Eğitim
Giriş Tarihi : 14-02-2014 13:44   Güncelleme : 14-02-2014 13:44

ERASMUS+ İLE 70 BİN VATANDAŞ AVRUPA’YA

AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, "Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı Avrupa'ya gönderdik" dedi.

ERASMUS+ İLE 70 BİN VATANDAŞ AVRUPA’YA
AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, "Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70 binin altında kalmayacak, 70 bin civarında vatandaşımızı hem üniversite eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her yaştan vatandaşımızı kendi oluşturdukları projelerle Avrupa'ya göndereceğiz" dedi.
 
Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı'nın Conrad İstanbul Otel'de düzenlediği "Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı"nın açılında yaptığı konuşmada, AB sürecinin Türkiye'nin en büyük çağdaşlaşma süreci olduğunu belirterek, sürece katkı verenlere teşekkür etti.
 
Türkiye'nin eğitime yaptığı yatırımların tüm dünyada takdirle karşılandığını dile getiren Çavuşoğlu, yeni okullar, üniversiteler yapılmasının, tüm okulları akıllı tahtalar, internet ağıyla donatmanın önemli olduğunu ancak öğrencilere Avrupa standartlarında bilimsel araştırma yapılmasının öğretilmesinin de büyük önem taşıdığını, bu nedenle AB eğitim ve gençlik programlarını desteklediklerini ifade etti.
 
"Türkiye, AB fonlarından iyi faydalanmıyor, yeterince proje üretilmiyor" şeklinde yapılan değerlendirmelere katılmadığını dile getiren Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
 
"2007-2013 dönemin AB eğitim ve gençlik programları son derece başarılı şekilde uygulanmıştır. Sadece bu dönemde 630 milyon avro civarında fon kullanılmıştır. Ulusal Ajansımız sayesinde bu fonlar kullanılmıştır. Aynı şekilde milletimizin cebinden tek bir kuruş çıkmadan 2 milyar liralık bir kaynak yine gençliğimizin eğitimine aktarılmıştır. Bu kaynaklarla 370 bin vatandaşımız kendi meslek ve ilgi alanıyla ilgili Avrupa'da eğitim alma, staj yapma ya da tecrübe edinme imkanı bulmuştur. 2007-2013 yılları arasında 136 milyon avro hibe kullanılarak 60 binden fazla vatandaşımızı mesleki eğitim amaçlı Avrupa'ya gönderdik. Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı bu projeler kapsamında Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70 binin altında kalmayacak, 70 bin civarında vatandaşımızı hem üniversite eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her yaştan vatandaşımızı kendi oluşturdukları projelerle Avrupa'ya göndereceğiz."
 
"Dedemin Oyuncakları" gibi projelerle vatandaşların Avrupa'ya giderek tecrübelerini aktarma imkanı bulabildiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Köyden bir vatandaşımızdan bahsediyorum, üniversite öğrencisinden, master yapan bir arkadaşımızdan değil. Cebinden bir kuruş harcamadan bu projelerle beraber Avrupa'ya gidiyor, bu tecrübelerini Avrupa'daki dostlarımızla paylaşıyor. Toroslar'ın zirvesinde doğmuş, büyümüş bir kardeşiniz olarak, oranın çetin şartlarını bilen bir kardeşiniz olarak bunun ne demek olduğunu kişisel olarak çok iyi biliyorum" dedi.
 
"Ön yargıların yıkılması"
 
Avrupa'dan da 150 bin kişinin bu projeler kapsamında Türkiye'ye geldiğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
 
 "Bu projelerin sadece eğitim alma ya da öğrenme gibi bir fonksiyonu yoktur, bu kadar sınırlı değildir. Gerçekten çok anlamlıdır. Yurt dışına giden her bir kardeşimiz, her bir vatandaşımız aslında Türkiye'nin gönüllü bir elçisidir, Türkiye'nin değerlerini, Türk insanını ve Türklerin neler yapabileceğini yurt dışında çok iyi göstermiştir. Aynı şekilde Avrupa'dan gelen 150 bin Avrupalı dostumuz da Türkiye'yi, Türkiye'nin şehirlerini, Türkiye'nin kültürünü, becerilerini öğrenmiştir. Aslında bugünün Avrupası'nda en çok ihtiyacımız olan şey, bu duvarların yıkılmasıdır. Yani ön yargıların yenilmesi ve de karşılıklı anlayışların pekişmesidir. Maalesef bugün Avrupa'da yaşadığımız en büyük sıkıntı ön yargıdır. Ön yargının değişik yansımalarını görüyoruz. Türkiye'nin AB sürecine 'hayır' diyen toplumlardan tutun, göçmen karşıtı eylemlere... (İsviçre'de son alınan kararları yakından takip ediyoruz. Sadece biz değil aslında, AB'yi kurum olarak ve AB ülkelerini de endişeye sürükleyen bir karardır. İsviçre'de minare yasağının da referanduma götürülmesi gibi) Bunun bu şekilde göçmen karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık hatta teröre varan boyutlarını görüyoruz."
 
Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yapılan anketlerde, en ılımlı ülkelerde dahi ırkçı ya da AB karşıtı partilerin yükselişte olduğunun gözlendiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Avrupa Parlamentosu'nda bu partilerin sandalye sayısı artarsa, endişe ediyoruz ki Avrupa'da hep beraber savunduğumuz değerler de tehlikeye doğru gidecektir. Dolayısıyla ön yargıları yıkmak, karşılıklı diyalog ve anlayış; aslında bu akımlarla da mücadelenin en önemli yöntemlerinden bir tanesidir" diye konuştu.
 
Çavuşoğlu, "Erasmus+" ile artık yeni bir yöntemle tüm eğitim programlarını tek çatı altında birleştirdiklerini, böylece daha etkili ve daha kapsamlı bir eğitimden tüm vatandaşların yararlanmasını istediklerini ifade etti.
 
"Erasmus+"yı herkese anlatmak için büyük bir gayret içine girdiklerini ifade eden Çavuşoğlu, programın tanıtımı için hazırlanan videonun televizyon ve sinemada gösterileceğini söyledi. Çavuşoğlu, gelecek hafta spor camiasıyla da bir araya gelerek "Erasmus+" programını aktaracaklarını ifade etti.
 
Kimsenin "Bir kişi ne yapabilir?" şeklinde düşünmemesini isteyen Çavuşoğlu, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul'un çalışmalarını katılımcılara örnek gösterdi.
 
AB süreci
 
AB sürecinin Türkiye için vazgeçilmez bir çağdaşlaşma projesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Türkiye çok boyutlu bir dış politika izleyebilir ama en önemli dış politika projemiz ve aydınlanma projemiz AB'dir. AB sürecinde geçtiğimiz yıllarda bazı durağanlıklar olmuştur. Bunun birçoğu da AB'den kaynaklanan engellerden dolayı olmuştur. Fakat sadece 2013 yılında birkaç adımla yeniden bir pozitif gündem oluşturulmuştur" diye konuştu.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yılbaşı mesajında 2014'ün AB yılı olacağını ifade ettiğini, Fransa'nın 22. fasıla ilişkin blokajını kaldırması, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İtalya, Başbakan Erdoğan'ın Almanya, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İspanya Başbakanı Mariano Rajoye'nin Türkiye ziyaretleri ile olumlu bir havanın yakalandığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
 
"Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu temaslar çok önemlidir ama bu temasları biz reformlarla destekleyemezsek askıda kalır. Bizim iki gün önce Sayın Davutoğlu ile beraber Catherine Ashton ve Stefan Füle ile siyasi diyalog toplantımız da aslında bu çerçevede gerçekleşti. İyi bir pozitif gündem var. Pozitif atmosfer var, bunu iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Kıbrıs konusunda çok önemli gelişmeler var. Kıbrıs konusu, AB sürecimizde defakto bir durum olarak, bir engel olarak masada olmasına rağmen sadece AB sürecimiz için Kıbrıs'ta bir çözüm istemiyoruz. Kıbrıs'ın bir barış adası olmasını istiyoruz. Kalıcı bir çözümün ve barışın gelmesini istiyoruz. Bu konuda da her zamanki gibi herkesten bir adım öndeyiz ve herkesten daha fazla Türkiye olarak destek veriyoruz, destekçisi oluyoruz. Umutlarımız tekrar yeşerdi. İnşallah bu umutlar kaybolmaz ama böylesine güzel bir ortam oluşmuşken bu fırsatı da AB sürecinde de iyi değerlendirmek gerekiyor. "
 
Yaptıkları tüm görüşmelerin olumlu geçtiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Tüm yaptığımız görüşmeler olumlu ama bunu bir reform paketiyle desteklemezsek eksik olur" dedi. 
 
Türkiye'de şu anda ciddi bir reform atağı olduğunu belirten Çavuşoğlu, "İki tane seçim var. Yerel seçim ve de cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu iki seçim olmasına rağmen biz kesinlikle bu süreçten hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz, reformları kararlı şekilde inşallah hep beraber Meclis'ten de çıkaracağız, uygulamasında da hep birlikte başarılı olacağız" diye konuştu.
 
adminadmin