Samsun Haber
Giriş Tarihi : 24-02-2017 13:06   Güncelleme : 24-02-2017 13:06

Erdoğan’ın Hayatına Mal Olacak Yeni Darbe Geliyor…

15 Temmuz darbe girişiminden sonra sürekli olarak DARBE riskinin devam ettiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte hepimiz birçok defa ifade ettik. Hatırlayacağınız üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla “DEMOKRASİ NÖBETLERİ” tutan halk sürekli olarak yeni bir DARBE girişimi olabilmesi ihtimali üzerine sürekli tetikteydi.

Erdoğan’ın Hayatına Mal Olacak Yeni Darbe Geliyor…

15 Temmuz HoCIA darbe kalkışmasının CIA eliyle yapıldığını piyon olarak ta HoCIA ve avanelerinin kullanıldığını ayrıca CIA üst yönetiminin 15 Temmuz DARBE girişiminde İstanbul Büyük Ada’da bulunduğunu 15 Temmuz HoCIA darbe kalkışmasında sizlere anlatmıştım. Dönemin Dış işleri Bakanı John Kerry’nin Washington Post’ta ki demecine ve daha sonra inkarına da hepimiz şahit olmuştuk.

15 Temmuz HoCIA darbe kalkışmasını bertaraf eden Türkiye’nin hala riskli bir dönemden geçtiğini ve bu riskin ABD Başkanlık seçimine kadar devam edeceğini de sizlere 8 Kasım’a kadar Türkiye‘de anlatmıştım. Neocan Çetesi, ABD eski Başkanı Barack Obama’nın Başkanlık bayrağını Hillary Clinton’a devir edeceğinden son derece emindi. Hatta Newsweek dergisi daha başkanlık seçimleri bitmeden Hillary Clinton’u Başkan ilan etmiş ve Başkan Clinton kapaklı dergilerini bayilerine bile göndermişti. Fakat 8 Kasım hiçte bekledikleri gibi olmadı…

Neocan çetesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 8 Kasım’a kadar Türkiye’de bir suikast ya da DARBE girişiminde bulunabileceğini ve hatta ulusal basına yansıtılmayan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde darbe girişiminde bulunulduğunu, öldürülmek istendiğini de sizlere anlatmıştım. İşte tam da bu nokta da Neocan Çetesinin ABD yönetiminde etkin olduğu dönemde Amerikalı yazar Michael Rubin,(Amerikan Enterprise Institute)Amerikan Girişimcilik Enstitüsü’nün AEI.org’da 12 Ekim 2016 tarihli makalesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayatını kaybetmesine sebep olabilecek şiddette üçüncü bir darbenin yaklaşmakta olduğu iddiasında bulunuyor.

15 Temmuz HoCIA darbe kalkışmasını 1. darbe kalkışması dersek, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde  ki suikast girişimini 2.darbe kalkışması olarak adlandırabiliriz, Neocan Çetesinin 3.Darbe girişiminde bulunacağını ve bu defa başarılı olacaklarından emin olduklarını ise bu makaleden anlıyoruz.

15 Temmuz 2016’dan günümüze kadar iki ayrı darbe yaşandığını belirten Rubin, üçüncüsünün yolda olmadığını düşünmenin hata olacağı görüşünü savunuyor…

ABD’li Neocan Michael Rubin, geçmişte de Türkiye hakkında kaleme aldığı analiz yorumlarıyla dikkat çekmiş bir isim. 15 Temmuz tarihinde yaşanan darbe kalkışmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politik ve olası rakiplerini yolundan kaldırmak için sivil bir darbe gerçekleştirdiğini belirtirken, yaşanması yüksek olasılığa sahip üçüncü bir darbenin bedelini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayatı ile ödeyeceği savını ortaya atıyor.

Rudin’in “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politik ve olası rakiplerini yolundan kaldırmak için sivil bir darbe gerçekleştirdiğini” ifade etmesi ise Neocan çetesinin “DİKTATÖR ERDOĞAN” algısı üzerine çalışıldığının da açık bir göstergesi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Halkın %52,5 oy oranı ile seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “DİKTATÖR ERDOĞAN” algısı üzerinde çalıştığını ve hala aynı şekilde söylemlerine devam ettiğini de hepimiz biliyoruz.

Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’de ABD tarafından önce Diktatörlükle, Teröristlere yardım ve yataklıkla suçlanmış daha sonra da Irak ve Libya halkına daha fazla özgürlük verileceği vaad edilerek ABD ve İngiltere’nin öncülüğünde NATO tarafından bombalanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’nin Terör Örgütü DEAŞ’ın destekçisi algısının yayılmak istenmesini ayrıca “DİKTATÖR ERDOĞAN” algısını da üst üste eklediğiniz de Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin başına gelenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başına getirilmek istendiğini, aynı şekilde Irak ve Libya’nın başına gelenlerinde Türkiye’nin başına getirilmek istendiğini anlıyoruz.

Mısır’da ise halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Mursi ise DARBE öncesi ABD ve İsrail yönetimlerinin tepkisini çeken politikalara imza atıyordu. Mursi’de kanlı bir darbe ile devrilip yerine Katil Sisi getirildi. Silahsız Mısır halkına ateş açan ve binlerce masum Mısırlıyı öldüren Katil Sisi ise Avrupa ve ABD tarafından ödüllendirilerek maddi ve askeri yardımlara boğuldu.

5 Ocak’a kadar sıkıntılı dediğimizde ise “Hala mı?” dediklerinde “Evet Hala!” demiştim, 8 Kasım’da Trump’un başkanlığı kesinleşti ve Neocan çeteleri hezimete uğradı, Tapınakçılarda ise durum görev devir aşamasındaydı.

Neocan Çeteleri Obama dönemi sonrası Hillary Clinton’lu döneminin başlayacağından ve Obama döneminde eksik kalan Büyük İsrail Projesine son altın vuruşu vurmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Yahudi medyası ve uzantılarıyla ilk önce “DİKTATÖR” ilan ederek akabinde de Saddam Hüseyin veya Kaddafi gibi rezil bir şekilde infazının gerçekleştirileceğinden son derece emindi. Böylece, Türkiye’nin kendilerine göre raydan çıkmasının önüne geçilmiş olunacaktı.

5 Ocak sonrası ise üzücü bir kaç Terör olayı ile karşılaşmamız sonrası Ekonomik Terör ile Durum Ciddi Beyler! tehdidi alan Türkiye’de sular şimdilik sakinleşse de 16 Nisan’a yaklaştıkça gerginlik dozajının daha da artacağını tahmin ediyorum.16 Nisan sonrası ise muhtemelen Erken Genel Seçim ve İdam Yasası konuşulmaya başlanacak. Zira “DİKTATÖR ERDOĞAN” algısı üzerine yeniden çalışacaklar. Halkın Referandum’da vereceği kararı görmezden gelecekler.16 Nisan öncesi ve sonrası NATO’nun Türkiye’de ki sistem değişikliğini DARBE ile karşılık verebileceği algısını yoğun kullanacaklarını da ayrıca tahmin ediyorum. Kaldı ki dün AP Türkiye Raportörü Kati Piri: “Referandumda sandıktan ‘EVET’ oyu çıkarsa, AB bu durumu Kopenhag Kriterlerine uygunluğunu değerlendirecektir” dedi.

Bu kadar hengamenin içerisinde Neocan Çetelerinin de, Tapınakçıların da hatta bunların emir erlerinde unuttuğu şey ise Kararların üstünde karar olduğu ve Türkiye’nin önlenemez yükselişi….

adminadmin