Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 14-10-2016 14:03   Güncelleme : 14-10-2016 14:03

Filistin Seyyahı-3

Ağlama duvarının altından başlayıp tüm Mescid-i Aksa’nın altını kazan İsrail devletinin asıl amacı ise Mescid-i Aksa’nın tamamen yıkılmasını istemesidir. Sultan Süleyman’ın hazinesini aradıkları ise tamamen bahanedir.

Filistin Seyyahı-3

Filistin’in El-Halil şehri 5.000 yıllık geçmişe sahip tarihi bir şehir. Batı Şeria sınırları içinde yer alan El-Halil A bölgesi kategorisinde. Her ne kadar tamamı Müslüman olan şehirde İsrail Devleti askerleri zaman zaman zulüm yapmaya devam ediyor. El-Halil şehrinde bulunan Hazreti İbrahim’in kabrinin bulunduğu mescit’in hikayesi önemlidir.1994 yılında Yahudi bir Doktor Ramazan ayında mescide silah ile girmiş 29 kişiyi şehit etmiş ve ardından öldürülmüştür.

Bu olay sonrasında İsrail Devleti mescidi 6 ay süreyle kapatmış ve sonrasında da ikiye bölüp Yahudi ve Müslümanlar için ayrı girişler oluşturulmuş. Müslümanlar mescide girerken askeri güvenlik noktasından geçer ve aranır, Fotoğraf çekmek yasaktır. Mescit içerisi de güvelik kameraları ile kontrol altına alınmıştır.

El-Halil şehrinin Filistin’in en büyük şehirlerinden birisi olması özelliği yanında bir diğer özelliği ise Filistin direnişinin simgesi olan Yaser Arafat’ta uzun yıllar burada yaşamıştır. El-Halil şehrinin çevresi tamamen utanç duvarı ile çevrilmiş olup Filistin halkının şehre giriş ve çıkışları İsrail devletinin inisiyatifindedir. El-Halil şehrinin tarım toprakları da İsrail Devleti tarafından İsrailli göçmenlere yerleşim yeri olarak açılarak El-Halil’in tarım toprakları yok edilmekte. Aslında bu uygulama sadece El Halil kentine değil her Filistin kentinin çevresinde uygulanmakta. Ayrıca bu şehirlerin etrafında ki tarım arazilerindeki mahsulü toplamak içinde İsrail Devletinden izin alınması zorunluluğu var.

El-Halil şehrine girişte İsrail askerlerinin oluşturduğu güvenlik bölgesinden geçmek zorundasınız ayrıca bu kontrol noktalarında İsrail askerinin şüpheli gördüğünü sorgusuz sualsiz öldürme yetkisi bulunmakta. Tabii ki amaç Filistin halkına karşı sorgusuz sualsiz cinayetler işleyerek siyonizm düzenini getirmeye çalışmak. Tabii ki bu sorgusuz sualsiz cinayetlerin sebebi Filistin halkını bezdirip göç etmelerini sağlamak ve topraklarına el koymak.

Filistin Seyyahı Filistin şehirlerinde yaşayanların araçları bile farklı. Beyaz ve Sarı Plaka uygulaması mevcut. Beyaz plakalı araçlar Filistinlilere, Sarı Plakalı araçlar ise Yahudilere aittir. Burada ama bu plaka renkleri ile teşhir etmek küçük görmek ve belirli bölgelere girmelerini yasaklama amacı gütmektedir. İsrail Devletinin bunun haricinde ortak kullanım yollarında ise sarı ve beyaz şerit uygulaması mevcut. Sarı Şeritli yollar İsrail Plakalı araçlara ait ve İsraillilerin haricinde başkalarının kullanması yasak ve oldukça bakımlı tertemiz yollar. Hemen yanında bulunan Beyaz şeritli yollar ise Filistin Plakalı araçlara ait ve bir o kadar bakımsız. Filistin Plakalı araçların herhangi bir şekilde sarı şeritli yolu kullanması yasak kullandığı takdirde ise İsrail Askerinin o aracı vurma yetkisine sahip. Türkiye’de özgürlük yok diyenlerin, Türkiye’ye özgürlükler noktasında ayar vermeye çalışanların Filistin’i ve orada yaşanan İsrail zulmünü yaşaması lazım! Kendi Ülkenizde kendi topraklarınızda esaretin her türlüsünü göz göre çekiyorsunuz! İsrail Devletinin bu zulmü karşısında İslam ülkelerinin sessiz kalması ise ayrı bir zulüm…

Hazreti Ömer Cami gibi birçok eserin restorasyonu Türkiye, TİKA aracılığı ile yapmış. İç içe her dinin eserlerinin olduğu Kudüs’te Müslümanların eserlerinin korunmasını ve Restorasyonunu da TİKA üstlenmiş vaziyette. Lakin İsrail hükümeti çeşitli hukuksal sorunlar çıkartarak bu restorasyonları engellemeye çalışıyor. Hristiyanların eserlerinin restorasyonunda ise hiç bir sorun çıkartmayan İsrail devletinin Müslümanlara karşı bu muamelesine şaşırmıyoruz. Zira Kudüs’e sahip çıkacak en büyük unsurun Müslümanlar dolayısı ile de Türkiye olduğunu çok iyi biliyorlar.

