Röportaj
Giriş Tarihi : 24-02-2017 11:28   Güncelleme : 27-02-2017 13:27

Erbakan Vakfı Samsun Şube Başkanı Suat Zor, prensip olarak evet fakat ikiz yasaların kaldırılmasını istiyoruz!

Erbakan Vakfı Samsun Şube Başkanı Suat Zor, 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa değişikliği referandumunda prensip olarak ‘EVET’ oyu vereceklerini ancak bazı tereddütlerin giderilmesini istedi.

Erbakan Vakfı Samsun Şube Başkanı Suat Zor, prensip olarak evet fakat ikiz yasaların kaldırılmasını istiyoruz!

Erbakan Vakfı Samsun Şube Başkanı Suat Zor, Yeni Anayasa sistemi ve Referandumla ilgili düşüncelerini dile getirirken “Anayasal değişikliği ve başkanlık sistemine prensip olarak “evet” dediklerini fakat bazı tereddütlerinin olduğunu kaydetti.

Erbakan Vakfı Samsun Şube Başkanı Suat Zor’un Akasyamhaber’e yaptığı açıklama şöyle;

MİLLİ GÖRÜŞ OLARAK EVET DİYORUZ

Belki başkanlık sistemini ilk zikreden milli görüş hareketi olarak kendimiz ifade ediyoruz; takdim de ediyoruz. Bunu herkes biliyor; Tayyip Bey de biliyor, hükümette biliyor, ilgili hukukçularda biliyor. Erbakan Hoca’nın 1969 yılında Milli Selamet Partisi tüzüğüne koyduğu bir gerçeklik bu… Başkanlık sistemi cumhurbaşkanlığı nezdinde gerçekleşmesi gereken bir sistemdir. Başbakanlık yetkilerinin alınıp Cumhurbaşkanı’na verilmesi ve halk tarafından seçilmesi temeline dayanıyor. Temel yapılanma ve biz buna zaten sıkıntısız evet diyoruz. Bizim çekincelerimiz, sıkıntılarımız bugüne kadar yaşatılan problemlerden dolayıdır! Bu siyasi argümanı ortaya koyan siyasi kadro değişmedi.

TAYYİP BEY YALNIZ BIRAKILDI

Ve üç tane büyük hata yaptırıldı. Çok büyük…

Birincisi Tayyip Bey bu noktada manipüle edildi ve hatalara düşürüldü. Bunu zaten kendisi de ifade ediyor.

Cemaat meselesi çok büyük bir hataydı. Erbakan Hoca’mın da istihbarat raporları var;  CİA yapılanması gibi. Buna dikkat edilmesi gerekir. Onların okullarınıza öğrencilerinizi bile göndermeyin diyor. Yoksa Siyonizm’e uşak olurlar ve 15 Temmuz’da bunu gördük.

İkincisi orduyla ilgili çalışma:

Ergenekon ve balyoz noktasında orduya kumpas kuruldu. Tayyip Bey, çok daha sonra söyledi bunu. Paşalar alındı içeriye. Amerikancı paşalar, cemaatçi paşalar. Yurdunu seven dinci muhafazakar ülkücü paşaları içeriye aldılar. Bu 15 Temmuz’a hazırlıktı. Çok büyük bir hataydı bu.

Üçüncüsü ise doğu sorunu:

Çözüm süreci: Başlı başına bir Kürt açılımı ve biz buna ağır faturalar ödedik. Bu üç büyük hatayı da aynı insanlar tezgâhladılar. Tayyip bey burada yalnız bırakıldı. Kendi de söylüyor zaten… Mücadele ekseninde yalnız kaldığını sürekli ifade ediyor. Cemaat meselesinde bir tane bürokrat yoktu yanında. Paşa da bunu söyledi. Tayyip Bey, cemaate tavır almasından bu yana, sadece cemaat değil Amerika’ya karşı CİA yapılanmasına karşı tavır aldı. Türkiye’deki cemaate ve kripto örgütlerine karşı tavır aldı. Ayrıca askeriye içerisindeki cemaat uzantılarına tavır aldı. Bu noktalara tavır alınca millet bunlarla mücadele etmeyi istemedi. Bu siyasi kripto cemaatçiler diyelim ya da menfaatçi menfaatini seven milletvekili ve bakanlar diyelim. Bunlar böyle bir mücadeleyi göze almadılar. Dolayısıyla Tayyip Bey’i yalnız bırakıp süreci izlediler.  Süreç, eğer cemaat lehine dönerse cemaatçi olacaklar, hükümet lehine dönerse hükümetçi olacaklardı. Zaten beklenen noktada da bu oluştu. Hükümet lehine dönünce hiçbirisi alınmadı.

