Sağlık
Giriş Tarihi : 16-10-2018 11:11   Güncelleme : 16-10-2018 11:11

Çocuk Ve Korku

Liv Hospital Samsun’dan Psikolog Enise Öziç, “Çocuklar ve Korkuları” hakkında bilgilendirdi.

Çocuk Ve Korku

Öziç, “Korku, tehlike karşısında oluşan, yaşamsal ve canlıyı korumaya yönelik bir tepkidir. Normal gelişimin bir parçası olduğu gibi, kişinin kendini tehlikelerden sakınmasını sağlar. Ayrıca, bebeklikten ergenliğe kadar sıkça rastlanılan bir durumdur. Çocuğun gelişimi devam ettikçe korktuğu durum ve nesneler de, bulunduğu yaşa göre değişkenlik gösterir. Önemli olan nokta, bu korkunun süresi ve yaş dönemine uygun olup olmadığıdır. Genellikle özellikle de 6-13 yaşarası çocuklarda hırsız, evin karanlık yerlerine yalnız başına gitme, Zombi ve hayalet korkusu, Yalnız uyuma korkusu vs gibi korkular gözlenmektedir. Bu tür korkular çocukların birçok yönden işlevselliğini (uyku, yemek, dikkat, motivasyon, agresif olmak gibi davranış sorunları) olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu durumlar ise okul başarısına, sosyal ve özel yaşamına olumsuz yansıyabilmektedir” dedi.

Psikolog Enise Öziç çocuğun hayatını etkileyen durumlarda ne yapılacağına değinerek “Yaşanan olumsuz durumların çocuğun hayatına etki etmesi durumlarında ailelere neler önerilebilir; Çocuğun yaşına bakılmaksızın hissettiği korkuya karşı saygı gösterilmelidir. Bağırmak, alay etmek veya korkusunu yok farz etmek korku sürecinin uzamasına sebep olacaktır. Gevşeme tekniklerini öğrenilip çocuğa uygulatılabilir. Sakin bir zamanda oyun ya da sohbet içerisinde Korkusunun ana kaynağı anlaşılmaya çalışılabilir. Birlikte deneyimlenebilecek korkuları varsa yanında durarak çocuğa destek olunmalıdır. Örneğin, karanlıktan korkuyorsa el ele tutuşup beraberce karanlıkta durabilir ve ona bir şey olmadığının garantisi verilebilir. Çocuğun korkusunun tetiklenebileceği aşırı tepkiler vermekten kaçınılmalıdır. Korktuğu nesnelerin mizahi yönlerinin bulunup onlarla dalga geçmesi sağlanabilir. Örneğin korktuğu canavarın resmini çizdirip süsleyerek komik bir hale sokulabilir. Çocuğun izlediği filmler oynadığı oyunlarla ilgili fikir sahibi olunmalı, şiddet korku içerikli olanlardan uzak tutulmalı ve kaldırabileceği nitelikte olanlar birlikte yorumlanarak izlenmelidir” diye konuştu.

Enise Öziç, “Her şeye rağmen değişiklik gözlenmiyorsa profesyonel destek alınmalıdır. Özellikle son yıllarda Yapılan araştırmalar EMDR Terapisinin çocukların bahsedilen dolaylı korkuları üzerinde etkili olduğu ve en önemlisi bu olumlu etkinin büyük oranda kalıcı olduğunu göstermektedir. Örneğin bir araştırma sonucunda olumlu etkinin kalıcılığına anne ve çocukların paralel yorumlar yaptıkları gözlenmiştir. Annelerden “Çocuğum yalnız uyuyamazdı” “Çocuğum şimdi yalnız uyuyabiliyor”; “Çocuğun uykuya dalmaktan korkuyordu”, “Çocuğun şimdi rahatlıkla uyuyor.”  Şeklinde geri bildirim alındığı gözlenirken  çocukların kendilerini terapinin sonunda daha cesur hissettikleri gözlenmiştir. Dönüm noktası, çocukların olayları algılamasındaki değişimdir. Örneğin; “Ben ondan korkacağıma, hırsız benden korkmalı. Kaçmak zorunda olan o ben değilim.” Şeklinde ifadeler kullandıkları görülmüştür. Çocuklar EMDR'dan elde ettikleri sonuçlara oldukça şaşırmışlardır. Çoğu zaman şu ve benzer konuşmaları olmuştur: “Bu korkular için bir silgi mi?”, “Bu sihirli bir değnek mi?”. EMDR, Sihirli bir değnek olmasa da bilimselliği kanıtlanmış bir terapi yöntemidir. Kişinin özel bir protokol ve beyne çeşitli şekillerde verilen çift taraflı uyaran yardımı ile stres yaratan olaya odaklamasını gerektiren bir tekniktir. Çocuk ve yetişkinlerde Korkular da dahil olmak üzere özellikle Kaza, kötü bir olaya şahit olma gibi Psikolojik Travmalarda etkin bir şekilde kullanılmaktadır” şeklinde açıklamasını sonlandırdı.

adminadmin