Genel
Giriş Tarihi : 15-02-2019 13:24   Güncelleme : 15-02-2019 13:24

Çocuk haczi insanlık suçudur!

​Çocuğu henüz altı yaşında iken anlaşmalı olarak boşanan avukat Ali Gültekin, velayeti annesine verilen kızı ile beraber tatilde iken, hakkında “çocuk kaçırmak”tan işlem yapıldı.

Çocuk haczi insanlık suçudur!

Avukat Gültekin, bir baba olarak çocuğunun kendisine gösterilmediğini belirterek, yaklaşık 9 yıldır yaşadıklarını Diriliş Postası’na anlattı.

Çocuk haczi mağduru avukat Mehmet Ali Gültekin, 2010 yılında çocuk henüz 6 aylık iken anlaşmalı olarak boşandı. Boşanırken görüşlerde hiçbir sıkıntı yapılmayacağı, çocuğu istediğim zaman görebileceği, yatılı olarak kalmasında sıkıntı yaşatılmayacağı ile ilgili yazılı olmayan sözler alındı.

Anne, çocuğu göstermeyip haber vermeden evlenerek başka şehre taşınınca çocuğunu görebilmek için çocuk haczinden başka yolunun kalmayan Gültekin,  2012 yılından bu yana yürürlükte olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un şiddet olaylarının önüne geçemediği gibi problemleri daha da artırarak aile birliğinin dağılmasındaki en büyük tehdit haline geldiğini belirtti.

Çocuğunuzu görebilmek için çocuk haczi yoluna başvurmak zorunda kaldınız. Bu süreçte boşandığınız andan itibaren neler yaşadığınızı biraz anlatır mısınız?

Boşanırken görüşlerde hiçbir sıkıntı yapılmayacağı, çocuğu istediğim zaman görebileceğim, yatılı olarak kalmasında sıkıntı yaşatılmayacağı ile alakalı yazılı olmayan sözler alındı. Kişisel görüş ile alakalı sıkıntı yaşadım. Haciz aşamasına gelince de bunu yapmak istemedim. Çünkü çocuk mal değildir. Bu nedenle bir mal gibi polisle çocuğu almanın uygun olmadığına inandım. Bir müddet yatılı olarak kalmasına izin vermediler. Gündüz alıyordum, akşam bırakıyordum. Ayrı illerde yaşadığımızdan sırf kızımı görmek için otelde kalıyordum.

Bu durum ne zamana kadar böyle sürdü?    

Van depremine kadar böyle gitti. Deprem olduğunda onlar Van’da idi. Depremden sonra çocuk annesi ile 4 sene ortadan kayboldu. Telefon numarasını da değiştirip haber vermeden Antep’e gitmiş. Sonra bir arkadaş arayıp onları Van’da gördüğünü söyledi. Vana gidince kişisel görüş hakkımı icraya koydum. Daha sonra icra müdüründen numarayı alarak ben aradım. İcraya karşı olduğumu, kendileri için de uygunsa çocuğu icrasız almak istediğimi söyledim. Tek amacım çocuğumu görebilmekti. Aldım kızımı bir gece bende kaldı. Bir müddet daha o şekilde gitti. Sonra kızım Van’da ilkokula başladı. O sırada ben İstanbul’a gelince kopukluk oldu, ulaşamadım. Van’a gittiğimde esi eşimin evlenip hiç haber vermeden çocuğu da alarak Antalya’ya gittiğini öğrendim. Hemen Antalya’ya gidip çocuğumu görebilmek için tekrar dosya açtım.

ÇOCUĞUM HAYATINDAKİ YERİMİ OTURTAMIYOR

Peki çocuğunuz bu süreçten nasıl etkilendi?

