Siyaset
Giriş Tarihi : 28-03-2017 08:08   Güncelleme : 28-03-2017 08:08

Ekonomik reformlar için “evet”

Türkiye çok avantajlı bir ülke, gerek konumu, gerekse genç nüfusu ile… Adeta bir finans, ekonomi üssüyüz, enerji merkezi olmaya adayız. Lakin altından daha değerli olan Türkiye, hak ettiği yerde değil, en azından bir Japonya olması gerekirken, hâlâ dünyanın en büyük 16. ekonomisi. Peki bu başarısızlığını sebebi ne? Tabii ki 16 Nisan’da tarihe gömeceğimiz parlamenter sistem.

Ekonomik reformlar için “evet”

Türkiye en hızlı kalkınmalarını Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi. Yani, sürekli istikrar, tek başına iktidar dönemleri. Türkiye bu 4 partinin hükümet etme sürelerinde ekonomik olarak gelişti, dış dünyaya açıldı, ihracat rakamlarını katladı, dış politikada etkin bir yol izledi. Lakin Türkiye’de 1950’den bu yana tamı tamına 48 hükümet görev başına geldi. Peki dış ülkeler ya da vesayetin bize muasır medeniyetler olarak gösterdiği ülkelerde durum neydi? İngiltere’de 67 yılda 15 hükümet, Almanya’da 24 hükümet, ABD’de 17 başkan, Fransa’da 11 cumhurbaşkanı göreve geldi. Batı sürekli istikrar ile yürüdü, biz ise istikrarsızlıkta yüzdük, kaos ile boğulduk. Onlar sanayi ve teknoloji de çağ atlarken, buluş üstüne buluş yapar, dünyayı bir pazar haline getirirken, biz darbelerle, koalisyonlarla, cumhurbaşkanı ve başbakanlar arasında yaşanan kavgalarla, ekonomik krizlerle uğraştık. Onların ekonomileri sürekli büyürken, biz “Acaba hükümet kurulur mu?” diye düşündük, toplumsal kaoslarla uğraştık. Bunların hepsinin sebebi parlamenter sistem. AK Parti hükümetiyle Türkiye şaha kalktı, sürekli istikrar ve güçlü hükümet sayesinde. Büyüme oranlarında rekora imza attık, Avrupa’nın beli bükülürken, tarihin en büyük ekonomik krizi bizi teğet geçti. AK Parti, Gezi’ye, 17-25 Aralık’a, 15 Temmuz ihanetine, küresel terör saldırılarına bile direnecek bir ekonomi meydana getirdi. Sadece 7 Haziran’da bu ülkenin en az 200 milyar doları buhar oldu. Sistem değişimi şart. Hedeflerimiz var, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek, kişi başı gelir 25 bin doların üzerine çıkarmak, ihracatta 500 milyar doları aşmak. Bunlar hayal değil ama her şey koalisyonları, darbeleri, çift başlı krizleri, istikrarsızlığı bitirecek Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne bağlı. “Evet” dersem Türkiye süper güç olacak, “Hayır” kararı ise Türkiye’yi mutlaka bir gün IMF’ye muhtaç edecek...

adminadmin