Fikir
Giriş Tarihi : 01-07-2019 11:59   Güncelleme : 01-07-2019 11:59

Eğitimin zihniyet Çıkmazı / Sorunu

CHP’ye oy veren muhafazakârların ya da genç neslin tercihleri üzerine bir yazı değil bu. Sadece son zamanlarda gözüme çarpan birkaç hadiseyi aktarayım ve üzerinde biraz düşünelim.

Eğitimin zihniyet Çıkmazı / Sorunu

İlk örnek Metro’dan. Başörtülü bir hanıma Kara Fatma diyerek aşağılayan ve tepki karşısında da “demokraaasi var, karışamazsınız” diyen çağdaş bir kadın!

İkinci örnek, demokratik haklarını kullanmak için Anadolu’dan gelen vatandaşlarımıza; ”Bu fotoğraf resmen kokuyor, çorap kokuyor, köy peyniri kokuyor” diyerek hakaret eden bir twetter kullanıcısı.

Üçüncü örnek ise; bir porno yıldızının resmini koyarak başörtülülere hakaret eden ve bunu da mizah diye yutturmaya çalışan CHP seçmeni bir Kemalist.

Biraz geçmişe doğru giderseniz vatana ihanetten tutunuz, bu ülkenin tarihi, kültürel ve inanç değerlerine mesafeli bir kesimin öfke kusan çok sayıda söz ve yazılarına denk gelirsiniz.

23 Haziran seçimleri her bakımdan ibretlik sonuçlar koydu önümüze. Bakınız YÖK verilerine göre İstanbul’da 51 üniversite var. Buralarda okuyan öğrenci sayısı ise 1 milyon 252 bin. Buna ilk, orta ve liseyi de eklediğimizde yaklaşık 4 milyon öğrenciyi barındıran koca bir şehirden bahsediyoruz.

Ben bir siyasetçi olsam işi gücü bırakıp bu genç nüfusa yoğunlaşırdım. Geçenlerde sosyal medya hesabımda da ifade ettim.  Havalimanları, yollar, metrolar, Marmaray, Avrasya Tüneli, hastaneler yaparken, eş zamanlı olarak bunların kıymetini idrak edecek kaliteli insan yetiştirme stratejimiz de olmalıydı.

Bu bakımdan her fırsatta eğitim politikalarının yerli ve milli eksende olmasını dile getirmişimdir. Yukarıda verdiğim örnekler, klasik, eski usul, pozitivist, çağdaş, laik (jakoben), ilerici, Batıcı bir anlayışla işlev gören, buraya ait olmayan bir eğitim sistemin doğal sonucu olarak okunmalıdır.

Emperyalist düzen, kültürleri aynılaştırma, insanlığı uyuşturarak tekçi bir düzen yaratma projesini eğitim aracılığıyla gerçekleştiriyor.

Farklı kültürleri tek bir potada eriterek/dejenere ederek insanlık tarihinin birikimlerini ortadan kaldırmak marifetiyle dünyada hâkim tek bir kültürün yerleşmesi için bilhassa eğitime büyük önem veriyor.

Esas mesele şudur. Türkiye’nin, küresel kapitalist sisteme entegre olması ve bu entegre sürecinde onlara nereli olduğunu unutturan, kimlik bunalımı yaşatan, bağımsızlık duygularını yitiren, birbirinden kopuk, tutarsız, zayıf bünyeli insanların yetişmesi için eğitim düzenine müdahale edilmiştir.

Eğitim hayatını tanzim eden kanunlar marifetiyle, toplumu belirli bir kalıba sokmayı hedefleyen, kendi kültürüne, tarihine yabancı, batı kültürüne hayran ve itaatkâr, tüketim toplumuna uyumlu, düşünemeyen birbirinin aynısı bireyler yetiştirme gayesi güdüldü.

Biz son elli yıldır bunu bir türlü aşamadık. Çünkü asıl sömürge alanı tam olarak burasıdır.

Hafızası boşaltılmış, aidiyet duygusu köreltilmiş, tarihten beslenmeyen ve gelecek kaygısı taşımayan, vizyonsuz toplumlar oluşturmak için eğitim sistemleri bulunmaz bir araçtır.

Adını “Z” koydukları günlük, geçici, popüler kültürün kıskacında, zayıf bünyeli nesiller isteniyor. Tam da bu noktada toplumların geçmiş ve gelecek arasındaki köprülerini yıkan bir okul düzeni inşa edildi. Bu okul sistemi ülkeleri küresel sitemin tüm operasyonlarına açık hale getirmekte ve bireylerin direnme güçlerini zafiyete uğratmaktadır.

Küresel kapitalist sistemin eğitim alanında aktif olmasının yegâne nedeni budur.

Yıllardır Türkiye’de yaşayan milyonlarca çocuğa laik, çağdaş, ilerici eğitim adı altında reva görülen; tarih bilincinden yoksun, ruhsuz, uyuşuk, tek bir anlayışın esiri/kölesi, militarist, ırkçı, farklılıkları tehdit unsuru olarak gören, dillerden, dinlerden ve mezheplerden korkan, özgüvenden yoksun, idealsiz, basiretsiz çocuklarını eğitmek/öğütmek/iğdiş etmekti.

Bu yüzdendir ki bu eğitim sistemi insan fıtratına yapılmış çok ciddi bir müdahaledir

Erdoğan bir konuşmasında son 15 yılda en zayıf halkanın eğitim ve kültür olduğunu ifade ettikten sonra “Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan fevkalade müteessirim. Bu bir özeleştiridir ama gerçektir” diyerek bu vahim durumu gözler önüne sermişti.

Öyle ki biz, 93 yılda 76 eğitim bakanı değiştirmiş bir ülkeyiz. Sadece AK Parti döneminde 7 eğitim bakanı değişti. Ancak hiçbiri eğitimin yapısına dönük ciddi bir reformda bulunamadı. Ve bu engeli bir türlü aşamıyoruz. Eğitimde ciddi bir zihniyet değişikliğe gidilmeden de sorunlarımızın düzeleceğine inanmıyorum.

Ufuk Coşkun / Milat Gazetesi

adminadmin