Siyaset
Giriş Tarihi : 14-10-2013 08:59   Güncelleme : 14-10-2013 08:59

ÇÖZÜM SÜRECİNDE TEREDDÜDÜMÜZ YOK

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm sürecinin kilitlendiğine dair bir durum görmediklerini belirterek, "Türkiye için önemli ve gerekli görüyoruz. Burada hiçbir tereddüdümüz yok" dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE TEREDDÜDÜMÜZ YOK
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kanal 7'de yayımlanan "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
 
Toplumsal dayanışmayı sağlamasını dileyerek Kurban Bayramı'nı kutlayan Atalay, eşinin ve kızının kurbanını Türkiye Diyanet Vakfı'na bağışladığını, kendi kurbanının kesilirken başında bulunmak istediğini söyledi.
 
Bayram dolayısıyla herkesin içindeki "kardeşlik" duygusunu gözden geçirmesini isteyen Atalay, AK Parti'nin "herkesi kardeş yapma" ideali çerçevesinde birçok adım attığını, demokratikleşme paketinin de bu yönde atılmış yeni bir adım olduğunu vurguladı.
 
Muhalefet partilerinin demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması ve tepkilere ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Atalay, düzenlemeler üzerinde aylarca çalışıldığına, her düzenlemeyle ilgili toplumsal yoklama yapıldığına, her maddenin altında kapsamlı dosyalar bulunduğuna işaret etti.
 
Anamuhalefetin "tam bir şaşkınlık içinde olduğunu" ifade eden Atalay, "Orada bir ulusalcı kesim var, bir de bu konularda biraz daha makul, AK Parti ile irtibat kurmak isteyen kesim var. Sayın Genel Başkan, ikisini idare etmeyi ve hiçbir karar vermemeyi yeğ tuttu. Belirsiz bir politika yürüttü. Bir yandan 'Bizim daha önce teklif ettiklerimiz' diyor, bir yandan 'bir şey yok' diyor. CHP'nin paketle ilgili yaklaşımını, kayda değer bir analiz olarak görmüyorum" değerlendirmesinde bulundu. 
 
MHP'nin özellikle terör ve terörün sona erdirilmesi, Kürt vatandaşların ihlal edilmiş haklarının hükümet tarafından iadesiyle ilgili her adımda aynı tavrı gösterdiğine vurgu yapan Atalay, şöyle konuştu:
 
"Türkiye'de, iki aşırı uç var. Bir tarafta MHP var, bu konuda olan ve olabilecek her şeye karşı. Görüşmeye kapıları kapatmış, hiçbir katkı vermeyen, hiçbir şey paylaşmayan, bunu istismar eden, bunun üzerinden siyaset yapan, şehit cenazelerinden medetler uman bir siyasi görüntü. Diğeri ise BDP gibi, ne yaparsan yap, kendilerine göre 70'li, 60'lı yıllarda kalmış, sloganımsı, dar, şoven gözlükleri bir türlü çıkarmayan, ülkeye bütünüyle bakmayan, analiz yapmayan, Türkiye'nin karmaşık yapısını analiz etmeyen, bunlar umrunda bile olmayan, terör unsurlarıyla paralel, onların bir anlamda sözcülüğünü yapan bir parti.
 
Biz bunun içinde Türkiye'yi normalleştirmeye çalışıyoruz. Bu siyaset görüntüsü içinde demokratik adımları atıyoruz ve attığımız adımlardan eminiz, ne yaptığımızı biliyoruz. Milletimize soruyoruz. Her maddeyle ilgili kamuoyu yoklaması vardır, vatandaşımızın görüşünü alıyoruz. Yüzde 70'in üzerinde vatandaşımızın desteği var. Açıklamadan önce de sonra da... Biz her ay iki kamuoyu yoklaması yaptırırız, burada planladığımız politikaları veya gerçekleşmiş olan icraatımızı sorarız. Kamuoyu yoklamalarındaki olumsuzluk, yeterli destek olmaması sebebiyle vazgeçtiğimiz politikalarımız olur bizim, olmuştur."
 
"Kendi dillerindeki müzik kasetlerini gizli veriyorlardı"
 
Başbakan Yardımcısı Atalay, "Andımız, ana dilde eğitim gibi konularda da yüksek destek çıktı mı? Yüzde 70'lerin üzerinde" sorusuna, "Hepsiyle ve genel olarak" yanıtını verdi. Vatandaşın, Türkiye'nin normalleşmesini, şiddet olmadan, kimse kimseyi rahatsız etmeden yaşamın sürmesini istendiğini dile getiren Atalay, vatandaşın aksine siyasi partilerin ve muhalefetin bu olgunluğa ulaşamadığını söyledi.
 
