Analiz
Giriş Tarihi : 16-02-2018 09:25   Güncelleme : 16-02-2018 09:25

FETÖ’nün hayaleti, YÖK ve üniversitelerde Hâlâ Yönetim Yapıyor

FETÖ’nün askeriye, mülkiye, yargı ve emniyet teşkilatlarına girin ve oraları ele geçirin talimatı, 1995 yılındaki Altunizade FEM’deki mahrem toplantıda ilk yetişen elemanlarına verdiği emirdir.

FETÖ’nün hayaleti, YÖK ve üniversitelerde Hâlâ Yönetim Yapıyor

Üniversitelere girip asistan, doktor, doçent ve profesör olma talimatı ise, 1980’li yıllarda verilmişti. Örgütün yetiştirdiği ilk elemanlar, üniversitelerde yoğunlaştı ve oraları bir bir ele geçirdi ve her üniversite işgal edilmeye başlandı.

Açıkçası buralarda alt yapısı kurulmuş olan örgüt, yetiştirdiği elemanlarını yukarıda zikrettiğim kamu kurumlarına sinsice ele geçirmek üzere, hazır malzeme haline getirildi. Daha sonra anlaşılacağı gibi oraları örgüt elemanlarınca işgal edilmiş oldu. Dolayısı ile en derin ve ilk yapılacak operasyonlar ve ayıklamalar, üniversiteler ve YÖK olmalıydı. FETÖ bataklığının merkezi, yurt içi ve yurt dışı FETÖ üniversiteleri olarak hâlâ en önemli tehlike kaynağıdır.

FETÖ’nün hâlâ en güçlü para ve eleman kazanma kaynağı bu üniversitelerdir. Şu anda hâkimiyetinin yüzde 80’ini bu üniversitelerden ve öğretim üyelerinden almaktadır. Yüzlerce FETÖ yapılanmasını dosyaları ile birlikte bize ulaştıran profesör hocalar, dekanlar, öğretim üyeleri vardır. Dosyaları ve isimleri bize ulaşmıştır. 

Daha önce BİMER ve CİMER’e ulaştırdıkları halde, usuldeki bir hata yüzünden feryatlar, şikâyetler YÖK’e gönderilmekte. YÖK ise uzun süre kendi hukuk bürolarında bekletmekte ve şikâyet edilen rektörü haberdar ederek, şikâyet edeni de bildirerek işten attıracak soruşturmalar, baskılar uygulamaktadır.Yüzlerce örneği olan bu mağduriyetlerin şahitleri perişan durumdadır. Bu durumu doğrudan Cumhurbaşkanımıza ulaştırmanın dışında başka bir yol kalmamıştır.

Oluşturdukları bir platform ile Cumhurbaşkanımıza yazacakları mektup ile randevu talep edip yüzlerce mağdur ve pek çok yolsuzluk dosyalarını sunmak isteyen öğretim üyeleri, doçentler, profesörler vardır. Köşemden bunlara tercüman olmak üzere her üniversiteden mağdurların kısaca ıstıraplarını ve hikâyelerini duyurmaya çalışacağım. 

İşte bu yazımızda Kırklareli Üniversitesinde yaşanmış bir zulüm ve haksızlık hikâyesi.

Kırklareli Üniversitesinin (KLÜ) kuruluşundan itibaren Yapı İşlerindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları gündemden düşmüyor.Daire başkanlığına asil olarak atanması gereken kadrolu mühendisler varken, rektör onların yerine akademisyenleri ve Açıköğretim işletme mezunu personeli inşaat işlerini yürütmek üzere vekâleten atamıştır. 

Yapılan işlerin usulsüz olduğunu iddia eden mimar ve mühendislere, psikolojik taciz eylemleri başlar ve sürgün edilir. Bir makine mühendisi yıllarca kadrosunun olmadığı Lüleburgaz Meslek Yüksekokulunda önce boş odada oturtulup, ÖSYM bürosunda kayıt yapar, mezuniyet töreni için de cüppe satmakla görevlendirilir.

Olaylar ayyuka çıkınca bir ara organize şubede personellerin ifadeleri alınır, ancak sonuçsuz bırakılır. İlginçtir ki ifade alan polis amirleri, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’den tutuklanmış, bir komiser de cami tuvaletinde intihar etmiştir. 

