Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 19-04-2012 17:12   Güncelleme : 19-04-2012 17:12

Evrim Gerçek Olsa Ne Olur

İnsanlığın düşünmeye başladığı zamandan bu yana kendisine ve çevresine sorduğu ve yanıt aradığı konuların başında yaradılış veya varoluş gelmektedir

Evrim Gerçek Olsa Ne Olur
İnsanlığın düşünmeye başladığı zamandan bu yana kendisine ve çevresine sorduğu ve yanıt aradığı konuların başında yaradılış veya varoluş gelmektedir. “Nasıl var olduk, nereden geldik ve nereye gidiyoruz.” Sıklıkla sorulan ve farklı yanıtlar verilen bu sorular gündemimizdeki yerini günümüzde de hala korumaktadır. Belki dünyanın sonuna kadar da koruyacaktır. Bu sorulara cevap aramak için yapılan çalışmaların varacağı yegâne nokta da, Tanrının varlığı ile bağlantılı olarak yaratılış ve evrim teorisidir. Bu noktadan sonra ise işler daha da karmaşıklaşmaya başlayacaktır. Zira bu konularda fikir üretenler veya görüş belirtmek durumunda kalanlar genellikle yetersiz birikimlerine bağlı olarak kabul veya ret durumuna düşmektedirler.
 
Evrimi anlama noktasında pek çok bilim adamı tarafından doğada yapılan gözlemler, laboratuarda yapılan deneyler başta olmak üzere çeşitli yollarla bilgi birikimi sağlanmaktadır. Elde edilen bilgi birikiminin yorumlanmasına bağlı olarak farklı ve zaman zaman da birbirine aykırı sonuçlara ulaşılmaktadır. Olaya dinsel algı veya bakış açısı da dahil olduğu zaman, konu daha karmaşık bir hal almaktadır.
 
İnsanın evrenin merkezine konulması ile başlayan düşünce sistemi veya dinsel bakış açısı, yaratılış ve evrim teorisi algısı üzerine temel etkendir. Çoğunlukla bilgi birikimine dayanmadan, tamamen ön yargılarla veya kulaktan dolma bilgilerle kabul veya ret edilmesi bu olaya yaklaşımı da olumsuz etkilemektedir. Bilimsel tartışmalar dışında rutin konuşmalarda bile ne yazık ki bu durum sıklıkla yaşanmaktadır. Tartışma süresince birbirlerini anlamayan kör döğüşü yapan bireylere dönüşmektedir.
 
Evrim teorisi temelde, doğada var olan kimyasalların milyonlarca yıllık süre içerisinde ve çeşitli çevresel koşullar altında ilk canlının oluşumuna neden olduğunu, daha sonraki süreçte de çeşitli aşamalardan geçerek diğer canlıların oluştuğunu ve sonunda da mükemmel varlık olan insana kadar ulaşıldığını öne sürmektedir. Yaratılış ise var olan tüm canlıların bulundukları duruma doğrudan Tanrının yaratması ile ulaştıklarını, birbirleri ile evrimsel anlamda hiçbir bağlantılarının olmadığını vurgulamaktadır. Günümüzde her iki görüşün taraftarları da bu düşünce veya inançlarına uygun delil ve yorum oluşturma çalışmalarını sürdürmektedirler. Burada yaratılış veya evrim teorisinin varlığı veya yokluğu üzerinde kısır bir tartışmaya girmenin mantığı yoktur. Bu konularda bilgi üretebilmek için derin bir biyoloji bilgisine gereksinim olduğu gibi yapılacak her türlü karşı çıkış inandığımızı haklı çıkarma çabasından öteye geçmeyecektir.
 
