Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-04-2017 09:04   Güncelleme : 08-04-2017 09:04

Dünya Beşten Büyüktür

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya Beşten Büyüktür” sözü çok anlamlı ve önemlidir. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin dram komedi türünde oynamış olduğu oyuna karşı verilebilecek en güzel söz bu olsa gerektir. Zira bu devletlere tanınmış olan “veto” yetkisini küçük politik hesaplar uğruna bu şekilde heba etmeleri, bu sözün doğruluğunu ortaya koymuştur.

Dünya Beşten Büyüktür

ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’dan meydana gelen bu beş üye (siz bunlara “beşli çete” de diyebilirsiniz) bu yetkiyi hak etmiyor. Suriye konusunda yaşanan gelişmeler bunun en güzel örneğidir. Bir gün önce Suriye’de akan kanın durması ve her geçen gün artan bir oranda kimyasal silah kullanılması nedeniyle acil olarak çağrılan BM Güvenlik Konseyi bir türlü karar alamıyor. Yine Rusya ve Çin’in “veto” sopasını göstermesi ile bu insanın vicdanını yaralayan görüşmeler kilitlendi ve karar alınamadan sona erdi.

Halbuki Beşar Esed rejiminin İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal silah saldırısında aralarında çok sayıda çocuk ve kadının bulunduğu yaklaşık 100 sivil hayatını kaybetmiş, 500 sivil de kimyasal maddeden etkilenmişti.

İşin ilginç tarafı ABD’nin 59 tane Tomahawk füzesini göndermesi ile birlikte bu sefer Rusya BM Güvenlik Konseyini  (BMGK) acil olarak göreve çağırdı. Bu daimi üyeler resmen BM’leri çocuk oyununa çevirdiler. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Dünya beşten büyüktür” sözü nedeniyle bir daha alkışlamak gerekiyor. Bu ahlaksız ve vicdanı sukut etmiş beşli çete, ancak böyle bir söz ile eleştirilip insanların uyanıp aklını başına getirmesi sağlanabilir.

Bakın insanlık adına ne kadar utanç verici gelişmeler oldu. Bu olaylar son 24 saatte yani 6-7 Nisan 2017 gecesi neler cereyan etti? Bir gün önce toplantıyı kilitleyen Rusya saatler geçmeden acil toplantı istiyor. Yuh demek şart oldu.

İdlib kentindeki kimyasal saldırının ardından BMGK'ya üç karar tasarısı sunuldu. Suriye rejiminin İdlib kentinde düzenlediği kimyasal saldırıyı kınayan ve sorumluların bulunması için soruşturma açılmasını talep eden ilk tasarıyı ABD, İngiltere ve Fransa sundu.

Batılı ülkelerin karar tasarısını "kabul edilemez" olarak nitelendiren Rusya ise BMGK'ya saldırıya ilişkin kınama yerine "derin endişe" ifadesi kullanılan kendi hazırladığı tasarıyı getirdi.

Üçüncü bir tasarı ise Batılı ülkeler ve Rusya arasındaki anlaşmazlığı gidermek için BMGK'nın daimi üyeleri dışındaki 10 seçilmiş ülke tarafından konseye sunuldu.

BMGK, perşembe akşamı üç ayrı tasarıyı kapalı oturumda görüştü. Toplantının ardından BMGK'da üzerinde uzlaşılan tasarının oylamaya sunulması bekleniyordu ancak üye ülkeler konseye sunulan üç ayrı karar tasarının hangisinin oylanması konusunda uzlaşmaya varamadı ve oylama ertelendi.

Batılı ülkeler tarafından sunulan İdlib'deki kimyasal saldırının kınandığı tasarıda, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ile BM'nin ortak soruşturma misyonunun (JIM) bu saldırıyı soruşturması ve Esed rejiminden JIM'e, 4 Nisan'daki hava operasyonları ile ilgili tüm uçuş bilgilerini o gün görevde olan tüm komuta kademesinin listesini vermesi, ayrıca soruşturma ekibinin istediği askeri tesiste inceleme yapması ve askeri yetkilerle görüşmesinin sağlanması talep ediliyordu. Rusya'nın tasarısında ise saldırı kınanmazken, uluslararası soruşturma ekibine sadece Han Şeyhun ve civarına girişi için izin verilmesi istenmişti.