BU KADROLAR NEDEN DEĞİŞTİRİLMEDİ

Bir cumhurbaşkanı % 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı ben yalnızım diyor. Daha Başbakanken yalnızlığa itilmiş bir cumhurbaşkanı var. O zaman burada çok büyük soru işaretleri var! Bu kadro neden değiştirilmedi ve dönüştürülmedi. Aynı kadro bir anayasa hazırlamaya çalışıyor. Burada bizim iki tane çekincelerimiz var: Türkiye cumhuriyeti devleti eğer ikiz yasalardan çekilme kararını alırsa ve özel yönetim özerklik şartları yasalarından çekilme kararları alabilirse ki bunlardan çekilebiliyoruz. Çünkü yürürlüğe girdikten beş yıl içinde hangi devlet olursa olsun çekilme kararı alabiliyor. Özellikle ikiz yasalardan çekilme kararı almak zorundayız. Bu yasalarda ulus kavramı çıkartılmış halklar kavramı konmuş ve her halk kendi kaderini belirleyecek şartları konulmuştur. İkiz yasaların 28.ci maddesinde de “bu yasalar federal devletler tarafından uygulanır” ifadesi konmuş ve biz devlet olarak altına imza atmışız.

YİĞİT BULUT’UN HİÇ BİR SÖYLEDİĞİ GERÇEKLEŞMEDİ

Şimdi bir manipülasyonla karşı karşıya kaldık. Böyle bir karar çıkartılırsa Türkiye Cumhuriyeti hızlı bir şekilde bölünmeye gidecek. O zaman biz burada bu kadar rahat oturamayacağız. Üniter yapı bozulduktan sonra -mesela bu kalkınma ajansları onun bir ön basamağı idi- En son da varlık fonu meselesinde yine çok büyük hatalar yapıldı. Biz arzu ederdik ki eğer devletin böyle bir teminat verip borç alma söz konusu ise ve diyelim ki bunu yaptınız başka çareniz yoksa bunun yönetim kuruluna, SEO’suna çok güvendiğiniz insanları getirebilirsiniz. Bunun yerine sabahtan akşama kadar Tayyip Bey’e yatmış kalkmış küfretmiş bir adam bunu tepesine gelip oturuyor.

Yiğit Bulut’un hiçbir söylediği gerçekleşmedi. 1 tl. 1 dolar olacak dedi dolar 4 tl…

Mesela Prof. Dr. Osman Altuğ getirilebilirdi. Altuğ, Havuz sisteminin mimarlarından bir tanesidir. İnsanlar bir nebze olsun rahatmış olurdu. Çünkü devletini milletini seven bir insan, Erbakan hocayla çalışmış, hakaret etmemiş küfür etmemiş adam gibi işini yapabilecek potansiyelde bir adam dersiniz. Millet biraz rahatlardı. Orada bizim son varlıklarımız teminat gösterilip sıkıntıya, yanlışlığa, maruz bırakılırsa, Türkiye her şeyini kaybedecektir. Bunlar peş peşe yapılıyor. Ve halk bunları göremez, halk bunların çok uzağında zaten.

