Kültür
Giriş Tarihi : 13-10-2019 08:30   Güncelleme : 13-10-2019 08:34

Eğitimin Temeli Ailede Atılır

​ “Hiçbir anne baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” Hz. Muhammed (s.a.s.)

Eğitimin Temeli Ailede Atılır

Çocuk, ana baba elinde bir emanettir. Kalbi, kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup hangi tohum atılırsa büyür. İyilik tohumu ekilirse, din ve dünya saadetine kavuşur.

Gazali

Çocukta ruh ve beden eğitimi ve gelişimi beraber yürütülmelidir.

İbn-i Sina

Çocuklara yatırım yapmak için onların birer yetişkin olmasını bekleme lüksümüz olmadığı gibi, onlar okula başlayana kadar bekleme lüksümüz de yok, çünkü o zaman müdahale etmek için çok geç olabilir.

James Heckman

Yünlerin beyazlığına boyalarla verilen renk silinmez. Bu yüzden çocuğun ilk yıllarında, henüz tam bir biçim olmamış olan zihnine verilecek bilgilerin ve örnek olacağı kişilerin özenle seçilmesi gerekir.

Marcus Fabius Quintilianus

Çocukların karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar ruhlarını da beslemeliyiz.

Michael Marshall

Eğitimin Temeli Ailede Atılır

İnsanlar, temel değerlerini yeni nesillere aile aracılığı ile aktarır. Çocuk için bedenî, ruhi ve ahlaki açıdan en mükemmel yetişme ortamı ailedir. Eğitim; aile, okul ve çevrenin müşterek eseridir fakat çocuğun yetişmesindeki ilk müessir faktör ailedir. Çünkü okullarda çocuğa bilgi öğretilir. Bilgiyi işleyecek, davranışa dönüştürecek, yeni bilgiler üretecek olan, çocuğun karakteridir. Çocuğun karakterinin % 75’i ise 0-6 yaş arasında yani ailesiyle en çok vakit geçirdiği dönemde oluşur. Cömertlik, yardımseverlik, temizlik, merhamet gibi günlük hayatta “huy” dediğimiz karakter vasıflarının pek çoğunun temeli, çocuklukta aile vasıtasıyla atılır. Çocuk, sosyal hayata uyum sağlayacak davranışları küçük yaşlarda öğrenir. Yetiştiği aile ortamında edindiği bütün birikimler derinlere yerleşir, ileride değiştirilmesi zor bir kişilik oluşturur. “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.” (Tahrim, 66/6) ayetinde belirtildiği üzere aileye yüklenen vazife çok büyüktür. Çocuk, her türlü olumsuz etkiden ve kötü sosyal çevreden de ancak iyi bir eğitim yoluyla korunur.

Gazali’nin deyimiyle “Daha ilk günden itibaren çocuğun eğitimine önem verilmelidir. Çocuğun kalbi saf bir cevherdir. Verilen her şeyi kabul etmeye hazır olan çocuğun iyi bir insan olabilmesi için iyi eğitilmesi gerekir.”

Her ev; eğitimcileri anne baba, müfredatı günlük hayat, ders materyalleri ev eşyaları, sınavı olaylar karşısındaki tutum ve davranışlar olan bir eğitim merkezidir. Burada alınan eğitimin diploması yoktur, verilen eğitimin kalitesi de bireyin hayattaki başarı ve mutluluğu ile ölçülür. Eğer ki çocuk, ailesinde karakterini geliştirecek bilgi, beceri ve davranışları kazanamamışsa yaşamında birçok sorunla karşılaşır.

Rol Model Olarak Aile

“Yüce Allah’tan, öncelikle beni ıslah etmesini sonra benim vasıtamla başkalarını ıslah etmesini; öncelikle beni doğru yola eriştirmesini sonra benim aracılığımla diğerlerini hidayete eriştirmesini niyaz ediyorum.” (Gazali, el-Munkız, s.605) Duasından da anlaşılacağı üzere Gazali, insanı ruh ve beden olarak birbirini tamamlayan iki kısımda ele alır; onun eğitimini ve değişimini bizzat kendi kalbinden başlatarak çevresine doğru yaygınlaştırır. Çünkü onun sisteminde, insan önce kendisini eğitecek, bunun sonucunda bizzat yaşadığı tecrübelerden hareketle çevresini aydınlatacaktır.

Eğitimcinin çocuklara karşı durumu, çamurla kalıp veya çubukla gölgesi gibidir. Şekil verecek kalıp olmayınca çamur şekil alamaz; çubuk eğri olunca gölgesi de eğri olur. Nasıl ki başarılı bir şekil için kalıbın, düzgün bir gölge için çubuğun düzgün olması gerekiyorsa başarılı bir eğitim için de eğiticinin bilgi-söylem-davranış ilişkisinde tutarlı olması gerekir. (Gazali, İhya, I, s.82) Bu sürecin aksaması durumunda başarılı bir eğitim faaliyeti yürütülemez.

