Genel
Giriş Tarihi : 22-09-2018 09:04   Güncelleme : 22-09-2018 09:04

Eğitimde “Sözleşmeli Öğretmenlik” Yarası

Eğitimde “Sözleşmeli Öğretmenlik” Yarası

Doğu illerindeki eğitim hizmetlerini iyileştirmek ve eğitimde ağır aksak giden kadroları düzenlemek için devreye sokulan “sözleşmeli öğretmenlik” uygulaması kendi başına çözüm bekliyor.

Sistemindeki sorunları çözmeye dönük bu adımın geldiği noktayı eğitim camiası ve sendikalar sorun çözmekten ziyade sorunun kaynağına dönüştüğü görüşünde.

Öyle ki son yıllarda Doğu ve Güneydoğu’daki eğitim kadrosu istihdamına yönelik bu sorun zaman içerisinde kendi içinde sorunlar ortaya çıkardığı belirtiliyor. Sözleşmeli öğretmenlerden gelen şikâyetleri değerlendiren Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi bu alanda yaşanan temel sorunları Diriliş Postası’na anlattı.

Sözleşmeli öğretmenlerle kadrolu öğretmenlerin özlük hakları konusunda büyük farklar var. Bu farkların giderilmesi sözleşmeli öğretmenlerin durumlarının iyileştirilmesi için ne gibi adımlar atılmalı? Siz durumu nasıl tespit ediyorsunuz?

Şimdi biz öncelikle sözleşmeli öğretmen uygulamasını sonlandırılmasını istiyoruz. Çünkü biz aynı işi yapan insanların aynı statüde aynı özlük haklarına sahip olarak hizmet etmelerini istiyoruz. Bu anlamda da bütün çalışanlarımızın kadrolu olmasını istiyoruz 4B’li 4C’li gibi uygulamalarının sonlandırılmasını istiyoruz.

ÇAKILI KADRO DAYATILMASIN

Geçmişte zaten sözleşmeli öğretmen uygulamasını devlet başlattı ve bu uygulamanın doğru olmayacağını biz defaten dile getirdik ve sonucu itibariyle kaldırıldı. Ancak son dönemde tam bir sözleşmeli öğretmenlik değil de kadrolu öğretmenden önce istihdamda zorluk çeken bölgelerde çakılı kadro oluşturabilmek için sözleşmeli öğretmenlik uygulaması yeniden getirilmiş oldu. Bu uygulamanın bize göre doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun ana çözümünün istihdamda zorluk çekilen bölgelerin bir takım mali desteklemelerle teşvik edilmesini ilave ek tazminat ödenmesini istiyoruz ki böyle bir uygulama sağlıkta ve teknik hizmetlerde olduğu gibi söz konusu aynı uygulamayı eğitimde de yapıldığı zaman hem tecrübeli öğretmenlerinde buralarda uzun süreli hizmet etmesi de mümkün olabilecek hem de mesele ihbar edici zorlayıcı bir yöntemden çıkıp isteyenin hizmet edebileceği daha cazip hale getirilmiş olacak.

Tayin konusunda ne tür sıkıntılar yaşanıyor ve size gelen şikâyetler ne yönde?

Şimdi sözleşmeli öğretmenler bir akit üzerine hizmet ettiği için kadrolu öğretmenlerin sahip olmuş olduğu özlük haklarından mahrum kalıyor. Yani kadroya geçtiği zaman o haktan kavuşacak ama bu sözleşmeli süreyi tamamladıktan sonra gerçekleşebilecek bir şey bu bir mağduriyet üretiyor. Devlet de diyor ki: “Zaten ben sözleşmeli öğretmeni başlatmamın sebebi orada bir çakılı kadro uygulama yoksa benim niyetim sözleşmeli öğretmen değil 4 yıl sonra ben bunları zaten kadroya alacağım. Kadroya alamama sebebim bunların istihdamı ile ilgili.”

Biz de diyoruz ki; bu istihdamı böyle bir yöntemle ihtiyaç duymadan ilave bir tazminatla çözmeniz mümkün olabilir buradaki hak kayıpları da oluşmaz diyoruz. Çünkü mesela kadrolu bir öğretmen bir yıl hizmet etikten sonra iş durumu vb. mazerete bağlı tayin isteme hakkına kavuşmuş oluyor. Hem sağlık özrü hem de eş özründen dolayı arkadaşlarımızın tayin isteme hakkı var ama sözleşmeli öğretmen arkadaşlarımızın sözleşmelik süresince tayin isteme hakkına sahip değil.

Bunu verdiğimiz mücadeleler neticesinde sağlık özründe başarmış olduk. Ama eş durumunda eşi sözleşmeli öğretmenin yanına gelmesine imkân veriliyor ki bu da her zaman mümkün olamıyor. Çünkü esnaf oluyor gittiği yerde bu işi yapması mümkün değil veya kamuda hizmet ediyor eşinin bulunduğu yerde böyle bir hizmet alanı söz konusu değil. Bunun için de eşi gelemiyor sözleşmeli öğretmen de çakılı olarak kaldığı için tayin isteyemiyor ve bir hak kaybına uğruyor.

MECBURİ HİZMET İÇİN 3 YIL TALEBİ

Size gelen taleplere baktığınızda mevcut şartlarda 6 yıllık olan mecburi sürenin ne kadar kısaltılması beklentisi var?