MANİPÜLECİ KADRO DIŞI BIRAKILMADI

Biz aynı ekolden geliyoruz. İnsanlar; hocam siz niye çekemiyorsunuz? Böyle bir olay yok. Türkiye kan kaybediyor. Allah korusun cumhurbaşkanı 15 Temmuz’da ölse idi biz Suriye’ye dönmüştük. Ama bunun olacağını 14 senedir söylüyoruz. Feryat ettik. Kimse buna bakmadı. Siz çekemiyorsunuz dediler. Erbakan hocamızın da dediği gibi bunlar bizim kardeşlerimiz, bilerek hiçbir zaman vatana sıkıntı yaşatmaz imkan yok diyor. Ancak bilmeyerek manipüle edilebilirler. Zaten de öyle oldu. Bu manipüleci kadro saf dışı bırakılmadı. Nerde bu kadro? Hepsi yerinde duruyor.

Samsun ölçeğine baktığımızda kimse yerinden oynamadı herkes yerinde duruyor. Hiç kimse görevden alınmadı. Hiçbir taş yerinden oynamadı. Sadece Samsun’da değil hiçbir şehirde oynatılmadı. Bunu bir ayağı siyasi ayaktı, diğer ayağı işadamları ayağı idi, bir diğer ayağı medya ayağı idi. Bakıyoruz ki çok ciddi bir adım yok. Bürokratik kesimdeki askerler o da fiili olarak kendini ortaya koyan askerler, Bylock kullananlar ki, onları zaten almak zorunda idi. Ama istenilen ölçekte bir adım olmadı. Sıkıntı yaşatan bürokratlar, iş adamları, siyasiler hepsi yerinde duruyor. Cezalandırılan, kırbaçlanan Tayyip Bey’in de ifade ettiği gibi ibadet kısmı oldu, Piramit’in tepesine kimse dokunmadı. Taban biçilmeye çalışıldı hala da devam ediyor.

Siyasi kesime dokunulmamasının sebebi seçimden önce dokunmak istemeyeceklerdir. Çünkü bir tane bürokrat aldığınızda yerine başkasını koyabilirsiniz. Fakat bir milletvekilini aldığınızda koyamazsınız. Onun için siyasi tarafı şu anda dokunulmuyor. Böyle ümit ediyorum ve aslında beklentim…

Seçimden sonra bu adamlar alınmış olurlar ama eğer alınmazlarsa cezalandırılan alt taraf ve hiçbir sıkıntı yaşamayan üst tarafla bu iş aynen devam eder. Bir birleşme bile söz konusu olabilir ama ülkemizin böyle bir badireyi ikinci kez atlatma ihtimali yoktur. Bu kalp krizi gibi bir şeydir.

AYNİ OLAY MISIRDA7DA YAŞANDI

15 Temmuz’da bir kalp krizi geçirdik köprülerin tıkanması damarların tıkanmasıydı esasında. Cenabı hakkın lütfuyla ve milletin de iradesiyle bu iş çözüldü. Orada bir blok oluştu. Bütün kesim Tayyip bey’in yanında yer aldılar. Kesinlikle Cenabı Hakkın Türkiye Cumhuriyeti halkına verdiği bir nimet olarak görmek lazımdır. Aynı olay Mısır’da da yaşandı ve  % 52 oy almış Mursi’ye darbe yaptılar. Orada da halk meydana çıktı, on binlerce insan öldü. Ancak darbeyi engelleyemediler. Herkes Sisi’yi alkışladı. Sadece halk çıktı ve engellendi diyemeyiz. Ordunun içerisindeki ulusalcı, ülkücü paşalar da tavır koydular.

İSTİHBARATIN BUNLARDAN HABERİ VARDI

Cemaatin 20-30 yıllık emeğini bir gecede kaybettiler. Bir ayette onlar tuzak kurarlar ama Allah da bir tuzak kurar. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Şimdi bu ayetin ne demek olduğunu cemaat öğrendi. Kaynaklarını da kaybettiler. Buna sebep olan kim varsa en tepede veya Tayyip Bey’in yanında akrabamızda en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekir. Biz IŞİD’ kızarken Türk askeri halkını acımadan vurun emriyle vurdu. Bunun müsebbibi kimse ağır bir şekilde cezalandırılmalı. Bunları istiyoruz.

