Genel
Giriş Tarihi : 05-03-2020 16:42   Güncelleme : 05-03-2020 16:42

Destansı Mücadeleyle Rejimi Her Gün Biraz Daha Eritiyoruz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Kahraman ordumuz, Suriye’de gösterdiği başarıyla, tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır. Bizim savaşmayı bilmeyen değil savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu, son operasyonlarımızla herkese bir kez daha ispatladığımıza inanıyorum” dedi.

Destansı Mücadeleyle Rejimi Her Gün Biraz Daha Eritiyoruz!

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.

 

Konuşmasına şehitleri rahmetle yâd ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede 40 yıla yakın süredir verilen binlerce şehide, Suriye’de yenilerinin eklendiğini, son olarak İdlib’de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerin de toprağa verildiğini hatırlattı.

 

Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir şehidin, hiçbir gazinin tek damla kanının boşa gitmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitliğin önemini Kur’an-ı Kerim’den aktardığı ayetlerle ve Hazreti Muhammed’in hadisleriyle anlattı.

 

“ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ KALMAYACAK’ SÖZÜNÜ ANLAMAK İÇİN İMANIN YANINDA TOPLUMUN KÜLTÜRÜNÜ BİLMENİZ GEREKİR”

Türkiye ve milletin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkesin, özellikle de cephede son nefesini veren askerlerin şehit olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ebediyete uğurladığımız askerimizin, polisimizin, jandarmamızın, güvenlik korucularımızın, tüm kamu görevlilerimizin şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan, önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın. ‘Şehitler tepesi boş kalmayacak’ sözünü anlamak için de imanın yanında, bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir” dedi.

 

“Israrla ‘şehitler tepesi boş kalacak’ diyen kişi, bu ülkeyi düşmana teslim etme, milletimizin boynuna esaret zincirini geçirme peşinde demektir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye tartışmasının, Türkiye’deki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesi olduğunu vurgulayarak, şehit, gazi ve şehit yakınlarının sözlerinden, mesajlarından örnekler vererek, verilen mücadelenin boşa olmadığını anlattı.

 

Şehit ailelerinin, Türkiye’nin Suriye’de verdiği mücadeleye destek mesajlarının yer aldığı görüntünün izletilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii bunlar onurlu tavırlar, fakat ‘hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar’ diyenlere bir şey ifade etmiyor. Çünkü bu zihniyet, ‘bugün Suriye’ye savaş açsak banko Esed’i tutarım’ diyerek, ‘Türkiye-İran karşı karşıya gelirse İran safında olurum’ diyerek, karşımıza sürekli terör örgütlerinin tezleriyle çıkarak, yerini yıllar önce zaten belli etmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumuna bir yere kadar “siyasetin cilvesi” diyerek tahammül etmenin mümkün olduğunu ama artık meselenin Türkiye’nin istiklaline ve istikbaline saldırı noktasına geldiğini belirterek, Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden Suriye’de Esed’in, Libya’da darbeci Hafter’in, PKK’sından FETÖ’süne kadar tüm terör örgütlerinin ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için her gün envaiçeşit oyunlar sergileyen Amerika’daki, Avrupa’daki, Rusya’daki, İran’daki bazı çevrelerin memnuniyet duyduğunu söyledi.

 

“33 TÜRK ASKERİMİZİN ŞEHİT DÜŞTÜĞÜ GECE HERKES GÖREVİNİN BAŞINDAYDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye rejiminin saldırısında 33 Türk askerinin şehit düştüğü gece sabaha kadar görevinin başında olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti: “Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ertesi gün erken saatlerden itibaren de, hiç ara vermeden, Cumhuriyet tarihinin liderler düzeyindeki en yoğun telefon diplomasisini yürüterek görevine devam ediyordu. O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Millî Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, diğer bakanları, MİT Başkanı, Savunma Sanayi Başkanı ve diğer tüm sorumluları görevlerinin başındaydı. O gece Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, diğer tüm komutanlar görevlerinin başındaydı. O gece erinden en üst komutanına kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları görevlerinin başındaydı. O gece sağlık kurumlarından güvenlik birimlerimize kadar herkes görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu CHP Genel Merkezi’nde kahve içip televizyon seyrederken, ülkeyi yönetenler, yüreklerindeki acıya rağmen, şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak için canla-başla çalışıyordu.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kendisini telefonla arayarak, görüştüğünü hatırlatarak, "Benden telefon bekliyormuş. Eğer çok merak ediyorsan nasıl ki Sayın Bahçeli ile telefon diplomasimizi yürüttük, nasıl ki Meral Hanımla bunu görüştük, nasıl ki Sayın Karamollaoğlu ile bunları görüştük, sen de arardın sana da gerekli bilgiyi verirdik. Cumhurbaşkanlığı makamı seni arayacak, sana bilgi verecek... Bu, bir defa bu işin protokol anlayışına da sığmaz” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan süreçte millete her türlü bilgilendirmenin, açıklamanın yapıldığını, Hatay Valiliği, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve ilgili bakanların bilgileri milletle paylaştığını kaydetti. 

