Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 13-01-2017 15:53   Güncelleme : 13-01-2017 15:53

Durum ciddi beyler!..

Malum hepimiz Dövizle yatar dövizle kalkar olduk, Birikimlerini döviz cinsinden tutanlar ise döviz artışlarını her an yeni bir kazanç olarak baka dursun, Türkiye’ye ayar verme ve Türkiye’nin mevcut çizgisinden çıkmasına asla tahammülü olmayanlar ise “Gel vazgeç bu yoldan, Yoksa daha da kötü olacak!” ikazı döviz kurunun artışı ile kendini gösteriyor.

Durum ciddi beyler!..

Ak Parti ile MHP’nin yeni Anayasa görüşmelerinin devam ettiği süreçte ufak ufak kıpırdanan döviz kuru İlk ciddi artışını MHP Lideri Devlet Bahçelinin “Cumhurbaşkanlığı Sistemine EVET” diyeceklerini kamuoyuna deklare etmesiyle yaşadık.

Son 5 Aylık periyoda baktığımızda ise Sadece Cumhurbaşkanlığı sistemine bağlı olarak değil, Rusya ile düzelen ilişkilerinde kur artışını tetiklediğini görüyoruz. Şöyle ki;

11 Eylül 2016  Pazar günü Dünya ve Türkiye konjonktürü normal seyrinde iken ABD Dolarının 2,96 TL civarına çıktığını görüyoruz. Günün önemi ise Cumhurbaşkanlığı Sistemi için MHP-Ak Parti kurmaylarının görüşmesi söz konusu. Bundan tam 1 ay sonra;

11 Ekim 2016 Salı günü ABD Doları tarihi zirvelerinden birisini gerçekleştiriyor ve ABD Doları 3,08TL oluyor. Sebebine bakıyoruz! Rusya ile Enerji İttifakı ve bir dizi anlaşmalar. Normal şartlarda bu tür anlaşmalar güçlenen Türkiye için pozitif etki oluşturması gerekirken tam aksi yönde döviz üzerinden negatif etki yapıyor. Aslında normal şartlarda enerji anlaşması daha ucuz enerji demek olduğuna göre dövizin daha aşağılara gelmesi gerekmiyor mu?

Bundan tam bir ay sonrasına 11 Kasım 2016’ya bakıyoruz ve Gazete Manşetleri bize Ak Parti ve MHP’nin yeni Anayasa üzerine anlaştıklarını gösteriyor. Tabii ki bu anlaşma Türkiye için istikrar demek olmasına rağmen ve bunun neticesinde dövizin aşağı doğru trend izlemesi gerekirken ABD Doları yeni bir zirve yapıyor ve 3.25TL seviyelerine çıkıyor.

11 Aralık 2016’da ise döviz için yeni bir zirve! ABD Doları 3,48 TL. Yine döviz artışının sebebine bakıyoruz ve Ak Parti ile MHP’nin Yeni Anayasa için uzlaşısının sebep olduğunu görüyoruz.

Bu kur artışları sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Vatandaşa döviz bozdurun çağrısı geldi. Güvenli liman olarak Altını ve Türk lirasını önerdi. Tüm yurtta vatandaşın döviz bozdurması dövizin bir nebze de olsa ateşini düşürse de bu düşüş etkili olmadı. Halk, elindeki avucundaki dövizi bozdururken üzülerek söylemek gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın olan birçok İş Adamının ve holding sahibinin bu kampanyayı sessiz kalarak seyretmesini de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kalın harflerle not ettiğini düşünüyorum. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan dövizle ilgili “Elinde silahı, bombası olan teröristle elinde doları, avrosu, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur. Amaç, Türkiye’ye diz çöktürmek, Türkiye’yi teslim almak.” dedi.

Bana göre Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Ekonomi kurmayları son derece yanlış yönlendirdi. Zira döviz artışına tepki olarak vatandaşı yönlendirmek yerine çok daha etkili 2 yöntem izlenebilirdi. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Vatandaşa döviz bozdurtalım kampanyası” ters tepti. En son açılacak kart ilk önce açıldı ve Vatandaşı bana göre olumsuz yönde etkiledi. Şöyle ki Vatandaşın küçük birikimleri erirken dış kaynaklı ve yurt içinde onların spekülatörlüğüne savunanların daha fazla döviz üzerinde baskı yapmasına sebep oldu.

31 Aralık’ta ABD Dolarının fiyatı 3,51-3,52 seviyelerinde seyrediyor.01 Ocak 2017’de de 3.52-.353 seviyelerinde iken 5 Ocak 2017’ye geldiğimizde ABD Dolarının bir anda 3,64 TL’yi geçtiğini görüyoruz. Peki, ne oldu da bir anda yaklaşık 13 kuruşluk bir artış oluştu diye baktığımızda ise İncirlik Üssü tartışmalarının alevlendiğini görüyoruz.

Ve 11 Ocak 2017’ye geldiğimizde Anayasa değişikliğinin görüşülmesi için Kritik eşik olan 330 oy aşılmış ve 338 EVET oyu ile her bir maddenin oylamasına geçilmiş oldu. ve geçen her yeni Anayasa Maddesi ile birlikte döviz artışı devam ediyor. 12 Ocak itibariyle 3,85 seviyelerinde seyreden döviz kurunun artışı TBMM Genel Kurulundan geçen her Anayasa değişikliği Maddesi ile biraz daha yukarı çekilmek isteniyor. Terörle, Darbe ile Türkiye’yi dize getiremeyen üst akıl Döviz kartını oynamaya devam ediyor.