Mühendislerle istediği gibi iş yürütemeyeceğini anlayan yönetim, “Sizinle çalışmak istemiyoruz, kendinize kurum bulun gidin buradan” diyor, baskılara dayanamayan başta Yapı İşlerinden 8 teknik personel olmak üzere, üniversiteden pek çok personel bir furyada başka kurumlara gitmek zorunda kalıyor. 

Tepkilerin ayyuka çıkması üzerine KLU rektörü, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden inşaat mühendisi A.E’yi Yapı İşleri Daire Başkanlığı görevine getirir. Fakat taleplerine itiraz eden A.E de sonunda olup bitenlere ve kendisine yapılan baskılara dayanamayarak üniversiteden ayrılmak zorunda kalır. Bu arada yönetim kanunsuz işlerine bir inşaat mühendisini C.M.`yi dahil etmeyi deneyerek, birlikte çalışmaları durumunda kendisine daire başkanlığı teklif ediyorlar. 

Mühendisin direnmesi üzerine kendisini 2 yıl boyunca boş bir binaya sürgüne gönderiyorlar.Durumu mahkemeye veren mühendis davayı kazanıp dönmesine rağmen, tekrar uydurma bir görevlendirme ile daireden uzaklaştırılıyor. Bu mühendis, devletin nereye gittiği belli olmayan milyonları, usulsüz işler ve bunlara korkusuzca devam eden yönetim hakkında Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına Mart 2016`da suç duyurularında bulunur. Bu yolsuzluk dosyasının muhatapları genel sekreter, dönemin rektörü M.A., üç dönem Yapı İşleri Daire Başkan Vekilidir.  

Teklifleri mühendislerce sürekli reddedilen rektör, akademisyenlerden oluşan bir heyet kurarak istediklerini bunlara imzalatır. İmza atanlar arasında yer alan Doç. Dr. B. Dursun’un rektörün gözdesi ve aynı anda pek çok kritik birimlerde yönetici atanan süper yönetici olması ve 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra tutuklanması,eşinin de FETÖ iltisakı gerekçesiyle görevden alınması dikkat çekicidir. 

KHK ile rektörlere işten atma yetkisi verilince, rektör M.A`nın ilk işi, hakkında suç duyularında bulunan mühendis C.M`ye FETÖ soruşturması başlatmak olur. Herhangi bir terör örgütü ile bağlantısı olmayan C.M`yi, rektörün atadığı 3 akademisyen üyeli bir komisyon soruşturur. FETÖ iltisaklı olup olmadığını açığa çıkaracak sorularından bazıları aşağıdadır; 

Soruşturmada şüpheli sıfatı ile adınızın geçiyor olmasını nasıl açıklarsınız?

Kurumda çalıştığınız süre boyunca amirleriniz, çalışma arkadaşlarınız ve yüklenici firma çalışanları ile sorunlar yaşadınız mı?

Komisyon raporunda C.M.`nin herhangi bir terör bağlantısı olmadığına dair rapor düzenler. Buna rağmen rektör M.A,KHK’nın kendisine verdiği yetki ile FETÖ ile ilgili olduğuna dair hiçbir gerekçe göstermeden, kendi isteklerine karşı koyan hakkında suç duyurusunda bulunmuş olan mühendis C.M`yi KHK ile görevden uzaklaştırmıştır. 

Mühendisin açtığı idari davada, rektörlük cevap olarak 25 sayfa hikâye anlatarak, delil sunmak zorunda olmadığını söylemiş ve “KHK ile bana değerlendirme yetkisi verildi, değerlendirdim, attım, somut bilgi ve belde sunmak zorunda değilim diyerek devlete meydan okumuştur. 

Kanun gereği C.M`nin bir dosya örneği Kırklareli Başsavcılığına gider. Savcı hiçbir terör örgütü ile bağlantısı olmadığına dair YÖK kararı verir. Ancak mühendis C.M. 1.5 yıldır işine dönme mücadelesi vermektedir. Bu arada, C.M`nin suç duyuruları 2 yıldır YÖK`te beklemektedir. 

Nurettin Veren / Yeni Akit

adminadmin