Benim haciz yolu ile 45 gün çocuğu alma hakkım var. Ama bunu hiç kullanamadım. Sebebi de annenin her seferinde arayıp kızına, “ben sensiz yaşayamam, 3 günden fazla senden ayrı kalamam.” gibi şeyler söylemesi. Kızım da bu sefer geliyor bana, “ Baba, ben annemden 3 günden fazla ayrı kalamam” gibi şeyler söylüyor.  Annesinin sözlerinin aynısını tekrarlıyor. Ben de anlayışlı davranıp onu annesinden ayırmak istemediğimi, özlediği zaman gidip annesini görüp gelebileceğimizi anlatıyorum. Ben tatilimi kızımla geçirmek istiyorum ama çocuk benim onun hayatındaki yerimi bir türlü oturtamıyor. Antalya’ya gidip çocuğumu gördüğüm süreçte de bana benimle kalmak istemediğini söyledi. Çünkü çok ayrılık oldu ve çocuk bana yabancı gözü ile bakmaya başladı. Bir de bana baba demiyor, annesinin evlendiği eşine baba diyor. ‘Benim babam var’ diyor. Çocuğa biyolojik baba, gerçek baba diye bir şey anlatmışlar. O sadece biyolojik baba senin için bir önemi yok bir yabancı gibi demişler bana onu söylüyor.

ÖYLE BİR SİSTEM Kİ PARAM OLMASA KIZIMI GÖREMİYORUM

Bir avukatsınız ve hakkınızda çocuk kaçırdığınıza dair hakkınızda 2018 yılına ait arama kararı var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Çocuğumu haciz yolu ile alıp Marmaris’e 10 günlük tatile gittiğimde annesi çocuğumu kaçırmış diye ortalığı ayağa kaldırdı. Tatilin beşinci günü polis aradı ve çocuğu acilen çocuk şubeye getirmem gerektiğini söyledi. Çocuğu kaçırdığım yönünde ihbar varmış, ifade vermem gerekiyormuş. Ben de tatilde olduğumuzu ayrıca mahkeme kararına göre çocuğun velayetinin 45 gün bende olduğunu, çocuğumla istediğim yere gidebileceğimi söyledim. Tatili tamamlayıp dönerken yolda araba bozuldu ben de çocukları taksiyle eve bıraktım. Arabayı tamirciye götürürken polis evi basmış ve çocuğu alıp götürmüş. Çocuğa ilk sordukları soru, “ baban seni kaçırdı mı? Sana kimse zorla bir iş yaptırdı mı? Çocuk da hiç alakasının olmadığını aksine benimle Marmaris’te tatilde olduğun söylüyor. Tutanak da tutmuşlar. Sonra çocuğu annesine veriyorlar. Annesi çocuğu alıp kaçıyor.

BEYAN ÜZERİNE EVİM BASILIP ÇOCUĞUM ALINDI

Çocuk şubeye gittiğimde talimatı savcının verdiğini söylediler. Savcılık talimatı ile polis çocuğu evden alabilir mi, el koyabilir mi? Böyle bir şey yok. Sonra evraklarımla savcıya gittim. İcra ile aldığıma dair belgeleri gösterdiğimde savcı bana, “çocuğu çok ağlatıyormuşsun, zorla yanında tutuyormuşsun” gibi şeyler söyledi. Biz tatildeydik, çocuk gülmüş, eğlenmiş, denize girmiş.  Avukat adamım, hakkımda arama kaydı girmişler. 2018 yılında çocuk kaçırmışsın diyorlar. Ben savcının feminist bir yaklaşımda bulunduğunu düşünüyorum. Kadın beyanını esas aldığını düşünüyorum. Onun orada somut deliller ile desteklenmesi gerekirdi. Bugün en büyük sorunumuz beyan üzerine verilen cezalar. Somut, kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak hiçbir delil olmadan beyan üzerine birçok insan cezaevine atılıyor.

2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı yasa aileleri korumaktan çok dağıtıyor diyebilir miyiz?

Aileyi koruma yasası aileyi nerede korumuş? Binlerce aile ayrıldı o yasa yüzünden. İlk olarak, insana şiddetin engellenmesi gerekiyor. Benim karşı olduğum nokta, kadına şiddet deyip onu özelleştirmeleri. Onlar farklı yorumlayarak kadın ailedir diyorlar. Oysa aile çocuktan ibarettir ve çocuksuz aile, aile değildir. Kadın ve erkek boşandığında çocuk olduğu müddetçe aile dağılmaz. O ailenin merkezinde çocuk vardır. Burada asıl çocuğu koruyan önlemler alınmalıdır. İkinci olarak da çocuk haklarının diğer hakların hepsinin önüne alınması gerekiyor.