Döviz üzerinde ki kritik tarih ise hem Yeni Anayasanın Maddelerinin tamamının oylamasının biteceği hem de Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak koltuğa oturacağı 20 Ocak 2017.

Bu süreçte döviz üzerinde oynamalar ve Spekülasyonlar devam edecek ta ki 27 Ocak 2017’ye kadar. Zira 27 Ocak’ta Fitch Ratings’in Türkiye değerlendirmesini var. 27 Ocak öncesi ve sonrası Spekülatörler Türkiye’de aktif olacaklar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekonomi Kurmayları tarafından yanlış yönlendirildiğini ve 2 aşamalı plan ile Döviz üzerinde oynayan spekülatörlere ağzının payı verilebilirdi demiştim! Zira ABD Dolarının olması gereken seviyelerin bu olmadığını Dolar kuru ne olmalı’da İstatistiki veriler ışığında anlatmıştım.

Peki, ne yapılabilirdi? Ya da HALA ne yapılabilinir?

Malum her yılbaşı vergi oranlarında düzenlemeye gidilir ve vergiler artar. Haliyle 1 Ocak itibariyle vergi ödemeleri artacağı için Araç, Ev ya da Elektronik Cihaz gibi ürüne ihtiyacı olanlar yeni vergi oranlarını ödememek için alımlarını 1 Ocak öncesine çekerler.

Kilit nokta burasıydı bence, Bırakın vergi oranlarını artırmayı aksine vergi dilimlerinde oluşturulacak indirim, Döviz üzerindeki spekülasyonları geçersiz kılacaktı. Şöyle ki bir yandan dövize savaş açan Hükümet diğer taraftan da vergi dilimlerinde ki artış! Türkiye’ye güvenin ve yatırım noktasında herhangi bir endişeniz olmasın sinyali vergi dilimlerinde indirimlerle olabilirdi. Bu da Döviz üzerinde spekülasyon yapılmasını engellerdi.

2.Aşama ise Kısmi miktarda Merkez Bankası müdahalesi (Repo İhalesi açılmaması) olabilirdi ki şuan bu yapılıyor, Hatırlayalım!

17-25 Aralık sürecinde de 3.Köprüyü yapma, 3. Havalimanından vazgeç, Marmaray projesini rafa kaldır gibi abuk bir o kadar da gelişen ve büyüyen Türkiye istemeyenlerin döviz kartını açtığını unutmayalım.

17-25 Aralık sürecinden daha hacimsiz işlemlerle doları yükseltenler, tıpkı 2014’te olduğu gibi şok faiz artırımı için avuçlarını ovuşturuyor. Türkiye’nin ‘Yüksek Faiz-Yüksek Kur’ sarmalına girmesi hedefleniyor. IMF’ye sıfırlanmış borç ile ekonomik olarak destan yaşayan Türkiye, Gezi Parkı ve 17-25 Aralık operasyonları ile durdurulmaya çalışılırken, bugünkü aynı senaryo o zamanda sahneye kondu.

Faiz, Döviz sarmalına tekrar sokmaya çalışanlar o zaman söylediklerini şimdi yeniden tekrar etmeye başladılar! Bir yandan tehdit ederlerken, diğer yandan da akıl vermeyi de asla ihmal etmiyorlar!

2 Mayıs 2013: Dolar 1.79 TL
Operasyon: Gezi, 17-25 Aralık
24 Ocak 2014: Dolar 2,3282 TL
28 Ocak 2014: 5,5 puanlık faiz artırımı talebinde bulunanlar bakın şimdi ne diyor?

JP Morgan: Faiz 150-200 baz puan artırılmalı
Rabobank: 75 puan yetmez
Capital Economics: Şimdi olmazsa daha büyüğünü yapar
Nomura: Faiz’de 3.5-4 puan artırım şart

12-13 Ocak 2017’de döviz geri gelmeye başladı. Bunu Merkez Bankasının repo ihalesi açmaması etken. Ayrıca dolan kabın boşaltılması olarak ta yorumlanabilir. Kısaca Kar revizyonu ile bir miktar düşüş yaşayan döviz tekrar yukarı doğru hareket etmek istese de Merkez Bankası şimdilik frene basmış gibi görünüyor. İşin ilginç yanı ise hareketi sağlayan 50-60 Milyon ABD doları gibi piyasalara göre küçük bir meblağ.

Bu arada çok uluslu yatırım şirketi National Standard Finance, gelecek dört yılda Türkiye’ye 20 milyar ABD doları yatırım yapmaya hazırlanıyor. Bu da aslında Türkiye’nin güvenilir bir liman olduğunun kanıtı.

Döviz kurundaki yükselmenin maniple edildiği bir gerçek. Peki, kim maniple ediyor derseniz Bol bol Diktatör Erdoğan manşetleri atan ve Türkiye’ye her seferinde çeşitli piyonlarla saldıran Almanya’ya ve Almanya adına hareket eden Türkiye’de ki uzantılarına bakmak lazım…

Durum Ciddi Beyler….!

Ayağınızı denk alın!!!

diyerek döviz kartını yeniden açanlar!!!

Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne de bu Aziz Milleti kur artışları ile korkutamayacağınız gibi Büyük ve Yeni Türkiye’nin önüne de ket vuramayacaksınız…

Orhan SARIKAYA

adminadmin