Dünyadan habersiz, parayla kendilerine değer biçen bu azınlık güruhun , çoğunluğa tekamülü 3 Kasım 2002’de fiilen bitti. Ama parlamenter sistem, azınlığını çoğunluğa tahakkümü yeniden mümkün. Kast sistemini kıran kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan. Kast sistemini getirmeye hayallerini kuranlara, dur demek için “Cumhurbaşkanlığı sistemini”de milletin onayına sunan yine Erdoğan. Parlamenter sistemde demokrasi doğrudan değil, hatta temsili bile değil. Bu köhne, geri kalmış, dünyaya ayak uyduramayan parlamenter sistemde demokrasi sadece seçim günleri için geçerli, Ahmet amcanın evinin seçim arefesi dışında önemi yok, evladı da en fazla “Memur” olabilir, vekil olamaz.
Temsil oranı ortacak
Cumhurbaşkanlığı sistemi ise bize bazı güzellikleri dayatacak. En başta yasama ve yürütme birbirinden ayrılacağı için, doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının Meclis’te çoğunluğa ihtiyacı kalmayacak. Doğal sonuç olarak referandumunu akabinde gündeme gelecek ilk maddeler parlamenter diktanın dayatması seçim barajı ve dar bölge sistemi. Vatandaş, artık partilerin listelerine değil, kendi adaylarına, kendi adamlarına oy verecek. Ayrıca, Meclis’te çeşitlilik olacak, her görüşün temsilcisi, her ideolojinin sözcüsü bulunacak. Bu da Ahmet amcanın binbir zorlukla okuttuğu oğlunun devleti yönetme hakkını doğuracak. Diğer yandan doğrudan demokrasi ile Türkiye’de “millete rağmen siyaset” dönemi tarih olacak. Milletin değerlerine, dinine, töresine, sosyolojik yapısına ters olan kimse temsil makamının sahibi olamayacak, hükümet edemeyecek. Seçilmiş cumhurbaşkanı dış politikadan, ekonomiye, sektörel, sosyal yatırımlara kadar milli iradenin tercihine göre hareket edecek. Boşuna demiyoruz Anadolu ‘nun iktidarı diye, Anadolu’nun iktidarı için 16 Nisan’da sonuna kadar Evet..