Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 20-01-2017 09:35   Güncelleme : 20-01-2017 09:35

Çingene Bohçası Gibi Bir Anayasamız Var

Yazının başlığından dolayı Roman hakları savunucusu Hacer Foggo, hemen itiraz edecektir. Fakat peşinen şunları söyleyeyim de haksız yere bana yüklenip özür diletmeye kalkışmasın. Öncelikle “çingene bohçası” Türkçede bir deyim olup “içerisinde birbiriyle alakasız, çeşit çeşit renk renk öğeler bulunduran bohçaya” verilen addır. Başlıktan maksat da işte tam bu yüzden anayasa ile ilgisi alakası bulunmayan gereksiz maddeler kast edilmektedir.

Çingene Bohçası Gibi Bir Anayasamız Var

Ben romanları (çingeneleri) severim zira dünyaya başkaları gibi çok önem vermezler. Dünyanın geçici olduğunu düşünüp üç kuruşluk malın hesabını yapmazlar. Birçok roman kardeşimiz de “çingene” isminden rahatsızlık duymaz hatta şarkılarda türkülerde bu isimlendirmeyi sık sık dile getirirler…

Her ne ise, biz asıl konumuza dönüp kırk yamalı bohçaya çevrilen faşist darbeci Evren’in dayattığı 1982 Anayasa’sına dönelim. Evet, bu anayasa halk tarafından büyük oranda kabul edilmiştir zira darbecilerden bir an önce kurtulup serbest siyasetin yapılacağı bir döneme geçilmek istenmiştir. Zaten bu anayasanın alternatifi de yoktu. “Kırk katır mı, kırk satır mı” hesabı, mecburen halkımız kabul etti ve darbe sıkıyönetiminden kurtularak normal siyasi rejime kavuşmuş oldu.

Daha ilk seçimde darbecilerin adayı Emekli General Turgut Sunalp, onca desteğe rağmen büyük bir yenilgiye uğradı ve siyasi hayatımızdan hep birlikte defolup gittiler. Rahmetli Özal bunlara haddini bildirerek tankla, topla, sopayla devletin idare edilemeyeceğini gösterdi. Geriye milletimize çektirmiş olduğu acılar ve bir de bu faşist askeri vesayet anayasası kaldı.

Bu öyle bir anayasa ki Cumhurbaşkanı’na faşistlerde dahi olmayan olağanüstü yetkiler vermişti.  Yetmedi, karın ağrısına çarelerden futbol maçları kurallarına kadar her şeyi anayasaya doldurmuşlardı. Fakat bir 4. Madde vardı ki (halen de var ve devam ediyor) evlere şenlikti. Bu madde der ki; Anayasa’nın ilk 3 maddesi değiştirilemez hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Çüşş!… Oha!...

Ne bu yahu! Haşa! Allah’ın emri mi ki değiştirilemesin. Aldıkaçtı yalakasının yazdığı faşist bir metin. Millet bunu kabul etmeyip de ne yapacaktı? Netekim Paşa’nın zevzekçe konuşmalarına daha ne kadar tahammül edecekti? Defolup gitsin diye bu faşist metinlerle dolu anayasaya “evet” deyip darbecilerden biran önce kurtulma yolunu seçti.

Eğer darbenin azmettiricisi Amerikalılara kalsaydı onlar ülkede bir iç savaş çıkmasını daha çok isterlerdi. Sonuçta sevad-ı azama ittiba edildi ve tuzaklar boşa çıkarıldı. Kısa zamanda Özal sayesinde toparlanan ülkemiz yeniden bölgemizin güçlü bir ülkesi haline geldi.

1980 darbecileri özellikle 1960 faşist Anayasasında mevcut askeri vesayet maddelerini tekrar koymuştu. Maksat özgürlükleri boğmak idi. Olur ki halk yönetimde söz sahibi olur endişesi ile ne kadar askeri vesayet maddeleri var ise hepsi bulup buluşturulup 1982 anayasasına dahil ettiler. Yetmedi 1936 yılında CHP ilkeleri de buna dâhil edilerek halkın ihtiyaçlarından uzak bir anayasa icat edildi. Yahu bir partinin ilkeleri hiç anayasa maddesi olur mu?

Milletimiz “icat çıkarma” der ya işte bu yüzden. Yoksa bu sözün manası “yeni teknolojik buluşlar bulma” anlamında değildir. Yeniliklere ve teknolojiye en çabuk ayak uyduran toplumlardan birisi olduğumuzda şüphe yoktur…

Şimdilerde başımız bu faşistlerin yaygaralarından kurtulamayacak. Zira “kurucu ilkeler” adı altında istemezükçüler meydanları doldurmuş durumdadır. Bunlar verilen ulufeyi (padişah ikramiyesini) beğenmeyip kazan kaldıran yeniçerilerden pek de farklı değiller. İlla ki darbeci askerlerin yazdırdığı ilkeleri savunacaklar. Yahu insanlar Mars’a, göktaşlarına gidiyor siz hala ulufecilikten kurtulamayıp kazan kaldırmayı düşünüyorsunuz. Bu ne haldir?

Eğer gerçekten “kurucu ilkeler” adı altında Cumhuriyetimizin temellerine sahip çıkmak istiyor iseniz, amenna… Bu konuda herkesten daha istekliyim. Cumhuriyetimiz kurulduğunda nasıl ki şanlı ecdadımın yazdığı “kanuni esasi” esas alınmış devlet bu anayasa ile Yunan’ı mağlup etmişti. İşte buna kimse itiraz etmez. Hemen bu işlem yapılsın. Anayasamızın ikinci maddesi olan “Türkiye Cumhuriyetinin dini İslam’dır” maddesi tekrar konulsun. Bunu 1928 yılında kaldırmışlardı. Halka danışmadan keyfi bir icraatla…

Kimseyi balık hafızalı bellemesinler. Halkımız da her şeyi çok iyi biliyor. İslam’dan öcü gibi korkan, Batı’dan gelen her şeyi “bize uyar mı?” demeden körü körüne alıp şanlı ecdadımızdan miras kalan her şeyi reddeden yöneticilerden kurtulduk artık.

Her seçimde bunların boyunun ölçüsü alınıyor. Kim değerlerimize sahip çıkmış ise seçimleri kazanıp halkın gönlünde taht kuruyor. Kim değerlerimize yabancılaşıp reddetmiş ise seçimlerde ağır bir yenilgi alıp kös kös oturuyor. Yeniden darbe hesapları yapıyorlar…

Bu durum yıllardan beri değişmedi ve değişmeyecek. Onlar ancak Feto ve Amerikan köpeklerinin darbe yapmasına umut bağlayabilirler. Gerçi bundan sonra onu da unutsunlar zira 15 Temmuz’da öyle bir tokat vurduk ki yüzyıllar geçse dahi acısını suratlarında hissedecekler, vesselam…  

 Vehbi KARA

adminadmin