Genel
Giriş Tarihi : 10-07-2016 17:00   Güncelleme : 10-07-2016 17:00

Çağımızın Dede Korkut'uydu Sepetçioğlu

Ölümünün 10

Çağımızın Dede Korkut'uydu Sepetçioğlu
Ölümünün 10. yılında, çağımızın Dede Korkut’u Mustafa Necati Sepetçioğlu hakkında Mustafa Uçurum yazdı. Tarih, bir milletin en güçlü hafızasıdır. Bu hafızanın yaşaması, nesillerden nesillere aktarılması milletlerin ayakta kalmasında, dirliğinde ve birliğinde olmazsa olmaz yapıtaşlarındandır. Tarihinden kopuk yaşayan milletler, köklerinden kopmuş bir ağaç gibi zamanla dünya üzerinden kaybolmaya mahkumdur. Bunun örnekleri tarih boyunca insanlığın yaşadığı trajediler olarak vuku bulmaktadır. İşte tam da bu noktada tarihçilere büyük görevler düşmekte. Milletlerin geçmişte yaşadığı başarıları, ibretlik olayları araştırarak bazen bir romanın çetrefilli sahnelerinde bazen de akademik araştırmaların belgelere dayalı sayfalarında topluma sunmak tarihçilerin üzerindeki en önemli görevlerdendir. Mustafa Necati Sepetçioğlu, ömrünü kendi yaşadığı coğrafyanın tarihine adamış, bu topraklarda yaşayan herkese öz tarihini öğretmeyi gaye edinmiş tarihine sevdalı unutulmaz bir değerdir. Aramızdan ayrıla 10 yıl oldu ama onun yazdığı romanlar, araştırma kitapları, hikâyeler, oyunlar tarihe merak salan herkesin ilk başvuru kaynağı olmaya devam ediyor. Çağımızın Dede Korkut’u idi Edebiyatçılar birçok alanda kalem oynatırlar. Şair, yazar, tiyatro yazarı, hikayeci gibi zengin bir açılımı olan edebiyatçılarımız çoktur. Sepetçioğlu da böyle bir zenginliğe sahip yazarlarımızdan. Hikâye, roman, oyun, destan, inceleme gibi türlerde eser veren yazarın adını duyurduğu türler roman ve oyunlarıdır. Mustafa Necati Sepetçioğlu’na çağımızın Dede Korkut’u diyebiliriz. Bu sadece tarih romanları yazması ile ilgili bir yakıştırma değil elbette. Onun ilk eserlerini verdiği zaman dilimine baktığımızda bu tespit daha da netlik kazanacaktır. İlk hikâyesini 1956 yılında yazan Sepetçioğlu, adını asıl duyurduğu romanlarını 1970li yıllarda yazmaya başlar. Yani ülkenin karışık olduğu, vatan millet mefhumlarının zihinlerden silinmek istendiği karmaşa ortamında o, bugün bile ilgiyle okunan Kilit (1971), Anahtar (1973), Kapı (1973) gibi romanlarını yazar. Anadolu’nun kapısının Türklere açılış mücadelesini ibretlik levhalar şeklinde anlatır. Dede Korkut Türkler için bir yol göstericidir, zor günlerinde onlara yol yordam öğreten hatırı sayılır bir atadır. Onun gösterdiği yoldan giderek zorlukları aşan Türkler ona her zaman hürmet gösterirler. Sepetçioğlu da ülkenin en karmaşık zamanlarında eserleriyle gençlere yol göstericilik yapmıştır. Gençleri köklerine çağırmıştır, tarihini öğrenmeye davet etmiştir. Tarihimizin en şanlı sayfalarından biri olan Çanakkale’nin romanını ilk yazan Sepetçioğlu’dur. 1989 yılında seri olarak çıkardığı Geldiler, Gördüler, Döndüler adlı romanları Çanakkale Zaferi’ni anlatan bir eseridir. Bir söyleşisinde de Çanakkale vurgusunu şöyle dile getirir; “Çanakkale’yi bilmeden bu toprakların değerini bilmek mümkün değildir.” Tarihi sevdirmek de bir ustalık ister Bugün bile tarihle hemhal olan birçok isim ilk olarak onun eserlerini kaynak olarak kullanmıştır. Destanlar konusundaki araştırmaları, yazdığı destanlar, bir kaynak eser mahiyetindedir. Beşir Ayvazoğlu, Sepetçioğlu’nun ölümü üzerine yazdığı yazısında onun yazdığı destanların tarihi mahiyet olarak öneminden bahseder ve “ Çok ihmal edilmişti ama edilmemesi gerekirdi.” der. Hayal ürünü olmayan, tarihi gerçekliklere dayanan eserler yazılırken yazarların açılım yapması çok da mümkün olmaz. Çünkü anlatılan bir tarihi gerçeklik vardır ve gerçeklerden uzaklaşmak bu alanda çok da muteber değildir. Mustafa Necati Sepetçioğlu, ustalıklı üslubuyla destanları tarihin karanlık devirlerinden alarak günümüze taşıyarak gençlere destanları da sevdirmeyi başarmıştır. Onun yaptığı, milletin ruhunu okşayacak kahramanlık destanları ile milleti buluşturmaktı. Mehmet Nuri Yardım onun bu yönüne dikkat çekiyor; “Sepetçioğlu; sağlam kuralcılar, emin rehberler ve gerçek öncüler ardından yürüttü okuyucusunu.” 1932 yılında Tokat’ın Zile ilçesinde başlayan hayatı 2006 yılında İstanbul’da son buluyor. 20’li yaşlarında başladığı tarih araştırmaları ve tarih konulu yazı çalışmaları ölümüne kadar devam ediyor. Sadece tarihi aktarmak değil onun yapmak istediği. Bilinçli gençler yetişmesini sağlayarak bu toprakların kıymetini emin ellere teslim etmenin derdiyle yaşayan bir tarihi şahsiyettir Sepetçioğlu. Bugün onun adının anıldığı her yerde tarihi olaylar bir tarih şeridi gibi göz önünden geçiyorsa Mustafa Necati Sepetçioğlu, tarihe mâl olmuş bir unutulmaz değerdir diyebiliriz. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun. Mustafa Uçurum / Dünya Bizim
adminadmin