 

Türkiye’nin, dün Çanakkale’de, bugün de Suriye sınırlarında emperyalistlere karşı mücadele verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal’in vatan toprağı olan Çanakkale’yi savunduğu dönemde, İdlib’in de vatan toprağı olduğunu bilmeyecek kadar şuur kaybı içindedir. Yolu Çanakkale’ye düşerse, orada İdlib doğumlu yüzlerce şehidin ismini görünce, hiç sanmıyoruz ama belki utanır da yüzü kızarır.  Vatanın ne demek ve sınırlarının neresi olduğunu bilmeyen, anlamayan, görmeyen, hissetmeyen bir adam, hiç kusura bakmayın, cehaletten öte bir ihanetin içine düşmüş demektir. Milletimiz, Çanakkale’de savaşırken de, İstiklal Harbi’nde canını ortaya koyarken de, ülkemizde tıpkı bu zat gibi davranan, moralleri bozmaya, mücadele azmini kırmaya çalışan müstevli destekçileri vardı. Türkiye, bir asır önceki o destanları, sadece cephede düşmana karşı savaşarak değil, aynı zamanda bu müstevli destekçilerini hüsrana uğratarak da kazanmıştır.”

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun mevcut tutumuyla, Esed’in Suriye’de, İsrail’in Filistin’de hayata geçirmeye çalıştığı “insansızlaştırma”  politikasına destek veren bir yerde durduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin bu tarihî mücadelesini sürekli fitneyle, yalanla, iftirayla lekelemeye çalışan her kim olursa olsun, açık ve net söylüyorum; haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir” sözlerine yer verdi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki durumun yeni acılar, yeni trajedilerle giderek daha kötüleştiğini, İdlib’de verilen şehitlerin kanlarının da yerde bırakılmadığını belirterek, bugüne kadar rejimin 3 bin 200’ün üzerinde unsurunu, 160’a yakın tankını, 100’ün üzerinde topunu ve çok namlulu roketatarını, 3 uçağını, sekiz helikopterini, yedi hava savunma sistemini, 10’dan fazla mühimmat deposunu, yüzlerce silahlı ve silahsız aracını kaybettiğini açıkladı.

 

“DESTANSI MÜCADELEYLE REJİMİ HER GÜN BİRAZ DAHA ERİTİYORUZ”

Bahar Kalkanı Harekâtı’nın görüntülerinin yer aldığı videonun izletilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uçaklarımızla, SİHA’larımızla, topçularımızla, tankçılarımızla, komandolarımızla, zırhlı birliklerimizle yürüttüğümüz destansı mücadeleyle, rejimi her gün biraz daha eritiyoruz. Kahraman ordumuz, Suriye’de gösterdiği başarıyla, tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır. Bizim savaşmayı bilmeyen değil savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu, son operasyonlarımızla herkese bir kez daha ispatladığımıza inanıyorum.  Rejim ve onu destekleyenler, sürekli olarak, kendilerini savunma imkânı olmayan çocukları, kadınları, masumları vahşice katlederek, gerçek yüzlerini sergilemeyi sürdürüyor” diye konuştu.

 

Suriye rejiminin bir süre sonra sadece İdlib’de değil, Suriye’nin diğer bölgelerinde de kendi halkını karşısında bulmaya başlayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte o zaman rejimi kurtarmaya, bugün arkasına sığındığı hava ve kara güçlerinin imkânları da yetmeyecektir. Biliyoruz ki rejim, Dera’da, Hama’da, Humus’da, Halep’te yaptığını, şimdi İdlib’de tekrarlamaya çalışıyor. Ama bu defa başaramayacak. Bu defa Türkiye, hem kendi güvenliği ve huzuru, hem de Suriyeli masumların hayatlarını kurtarmak için bilfiil sahaya çıkmıştır” dedi.

 

“SURİYE’DEN ÇEKİLİRSEK, TERÖRİSTLER DOĞRUDAN ÜLKEMİZ TOPRAKLARINI HEDEF ALIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’deki çatışmalar sürerken, bölücü terör örgütünün Suriye’nin diğer alanlarındaki Türk güvenlik bölgelerine saldırmaya başlamasının da arka plandaki büyük oyunun işareti olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti: “Bu durum, şayet İdlib’den ve Suriye’deki diğer güvenli hâle getirdiğimiz bölgelerden çekilirsek, teröristlerin doğrudan ülkemiz topraklarını hedef alacağının en somut ifadesidir. Suriye’de vermediğimiz mücadeleyi kendi topraklarımızda çok daha ağır ve büyük bedeller ödeyerek vereceğimizi görmek için, daha neyi yaşamamız gerekir. İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in, Antalya’nın, Trabzon’un, Erzurum’un, Şanlıurfa’nın savunmasının Afrin’de, İdlib’te, Münbiç’te, Cerablus’ta, Aynelarab’ta, Telabyat’ta, Resulayn’da, Kamışlı’da, Kuzey Irak’ta, hatta Libya’da başladığını, hamdolsun, milletimiz biliyor ve verilen mücadeleye sahip çıkıyor. Ne ülkemizi terör örgütlerinin, eli kanlı rejimin ve onları destekleyenlerin insafına terk edeceğiz, ne de mazlum Suriye halkını kendi başına bırakacağız. Sahada da diplomasi masasında da mücadelemizi sonuna kadar sürdürerek, Türkiye’yi içine sokulmaya çalışıldığı bu cendereden muhakkak kurtaracağız. İşte o zaman önümüzde yepyeni bir dönemin açıldığını göreceğiz. Türkiye’yi hedeflerine ulaştırana kadar bize durmak, dinlenmek haramdır.”