AK Parti iktidarının ilk icraatının olağanüstü hal ve Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırmak olduğunu anımsatan Atalay, "Biz Türkiye'yi o günlerden teslim aldık ve bugüne getirdik. Kürt siyasetçiler eğer ortalıkta konuşabiliyorsa 11 yıldaki bu değişimle konuşuyorlar. O yıllar, ne dil konuşulabiliyordu ne anadil akla alınabiliyordu, müzik kasetlerini millet, birbirine, kendi dillerinde, gizli veriyordu" dedi.
 
Demokratikleşme paketiyle ilgili BDP'den gelen tepkilere de değinen Atalay, Türkiye'nin 11 yıldaki demokratikleşme adımlarının yarıdan fazla kısmının Kürtlerle ilgili olduğunu belirtti. Yapılan çalışmalarla ilgili örnekler veren Atalay, "Türkiye o haliyle devam edemezdi. Biz Osmanlı'nın mirasını devraldık, ecdadımızın o geniş bakışını sürdürmek istedik. İçeride bütün vatandaşlarımızın kendi diliyle, diniyle kültürüyle özgürce yaşamasını hedef aldık ve onun için yaptık" ifadelerini kullandı.
 
"Her şeyi söylesen bile 'korkak' diyemezsin"
 
Demokratikleşme paketinde Türkiye'nin bugüne kadar dokunamadığı hususların yer aldığını vurgulayan Atalay, paketteki maddeleri hatırlattı.
 
Paketin Türkiye'nin geneliyle ilgili olduğunu ancak en çok faydalanacak kesimin söz konusu bölgede yaşadığını dile getiren Atalay, şunları kaydetti:
 
"Buna rağmen, siyasetçilere sorulmuş, birisi 'kabak', birisi 'gofret' diyor pakete. BDP'li milletvekili bunlar. Birisi 'lolipop', birisi 'kozmetik' birisi 'seçim paketi' diyor. Birisi, önceden başladı, bir eş başkan, 'Bizim için paketin hiçbir önemi yok' diyor daha paket çıkmadan. 'Basit düşünen bir iktidar' diyor paketi yürüten iktidarla ilgili. 'Süreci bitiren bir paket' diyor. 'Hükümet süreci fiilen bitirmiş haldedir' diyor, eşbaşkan diyor. 'Diyalog da yok süreç de yok' diyor. 'Korkak, ikiyüzlü, aymaz' diyor Başbakanımız için, eş başkan diyor bunları. Bunu şu anda siyaset yapan, bu işlerle güya daha makul olması gerekenler diyor. Çözüm sürecinin özü, şiddet bitsin, silahlar bırakılsın ve siyaset bütün bunları konuşsun, özgürce siyaset yapılsın. Ama bu dediklerimi siyasetçiler diyor, Güya bu düşüncelerin siyasetini yapan kişiler diyor. Kendi konuşmalarından seçtiğim şeyler. Bunlar hiç siyaset olgunlukla bağdaşmayan, bırakın o nezaketini filan, Tayyip Erdoğan'a 'korkak' diyor. Düşünebiliyor musun, Tayyip Erdoğan'a her şeyi söylesen bile 'korkak' diyemezsin. Tayyip Erdoğan ikiyüzlü değildir.
 
İktidar olarak ne söyledilerse hayata geçirdiklerini, söylemediklerini ise yapmadıklarını aktaran Atalay, "Biz bu sürecin içinde öyle tartıştık ki, Başbakanımıza bazı şeyler anlatırken, Başbakanımız dedi ki, 'Ben söz verdim. O benim ağzımdan çıktı bir defa, o olacak' o kadar. Biz böyle siyaset yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
 
"Onlar daha iyi biliyorlar"
 
"Bunlar cahilce, hiçbir siyasi olgunluk taşımayan bir uslüpla, bizimle görüşen arkadaşlar bunlar, sürecin yürümesi için zaman zaman görüşen arkadaşlar, bu ifadeleri kullanıyorlar" diyen Atalay, bunların bütün Türkiye'yi görmediklerini, dar gözlüklerle baktıklarını söyledi.
 
