Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 07-07-2013 14:05   Güncelleme : 07-07-2013 14:05

DARBELERİN KOZASI VE ÖĞDER

Elimizde silah yok ya nasıl da mazlum edebiyatı yapıyor ve darbelere ve darbecilere lanetler yağdırıyoruz

DARBELERİN KOZASI VE ÖĞDER
Elimizde silah yok ya nasıl da mazlum edebiyatı yapıyor ve darbelere ve darbecilere lanetler yağdırıyoruz..

İddia ediyorum; güçlü olsak şimdiye çoktan Suriye’ye, Mısır’a girmiş ve çokça edebiyatını yaptığımız, kendisi nerededir ne yapar bilinmez demokrasinin adını biz dahi ağzımıza almazdık..

Mısır’a askeri güçle girerek Mursi’yi yeniden cumhurbaşkanlığı makamına oturtmak çözüm gibi görünüyor ama değil..

Neden, çünkü yarın da daha başka bir güç sahibi gelecek ve her şey sil baştan olacak..

İşte tam da bu nedenlerden dolayı darbelere karşı çıkmak gerekiyor.. Yani bir meşru zemin üzerinde insan hak ve özgürlüklerine koşulsuz saygılı olmak gerekiyor..

Bu meşruiyetin kaynağı Veda Hutbesi de olabilir, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de olabilir.. Referans tartışması sonraki iş öncelikli olan topyekün  insanın hürriyeti..

Ve fakat biz eğer hakiki darbe karşıtı olabilseydik; solcu, sağcı, hatta darbeci diye ayırt etmeden herkesin ve her kesimin meşru haklarını savunuyor olurduk.. Olmadık, olamadık.. Tuttuğumuz tarafın holiganlığını yaptık, yapmaya devam ediyoruz...

Zaten bizim geçmişimiz de şaibeli..

Biz dediğim dünya görüşü olarak her hangi bir yerde mevzi tutmuş bu memleketin insanları..

Hepimizin geçmişinde darbesever bir kara leke var..

Öyle olmasaydı bu memleketin adı her on yılda bir darbe yapılan ülke olarak kalır mıydı..

O veya bu sebeplerden dolayı Türkiye’de tıpkı şimdi Mısır’da olduğu gibi silahlı kuvvetler anayasayı askıya alarak meşruiyetini nerden aldığı belli olmayan bir cesaretle (ki bu silahın insana verdiği cesarettir) yönetime el koydu, başbakanı astı, bir dönem solcuları bir dönem sağcıları bir dönem de karıştır barıştır olarak sol sağ ayırmadan darağacına gencecik fidanlarımızı yolladı bizim gıkımız çıkmadı..

Şimdi Mısır’da yaşananlardan dolayı sokağa dökülüyoruz.. Uzaktan davulun sesi hoş geliyor ya… Kim inanır.. tarafımızı mı tutuyoruz, darbeye mi karşı çıkıyoruz o da belli değil..

Bu ülkede asılan, işkence gören solcuların, Kürtlerin veya aynı görüşte olmadığı herhangi birisinin hakkını müdafaa etmek için serçe parmağını dahi olsun kımıldatan bir sağcı, bir muhafazakar, bir milliyetçi var mıydı.. Yoktu..

Şimdi dengeler değişti, o oldu, bu oldu başkalarının haklarını aramasını öğrenir olduk.. 

Onu da nerden öğreniyoruz bakar mısınız..

Hiçbir zaman demokrasiye yönetilmemiş sokağa çıkmanın bile tehlikeli olduğu Mısır gibi bir ülkenin insanlarından öğreniyoruz..

Daha dün demiyorlar mıydı bizim düşünce kuruluşlarımız (düşünce kuruluşu da ne demek) Ortadoğu da demokrasi geleneği yok diye..

Bakın Mısır halkı sokaklarda, bize Cumhurbaşkanına sahip çıkmasını öğretiyorlar..

Biz Erbakan’a bile sahip çıkamadık..

Adamı gözümüzün önünde alaşağı ettiler..

Şimdi de büyük laflar ediyoruz; Mısır’daki darbe 28 Şubat’a çok benziyor.. Yalan..

28 Şubat’a biz sınıfta kaldık.. İnşallah Mısır halkı başarır..

Biz sınıfta kalmaya da devam ediyoruz;

Şuurlu Öğretmenler Derneği Samsun Şubesi, Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Başkanı İsmail Akkiraz tarafından feshediliyor..

Akkiraz ile telefonda yarım saati aşkın konuşuyorum.. Söyleyebildiği yegane şey “Bu bizim iç işleyişimiz.. Bunun haber değeri yok!”

Diyorum ki, “Bu anti demokratik değil mi, neden böyle bir yola başvuruyorsunuz”

Şu komik cevaba bakın;

“Mısır’da darbe yapıldı, bu demokratik miydi”

Diyesi ki, ‘28 Şubat demokratik miydi’

Rövanşist ruh.. Ama hangi taraftan rövanş alacağını karıştırmış..

Ya benimle kafa buluyor ya da, Hocaları Erbakan’ı Başbakanlık makamından alan güç ile ÖĞDER Samsun Şube Başkanı İsmail Okudan’ı makamından alan güç arasında empati yapmasını beceremiyor..

Bu insanların 28 Şubat’tan yeterince ders aldıklarını ve Hocalarının ardından döktükleri gözyaşlarında samimiyet olduğunu söyleyebilir miyiz?

Ellerinde gücü kendi makamları, mevkileri veya ikballeri için kullanan ve bu uğurda önüne çıkan engelleri hesapsız, kitapsız, sorgusuz ve tüzük maddesinin her yöne çekilebilecek “Yönetim kurulunun şubeleri feshetme yetkisi vardır” maddesini silah olarak kullanan bu zihniyet ile Mısır’da Mursi’yi ve Türkiye’de Erbakan’ı makamından indiren zihniyet arasında hiçbir fark yok bana göre.. Düzeltiyorum; hiçbir fark olmamalı herkese göre.. Bu olgunluğa erişebilecek miyiz?

İsmail Akkiraz söyleyemedi ama bana gelen bilgiye göre, ÖĞDER Samsun Şubesi’nin feshedilme nedeni Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın konuşmacı olarak bir panel için Samsun’a davet edilmiş olması..

Hey Allahım..  Nedir bu..
adminadmin