Bununla ilgili 2000'lerde çıkardığım gazetenin her sayısında ve âcizane yazdığım kitapta detayları yazmıştım. O tarihlerde istihbaratçı bir arkadaşa bir ülkenin nasıl karıştırılacağını sormuştum. Bana, "Çok kolay, ajanlarını salarsın piyasaya her yerde devletin aleyhinde konuşurlar. 3 ay sonra ülke karışır" demişti. Kara propaganda yaparlar yani. O günün problemli bir olayından girerler bir kişi 10 kişiyi, 10 kişi 100 kişiyi 100 kişi bin kişiyi etkiler. Bin kişi ne demek? İşte o bin kişi Osmanlı'da, bırakın ülke karıştırmayı devletleri fethediyordu. Akıncılar bin kişilik orduyla Osmanlı'yı dünyaya açmıştı.
Neden bu konuya tekrar dikkat çektiğimi mi merak ediyorsunuz? Etmiyorsanız da açıklayayım.
Biraz önce, ayakkabılarımı boyatmak için Samsun Saathane Meydanı'ndaydım. Ayakkabılar boyanırken Asmaaltı Çay Ocakları'ndan birinde çay içmeye, gazetelere göz gezdirmeye başladım. Bir köşe yazarının Samsun İl Genel Sekreterliği'nden milletvekilliği adaylığına uzanan, müsteşar yardımcılığından memuriyetten ihraca gelen Aslan Karanfil'le ilgili yazısını okurken, gür sesle konuşan göbekli bir kişinin yüksek sesle konuşması dikkatimi çekti. 8-10 kişi, yaşlısı genci dikkat kesilmiş bunu dinliyor.
Suriyelileri eleştiriyor.
"Bi saniye bi saniye" dedim. "Siz Fetocular dururken Suriyelileri mi eleştiriyorsunuz" dedim. 7-8 Suriyeli bir yerde oturmuş, yemek yemiş te, biri oturmuş olduğu yere çişini yapmış. Öyle Müslüman mı olurmuş?
Yaşına başına bakmadan,
"Ulan" dedim, "Siz camilerde sandalyede namaz kılanlara, farz olan başörtüsüne 'teferruat' diyenlere, 'Yahudi Hıristiyan da cennete girecek' diyenlere, 'İsrail otoritedir', 'Papa cenapları emrinizdeyim', 'Dünya Dinler Birliği kurulmalıdır' diyenlere laf etmeyeceksiniz, kültürsüzlük gereği çömelip oturan Müslümanı mı eleştireceksiniz?" dedim.
Çay ocağında biraz önce o gebeşi dinleyenler hemen saf değiştirdi.
Biri, "Biz devlete vergi veriyoruz, eleştireceğiz tabi, Suriyelilerin ne işi var Türkiye'de, Avrupa neden almıyor. 10 yıl sonra problem olacaklar ülkeye" diye ahkam kesti.
"Kes lan" dedim. Vergi veriyormuş. Kimin parasını kime veriyorsun? Bunca hizmeti görme, Suriyeliler üzerinden devleti eleştir. "Ne vergisi veriyorsun?" diye sordum. Kesti sesini.
Devam ettim;
-Kafir memleket neden alsın Suriyeli Müslümanları? Tabii ki Türkiye'ye, Ürdün'e, Müslüman memleketlere sığınacaklar. Bu insanlar, yabancı devletler mi saldırdı da başka ülkelere hicret ettiler. Suriyelilere devleti, kendi askeri, kendi polisi saldırdı. Devletle mücadele olur mu? Terkedeceksin tabii ki zulme karşı ülkeni. Senin cumhurbaşkanın, hükümetin, askerin, polisinle sana saldırınca ne yapacaksın? Tabii ki boynunu büküp hicret edeceksin. Eşkiya mı olacaksın? Siz bırakın bu işleri, Suriye üzerinden devleti, askerimizi, polisimizi eleştirmeyi de Feto'yu eleştirin, onun kafir, sapık fikirlerini eleştirin. Yavşaklığın lüzumu yok" dedim. Zengin kalkışı yapıp, orayı terk ettim.
Şimdi bu yazılanlar kimi ilgilendirir?
Herkesi ilgilendirir.
Öncelikle devleti, istihbarat kurumlarını ilgilendirir. Milleti öyle bir ilgilendirir ki...
İstihbarat halkın arasına girecek ve kara propaganda yapan 3-5 kişiyi alıp, basın aracılığıyla bunu kamuoyuna duyuracak. İstihbaratın göremediği yavşakları da millet susturacak.
Unutmayın, bu Fetocular alanda, "Feto iyiydi, şöyleydi böyleydi demiyor. Çünkü artık millet yemiyor. Bu itler yayılmışlar alana, milleti başka hassas konulardan galeyana getiriyor. Suriyeliler kadar taş düşesice kafalarına...
Ve unutmayın, onlar için asıl mesele Suriyeliler değil, devlete karşı milleti galeyana getiriyorlar...
Saygılarımla...
Ayhan Gonca