Atalay, "Biraz siyaset bilimi okusalar, biraz sosyoloji okusalar biraz tarih okusalar kendi o dar, şoven gözlüklerini çıkarıp da biraz şöyle Türkiye'nin geneline, dünyaya baksalar aslında yaptıklarımızı biraz anlayabilirler ama şu anda bizim yaptıklarımızı zerre kadar anlamadıklarını görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
 
Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle devam etti:
 
"Biliyorsunuz istihbarat birimimiz, siyasi kesim dışındakilerle görüşüyor bu süreçle ilgili, isim veya konum vermeyeyim. Biz biraz daha BDP'lilerle görüşüyoruz, daha çok Adalet Bakanımız, zaman zaman ben, ikimiz birlikte. Ama MİT daha farklı kesimlerle. Onlar, bu konularda daha yetişmiş bu siyaset yapanlardan, daha olgun, bu işleri daha bilen ve daha makul yerdeler. Onu da burada bu vesileyle söylemek istiyorum. Bu işleri değerlendirirken biraz okuyarak, bilerek değerlendiriyorlar. Daha tutarlı, daha makul ve bu işi daha bilerek, Türkiye'yi, Türkiye'de neyin olup olamayacağını, süreç nasıl yürür, nasıl yürümez onu, onlar daha iyi biliyorlar."
 
"Aptal mıyız biz?"
 
Ataay, seçimden önce yeni bir paketin beklenip beklenmeyeceği sorusu üzerine, toplumsal ve siyasal değişmenin ciddi planlama istediğini vurguladı.
 
AK Parti'nin 11 yılda yaptığını "devrim" olarak nitelendiren Atalay, sosyal değişim ve yöntemleri hakkında bilgi verdi. Kılık kıyafet yönetmeliğinde değişiklik yapıldığını hatırlatan Atalay, şunları kaydetti:
 
"Neticede bu bir yönetmelikti, bu kadar da kolay. Meclise bile gitmiyor ne anayasa ne yasa. Bir yönetmeliği Bakanlar Kurulu değiştiriyor. Bu kadar kolaydı da biz niye 11'inci yılımızın sonunda yaptık bunu? Bu çok büyük bir beklentiydi, 28 Şubat sürecinde olmadık travmaların sebebiydi, birçok insan bunlardan acılar çekti. Güzel kardeşlerimiz, kızlarımız. Niye Biz 11 yıl sonra yaptık biz AK Parti olarak, aptal mıyız biz? 'Darbe olur' demiyorum ben başkaları gibi. 'O gün bunları yapsaydık darbe olurdu' demiyorum. Ama ne olurdu, toplumda gerginlikler olabilirdi. Bazı yerlerde sorunlar olabilirdi. Bugün o hale geldi ki artık kılık kıyafet herkesin çok kendisine has ve herkesin tam bir insan hakkı. Baktılar her yerde uygulanıyor, kimsenin kimseye bir zararı yok. Zaten toplumun içinde yaşanıyor artık. Dinozor gibi eskiden kalmış hala bunlardan rahatsız olanlar olabilir ama bu toplumun geneli artık bunun ne kadar insani bir şey olduğunu görüyor. Biz sadece bunun yönetmeliğe bağlı zeminini normalleştirdik, düzelttik. Aslında toplum bunu yaşıyor."
 
Burada hiçbir tereddüdümüz yok
 
Çözüm sürecinin kilitlenmiş gözüktüğünün ifade edilmesi ve terör örgütü PKK'nın üst yapılanmasından gelen açıklamalarının hatırlatılması üzerine Atalay, sürecin Türkiye ve hükümet için önemli olduğunu söyledi.
 
Atalay, "Bizim çözüm süreciyle ilgili kararlılığımız ilk günkü gibi canlı ve diri. Oldukça samimiyiz, kararlıyız ve Türkiye için bunu önemli ve gerekli görüyoruz. Burada hiçbir tereddüdümüz yok ve bunu milletimiz de böyle görüyor" diye konuştu.
 
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Kürt vatandaşların süreci kendilerinden, diğer kesimlerden daha çok desteklediğini, çünkü onların canının çok yandığını vurgulayan Atalay, çözüm sürecinin bölgeyi canlandırdığını, rahatlattığını kaydetti.
 
Atalay, geçen hafta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin il ve ilçelerinin ticaret, sanayi odası ve borsa başkanlarıyla TOBB'un ev sahipliğinde bir toplantı yaptığını ve onları dinlediğini bildirerek, onların gelişmelerden çok memnun olduklarını söyledi.
 