4 yıllık sürenin 2 yıllıkta stajyerlik dönemi baz alınmak suretiyle yaklaşık 6 yıl hizmet etmeleri söz konusu bu durumu bakanlıkta fazla görüyor üzerinde çalışılıyor. Neticelenmiş değil ama bu sürenin azaltılması gibi bir çalışma söz konusu muhtemelen bir miktar azaltılmış olacak. Mesela 4-2 gibi mesela 2+2 gibi arkadaşlarımızın genel talebi eğer sözleşmelileri kaldırmak mümkün olmaz ve tayin ile ilgili de eş durumunda kadroluların sahip olduğu hakka kavuşturulmazsa en azından 2+1 olsun ki bir miktar iş kolaylaşmış olsun diye talepler söz konusu. Ama bunun kesin çözümü sözleşmeyi uzatma yerine bizim gördüğümüz sağlık hizmetlerinde, teknik hizmetlerinde çözümlenmiş olan yöntem eğitimde de uygulansın. Bizim isteğimiz bu... Bu yapılırsa nasıl sağlıkta başarılı olunduysa eğitimde de başarılı olunabilir.

200 BİN AİLE İÇİN DEĞER

Peki, bu bahsettiklerinizi somutlaştırmanın ne kadar bir maliyeti var Milli Eğitim Bakanlığına? Bu konuda bir hesap yaptınız mı?

Milli Eğitim Bakanlığı’na maliyeti biz toplu sözleşmede ne kadar kişi bundan etkileniyor diye baktık. O günkü sayılar itibariyle yaklaşık 193 bin kişiyi içeriyordu. Yani fiili hizmet zammına muhatap olabilecek kişiler bunun içinde sözleşmelilerin yanı sıra kadrolularda var. Mağduriyet bölgesinde çalışan herkesi içine alan rakam bu. Bu durumda sağlık hizmetlerindeki ve teknik hizmetlerdeki uygulamagerçekleşmiş olsa maliyeye bütçesi 1 milyar 200 milyon civarında…

Şimdi 200 bin insanın çözümü için bu yüksek bir rakam değil. Kaldı ki bunu kısmi olarak uygulamalar yaparak kademeli olarak gerçekleştirirse bu rakamı çok daha kolay bir şekilde konsolide etmeleri mümkün. Bu uygulama başlatıldığında ‘Bizim herhangi bir mali yüke girmemize gerek yok sözleşmeli istihdam yaparak çakılı kadro oluştururuz ve yeni öğretmenlerle biz bu problemi çözeriz’ diye bir yol izlendi, Maliye herhangi bir yükün altına girmeden bütün yükümlülüğü Mili Eğitim Bakanlılığı’na yıkarak çözümlemeye çalıştı. Bu doğru değil.

Maliye inisiyatif alması gereken yerde almalıdır. Her şeyin tasarrufu olur ama eğitimin tasarrufu olmaz.

SİSTEM MUTSUZ İNSAN ÜRETİYOR

Milli Eğitim Bakanlığı kendi zorlayıcı yöntemleriyle bu işi çözsün demek sıkıntı oluşturuyor. Bakın daha mesleğin başlangıcında bir sürü mutsuz insan üreterek biz eğitimin problemlerini kendisi sınıfta ama zihni problemleriyle boğuşan bir kişi olarak başka yerlerde olduğu zaman bu verimliliği üretmek mümkün olmaz. Yine zorlayıcı yöntemlerle onu da istediğimiz kıvama getiririz mantığı doğu değil. Aslan terbiyecisi gibi hareket etmek yerine çözümcü bir yaklaşım ortaya koyabilmek son derece önemli ayrıca şunu da unutmayalım öğretmenlik yüksek motivasyonla gerçekleştirilmesi gereken bir meslek.

TEŞVİKE DAYALI SİSTEM KURULMALI

Eğitim camiasında sözleşmeli öğretmenliğe bağlı sorunların köklü çözümü için teşvike dayalı yeni bir sistem kurmak gerektiğine düşüncesi hâkim. Zira bu yolla insanların isteyerek görev yapmasının sağlanabileceği bununda az tercih edilen bölgelerdeki öğretmenlere ek ödeme yapmak, öğretmenlerin ek derslerini artırmak, erken emeklilik, kademe atlatma, emeklilikte ek tazminat vermek vb. teşvikler sayesinde mümkün olacağı her fırsatta dile getiriliyor.

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERİN SORUNLARU NELER?

• Aile bütünlüğüne darbe vurdu; aileler ayrı, çocuklar annesiz ya da babasız büyüyor.

• Öğretmenler odasında, öğretmenler arasında, vasat idarecilerin sözleşmeli öğretmenlere bakışında problemler var ve sözleşme, öğretmenin kafasının üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanmakta.

• Ek derslerinde kesinti yapılıyor ve diğer öğretmenlerle aralarında ciddi bir fark oluşuyor.

• Maaşları SGK üzerinden olduğu için vergi dilimine erken giriyorlar ve maaşları düşüyor.

• Yönetici olamıyorlar, yer değiştirme hakları yok, yurtdışında görevlendirilemiyorlar.

• Özellikle özel kurumlarda çalışmış, dershanelerden MEB’e geçmiş öğretmenlerin yılları işlenmediği için kademe ilerlemesi olmadığından maaşları eksik yatıyor.

• Norm fazlası olan bir sözleşmeli öğretmen, mecburi yer değişikliğine tabii tutuluyor ama kadrolu öğretmene verilen yolluk, sözleşmeli öğretmene verilmiyor.

İlhan Aküzüm / Diriliş Postası

adminadmin