 

Türkiye’nin verdiği mücadelenin toplumun her kesiminden destek gördüğünü, futbol sahalarından bile milletin ülkesine, ordusuna, askerine destek mesajları verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, futbolcuların, teknik adamların ve tribünlerdeki binlerce taraftarın Bahar Kalkanı Harekâtı ve Türk askerine yönelik destek mesajlarının yer aldığı videoyu izletti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu topraklarının sadece bugün değil tarih boyunca her kökenden, her inançtan, her kesimden insana kucak açtığını, yurt olduğunu dile getirerek, Bulgaristan’dan, Kafkasya’dan, Irak’tan, Kuzey Afrika’dan zulüm altındaki insanların bu topraklara sığındığını, son olarak da Suriye’de terör örgütlerinin ve zalim rejimin önünden kaçan 4 milyona yakın Suriyelinin Türkiye’ye sığındığını söyledi.

 

“SINIRLARIMIZI AÇMA KARARI ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’de 36 Türk askerinin şehit düştüğü gece Avrupa’ya gitmek isteyen mültecilere sınırların açıldığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırları açma kararının tamamen uluslararası hukuka uygun olduğunun altını çizerek, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 14. Maddesi’ndeki “Herkes zulüm karşısında başka memleketlere iltica etmek ve bu memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir” hükmünü hatırlattı.

 

Bugün mültecilere sınırlarını kapatan, onları döverek, bindikleri botları batırarak, vurarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesinin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni çiğnediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda en insanlık dışı görüntüleri Yunanistan sergiliyor. Botları şişleyerek batırıyor ve o botların içindeki yavruları anneleriyle beraber ölüme terk ediyor. Hâlbuki Yunanistan İkinci Dünya Savaşı yıllarında bugün kapılarını kapattığı coğrafyada sürgünde kurduğu hükûmetle varlığını devam ettirmeye çalışıyordu” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Ocak 1942 tarihli Huna El-Kudüs isimli gazetede yer alan Nazi saldırılarından kaçarak, Suriye’ye sığınan Yunanlılara yapılan yardımları gösteren fotoğrafı Yunanistan yönetimine hatırlatmak istediğini belirterek, “Bu fotoğrafta yemek ve kıyafet dağıtılan Yunan erkek ve kız çocuklardan birisi de belki Miçotakis’in büyükbabası veya büyükannesidir. Türkiye, Yunanistan’ın işgal ve açlıkla boğuştuğu bu dönemde kendisi de sıkıntı içinde olmasına rağmen gemiler dolusu gıda yardımıyla komşusuna destek vermiştir. Hatta aynı dönemde pek çok Yunan Arap coğrafyası yanında ülkemize de gelerek savaş bitene kadar huzur ve güven içinde yaşamışlardır. Mültecileri özellikle ülkesine sokmamak için denizde boğmaktan kurşunla öldürmeye kadar her türlü yolu deneyen Yunan, bir gün bu merhamete kendilerinin de ihtiyacı olabileceğini unutmamalıdır” ifadelerini kullandı.

 

Mülteci akınının ardından Avrupa Birliği’nin 350-350 milyon avro olmak üzere Yunanistan’a para yardımı yapma, bot, silah ve asker gönderme hazırlıklarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, 10 yıldır 4 milyon mülteciyi topraklarında barındıran Türkiye’ye böyle bir destek verdiniz mi? Bunun kararını anında alabiliyorsunuz. Bugün bendeler, geliyorlar, konuşacağız. Vermediler, vermiyorlar. Çünkü ikircikli davranıyorlar. Bunların tek yüzü yok, maalesef birkaç yüzü var” diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü temelinde yeni anayasa hazırlanana, özgür seçimler yapılana ve yeni yönetim oluşana kadar bu göçmen akımı devam edecektir. Ve Avrupa ülkeleri şayet sorunu çözmek istiyorlarsa, Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirmeye çalıştığı siyasi ve insani çözüme destek vermelidir” uyarısında bulundu.

Recep YAZGANRecep YAZGAN