"Diyaloglar devam ediyor"
 
Bölgedeki vatandaşların paketi değerli gördüğünü dile getiren Atalay, yapılması gerekenler bulunduğunu, bunun son olmadığını anlattı. Atalay, "Ama onlar bu işin sahibi, bölgedeki vatandaş da bunun sahibi ve biz de kararlıyız. Burada diyaloglar da devam ediyor. BDP'nin açıklamalarını biraz önce söyledim. Bu kendi sorunları. Ama diğer diyalogların hepsi devam ediyor" diye konuştu.
 
Sürece ilişkin temasların gerektiği gibi devam ettiğini söyleyen Atalay, sürecin devam etsi için hükümet olarak ellerinden geleni yaptıklarına işaret etti.
 
Demokratikleşme paketinin Türkiye'nin her kesimini düşünen ve biriken demokratik sorunları çözen bir paket olduğunu vurgulayan Atalay, çözüm sürecinin esas çalışılması gereken noktasının, terörü, şiddeti sona erdiren ve o insanların geleceğini de dizayn eden çalışma olduğuna dikkati çekti.
 
Atalay, "Dışarı çıkılacak, silah bırakılacak, hükümet o insanların, örgüt mensuplarının durumlarına göre eve dönüşünü yeniden dizayn edecek. Oralarda yapılacak çalışmalar var, yapıyoruz da. Siyasete dönüşünü, lider kadroların geleceği... Her çözüm süreci kendi içinde bunu taşır zaten. Dünyanın neresine bakarsanız bakın çözüm sürecinin sonundaki en önemli nokta budur. Ama alanda şu anda tatsızlıklar da var. Vatandaşa da yansıyor" dedi.
 
Bölgede yatırımcıların, yatırımların engellenmeye çalışıldığını anca can kaybının yaşanmadığını aktaran Atalay, terör unsurlarının, örgüt mensuplarının Doğu ve Güneydoğu'da vatandaşı tedirgin eden tutumları bulunduğunu hatırlattı.
 
Atalay, bütün bunları iyi değerlendirdiklerini, hiçbir şeyi görmezden gelemeyeceklerini vurgulayarak, çözüm sürecinin bu tutarlılık ve samimiyet içinde yürüyeceğini kaydetti.
 
"Hükümet olarak kararlıyız"
 
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "kamuoyu nezdinde bu süreç bitmiştir" dediğinin hatırlatılması üzerine Atalay, şunları söyledi:
 
"Ben birilerine cevap olarak söylemiyorum söylediklerimi, söyleyeceklerimi ama Türkiye'nin terörle sınavının diğer ülkeler kadar kolay olmadığını bilmek lazım. Türkiye'nin terörü içeriden çok dışarıdadır, kaynakları ve destekleri. Komşularımız var. Şu anda komşularımızdaki gelişmeleri hepimiz biliyoruz. Bir Suriye olayı var, bir Irak ve bir İran var. Suriye'de neler yapan bir İran var. O zalime destek veren İran var ve Avrupa var. Elimizde bir sürü bilgiler var. Gidip terör unsurlarıyla görüşen, çözüm sürecini bıraktırmaya teşvik eden istihbarat raporları var, yabancı ülkelerin. İlk defa Türkiye kendi başına bu sorunlarını çözecek, bundan rahatsız olanlar var, Batı'da vesaire. Terör örgütü dediğinizde kaç parça, Avrupası var, içerisi var, İmralısı var, Kandili var, dışarısı var. Bütün bunların içinde tabii dış etkileşime de çok açık.
 
Biz hükümet olarak neyi yapıyoruz? Biz hükümet olarak kararlılığımızı ve samimiyetimizi ortaya koyuyoruz. Vatandaşlarımız bilsin. Vatandaşımızı kazanmak bizim için çok önemli. Doğu, Güneydoğu vatandaşımız bilsin. Bizim bu konulardaki samimiyetimizi bilsin, bizim kaygılarımızı bilsin. Türkiye'nin geleceği için ne kadar bu konuları dert edindiğimizi bilsin. Her bölgemizde hayatın normal yaşanması için neler yaptığımızı bilsinler."
 
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın "15 Ekim'de kendi görüşlerimi söyleyeceğim" diye kardeşi üzerinden mesaj verdiğini anımsatılarak, "Ne bekliyorsunuz? Bu kilidi açacak yeni bir hamle, bir şey bekliyor musunuz?" sorusuna Atalay, bir kilitlenmiş bir durum görmediği karşılığını verdi.
 