Bir bilginin hayata geçirilebilmesi ve kıymet ifade etmesi için mutlaka onu davranışa dönüştürecek bir modele ihtiyaç duyulur. Muhammed Kutub, “Eğitimde örnek, bütün araçların en etkilisi ve başarıya en yakın olanıdır.” (Menhecu’t-Terbiyeti’l-İslamiyye, Kahire trs., s.253) iddiasıyla model yoluyla öğrenmenin önemine dikkat çeker.

Çocuğun gelişimi ve eğitimi için ideal modeller edinmesi noktasında aile, hayati bir rol üstlenmektedir. Çünkü “İslam eğitiminde örnek olgusu, merkezden çevreye kadar genişleyen bir daireyi andırır. İlk aşamada örnek, anne babadır. Anne ve baba aile içindeki davranışlarıyla iyi örnek olurlarsa çocuklar terbiyeyi daha kolay ve çabuk alırlar (Bayraktar Bayraklı, İslam’da Eğitim, s.175).

Çocuk önce farkında olmadan taklit eder, zamanla bu davranışlar alışkanlık hâline gelir; böylece kişiliği oluşur. Gazali, “İnsan bulunduğu kabın şeklini alan sıvı gibidir.” benzetmesiyle kişiliğin oluşmasında çevrenin önemini vurgular. Bir çocuk için aile ortamı, olumlu veya olumsuz davranışların, hayat prensiplerinin kazanıldığı yerdir. Anne baba, çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa, ondan neler bekliyorsa o doğrultuda yaşamak zorundadır. Hâl dili kal dilinden her zaman daha etkilidir. Çocuk duyduğunu değil, gördüğünü öğrenir ve uygular.

Çocuğun davranışlarını açıklayabilmek için öncelikle özdeşim kurduğu rol modelin davranışlarına bakmak gerekir. Eğer ebeveyn herkesin içinde, yerli yersiz, sebepli sebepsiz çocuğunu azarlıyorsa çocuğunun hadsizliğinden, itaatsizliğinden dert yanmamalıdır.

En küçük bir meselede yalana, hileye, kötü sözlere başvuruyorsa çocuğundan nezâket, zarafet, saygı, dürüstlük beklememelidir. Mutluluğu, özgürlüğü adına çocuğunun her arzusunu yerine getiriyorsa çocuğunun emeğin, gayretin, alın terinin kıymetini bilmediğinden yakınmamalıdır.

Allah Resulü’nün (s.a.s.) de dediği gibi bir ebeveynin çocuğuna bırakacağı en güzel miras terbiyedir (Tirmizî, Birr, 33). Çocuğun hayata hazırlanması, ihtiyaç duyduğu/duyacağı insani ve ahlaki erdemleri kazanması, dinî ve sosyal sorumlulukları öğrenmesi, yaşaması ancak anne babanın bu yönde göstereceği gayret ile mümkündür.

Ailede Dinî Eğitim

“Her çocuk, fıtrat üzere doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Müşrik yapar.” (Müslim, Kader, 23). İslam’da dine yönelme istidadı olarak kabul edilen fıtrat, insana çok özel bir kabiliyet olarak verilmiştir. Fıtratın iyi ve doğru şeklinin muhafazası ve devamı ise sosyal bir varlık olan insanın yetiştiği çevre ile doğrudan alakalıdır. Çocuğun iç çevresini oluşturan inanma yeteneği, onu saran dış çevre tarafından özenle eğitildiği nispetle bilinçli düşünme ve davranış şeklini alabilir.

Aile, çocuğun genel eğitiminde olduğu gibi din eğitiminde de en önemli fonksiyonu icra eder. Çocuğun bakımı, korunması kadar ona sağlam, yeterli ve tutarlı bir din eğitimi vermekle de yükümlüdür. Yani ailenin sorumluluğu sadece dünyevi değildir, aynı zamanda uhrevidir. Efendimiz (s.a.s.), “Hepiniz sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz.” (Buhârî, İstikrâz, 20) buyurmaktadır. Dolayısıyla çocuğun; dinî, insani, ahlaki değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruhi ve bedenî bakımdan sağlıklı, bilgili ve yetenekli olabilmesi için anne babanın büyük gayret sarf etmesi gerekir.

