzani’nin referandum hamlesi ve bu konudaki ısrarı bölgede gerginlik ve kaos ortamı yaratır ve bundan da en çok Barzani zarar görür. Attığı son adım, bu coğrafyada onu boğacak kadar tehlikeli, bunu göremiyor.  Türkiye’ye karşı uzunca bir süredir yürüttüğü ilişkilerde eksen kayması yaratan Barzani’nin hayat damarları Türkiye’den geçiyor ve her haliyle Türkiye’ye muhtaç, bunu unutmamalı. Peki bu oyuna karşı Türkiye ne yapmalı dediğimizde, acilen bu coğrafyada bulunan devletlerle oturup her şeyi konuşmalıyız. Bugün Irak’ın parçalanmasından en büyük zararı görecek olan İran-Irak (Bağdat yönetimi) ve Türkiye, bu konuların halli için mutlaka bir araya gelmeli, bölgede üç devletin menfaati için çözüm üretmeliler. Bölgede olası oldubittilere asla izin verilmemeli.”

Adım adım uygulandı

Irak bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıktığında başta İngiltere olmak üzere batılı devletler isteklerine tam olarak ulaşamadı. Onların yarınlara bıraktıkları planlamalara yönelik en büyük tehdit, Irak’ta kalmayı tercih eden ve devletin kurucu unsurları arasında yer alan Türkmenler oldu. Ancak Türkmenler, zamanla azınlık durumuna getirildiler. 1958’den itibaren yaşanan askeri darbeler ardından Kürtlere peş peşe imtiyazlar verildi. Irak’ta tüm katmanlar dışarıda bırakılarak sadece bir etnik unsur öne çıkarılmak suretiyle sözleşmeler, anlaşmalar ve yasalar yapıldı.

Amerika’nın Irak müdahalesinin ardından pek çok Türkmen şehri terörist örgütler eliyle boşaltılarak Kürtleştirildi. Nihai aşamada Erbil, Duhok ve Süleymaniye’de kurulan federal devletin Irak’ta topraklarını genişletmesiyle birlikte önemli bir adım olan referandum gündeme getirildi. Referandum, hayır kararı da çıksa, evet kararı da çıksa, uzun vadeli planlamalar kapsamında önemli bir kazanım olarak şimdiden emperyalist devletlerin başarı hanesine yazılmış kritik bir hamle olarak kabul görmüş durumda.

Kıymet Sezer

http://www.gercekhayat.com.tr

 

adminadmin