Tarih
Giriş Tarihi : 10-09-2013 11:53   Güncelleme : 10-09-2013 11:53

CAMİ-CEMEVİ

Bu Fethullah Hocaefendi'nin teklifi idi.

CAMİ-CEMEVİ
Bir külliye içinde cami ile cemevini yan yana getiren projenin temelleri atıldı.
 
Bu Fethullah Hocaefendi'nin teklifi idi.
 
Bana göre de iyi bir düşünce.
 
Cem Vakfı'nın bu projeyi benimsemesi de güzel.
 
Güzelliği, Türkiye'de çok derin bir fay hattı oluşturduğu düşünülen Sünni-Alevi ilişkilerinin sağlıklı hale gelmesinde bir adım olmasında.
 
Buna ihtiyaç var mı?
 
Kesinlikle.
 
Çünkü bu, üzerinde oynanan ve Türkiye'nin geleceği hesabına negatif kurgular üretilen bir mesele.
Böyle bir birliktelik, bu fay hattının geleceği tehdit eden bir boyut olmaktan çıkarılmasında etkili olur mu?
 
Olması için çaba göstermek lazım ve ümidim odur ki, çok ciddi katkı sağlar.
 
Bir avluda buluşmak, çay bahçesinde birlikte çay yudumlamak, bir taziyede birbirinin acısını paylaşmak, bayram namazlarını birlikte kılmak, çocuklarımızın cami-cemevinin avlusunda birlikte oynaması, birlikte ödev yapmaları, arkadaş olmaları, arkadaşlıklarını ev ortamına taşımaları, Ramazan iklimini birlikte paylaşmaları, Kerbela acısında birlikte ağlamaları, namazdaki huşuu, Cem'deki zikrullahı birlikte yudumlamaları... Ne bileyim, belki çook eskiden olduğu gibi Hazreti Ali cenklerini birlikte okuyup heyecanlanmaları...
 
Bunlar, tevhid-i kulûba (kalplerin buluşmasına, birleşmesine) imkan sağlayacaktır.
 
Çocuklara ilişkin ortak kaygılar
 
Belki de anne babalar, çocuklarının geleceği konusunda birlikte kaygı duyacaklar, birlikte çözüm arayışında bulunacaklardır.
 
Biliyorum ki Alevi önderler, çocuklar ekseninde bir başkalaşma, dönüşme, asimilasyon kaygısı taşıyorlar. Hangi Alevi anne baba çocuğunun uyuşturucu bağımlısı haline gelmesini ister? Şu veya bu internet kafede yolunu şaşırmasını, alkol, sigara gibi bağımlılıklara sürüklenmesini, okulu asmasını ister?
 
Yine biliyorum ki, pek çok Sünni anne baba da çocuk kaygısı taşımaktadır. Modern savruluşlar, çocukları alıp götürüyor, önce ailesine, sonra ülkesine, toplumuna yabancılaştırıyor. Çocukların eğitim alanındaki başarı hadisesi çağdaş bir meydan okuma halinde gündemde duruyor. Hangimizin çocuğu olursa olsun bu ülkenin ortak insan bütçesi durumundadırlar ve onlara emek verilmesi gerekiyor.
Sünniliğimiz-Aleviliğimiz.
 
Ben bir ara İranlı bir mollaya, "İnsanlarımızın Şiiliği de sıfırda, Sünniliği de sıfırda" demiştim. Şii ama Şiiliğe dair bilgileri yok, Sünni ama Sünniliğe dair bilgileri sığ. Şöyle bir çevremize bakalım, bazen ateist olan bile kendisini Sünni sayıyor, aynı şekilde ateist bir alevi düşünülebilir mi? Ehli Beyt'in neresinde durabilir ateist bir kişi?
 
Şöyle Sünni veya Alevi anne baba ya da kanaat önderleri otursa, çocuklarının ortak sorunlarını alt alta sıralasa, belki de yüzde 90'larda ortak sorun sayılacaktır.
 
Tebessüm etsek bile yeter
 
Ortak bahçe, ortak iklim, farklılıkları da birbirine tahammül çerçevesine indirecektir.
 
Belki de Türkiye'nin problemi, işe sistem planlamasından başlamakta yatıyor.
 
Cami ve cemevini birbirine yaklaştırma projesi işe insandan başlamayı getiriyor.
 
Hacı Bektaş-i Veli ile el ele tutuşsak pek çok mesele çözülür.
 
Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan sık sık Hacı Bektaş'-i Veli gibi, Ahmet Yesevi'den Yunus'a kadar birçok tasavvuf büyüğünü Alevi İslam anlayışının önderi olarak zikreder. Bunlar, Sünni Müslümanlar'ın da yüreklerini bulduğu altın simalardır.
 
Ehl-i Beyt'te buluşma noktasında da Sünniler'le Aleviler arasında belki sadece "Biz daha yakınız" yarışı vardır. Bu yarış da yanlış bir yarış sayılmaz.
 
Elhasıl, gönülleri açma zamanı. Cami-cemevi aynı bahçede buluşsun. Yüz yüze bakalım, gülümsemeyi öğrenelim. Rasulullah Efendimiz, "Tebessüm sadakadır" buyuruyor. Tebessüm edelim. Allah güzellikleri lütfedecektir.
aa
Ahmet TAŞGETİREN  - BUGÜN
adminadmin