Etkili bir rol modele sahip olmak, dinî yaşayışı tanıyıp öğrenmede ve alışkanlık kazanmada önemli faktörlerden biridir. Taklit ve alışkanlık hâlinde kişinin hayatında yer eden dinî pratikler zamanla iradeyi harekete geçirecektir. Çocuk, büyüklerin davranışlarını model aldıkça neyi, neden yaptığını kavramaya başlayacaktır. Ebeveyn tarafından gerek ibadetlerin yerine getirilmesi, gerekse ahlaki kurallara uygun davranışların sergilenmesi son derece önemlidir. Çocuklar, ancak bu şekilde kendilerine söylenen şeylerin gerçekçi ve samimi olduğunu hisseder.

Çocukların dinî eğitiminde her yaşın ayrı bir önemi vardır. Hz. Peygamber’in uygulamalarına baktığımızda din eğitiminin, çocuğun konuşulanı anlama ve anladığını anlatma kabiliyetine ulaşmasıyla başladığı görülür. Hz. Peygamberin, kendisine konuşmaya başlamış olan bir çocuk getirildiğinde hemen ona tevhit inancını vurgulayan İsrâ suresi 111. ayetini yedi kez okutarak ezberlettiği bilinmektedir (Abdurrezzâk es-San’ânî, el-Musannef, Beyrut, 1970, c. IV, s. 334). Ayrıca Hz. Peygamber’in “Çocuklarınıza ilk öğrettiğiniz kelime ‘Lâ ilâhe illallah’ olsun.” tavsiyesi, dinî eğitimin çok erken yaşlarda başladığını ortaya koymaktadır.

Sağlıklı bir din eğitimi verebilmek için her ebeveynin yakın ve uzak olmak üzere belirli hedefleri olmalıdır. Bu çerçevede okul öncesi dönem sevdirme ve benimsetme, yedi yaş ve sonrasından ergenlik dönemine kadar süreç ise ibadetlere alıştırma süreci olarak değerlendirilmelidir.

Okul öncesi dönemde verilecek din eğitiminde daha ziyade çocuğun duygularına ve gönlüne hitap edilmeli, el becerileri ve oyun faaliyetlerine dinî unsurlar eklenmelidir. Dinî yaşantıyı temsil edecek, hatırlatacak ve bazı kavramları sembolize edebilecek özelliklere sahip oyuncaklar tercih edilmelidir. Örneğin, ona hediye edilecek namaz örtüsü, takke, tespih ve seccade gibi eşyalar, içinde cami resimleri bulunan boyama kitapları bir taraftan da dini tanımaya yönelik adım atmasını sağlayacaktır.

Dinin özünde yer alan Allah inancına temel oluştururken Allah’ın seven, merhamet eden, koruyucu özelliklerinden bahsedilmeli, doğru ve kalıcı bilgilerle olumlu bir Allah imajı geliştirilmeli, çocuğun O’na sevgiyle bağlanması ve güven duyması sağlanmalıdır. Ezberlettirilecek kısa dua ve ayetlerle çocuğun, Yaradan’la iletişim kurması teşvik edilmelidir. Bunun için bu yaş gurubunda bütün dinî bilgiler ve kavramlar, zihinsel ve entelektüel temelden ziyade sevgi esasına dayandırılarak öğretilmeye çalışılmalıdır.

Oyun, çocuk için çok önemli ve anlamlı bir ihtiyaç olması yanında bir gelişim vasıtası ve önemli bir öğrenme atmosferidir. Bu sebeple zaman zaman çocuğun oyunlarına iştirak ederek ilişkiler güçlendirilmeli ve birtakım dinî, ahlaki ve sosyal içerikli mesajlar bu oyunlar içinde verilmelidir.

Erken Eğitim, Hayırlı Nesil

Okul öncesi eğitim, üzerinde hassasiyetle durup, hayata geçirilmesi gereken bir süreçtir. Bu nedenle üzerimize düşen görev “Toplum bozuluyor, bu gençlik nereye gidiyor, aile yok oluyor!” gibi serzenişlerde bulunmak değil, bir an önce bu eğitimi yaygınlaştırarak sistemli hâle getirmektir.

Unutulmamalıdır ki küçük yaşta yeterince eğitim almış, huzurlu ortamlarda yetişmiş bireyler çevresiyle uyumlu, istikrarlı, iletişime açık, başarılı, toplumda söz sahibi bireyler olacaktır.

Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl (Bakara, 2/128). Bizlere tarafından hayırlı bir nesil bağışla (Âl-i İmrân, 3/38). Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle (Furkân, 25/74). Ey Rabbimiz! Bizlere öldükten sonra arkamızdan dua edecek hayırlı evlatlar (Müslim, Vasiyyet, 14) yetiştirmeyi nasip eyle.

Esin Türkmen

adminadmin