Evrim teorisi konusunda ilk İslam alimlerinin çeşitli çalışmalar yaptığını Müslümanların bilmemesi, evrime karşı çıkış sürecinin daha çok Batı medeniyeti ve Hıristiyanlık kaynaklı olması olayın en ilginç boyutlarındandır. Ne yazık ki gelinen süreçte İslam dünyasındaki karşı çıkışlar da bu yolda ilerleyen Hıristiyan bakış açısını izlemek suretiyle olmaktadır. Oysa günümüz Müslümanları pek farkında olmasa da İslam dininin daha farklı yaklaşım sergileyebilecek bir arka plana sahip olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
 
Evrim teorisine karşı çıkışın başlangıç noktası, evrimi öne süren veya savunan bilim adamlarının önemli bir kısmının tanrıtanımaz olmasından ve yaşamı algılama noktasında her gün değişebilirlik gösteren bilimsel olduğunu belirttikleri kriterlerinden kaynaklanmaktadır. İşin özü evrim, Tanrının varlığını inkar etmenin yolunu açan en önemli bir anahtar olarak kullanılmaktadır. Sahiplenme nedeni bu olunca da karşı çıkış noktası da aynı olmakta ve taraflar daha konunun özüne varamadan ayrılıklar ve kaos başlamaktadır. Son yıllarda bilinçli tasarım adı altındaki farklı yaklaşımların olması da artık bu kaostan bir çıkış yolu olabileceğini göstermektedir.
 
Aslında Tanrının varlığı veya yokluğu evrimle ilgili olmamakla birlikte, bilimsel düşüncede kendisine hedef koyan bilim adamları evrimi de bu noktada bir varlık ve yokluk problemi olarak ele almaktadırlar. Oysa Tanrı varsa ve evrimi o yaptıysa sonuç ne olur? Evrimi yapmış olması Tanrı için büyük bir eksiklik mi? Veya evrim yoluyla değil de yoktan tüm canlıları yaratmış olması her şeye gücü yeten Tanrı için çok büyük bir şey mi?
 
Evrim teorisine inanmayan ve reddi için her türlü delili getiren, haklı olduğuna inanan bireylere ayrıca şu soruyu sormak gerekir: Bahsedildiği şekliyle evrim gerçek olsa ne olur?
 
Bir an için düşünelim. Her şeyi yoktan var eden Tanrı, dünyayı ve tüm canlıları yok iken “Ol” emriyle bu şekliyle var etti. Bu gerçekten Tanrıya yakışır güzellik ve ululukta bir olaydır. Bunun küçümsenmesi ve tartışılması olası değildir.
 
Bir de şöyle düşünelim. Her şeyi yoktan var eden Tanrı, dünyayı ve tüm canlıları hiçbir şey yok iken “Ol” emriyle, ama evrim teorisindeki gibi bir süreçte var etti. Hem de milyonlarca yıl sürecek şekilde ve bir hücrenin içine tüm canlıların özünü yerleştirerek. Öyle bir süreç ki, bir hücrenin içinde bitkiler ve hayvanlar başta olmak üzere tüm canlıların özü var. Süreç ilerledikçe türler, kısaca tüm canlılar oluşuyor. Bu ne muazzam programlamadır ki, bir hücre içerisinde pek çok canlı yanında, en mükemmel canlı olan insan denen varlığa doğru bir gidiş var.
 
Şimdi şu soruyu bir daha soralım. Her şeyi “Ol” emri ile yoktan var eden Tanrı için her şeyi bir anda yapmak, “Ol” emri ile yoktan var etmeyi de içeren evrimi yapmak yanında daha kolay olmaz mı? Veya evrim gibi basit yapılardan mükemmel yapıya doğru gidecek bir süreci ve programı yoktan yaratmak, bu mükemmel düzeni ve dengeyi kurmak her şeyi bir anda yoktan yaratmaktan daha büyük, daha çarpıcı ve daha mükemmel olmaz mı?
 
Evrim teorisini algılama ve anlama konusunda akademik anlamda derin bilgiye sahip olmadan, sadece evrim mantığından yola çıkılarak yapılacak bu yaklaşımla da aslında doğru sonuca ulaşmak mümkündür. Bilinçli tasarım düşüncesini benimsemek, bu mükemmel düzeni yoktan var edişi de kapsayacak şekilde evrim yoluyla bir yaratanın var olduğuna işaret olduğu için kabul etmek değil midir. Sonuçta evrim teorisi gerçekse de değilse de, Tanrı var olmaya zaten devam edecektir.
adminadmin