 

En önemli konularımızdan bir tanesi de elbette ki İsrail ile Türkiye arasında Roma’da imzalanan Gazze anlaşması. Aslında anlaşma yeni ama görüşmeler eski. Zira bu konuyu detaylı bir şekilde TÜRKİYE & GAZZE VE İSRAİL ANLAŞMASI …  yazmıştım. Burada bir kaç dip not eklemenin doğru olacağı kanaatindeyim. Zira Türkiye tam olarak artık köşeye sıkışmış İsrail’den pek kimsenin fark etmek istemediği yada bilmediği bir çok imtiyazlar aldı. Bu konunun devam olarak ta Batı Şeria ve diğer Filistin bölgeleri için de konuyu biraz açmamızın daha doğrusu tarihe dip notlar eklememizin faydalı olacağı kanaatindeyim.

Siyasi otoriteler İsrail’e, İngiltere ve ABD’nin orta vadede dünya kamuoyunda ki desteğini çekmeye başlayacağını öngörüyor. Bu öngörü aslında İngiltere’nin AB Birliğinden ayrılma sürecine girmesi sonrası ekonomik anlamda daha da belirginleşeceği aynı süreç içerisinde ABD’de de gerçekleşecek seçim süreci ve sonrasının İsrail için tehlike çanları çaldığını söylüyorlar. Zira Obama döneminde ABD-İsrail politikaları sürekli diken üzerinde. ABD ve İngiltere’nin çıkar politikaları daha ne kadar İsrail’i taşır bu oldukça zorlu bir soru olsa gerek…

Bu bağlamda köşeye sıkışan İsrail kendine yeni bir partner arayışı içerisine girdi. İsrail’in gözüyle de baktığımızda Türkiye bölgesel anlamda tamda aradığı bir partner.

İsrail, Türkiye ile karşılıklı iyi ilişkiler kurma adı altında ABD ve İngiltere’nin dışında bölgenin yeniden dizaynı peşinde. Orta ve uzun vadede bu iki müttefikinin dışlamasını dahi göz önüne alarak devlet olarak hayatta kalmayı amaçlıyor. İsrail Devletinin İsrail adına Lobicilik faaliyeti yapan kişi ve kurumları dahi şu anki İsrail Politikalarından oldukça rahatsız, Bu da İsrail Devletine yeni bir partner bulma zorunluluğu getiriyor. Yenidünya düzeninde zira Yahudi egemenliğinin yerini Hristiyan egemenliği alacak. Sebebi ise Dünya Ekonomisine yön veren Yahudi Aileleri artık tek değil. İşte tamda bu durumda İsrail yeni bir partner bulmak için Türkiye’nin kapısını çalarak Hristiyan birliğine karşı müttefik olmayı teklif etti.

İsrail teklifi uzun zamandan beri devletin Ahlat aklı tarafından irdelenip bir anlaşma metni haline getirildi. İsrail kamuoyunda ve Hristiyan aleminde bu metnin görünen kısmı bile infial çıkarttı. Peki görülmeyen kısımlarında neler var sizce? Gazze konusunda kapılar aralandı aslında…

İsrail’in yakın vadeli planlarında Gazze topraklarının Mısır’a ilhak ettirilerek bu sorundan kurtulmak yatıyor. Mısır Hükümeti her ne kadar da bu konu da istekli olsa da Türkiye bunu engellediği gibi Gazze’nin idaresinde hak sahibi olmak istediğini İsrail’e iletti. Bu yapılan anlaşmada orta vadede Gazze’nin yönetimi Türkiye’nin eline geçecek. İsrail’in avantajı ise Hamas, Türkiye’nin kontrolünde olup savaş hali bitirilecek İsrail Devleti Hamas tehdidinden kurtulacak.

İkinci aşamada Bati Şeria ve İsrail’in işgal ettiği Filistin toprakları ile alakalı bir anlaşma yapılıp paylaşım sağlanacak. bu paylaşım sayesinde İsrail halkı iç bünyesinde savaş ortamından doğan korku ve tedirginlikten kurtulacak.

Filistin meselesi karşılıklı çıkarlar doğrultusunda çözüme doğru giderken İsrail’in kazançları ise Akdeniz havzasında ki doğalgazın Türkiye üzerinden sevkiyatı ve Arap ülkeleri ile olan ilişkilerinde iyileşme ve İsrail’in tanınması durumunu oluşturulacaktır. Yine finansal bağlamda İsrail kendi üretimini başka ülkeler üzerinden değil de direk İsrail menşei ile Türkiye sayesinde uluslararası pazarlara ulaştırmayı hedefliyor…

Anlaşmaya baktığımızda karşılıklı çıkarların ön planda olduğu ve Hristiyan ittifakına kaşı bir eylem planı oluşturulduğu görülürken zarar-ziyan hesaplaması nasıl yapıldı derseniz Devletin Ahlat aklının uzun vadede bununla da ilgili muhakkak ki plan ve projelerinin yapıldığı da bir gerçek. Zira en basit anlamda bile bakacak olursak eğer yapılacak olan Doğalgaz boru hattı anlaşması bile uzun vadeli planların ortaya koyulduğu gerçeğini gösteriyor. Bu noktadan bakıldığında da Türkiye’nin orta doğu politikalarının değişime uğradığı yada revize edildiği gerçeğini gözler önüne seriyor.

Bu anlaşma Suriye politikalarını nasıl etkileyecek bunu da ileri ki zamanlarda netleştikçe göreceğiz. Zira bir yandan İsrail’in vaad edilmiş topraklar hevesi diğer yandan da Türkiye’nin olmazsa olmazları nasıl bir çözüm bulacak derseniz, Gazze’yi Mısır’a bağlama planları olan İsrail Devletinin kısa vadede vaad edilmiş topraklar hevesi ya da politikası olmayacağını söyleyebiliriz…

Orhan SARIKAYA

adminadmin