BMGK'nın daimi üyeleri dışındaki 10 seçilmiş ülke tarafından konseye sunulan üçüncü tasarıda da kimyasal saldırılar kınanıyor ancak Esed rejiminden JIM'e, 4 Nisan'daki hava operasyonları ile ilgili tüm uçuş bilgilerini ve o gün görevde olan tüm komuta kademesinin listesini vermesi talepleri yer almıyordu.

Bu arada ağzı iyi laf yapan diplomatlar mangalda kül bırakmıyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), konuşan ABD Temsilcisi Nikki Haley, Konsey'de İdlib'deki kimyasal saldırıda ölen çocukların resimlerini göstererek şunları söylemişti.

"Dün, ağızlarından köpükler çıkan, çaresiz ailelerinin kollarında acı çeken çocukların resimleriyle uyandık. Vücutlarında kimyasal saldırının yaralarını taşıyan, bebek bezli cansız bedenler gördük. Bu resimler karşısında gözlerimizi kapayamayız, sorumluluktan kaçamayız... Rusya'nın umurunda olması için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor."

Suriye rejiminin İdlib'deki kimyasal saldırısını "yüz karası" olarak nitelendiren Haley, "Suriye rejimi için insanlık artık hiçbir şey ifade etmiyor." dedi. İdlib'de saldırıya maruz kalan sivilleri kurtarmaya çalışanların da saldırılarda  "korkunç bir şekilde öldüğüne" dikkati çeken Haley, kimyasal silahların kullanımını kınayamazsak daha geniş çaptaki çatışmaları nasıl engelleyeceğiz." ifadesini kullanmıştı. 

Haley, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi eylemde bulunma konusunda yine başarısız olursa bizzat harekete geçmek zorunda kalabiliriz" diyerek insani dramı pek de güzel anlatmıştı. Hemen sonrasında ABD 59 füzeyi yolladı. Fakat hiç de beklendiği gibi bir etki olmadı.

Gerçi Rusya Devlet Başkanı Putin, "Saldırı ABD ile olan ilişkilerimize zarar verdi" diyerek ilk cevabının ardından Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi, BMGK'yı konuya ilişkin acil toplantı yapmaya çağırmıştı. Fakat düpedüz dünyanın gazını almaya yarayan söylemlerdi bunlar. Fakat diplomatların sözleri çok sert görünüyordu. Rus haber ajansı Ria Novosti'de yer alan habere göre, Federasyon Konseyi Savunma Komitesi Başkanı Viktor Ozerov, ABD'nin Suriye'ye karşı giriştiği saldırıyı "Bu eylem BM üyelerine karşı yapılan agresif bir eylem" diye nitelendirerek, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin toplanmasını talep edeceğini açıkladı. Öte yandan Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Vladimir Safronkov, ABD'nin Suriye'ye askeri müdahalesinin "olumsuz sonuçları" olacağını söylemişti. Safronkov, BM Güvenlik Konseyi'nde İdlib kentinde düzenlen kimyasal saldırının görüşüldüğü kapalı oturumun ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Safronkov, askeri müdahalenin "olumsuz sonuçlarından bu şüpheli ve trajik girişimi başlatanların sorumlu olacağı" uyarısında bulunmayı da ihmal etmedi. Olumsuz sonuçların ne olacağının sorulması üzerine Safronkov, "Irak'a Libya'ya bakın" diyordu.

Sonuçta Suriye rejimine saldırıda bulunan ABD saldırısının ayrıntıları da kısa zamanda ortaya çıktı. Yayınlanan görüntülere göre 50 milyon dolarlık bir tiyatro gösterisi oynandığı iyice belirginleşmiş durumdadır. İnşallah bu saldırının arkası gelir. Yoksa kusursuz bir komedi drama ile tekrar baş başa kaldık demektir.