Manipüleci kadro kesinlikle değişmelidir. İstihbaratın başındaki kişilerin olaylardan haberleri vardı, bilgi de verilmiştir öyle görüyorum. Çünkü son bir hafta içinde Tayyip Bey sürekli tatilde idi. Ve yanına cemaatçi subayları almıyor. Orada bir denklem var. Ama deşifre edilmeme anlamında üzerlerine gidilmesin anlamında bu cümleler kullanıldı. Yoksa herkes duymuştu. Tayyip Bey en üst düzeyde korunmaya çalışıldı.

Seçimden sonra da siyasi ayağında bir değişiklik olmasa eğer hayırlı bir hareketin çıkabileceği ümidini herkes kaybedecektir. Bu değişikliğin seri bir şekilde yapılması gerekli. Tayyip Bey zaten 12 yıldır başkan gibi hareket ediyor. Zaten parti kendi emrindedir. Bürokratlar kendi emrinde, sıkıntı yok yani. İstediğimizi yapabiliyoruz.

Tayyip Bey şunu ifade ediyor: ”istediğimiz arzuladığımız seviyeye gelemiyoruz. İki bakanlıkta üzüntülerimi ifade ederim.’ Bir tanesi kültür bakanlığı bir tanesi milli eğitim bakanlığı. Milli eğitim bakanlığı tek hükümet olmasına rağmen üç ayda bir karar değiştirildi. Milli eğitim sistemi alt seviyelere düştü.

Milletvekili yaşının 18 yaşına düşmesini doğru bulmuyoruz.

Türkiye’yi yönetebilecek bir yaş değil. İstisnalar olabilir fakat biz genel bir yasa yapıyoruz. 18 yaşındaki bir insan nerden geldiği belli olmayan biri olur ancak. Sokakta bir anket yapalım. 18 yaşındaki bir çocuğa tek soru soralım. Yasama, yürütme, yargı. Tek bir kişi cevaplayamaz. Bu yaş doğru bir yaş değil. Bu maddenin çıkartılması gerekir.

“Hayır” çıksa da Cumhurbaşkanının hareketlerini değiştireceğini düşünmüyorum. Çok bir değişiklik olmayacak. Anayasa mahkemesi üyelerinin atamasıyla ilgili de teknik olarak sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Hukuk çok mu iyi, hayır! Hiçbir zaman iyi olmadı. 4 tane partimizi kapattılar hiçbir gerekçe sunmadan.

Türkiye’de üniter yapının bozulup federal yapıya geçildiğinde Türkiye diye bir devlet kalacağına inanmıyorum. Çok hızlı bir şekilde Türkiye çözülür. Bunun daha geri döndürülmesi kesinlikle mümkün olmaz bu bir asılma anlamına gelir. Peki, bu değişimi yapan manipüleci kadrolar 3 tane sıkıntı yaşattılar ülkeye. Temelde prensip olarak evet dediğimiz başkanlık sistemine bu yasalardan dolayı çok rahat bakamıyoruz.

Vakıf olarak Fatih Bey’in de dediği gibi milletimize artılarını da eksilerini de sunalım ona göre karar versinler diyor. Başkalık sistemi geldiğinde çok hızlı bir şekilde tarım ülkesine döneceksek, üretime döneceksek, bunlardan dolayı ekonomimiz hızlanacaksa sıkıntı yok. Ama zaten her şey kendi ellerinde ne değişiklik olacak geleceğimiz ne?

Cumhurbaşkanlığı önemli bir makamdır.  Ülkemizi, milletimizi devletimizi seviyoruz. Şahsi hiçbir sorunumuz yok. Fakat artık haklı çıkmak istemiyoruz. Türk milletinin hoşun gittiği her şey Tayyip Bey’de mevcut fakat kadrosunun kesinlikle değişmesi gerekiyor. Bu manipüleci kadro ile hataların olmaması da mümkün değil. Çok güzel çalışmalarda tabi ki bunları alkışlıyoruz. Bir boyutta da 15 Temmuz var. Bir kurşunla her şey bitecekti. Böyle olmamalı.

Elif Taşan/ Akasyam Haber

 

adminadmin