CİNSİYETÇİLİĞİN ZİRVESİ YAŞANIYOR

İki insan 24 saat bir arada yaşıyorsa mutlaka anlaşamadığı olaylar olabilir. Farklılıklar onların zenginliğidir. İkisi de birbirine saygı gösteriyorsa birlikte yaşamaya devam ediyorsa devlet bu müesseseye bu kadar müdahale etmemeli. Cinsiyet ayrımcılığını körüklememeli. Bu şiddetin sebebi olan yasayı o şiddeti engellemek için getirdiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu yasadan önce bu tür sorunlar yoktu. Kadının en ufak bir şikâyeti ile polis geliyor, adamı alıyor ve işlem yapıyor. Adam daha ağzını açıp kendini ifade edemeden evden 6 ay uzaklaştırılıyor. Kadın şikâyetçi olsun ya da olmasın komşunun ihbarı üzerine adam cezalandırılıyor. İspat gerekmeden bir adam cezalandırılır mı? Bu hangi ceza yasasında var? Bu cinsiyet ayrımcılığını körükleyen bir yasadır. Şuan Türkiye’de cinsiyetçiliğin zirvesi yaşanıyor. Aileye ciddi bir saldırı var. Bizi bir arada tutan değerler vardır. O değerlere çok ciddi saldırı var.

TEK ÇIKIŞ NOKTAMIZ ‘ORTAK VELAYET SİSTEMİ’

Peki nasıl bir sistem aileyi ve çocuğu korur?

Öyle bir sistem olmalı ki baba veya anne, çocuğuna hiçbir ücret ödemeden ulaşabilmeli. Bir ebeveyne verilen velayet diğer ebeveynin çocuğunu görmesini engellememeli. Çocuk haczi insanlık suçudur. Devlet, kesinlikle bunu kaldırmalı ve yerine ortak velayet sistemini getirmeli. Ortak velayet aslında bizim tek çıkış noktamız. Baba şefkati ve merhameti görmeyen çocuk sağlıklı büyüyemez. Anne şefkati ve merhameti görmeyen çocuk robot olur, suç makinesi olur, bağımlılığa açık olur.

BİR GÜN SAVUNACAK ÇOCUĞUMUZ KALMAYACAK

Benim en çok korktuğum şey bir gün savunacak çocuğumuz kalmayacak! Aile sarsılırsa, toplum sarsılır. Toplum sarsılırsa, toplumsal bir kaos olur. Peşinden cinnet gelir. Bizim bunları önlememiz ancak örgütlülük ile olur. En büyük örgütlülük devlettir. Devlet, gönderdiği pedagogu ile ebeveynlerden birinden çocuğu koparmakla, savcısı polis gönderip evi basıp çocuğu aldırmakla bu meseleleri çözemez. Burada sağduyulu ve aileyi koruyucu önlemlerin alınması lazım.

PARAM OLMASA ÇOCUĞUMU GÖREMİYORUM

Ben boşandıktan 1 sene sonra evlendim ve 2 çocuğum daha var. Çocuklarım birbirileri ile kardeşlik duygularını pekiştirecek kadar bir arada kalamadılar. Öyle bir sistemde yaşıyoruz ki param olmasa kızımı göremiyorum zaten. Onun yanına gittiğim zaman param olan günler. Tatil bahanesi ile onu görebilmek için Antalya’ya gidiyorum, orada otel kiralıyorum. Çocuklar ablaları ile oynuyorlar, vakit geçiriyorlar. Bazen param oluyor, bazen olmuyor; bazen iyi otel oluyor, bazen kötü otel oluyor. Bir seferinde hepimiz aynı odada yatmak zorunda kalmıştık mesela. Yol parasını bile karşılayamadığım, otobüsle 2 kişilik koltukta çocuklar kucağımızda gittiğimiz zamanlar da oldu.

Büşra KILIÇ – Diriliş Postası

adminadmin