Suriye’de kimyasal katliam yapan Esed rejimine karşı uluslararası toplum güya ayağa kalkmış, peş peşe açıklamalar yapıyordu. Böylece birikmiş olan gaz kısmen alınmış oldu.

Batılı medya organlarının servis ettiği ilk haberlere göre ABD'nin gerçekten Esed rejimine karşı bir hamlesi varmış gibi bir durum söz konusudur.  Lakin bölgede yer alan muhalif aktivistlerin açıklamaları, ardından Esed rejiminin ''saldırının olacağından haberimiz vardı açıklaması'' ve akabinde ulaşan görüntülerde Hava üssünde yer alan tankların, radar sistemlerinin ve silah sistemlerinin hiçbir zarar görmeden sağlam bir şekilde yerinde durması olayın iç yüzünün iyice ortaya çıkmasına yaramaktadır.

Görüntülerde vurulan bölgedeki hangarların boş bir şekilde vurulduğu, tankların ve radar sistemlerinin hiçbir zarar görmediği yer alıyor. ABD'nin vurmadığı yerlerde bekleyen uçaklar, helikopterler, tanklar ve radar sistemlerine zarar görmemiş vaziyette duruyor. Bölge'de yer alan habercilerin saldırı hakkındaki düşünceleri ve ABD'nin bu saldırısının ayrıntıları ise şu şekilde söylenebilir.

1.ABD madem Suriye rejimine darbe niteliğinde bir saldırı gerçekleştirecekti, önceden saldırının saatini yerini niçin Rusya'ya bildirdi? Sonuçta onlarında Rusya’nın Rejime haber vereceğini biliyor olması gerekirdi. Rusya ile çatışma çıkacağından mı korkmuşlardı. Halbuki Türkiye’de Genelkurmay Başkanları görüşmüş bunu engellemek için tedbir almışlardı.

2.ABD, saldırıyı Rusya'ya bildirince Şam da saldırıyı beklemiş ve personelini Şuayrat üssünden çektiği bilgisi paylaşılmıştı. Saldırı öncesi İranlı ve Rus komutanların Hava üssünden çıkartılması, saldırı hakkındaki şüpheleri arttırmaktadır.

3.Mısır kaynaklı habere göre, Kasiyun dağındaki askeri kampların, “ABD saldırısı beklentisi” nedeniyle boşaltıldığı söyleniyordu. Zaten Şuayrat hava üssü önceden aktif kullanımda değildi. Son dönemde onarımı yapıldı. Öyle söylendiği gibi stratejik bir üs olmadığı anlaşılıyor. Servis dışı kalması, saldırının ciddi bir anlamının olmadığını dostlar alışverişte görsün bağlamında değerlendirileceğini göstermektedir.

4.Esed rejimi yanlısı Mayadin Ajansı hava üssündeki uçakların saldırıdan önce tahliye edildiğini yazdı. ABD darbe niteliğinde bir saldırı gerçekleştirecekti, atılan füzelerin tanesi ortalama 0.5 milyon dolar olup ortalama harcadığı toplam maliyet 50 milyon dolar ise bu saldırı gerçekten ucuz maliyetli sayılmaz mı?

Her ne ise… ABD'nin Suriye rejimine yönelik yaptığı bu hamleyi bir "gaz alma" operasyonu olarak değerlendirmek daha akla yakındır. Ciddi olup olmadıkları, harekâtın devamına bağlıdır. Aslında tek seferlik operasyon olduğu bildirilince mesele daha da berraklaşıyor. Dünyayı ayağa kaldırmak için 50 milyon dolar yetti de arttı bile.

Bu konuda muhaliflerin etkin bir şekilde silahlandırılıp özellikle uçaklara karşı kullanılan güdümlü mermilere çok ihtiyacı olduğu açıktır. Zafer namlunun ucunda görünüyor, vesselam… 

 
adminadmin