36-42 kuzey paralelleri, 26-45 doğu meridyenleri arasında konumlanan ve stratejik bir öneme sahip olan ülkemiz, tarihin her döneminde emperyalist güçlerin karanlık ve kirli planlarının hedefi olmuş ve tehdit altında kalmıştır. Yaşadığımız coğrafya da bu emperyalist güçlerin kuşatma ve işgali altındadır. İslam beldelerinde yaşanan kaosun, akan kan ve gözyaşının hazırlayıcıları ve tetikleyicileri de bu güçlerdir.
Dünya genelinde, yabancı ülkelerde en fazla askeri üssü bulunan ülkeler arasında ABD ilk sırada yer alıyor. Yabancı askeri üslerin yüzde 95'ine sahip olan ABD'nin, 150'nin üzerinde ülkede 350 bine yakın askeri görev yapıyor. ABD’nin Ortadoğu’daki 11 ülkede 63 askeri üssü bulunuyor. Bölge de 40 bin askeri var. Son zamanlarda gündemde olması hasebiyle mesela Katar; ABD’nin en büyük askeri üssü burada bulunuyor. Yine ABD’nin büyük üslerinden birisi de Türkiye’de bulunmaktadır. Adana’daki İncirlik Hava Üssünde yaklaşık 1700 ABD askeri ve 36 savaş uçağı yer alıyor.
15 Temmuz emperyalist darbe girişiminde İncirlik Hava Üssü’nün rolü göz ardı edilmemelidir. ABD’li generallerin 15 Temmuz öncesi ülkemize gerçekleştirdikleri ardı ardına ziyaretler, Büyükada ve Karaköy’de yapılan gizli toplantılar ve benzeri birçok gelişme irdelenmeli, ilk etapta aciliyetle memleketimizin bağrına saplanmış hançerlerden en büyüğü olma özelliğine sahip olan ve emperyalist darbe teşebbüsü 15 Temmuz’un da merkez üssü İncirlik’e incir ağacı dikilmelidir.
İncirlik Hava Üssü’nün kapatılmasıyla ancak yanan yürekler bir nebze feraha kavuştuktan sonra batılı emperyalistlerin plan ve programlarını boşa çıkarmak, bu milleti yine tarih de hak ettiği noktaya getirmek için şahsiyetli bir dış politika izlenmelidir. İkili anlaşmalarda ve Uluslararası ilişkilerde bu milletin ne kadar büyük bir millet olduğu, sağlam bir imanın, sağlam bir iradenin her türlü zorluğa nasıl galebe çalabileceği, iman var olunca, imkânların nasıl var olduğu zihinlerden çıkarılmamalıdır.
Ülke ve millet olarak tarihin üzerimize yüklediği ulvi misyon ve uhrevi vazifenin yerine getirilmesi, yeniden büyük Türkiye’nin inşa edilebilmesi için manevi kalkınma hamleleriyle birlikte ekonomik kalkınma ve ağır sanayi hamlelerini gerçekleştirmeliyiz. Ülkemizi her türlü iç ve dış müdahaleye karşı koruma ve muhafazanın yolu ancak budur.
Bir kez daha 15 Temmuz’ların yaşanmaması adına devlet yönetiminde ehliyet ve liyakatin elden bırakılmaması gerekmektedir. Yenikapı ruhun muhafazası için de hak, hukuk ve adaletin tecellisindeki ihmal, ihlal ve mağduriyetlerin önlenmesi oldukça mühimdir. Toplumsal kardeşliğin temini, kamplaşma ve kutuplaşmanın asgari seviyeye düşürülmesi gerekmektedir. Mehmet Akif’in ‘’Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?’’ şiirindeki ‘’Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.’’ mısralarının da bir gereği olarak özellikle referandum sürecinde ileri boyutlara varan ayrışmalar ortadan kaldırılmalıdır.
Meydanlarımızda gerçekleştirilen anma programlarının da bir partinin, bir şahsın propaganda ve show’una dönüşmemesi noktasında aziz şehitlerimizin ruhlarını incitmemek adına ehemmiyetle dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, 15 Temmuz’da ete ve kemiğe bürünen, gözle görülür, elle tutulur bir hal alan ruhun zinde ve sürekli tutulması sloganlarla, kutlamalarla değil, 15 Temmuz’dan ders çıkarmakla mümkün olacaktır.
Ahmet Mücahid Yıldız
