Kültür
Giriş Tarihi : 29-04-2018 13:00   Güncelleme : 29-04-2018 13:18

Feraset sanatta da lazım!

​Türkiye dindarlarının kültür sanat alanında gereğince varlık gösterememesi biraz da sevdiğini çok sevmesinden..

Feraset sanatta da lazım!

Necip Fazıl… İsmi çok bilinen, eserleri az okunan bir şair.

Dindar kesimden hemen hemen herkesin sevdiği şair. Bir aralar bazı İslamcı arkadaşlar Necip Fazıl’ın söylemini sorgulamıyor değildi ama son tahlilde onun değerli bir sanatçı olduğunu, öncü bir sanatçı olduğunu itiraf etmekten kendilerini alamıyorlardı.

Bizim camiada ‘şair’ dediniz mi Mehmet Akif ve Necip Fazıl anlaşılır ama ben yine de camianın bu iki şairi gereği kadar anlamaya yanaşıp yanaşmadığından şüpheliyim. Hani Orhan Veli ‘Neler yaptık şu vatan için’ der ya işte biz de tam öyle, bol bol nutuk attık haklarında.

Kuran kursları şuur vermekten çok uzakta

Geçende ortaokul çağına gelmiş oğlunun bilinçlenmesi için ne yapması gerektiğini düşünen bir büyüğümüzle konuşuyorduk. ‘Kuran kursuna göndersek, sadece kimi temel bilgileri alacak, o kadar. Ama ben bir şuur oluşturacak tarzda eğitim alabileceği bir ortam istiyorum’ diyordu. Ona oğlu ile Safahat okumaları yapmasını önerdim. Tabii, bulabilirseniz bir liseli ağabeyle veya üniversiteli ağabeyle bu işi yapmalarının belki daha iyi olabileceğini söyledim.

Kuran kurslarımız şuur vermeye yönelik bir eğitim anlayışından çok uzakta. Yaz kurslarında yeni yeni bir ‘anlayışlılık’ oluşuyor. Hafızlık eğitimi verilirken de gençlerimizin Türkiye’yi ve dünyayı tanımalarına pek (ve hatta neredeyse hiç) fırsat verilmediğine şahit oluyoruz ne yazık ki.

Varsa yoksa Mehmed Akif, Necip Fazıl…

Necip Fazıl okumayan ama başımıza Necip Fazılcı kesilenlerle karşılaşıyorum yıllardır. Kitapçılardan ise sık sık Necip Fazıl’ın kitaplarının satmadığı şikâyetleri alıyorum. Öğretmenlerin eskisi gibi gençlerle ilgilenmediklerinden bahsediyor kitapçılar. Borsa, futbol, ev ve araba almak gibi şeylerle meşgul imiş öğretmenler. Futbolla ilgileniyormuş en sosyal olabilenleri. Bir “sosyal adam olabilme göstergesi” artık demek ki futbol!

Eskiden M. Akif ve Necip Fazıl bol bol birlikte anılırken son yıllarda Necip Fazıl’ı Nazım Hikmet’le anmak moda! Her görüşe açık olma adı altında soytarılık gösterisi! Bu şovu yapanlar keşke Necip Fazıl’ı bari okumuş, okuyor olsalar…

Benim amacım Necip Fazıl okumayanlara takılıp kalmak değil. Başka bir şey. Üstad Necip Fazıl’a takılıp kalıp da sonrasını göremez hale gelmekten bahsedeceğim. Kültür sahasında bir şeyleri zengince yapamıyor oluşumuzun sebeplerinden biri de bu bence. Varsa yoksa Mehmed Akif, Necip Fazıl.

Cahit Zarifoğlu’nun şiirlerine ‘bunlar şiir mi’ demiş

Yazdığı romanlarla ilgileri üzerine toplayan Necip Fazılcı bir yazarımız var. Aynı zamanda Üstad Necip Fazıl’ın metafizik oğlu merhum Hilmi Oflaz ile de iyi bir dostluğu bulunan bir zat bu yazarımız. Camianın kendisine hürmet ettiği bir yazar. Karşısında edepsizlik yapmaya kalkışacak değilim. Edepsizlikten çekiniyor oluşumuz, hakikat bildiğimiz kimi gerçekleri ifade etmekten de bizi alıkoymamalı.

Söz konusu edip, ismini vermediğimiz yazar, çok satan entelektüel görünümlü bir gazetedeki yazısında Türk şiirinin ölmekte olduğunu, artık anlamsız anlamsız, kolay ezberlenemeyen şiirler yazıldığını ifade edip yazısının sonuna dünya Müslümanlarının büyük şairlerinden Cahit Zarifoğlu’nun dizelerini alıp şairin ismini vermeden; ‘Bunlar şiir mi şimdi!’ diyordu.

Cahit Zarifoğlu’nu bilenler bilir; onu anlatmaya kalkışacak değilim. Onun nasıl birisi olduğunu, şiirinin nasıl bir şiir olduğunu hâlâ anlayamamış birilerine artık bir şeyler anlatmaya kalkışmanın ne beyhude bir çaba olacağını bilmiyor değilim. Ama bir şeyi aktarmam gerekiyor.

Üstad Necip Fazıl Cahit Zarifoğlu’nu çok severdi. Onun şiirini ilk fark edenlerden biri idi. ‘Bizden sonraki nesilden bir siz varsınız’ diyor Üstad Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu’na. Müthiş kitap Yaşamak’ın 172. sayfaya bakılırsa durum çok açık bir şekilde anlaşılacaktır.

Sadece bu değil; aynı zamanda Zarifoğlu’nu evlendiren de Necip Fazıl’dır. Bu sevdiği genç şairi mürşidinin ailesine damat eder Üstad! Kızı istemek için uçakla Van’a gider.

Şekilcilikten kurtulamıyorlar

Üstad Necip Fazıl kendisinden sonra gelen büyük şairleri görme konusunda üstüne düşeni fazlasıyla yapmıştır. Üstad Sezai Karakoç’u daha 1950’lerde keşfeder! Ama gelin görün ki; Necip Fazıl’ın 1950’lerde, 60’larda keşfettiklerini ardılı konumlarındaki birileri 50 yıl sonra bile fark etmekten aciz kalıyor!

Onları bu görememezlikten kurtaramayan şey nedir diye düşünüyorum da en iyimser bir tutumla; şekilcilikten kurtulamıyor oluşta görüyorum bu işin sırrını. Çekememezlik, kıskançlık, farklı kamplarda bulunmuş olmanın etkisi de olabilir belki… Ama mesele şekilcilikten kaynaklanıyorsa yazık ediyorlar kendilerine. Zira Necip Fazıl kendisinden şekil açısından son derece farklı bu iki büyük şaire kucak açmıştı. Takipçileri bunu göremeyecekler sanırım. Zira feraset ve basiretin sanata da yansıması olur elbet ama bu niteliklere sahip olanlar ancak bu yansımadan yararlanabilirler!

Asım Gültekin yazdı

http://www.dunyabizim.com

adminadmin