Kültür
Giriş Tarihi : 22-12-2019 11:30   Güncelleme : 21-12-2019 15:43

Deli deyip geçme, 29 Çeşit Deli Var

Yenişehirli Avni 'Mirat-ı Cünun' (Delilerin Aynası) kitabında tam 29 çeşit deliden bahsediyor. Peki nasıl deliler bunlar? Funda Emişen yazdı.

Deli deyip geçme, 29 Çeşit Deli Var

Delilerin AynasıDivan şiirinin son temsilcilerinden Yenişehirli Avni'nin (1827- 1884) kaleme almış olduğu bir eser. Orijinal adı “Mir'at-ı Cünun” olan eser, farklı bir tarz okumak isteyenler için hem güldüren hem düşündüren bir içeriğe sahip... Unutulmak üzere olan bu eseri inceleyerek nesre çeviren ve Büyüyen Ay Yayınları arasında yeniden yayına hazırlayan kişi ise Artvin Çoruh Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat'ı Bölümü'nde öğretim üyesi olan Yard. Doç. Dr. Abdulkadir Erkal..

1826 Yenişehir (bugünkü Yunanistan sınırları içerisinde olan Larisse) doğumlu olan şairimizin ele aldığı eser hezliyat (nazım şeklindeki lâtife-alay türü) türünün en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Eser mesnevi nazım şeklinde yazılmış, ayrıca deliler ve delilik adına yazılmış olan ilk müstakil eser olarak biliniyor. Müellifimiz, deliliğe bu denli önem vermesinin sebebini ise şu şekilde anlatıyor:

"Ey kendini akıllı zanneden kişi, deliyi sen ne sanıyorsun?

Delinin konuşmalarında hekimâne ifadeler var.

Akıllılar deliden uslu haber almayınca,

Tam akıllı olmazlar."

29 çeşit deli tiplemesi varmış

Okuduklarımızdan anlaşıldığına göre Avnî'ye göre deli “biçimsiz davranış sergileyen kişi” değil, “toplumsal geleneklere uymayan sıra dışı hareketler sergileyen kişi”dir. Şairimiz de bu kişiliklerin tutarsızlıklarını bazen bizzat kendi ağızlarından, bazen de kendi yorumlayarak mizah yönüyle anlatıyor.

Yenişehirli Avnî'ye göre 29 çeşit deli tiplemesi vardır. Eserde yer alan başlıca deli tiplemeleri ise şöyle:

Nizâm-ı Âlem Delisi: Kendisi fakirdir, kalacak yeri bile yoktur ama kendi haline bakmadan dünyayı düzeltmeye kalkar. Dünyanın düzeninden, haktan ve adaletten sürekli şikâyet eder ve onlara kendince bir düzen getirir.

Neme Lâzım Delisi: İnsanların durumu kendisini pek ilgilendirmez. Bir düzen kurulmuştur, böyle gelmiş böyle gider. Bu dünya düzelmez çünkü insanların sayısınca istekler vardır ve bu istekler birbirinden farklıdır. Nizâm-ı âlem delisinin tam zıddıdır. Ona cevaben der ki: "Bu düğümü hayal parmağı çözmez." Bu yüzden toplumsal meseleler hakkında çok da düşünmemek, herkesi kendi derdine bırakmak gerekir. Kaza ve kadere ittiba etmek en doğrusudur.

Nasihat Delisi: Göbeğine kadar bir kucak sakalı olan bu şahıs, üzerinde bir sürü muska bulundurur. Halk onun bir şeyler bildiğini zanneder fakat o cahildir. O kadar cahildir ki dengine Cahiliye döneminde bile rastlanmamıştır. Bu deli tipi, kıyamet kopacak yaygarası ile sürekli insanları tahrik eder. İnsanların manevi duyguları ile oynayıp onlara muska yazar. Evlenmek isteyen, çocuğu olmayan vs. insanlar da bu tiplere itibar etmekten geri durmazlar.

Süvâri: At tutkunu olan ve ömrünü atlara adamış olan bu kişi, atlardan başka hiç bir şeyle ilgilenmemiş, kendini toplumdan soyutlamıştır. Bu tipi, günümüz sosyal medya tutkunlarına benzetebiliriz.

Obur: Tek amacı yemek olan bu deli tiplemesi ise her şeye yiyecek gözüyle bakmaktadır. Oburlardan birisi olan Hacı Nohud, kendini çorbacının sanatına âşık olan bir insan olarak anlatır.

Havadis Delisi: Yurtiçi ve dışındaki siyasi olaylara olan ilginin azaldığından şikâyet eden bu şahıs tüm dünyanın siyasî gündeminden haberdardır. Hindistan'ın sesini Meclis-i Mebusan'dan duyar.

Kuruntulu: Ağlamış suratlı olan bu kişilik, ne Lokman Hekim'in ilaçlarına güvenir, ne de Cebrail'in yanında kendini güvende hisseder. Cennet'e girse dahi gülmez. Rüzgârdan bile rahatsız olmaktadır.

Hasud: Kendinden başka hiç kimsenin rahat olmasını istemeyen bu deli tiplemesi ise, Hindistan'da biri kâr etse kendisi Sudan'da zarara uğramış gibi hisseder. Başkasının mutluluğu onun için katlanılmaz bir kâbustur.

Tembel: Nefes almaktan bile yorulan bu şahıs, bir gün bir hamaldan kendisini taşımasını ister. Hamal ise ona acıyarak onu ömrü boyunca rahat edeceği bir yere yerleştirir. Fakat bir sorun daha vardır: Tembelin ağzına kim ekmek koyacaktır! Bu yüzden tembel, hamaldan kendisini denize atmasını ister. Bir lokma ekmek için gece gündüz çalışmak onun için bir zulümdür.

Geveze: Söz telgrafı, haber vapuru olarak tanıtılan bu kişilik, tüm dünyanın havadisini bilir ve oradan oraya laf taşımayı çok sever. Kendisi bir şey bilmediği halde çıkarları için önce Katolik mektebinde hoca olur, sonra da tercüman olarak Endülüs'e gider. Orada kendini Yahudi olarak tanıtır ve bol miktarda altın elde eder. Sonunda kendisi de suçlardan kurtulup altın gibi sırlanarak İstanbul'da bir kuyumcu dükkânı açar.

Delilerin Aynası'nda şair kişilik tiplerinin tahlillerini yaparken hem kişileri ve tipleri konuşturuyor, hem de yeri geldiğinde kendisi de o kişi ve tip hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. Zaman zaman da bu tiplerin düştükleri komik durumları hikâye ediyor. Kitap ele aldığı tipler bakımından adeta hiç de yabancısı olmadığımız bir toplum ve kişiler tablosu sergiliyor diyebiliriz. Alınıp okunası...

Funda Emişen yazdı

http://www.dunyabizim.com

adminadmin