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Hükümet açısından da bir kilit görmüyorum. Biz düğümlenmiş, kilitlenmiş diye bir algı içinde değiliz. Ama birileri kötü niyetler içindeyse farklı düşünceler içindeyse demokratikleşme paketiyle ilgili söylediklerinize baktığınızda çok ileri uslup, yanlış usluplar var burada. Birilerinin niyeti farklıysa kötüyse 'terör bitmesin, bu devam etsin' falan gibi niyetleri varsa o onların işidir. Bizim düğümümüz değildir o. Bizim açmazımız değildir. Biz kararlıyız. Bu işin geleceğini de biliyoruz, terör, şiddet bittikten, silahlar bırakıldıktan sonra ne yapacağımızı da biliyoruz. Ama birileri iç siyaset için hala silahı zorunlu görüyorsa... Benim elimde bir istihbarat raporu var. 'Silah giderse Güneydoğu'da seçimde falan zorlanırız' diyor."
 
"PKK'mı diyor?" şeklindeki soruya Ataya, "Hayır. Parti kanatlarından deniliyor" yanıtını verdi.
 
"Birileri halen Doğu'da, Güneydoğu'da siyaset yapmak için bu tür baskıları, korkutmaları vatandaşı falan, unsurlar görüyorsa bunlar kötü niyettir" diyen Atalay, kendilerinin sürece bakışlarının açık ve net olduğunu kaydetti.
 
Atalay, "Biz siyasi kararlılık olarak çözüm sürecine, Türkiye'de terörün bitmesine, bütün o güzel vatandaşlarımızın bu güzel ülkede huzurla yaşamasına dört elimizle sarıldık. Bütün bir ciddiyetimizle de yürütüyoruz. Kararlılığımız da bu. Bunu Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımız bilsin. Bütün o diyaloglar sürüyor. Hiçbir yerde tıkınma yok. Süreçle ilgili, biz bir düğüm falan da görmüyoruz kendi açımızdan" dedi.
 
MİT Müsteşarı Fidan hakkındaki yazı
 
ABD gazetelerinden Wall Street Journal de MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında "bağımsız politikalar izlemekle" suçlandığına yönelik bir yazı bulunduğu hatırlatılarak, "Bağımsız politikalar yeni Türkiye'de uygulandığı için Amerika rahatsız mı" şeklindeki soruya Atalay, yazının enteresan ama önemli olduğunu söyledi.
 
Kendi yorumunu yapabileceğini vurgulayan Atalay, sözlerini şunları kaydetti:
 
"Amerika'nın Ortadoğu ile ilgili özellikle istihbari bilgilendirmesinde daima İsrail istihbaratının ve İsrail'in rolü vardır. Yani bir anlamda Ortadoğu politikalarında rehberlik yapar. Amerikan istihbaratıyla İsrail istihbaratının çok içli dışlı çalıştığı zaten bilinir. Türkiye'de zaman zaman bunlarla daha irtibatlı olmuş geçmişte. Özellikle, tabii Amerika'nın Ortadoğu politikasında Türkiye'nin rolü, bizim dönemimizde biraz artmıştı. Özellikle Obama döneminde. Şu son dönemde biraz azaldı. Tabii orada da İsrail faktörü başta geliyor.
 
Aslında şu günlerde MİT ile ilgili ve Hakan Fidan ile ilgili yapılan değerlendirmeler, Türkiye'nin daha kişilikli, daha bağımsız politika izlediğinin bir ifadesi. Diyelim ki çözüm süreci ve buna benzer politikalar daima çok yönlü paylaşımla, mesela bundan önceki Oslo vesaire Avrupa'da yapılıyor görüşmeler. Avrupa'daki bazı kuruluşların organizasyonu ve hakemliği içinde vesaire... Türkiye ilk defa kendisi bu politikasını yürütüyor. Başkalarından bağımsız ve bunlar başkalarını rahatsız ediyor. Yani şu anda, özellikle Amerika, İsrail istihbaratı ve burada Türkiye ile ilgili biraz da suçlama, hatta dikkat ederseniz oraya İran motifi de karıştırıyorlar. Oradaki şey şudur: Eğer İsrail ile işbirliği yapmıyorsanız veya irtibatsızsanız mutlaka sizi Ortadoğu'da lekelemek için kendilerince bir İran irtibatı kurarlar. Oraya da onu koyuyorlar. Bu bir istihbarat oyunu. Tamamen öyle görüyorum. Türkiye'nin burada bağımsız, kişilikli bir politika izlemesi ve İsrail'in oyununa falan... Amerikalısı, İsraillisi... Neticede bununla ne diyor, Türkiye istihbaratına ve istihbaratın başındaki kişiye güvenmiyoruz diyor. Bu haberin özü o."
adminadmin